Mimar Sinan'in Deprem Sirri Açiklamasi 'Bölgenin Zemin Ve Depremsellik Gerçegine Uygun Yapilar'
Yaptigi her eserde uyguladigi birbirinden farkli tekniklerle her bölgenin yapisina uygun yapilar ortaya koyan Mimar Sinan’in Ege Bölgesi’ndeki tek eseri olan Muradiye Camiindeki deprem sütunlari 500 yil önceki gibi dönmeye devam ediyor. Mimar Sinan’in her eserinin birbirinden farkli oldugunu anlatan Manisa Celal Bayar Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Insaat Mühendisligi Bölüm Baskani Prof. Dr. Ali Demir, “Her bölgenin bir gerçegi var zemin olarak, depremsellik olarak. Mimar Sinan bu gerçeklige karsi yapisal bir sistem ortaya koymus” dedi.

“Yapilan hatalar yikimlara neden oldu”
TÜBITAK projesi çerçevesinde deprem bölgesinde 8 kisilik ekiple bine yakin bina incelendigini söyleyen Bölüm Baskani Prof. Dr. Ali Demir, “Deprem ivmelerini inceledigimizde olmasi gerekenden çok daha büyük, tasarimda kullanilan deprem ivmelerinden çok daha büyük ivmelerin, Tasarimda kullanilan deprem ivmelerinden 3 kat daha fazla ivmenin yapilari etkiledigini gördük. Bu deprem esnasinda yapilarda ciddi hasar olustu. Bu depremin bu kadar büyük olmasi yapilarin göçmesine sebep mi, kesinlikle degil. Bir noktada hata yasanmis. Örnegin malzeme, beton kalitesi çok düsük. Donati yerlesimi çok kötü. Mühendislik bazi binalarda yetersiz. Yapi denetimi yok. Bu sekilde parametreler bir araya geldiginde yikim da kaçinilmaz oluyor bu kadar büyük bir depremde. Deprem yönetmeliginde binalarin asla yikilmamasi gerekiyor. Can güvenligi bizim için esas. Yikilan binalarin ekstra problemlerden dolayi yikildigini gördük” dedi.
“Tarihi binalarda da yikimlar yasandi”
Deprem bölgesindeki tarihi binalarda da incelemelerde bulunduklarini anlatan Prof. Dr. Demir, “Özellikle Maras, Hatay, tarihin, medeniyetin besigi. Çok aci manzaralarla karsilastik. 500 yillik, 1000 yillik binalarin da yikildigini örnegin Habibi Neccar Camiinin de yikildigini gördük. Olusan deprem ivmeleri çok büyüktü. Tarihi yapilarin da buna dayanamayarak göçmesi gayet normal. Tarihi yapilari inceledigimizde donati kullanilmiyor. Kent ve zivana sistemi var ama günümüzdeki betonarme sistemi yok. Dolayisiyla minareler deprem yüklerine karsi çok hassas ve kirilgan oluyor. Minarelerin çok sayida göçtügünü gördük. Tarihi yapilarda da güçlendirme uygulanabiliyor. Kumaslarla veya özel güçlendirilmis sivalarla tarihi yapilarin yada yigma binalarin da istenilen deprem seviyesine, deprem tasima yükü seviyesine ulastirilabilecegini düsünüyoruz” diye konustu.
“Deprem gerçekligine karsi yapisal sistem ortaya koymus”
Mimar Sinan’in Ege Bölgesi’ndeki tek eseri olan ve deprem sütunlariyla dikkat çeken Muradiye Camii hakkinda da bilgi veren Prof. Dr. Demir, “Betonarme yapilar nasil yönetmeligi uygun yapilirsa, isçiligi, mühendisligi uygun olursa tarihi yapilar içinde bu geçerli. Muradiye Camii Ege Bölgesinde Mimar Sinan tarafindan yapilmis tek eseri. 1583-1592 yillari arasinda yapilmis. Yapiyi inceledigimizde çok büyük ve çok sayida fil ayaklari var. Büyük bir kubbesi var, kubbenin altinda bunu tasiyan kemerleri var. O kadar ince düsünülmüs ki o fil ayaklarinin hemen yaninda mihrabin iki kenarinda deprem sütunlarini planlamis. Yapinin statiginde yük altinda bir problem olustugunda bunlarin dönmeyecegini ve yapiyla ilgili bunla ilgili önlem alinmasi gerektigini ifade etmis Mimar Sinan. Bazi eserlerinde izolatör tarzi altta kayan, yapiyi zeminden ayiran tasarimlar yapmis. Mimar Sinan’in her eseri birbirinden farklidir. Kimisinin plan görünüsü dörtgen, altigen, sekizgen. Ilk yaptigi camide 19 metre kubbe açikligi varken, sonlarda 28 metre 31 metre kubbe açikligina ulasmis. Sunu söylemeye çalisiyorum her bölgenin bir gerçegi var zemin olarak, depremsellik olarak bu gerçeklige karsi yapisal bir sistem ortaya koymus. Bize katkisi, bilgi vermesi açisindan önemli olan nokta, yapinin deprem sonrasi veya yük altinda bu deprem sütunlari sikisiyor ve dönmüyor. Ana tasiyicilarin hemen yaninda. Bu sikistigi takdirde binanin tasiyici sisteminde problem var ve önlem alinmasi gerekir. Ondan sonrada mühendisler çalisir ve o problemi ortadan kaldirir” dedi.
“Deprem sütunlarinin bugünkü binalara uygulanmasi mümkün degil”
Deprem sütunlari olarak bilenen denge taslarinin, o günkü teknolojinin bugünkü binalara uygulanmasinin mümkün olmadigini anlatan Prof. Dr. Demir açiklamasini söyle tamamladi: “Su anda çalisilan gündemde olan yapisal saglik izlem yöntemleri var. Yapilar gözlem altinda bu sistem büyük binalarda kullaniliyor. Sürekli yapi inceleniyor ve veri toplaniyor. Bir problem varsa yerinde çözüm üretiliyor. Buradan esinlenilmis ama günümüz teknolojisi kullanilmis. Mimar Sinan’in eserlerini inceledigimizde o hesaplarin o tasarimlarin integral bilmeden yapilmasinin imkansiz oldugunu görüyoruz. O dönem Mimar Sinan çok fazla çalismis. O hesaplari yapabilmek, kendini çok gelistirmis. Bir dönem asker olarak orduda hizmet vermis. Orda edindigi tecrübelerle bu yapilari insa etmis. Müthis bir bilenmez tarafi var. O hesaplari yapabilmesi için integral bilmesi gerekiyor.”
