Erzurum'da 'Nurettin Topçu' Paneli

Kültür ve Turizm Bakanligi’nin destekleriyle düzenlenen “Türkiye Yazarlar Birligi’nin 45. Yilinda Ankara’dan Ardahan’a Kültür Kervani” kapsaminda Erzurum’da “Erzurumlu Bir Düsünür Nurettin Topçu” paneli düzenlendi.

Erzurum'da 'Nurettin Topçu' Paneli
Kültür ve Turizm Bakanligi’nin destekleriyle düzenlenen “Türkiye Yazarlar Birligi’nin 45. Yilinda Ankara’dan Ardahan’a Kültür Kervani” kapsaminda Erzurum’da “Erzurumlu Bir Düsünür Nurettin Topçu” paneli düzenlendi.

Ibrahim Erkal Kültür Merkezinde yapilan ve Erzincanlilarin yani sira Nurettin Topçu Sosyal Bilimler Lisesi ögrencilerinin büyük ilgi gösterdikleri programi Mehmet Ali Bulut yönetti.

Panel konusmacilarindan, Nurettin Topçu üzerine yaptigi arastirma ve eserleri ile taninan TYB kurucu ve seref Baskani D. Mehmet Dogan, tarihten sosyolojiye, ahlaktan edebiyata kadar verdigi eserleriyle yakin dönem Türk düsünce dünyasini etkileyen Nurettin Topçu’nun hayati, eserleri hakkinda bilgiler verdi.

1932 döneminde milletin dinine, diline, tarihine yönelik dayatmalarin Topçu’yu da etkiledigini ifade eden Dogan, “1928’de yurtdisina tahsil maksadiyla gönderilen Nureddin Topçu, 1934’te felsefe doktorasini tamamlayarak Türkiye’ye dönüyor. Lise ögretmeni olarak görevlendiriliyor. Izmir’de sürgündeyken 1939 yili subat ayinda Hareket dergisini yayinlamaya basliyor. Dergi, Cumhuriyet devrinin hâkim fikir çerçevesinin disinda bir yayin olarak dikkati çekiyor. Dinin ve dinî muhtevali düsüncenin dislandigi bir dönemde, dinî bir yayin olmayan Hareket mecmuasinin muhteva olarak manevî-ruhî-dinî bir arka plana sahip oldugu görülebilmektedir.” dedi.

Prof. Dr. Musa Kazim Arican da yaptigi konusmada, genis bir aydin kesimi etkileyen ve fikirlerinin tesekkülünde rol oynayan Nurettin Topçu’nun Cumhuriyet dönemi Türkiye’sinin önemli fikir ve aksiyon adamlarindan biri oldugunu söyledi.



Arican sözlerini söyle sürdürdü: “Felsefe doktorasini 1934’te Sorbonne Üniversitesinde veren Topçu, Türkler arasinda ahlak üzerinde çalisan ilk ögrenci ve Sorbon’da felsefe doktorasi veren ilk Türk oldu. Fransa’da alti yil boyunca süren egitiminin sonucunda verdigi doktora tezi "Isyan Ahlaki" adiyla Türkçeye çevrilen Topçu’nun bu çalismasi ayni adla Paris’te kitaplastirildi. Blondel ile tanismasi Topçu’nun fikirlerinin olgunlasmasinda önemli bir rol oynarken, hareket felsefesinin etkisinde kalan Topçu, bu felsefenin kavramlarini ve metodunu kullanarak ahlak sorunlarina kendi kültürü açisindan bakti. 45 yillik yazi hayati boyunca isyan, ahlak ve hareket eksenli yazilar yazmis ve yeni bir ahlak felsefesi ve hareketi baslatmistir.”

Panelistlerden Prof. Dr. Hasan Yücel Basdemir de yaptigi konusmada, “Topçu isyan, irade, hareket, hürriyet kavramlari etrafinda bir ahlak düsüncesi ortaya koydu. Bunlar baska düsüncelerde de olan seylerdi ama onlar, insan iradesini kendi içine hapseden seylerden korunmak için bir çikis yolu göstermiyordu. Bu çikis yolu olmadikça aile, toplum, devlet ve insanlik iradenin zinciri olacaktir. Iradenin zincirini kiracak ve bu dört ahlak mertebesini (aile, toplum, devlet, insanlik) anlamli kilacak sey, iradeyi ilahi olana baglamaktir. Topçu’nun insan, tabiat ve iktisat üçlüsü üzerine yerlestirdigi toplum davasi, ancak ilahi iradeye uzanmakla mümkün olacakti. Bu, iradenin davasiydi ve yarinki Türkiye’yi kurmanin; Türk inkilabinin eksik kalan kismini Islam düsüncesiyle tamamlamanin yoluydu: üçüncü yolun Islami bir versiyonuydu.” dedi.

Prof. Dr. Mehmet Zeki Iscan da yaptigi konusmada “Cumhuriyet dönemi Türk düsüncesinin önemli isimlerinden biri hiç süphesiz Nurettin Topçu’dur.” diye konustu.

“Ailesi ve sahip oldugu sosyo-kültürel çevrenin etkisiyle de geleneksel degerleri taniyan Topçu, batici bir kültür ihtilâlini gerçeklestirmeyi hedefleyen Cumhuriyet Türkiye’sinde, 1939’dan itibaren çesitli araliklarla yayinladigi Hareket Dergisi ile bir dünya görüsü mücadelesini suurla yürütmüs” diye konusan Nazif Öztürk, Topçu’nun “Yarinki Türkiye”nin kuruculari, yasama zevkini birakip yasatma askina gönül verecek, sabirli ve azimli, lakin gösterissiz ve nümayissiz çalisan, ruh cephesinin maden isçileri olacaklardir. Bu ruh amelesinin ilk ve esasli isi, insan yetistirmektir.” sözünü hatirlatti.

Sait Mermer ise yaptigi konusmada Topçu’nun teknoloji anlayisina dair görüslerini paylastigi konusmasinda sunlari söyledi: “Nurettin Topçu teknolojinin etkilerini ilaçlarin yan etkisi gibi bile düsünmez. Direkt zararli etki olarak görür. Çünkü Topçu’ya göre Bati, teknolojisine nüfuz etmis biçimde kültürünü de Bati disi dünyaya tasir, küresellestirir. Kültür’ü bir aski gibi düsünürsek biz kültür askimiza medeniyetimizin renklerini tasiyan kimligimizi temsil eden medeniyet elbiselerimizi astik tarihte. Kültür askimiz Anadolu kültürü ise bu kültürün temeli Islam itikadidir. Itikad kültürü tasir; kültüre ise medeniyet elbiselerimizi asariz. Mesela; Anadolu kültür askimizin üstüne evvela Selçuklu medeniyet elbisesini asti sonra Osmanli asti. Mogol istilasi gibi felaketlere ragmen Anadolu kültür askimiz saglam durdugu için bu yikimlara ragmen enkazin üstüne muazzam bir Osmanli medeniyeti insa edildi. Sonra Batililasma maceramizla birlikte Bati’dan teknoloji transferi yaptik ve kültürel hayatimizi bu teknolojik imkânlara göre yeniden düzenledik. Yani Bati teknolojisi bizim kültür askimizi yerinden söküp aldi ve artik parçali da olsa Osmanlidan bakiye elbisemizi asacak bir kültür askisindan mahrum kaldik.”
Kaynak: İHA