Erdogan Açiklamasi 'Diyarbakir Annelerinin Kapilarini Çalmaya Korkan Siyasetçi Müsveddelerini De Gördük'

Cumhurbaskani Recep Tayyip Erdogan, "Terör örgütüne ve siyasi uzantilarina tepki göstermek yerine, ahlaksizca devleti suçlayanlar oldu. Diyarbakir’a gidip de ittifak ortaklarindan ürktükleri için analarin kapisini çalmaktan korkan, acilarini paylasmaktan çekinen, hatta bu cesur anneleri tehdit eden siyasetçi müsveddelerini de gördük. Kaldiklari otele davet ettiler. Ayaklarina gitmediler, gidemediler" dedi.

Erdogan Açiklamasi 'Diyarbakir Annelerinin Kapilarini Çalmaya Korkan Siyasetçi Müsveddelerini De Gördük'
Cumhurbaskani Recep Tayyip Erdogan, Bestepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen Uluslararasi Iyilik Ödülleri töreninde konustu.

Türkiye Diyanet Vakfi’nin en prestijli faaliyetlerinden birisinin bu sene 6.’si düzenlenen Uluslararasi Iyilik Ödülleri oldugunu ifade eden Erdogan, "Çiktigimiz iyilik seferberligi yoluna güçlenerek, daha da serpilerek devam ediyor. Bu ödüller vesilesiyle yeryüzünün dört bir yanindaki iyi yürekler ve müsfik gönüller arasinda her gün yeni köprüler kuruluyor. Mutmain bir kalp, gülen bir yüz. Mütesekkir bir göz. Söyle kalpten kopup gelen bir Allah razi olsun haricinde hiçbir karsilik beklemeden yapilan iyilikler gelecege dair ümitlerimizi de yesertiyor. Iyilik ödüllerine yönelik teveccühün yurt içinde ve yurt disinda artmasini memnuniyetle karsiliyoruz. Bu güzel örnekler, hepsi yasanmis 500 hikaye arasindan seçilmistir. Ödüllerini bizzat kendilerine takdim edecegimiz Siraj Wahhac kardesimi, Gamze Özçelik hanimefendiyi, Minberci Ali Önder hocamizi, Ahmet Aydemir kardesimizi, emekleri, gayretleri, fedakarliklari ve samimiyetleri için tebrik ediyorum. Rabbim sizlerin yoklugunu ve eksikligini hissettirmesin. Ayni sekilde kendisi aramizda bulunamasa da gönlünün bizimle oldugunu bildigimiz Yusuf Islam’i tebrik ediyorum" dedi.



"BASTA DEZAVANTAJLI TOPLUM KESIMLERI OLMAK ÜZERE IHTIYAÇ SAHIBI INSANLAR ADETA KADERLERINE TERK EDILDI"

Korona virüs sürecinde yasananlarin Türkiye ile birlikte tüm insanlara iyiligin, paylasmanin önemini gösterdigine dikkat çeken Erdogan, "Dünya genelinde simdiye kadar 6 milyondan fazla kisinin hayatina mal olan salgin, insanligin kaderinin ortak oldugunu bir kez daha hatirlatmistir. Yine bu salgin döneminde küresel sistemdeki tikanikliklari, adaletsizlikleri ve çarpikliklari görme firsati bulduk. Dünyanin en gelismis ülkelerinin dahi maske savasina tutustugu, solunum cihazi kitligi çekildigi, yasli bakim evlerinin adeta morglara dönüstügü durumlara sahit olduk. Temel saglik hizmetlerine ulasamadigi veya asiya erisemedigi için hayatini kaybeden, hastalanan, aci çeken insanlarin dramlarina sahitlik ettik. Afrika, Asya veya Latin Amerika’da yasayan milyarlarca insanin sikintisi dayanisma sergilenmesi halinde çözülecekken maalesef dertlere derman olacak hiçbir somut adim atilmadi. Basta dezavantajli toplum kesimleri olmak üzere ihtiyaç sahibi insanlar adeta kaderlerine terk edildi. Bu vahim tablo karsisinda devlet olarak vatandaslarimizin testten ilaca ve yatakli tedaviye kadar tüm gereksinimlerini karsilarken Batili ülkelerin yaptigi gibi dünyanin geri kalanina sirtimizi dönmedik. Türkiye’den talepte bulunan 160 ülkeye ve 12 uluslararasi kurulusa, tibbi ekipman ve kritik malzeme destegi sagladik. Salginin en çok vurdugu bölgelere yönelik yurtdisindan temin ettigimiz asilarla beraber yerli asimiz Turkovac’in da dagitimina basladik. Üçüncü Türkiye-Afrika ortaklik zirvesinde taahhüt ettigimiz toplam 15 milyon doz asiyi Afrikali kardeslerimize peyderpey ulastiriyoruz. Ülkemizde misafir ettigimiz siginmacilari, kendi vatandaslarimizdan ayri tutmadan istisnasiz herkesin saglik hizmetlerine erisimini temin ettik" ifadelerini kullandi.

"YASLI INSANLARIN HUZUREVLERINDE ÇARESIZ BIRAKILDIGI SAHNELERIN HIÇBIRINI ÜLKEMIZDE YASATMADIK"

Türkiye’nin sinirinin hemen ötesinde çok zor sartlarda hayata tutunma mücadelesi veren 5 milyon Suriyeli mazluma da yardim eli uzattigini kaydeden Erdogan, "Milletçe omuz omuza vererek insanlarin ilgisizlikten öldügü, saglik çalisanlarinin maske dahi bulamadigi, yasli insanlarin huzurevlerinde çaresiz birakildigi sahnelerin hiçbirini ülkemizde yasatmadik. Bilhassa, vefa sosyal destek guruplari bu süreçte milletimizin dayanisma ve digerkâmliginin sembolü olarak gerçekten çok kritik rol oynadilar. Polisimizden askerimize, saglikçilarimizdan din görevlilerimize, egitimcilerimizden sosyal hizmetler personeline, AFAD görevlilerinden bütün resmi ve sivil toplum kuruluslarina kadar 100 binlerce insanimiz vefa sosyal destek guruplarinda 2 yil boyunca gece gündüz demeden canla basla çalistilar. Ailelerinden bos vakitlerinden, hatta kendi sagliklarindan fedakarlikta bulunarak toplumumuzun en kirilgan kesimlerine yardim ettiler. Insani yasat ki devlet yasasin buyuran büyüklerimizin izinden giderek devletimizin kerim vasfini bir kez daha gösterdiler. Biz de sükran borcumuzun bir nisanesi olarak bu seneki vefa ödüllerinin ilkini kendilerine takdim ediyoruz. Salgin boyunca insani insan yapan hasletleri diri tutan vefa sosyal destek grubundaki tüm kardeslerimize ülkem ve milletim adina tesekkür ediyorum. Rabbim bizleri bir daha böyle saglik musibetiyle yüz yüze birakmasin diye dua ediyorum. Iyilere hürmet ve vefa nasil önemliyse kötülere ve zalimlere karsi hasmetli olmak o derece hayati öneme sahiptir" açiklamasinda bulundu.

"DIYARBAKIR ANNELERI 925 GÜN ÖNCE TERÖR ÖRGÜTÜNE KARSI ÇIKTIKLARI ISYAN BAYRAGIYLA, ISTE BU IKI YÜZLÜLÜGE ’EDI BESE’ DEDILER"

Erdogan, Türkiye’nin 40 yildir terörle mücadele yürüttügüne dikkat çekerek, "Bizler 40 yila yakin bir süredir bölücü terörle mücadele eden, terörizmin acisini çok iyi bilen bir milletiz. Farkli isimler adi altinda faaliyet gösteren terör örgütlerinin saldirilari altindayiz. Binlerce sehit verdik, çocuklari, kundaktaki bebekleri, okula giden ögrencileri, daha ömrünün baharindaki ögretmenleri, kurban eti dagitan 15 yasindaki körpe delikanlilari, rizkinin pesindeki garsonu, müsteri bekleyen esnafi, namaz kildiran imami katleden, Allah’in adinin anildigi ibadethaneleri, Kur’an kurslarini, kütüphaneleri atese veren bir barbarliga defalarca sahit olduk. Bölücü örgüt mensuplari yaklasik 40 yildir tam bir gözü dönmüslükle, sadece yaktilar, sadece yiktilar, baski, siddet ve tehditle Kürt kardeslerimizin hayatini zindana çevirdiler. Halkimizin kanindan ve gözyasindan beslenen bunlar ilk günden itibaren en büyük yarayi Türk’üyle, Kürt’üyle, Laz’iyla, Çerkez’iyle, Gürcü’süyle, Abaza’siyla, evet analarin yüreklerinde açtilar. Analarindan zorla kopardiklari gencecik çocuklari ölüme gönderirken kendi çocuklarini Avrupa’nin baskentlerine tatile yolladilar. Kütüphanelerini yaktiklari, ögretmenlerini sehit ettikleri, okullarini atese verdikleri mazlum Kürt çocuklarini cehalete mahkum ederken kendi evlatlarina Avrupa’nin en iyi, en lüks, en pahali okullarini layik gördüler. Diyarbakir anneleri 925 gün önce terör örgütüne karsi çiktiklari isyan bayragiyla, iste bu iki yüzlülüge ’edi bese’ dediler" diye konustu.



"DIYARBAKIR ANNELERININ ’EVLATLARIMIZI GERI ISTIYORUZ’ HAYKIRISI TERÖRE VE BÖLÜCÜ ÖRGÜTÜN UZANTILARINA VURULMUS EN AGIR DARBELERDEN BIRIDIR"

Diyarbakir annelerinin örnek mücadelesiyle ilgili konusan Erdogan, "Bir avuç cesur ana, 10 yillardir benim Kürt kardeslerimin sirtina kene gibi yapisan, kanini sülük gibi emen zalimlere ’artik yeter’ diyerek ihtar verdiler. Baslattiklari evlat nöbetiyle Diyarbakir anneleri, sadece korku duvarlarini parçalamakla kalmadilar ayni zamanda siyasetçi görünümlü insan kaçakçilarinin maskelerini de asagi indirdiler. Diyarbakir annelerinin ’evlatlarimizi geri istiyoruz’ haykirisi teröre ve bölücü örgütün uzantilarina vurulmus en agir darbelerden biridir. Terör örgütünün kirli, karanlik, korkak yüzü bir avuç kadinin direnisi ile tarihte ilk defa bu derece ayan beyan ortaya çikmistir. Yine bu süreçte Türkiye muhalefetiyle, medyasiyla, yazari, sanatçisi, siyasetçisi ile kimin nerede durdugunu da görme firsati bulmustur. Kandil’deki kan tüccarlarinin gönüllü avukatligini yapanlar 3 günlük siyasi çikarlari için bölücü örgütün uzantilariyla is tutanlar daha ilk günden itibaren Diyarbakir annelerini itibarsizlastirmak için çok gayret sarf ettiler. Agizlarini her açtiklarinda bize kadin haklarindan, insan yasam hakkindan demokrasiden, özgürlükten dem vuranlar Diyarbakir’daki o yüregi yanik analarin masum eylemlerine bir kez olsun destek çikmadilar. Hani sizin insan haklariniz, neden sesiniz çikmiyor. Eger onlardan, o terör örgütü mensubu mensuplarindan birisi olsaydi, Diyarbakir’dan ayrilmazdiniz. Ama ne yazik ki, terör örgütü mensuplarindan olmayinca gelip kapilarini bile çalmadiniz" dedi.



"ANALARIN SABRI, DIRAYETI VE DUASIYLA INSALLAH BU ÜLKEYI TERÖR BELASINDAN MUHAKKAK KURTARACAGIZ"

"Terör örgütüne ve siyasi uzantilarina tepki göstermek yerine, ahlaksizca devleti suçlayanlar oldu" diyen Erdogan sunlari kaydetti:

"Diyarbakir’a gidip de ittifak ortaklarindan ürktükleri için analarin kapisini çalmaktan korkan, acilarini paylasmaktan çekinen hatta bu cesur anneleri, tehdit eden siyasetçi müsveddelerini de gördük. Kaldiklari otele davet ettiler. Ayaklarina gitmediler, gidemediler. Yasin Börü’nün katillerini aklamak için seferber olanlar, cigerpareleri zorla daga kaçirilan anneler için killarini dahi kipirdatmadilar. Diyarbakir anneleri, dünya hak mücadelesi tarihine altin harflerle yazilan, onurlu duruslariyla iste tüm bu riyakarliklarin da ortaya koydular. Bu seneki ikinci vefa ödülünü baslattiklari nöbetle evlatlarini terörün pençesinden kurtarmaya çalisan yigit, Diyarbakir annelerine veriyoruz. Cesaretleri ile, fedakârliklariyla, karsiliksiz sevgileriyle yolumuzu aydinlatan Diyarbakir annelerini bir kez daha saygiyla selamliyorum. Analarin sabri, dirayeti ve duasiyla insallah bu ülkeyi terör belasindan muhakkak kurtaracagiz. Modern dünyada insan giderek daha fazla yalnizlasiyor. Daha fazla içine kapaniyor, fitratina daha fazla yabancilasiyor. Hayatimizi kolaylastirmasi gereken teknolojik araçlar, sunduklari sahte ve sanal mutluluklarla insani gerçek hayattan daha çok kopartiyor. Silairahimin unutuldugu, büyüklere sayginin geri plana itildigi, bireyin sadece kendi refahi, ikbali, çikari için çalistigi bir girdaba sürükleniyoruz."

Türkiye’nin tüm mazlumlarin yaninda oldugunu ifade eden Erdogan, "Salgin bize hem kul olarak acizligimizi hem de hayatta maddiyat disinda pesinde kosulmasi gereken daha yüce gayeler oldugunu hatirlatmistir. Mesele kullugunun bilincine vararak, insani insan yapan kadim degerleri, yeniden ihya edebilmektir. Içinde sürüklendigimiz bu girdaptan ancak iyiligi büyüterek, merhameti yücelterek, yardimlasmayi artirarak, iyiligin kanatlarina daha siki tutunarak çikabiliriz. Iyilik ve ihsani sadece vicdan barometremiz yükselisinde basvurdugumuz bir davranistan ziyade, hayatimizin merkezine oturtmak, sürekli kilmak, sürdürülebilir kilmak mecburiyetindeyiz. Bunu basardigimizda hem vicdanimizin hem hayatimizin hem de dünyanin daha huzurlu bir yer haline geldigi görecegimize inaniyorum. Çevremizde yasanan trajediler, istiklalimiz, istikbalimiz, vatanimiz, devletimiz basta olmak üzere, elimizdekilerin kiymetini çok daha iyi bilmemiz gerektigine isaret ediyor. Veren elin alan elden üstün oldugunu asla aklimizdan çikarmadan tüm mazlumlara magdurlara, gariplere kapimizi, gönlümüzü açik tutmayi sürdürecegiz. Dün, Irak’tan, Suriye’den, Afganistan’dan gelmislerdi. Bugün Ukrayna’dan geliyorlar. Yarin nereden geleceklerini bilemeyiz. Bu ülke daima mazlumlarin siginagi olmaya devam edecektir, bundan hiç endiseniz olmasin" açiklamasinda bulundu.

"UNUTMAYIN; BUNUN ECRI ÇOK BÜYÜKTÜR, BU ECRI, HIÇBIR ZAMAN BIR KENARA KOYMAYIN"

Kiliçdaroglu’nun mültecilere yönelik sözlerini elestiren Erdogan, "Bu güzel ülkemizde ana muhalefetin basindaki ve yanindakiler ne diyorlar; ‘Biz seçimi kazandigimizda bu ülkedeki mültecileri, ülkelerine gönderecegiz’ diyorlar. Biz göndermeyecegiz. Çünkü biz, ensarin ne oldugunu, muhacirin ne oldugunu, peygamberi bir metot olarak çok iyi biliriz. Sevgililer sevgilisi, unutmuyoruz, bir muhacirdi. Ama ensarla, el ele kol kolaydi. Yeri geldi onlar ensar oldular, muhacirlikten ensara gidis, ondan sonra da kendilerinin ensar olmasi. Iste bu kültürden, bu medeniyetten gelenler hatta nasibini alanlar kalkip da bu ülkedeki bes milyon mülteciyi bu ülkede eger iktidar olurlarsa, olurlarsa tekrar bunlari Suriye’ye göndereceklermis, Afganistan’a göndereceklermis. Biz göndermeyecegiz, biz ev sahipligine devam edecegiz. Bundan tedirgin degiliz, ben sevgili milletime sesleniyorum; sikintilariniz olabilir, zaman zaman yük de olabilir. Unutmayin, bunun ecri çok büyüktür. Bu ecri, hiçbir zaman bir kenara koymayin. Biz her zaman düsmüsün yaninda olduk. Bunlar nereden geliyor. Kendilerini öldürmek isteyen katillerden kaçarak geliyorlar, siginilacak tek yer var diyorlar. Türkiye. Bize geliyorlar. Onun için de biz gönlümüzü açacagiz ve sunu da unutmayacagiz. Allah’in yardimi her zaman bize yakin olmustur ve o yardimla da, biz her zaman güçlü olduk. Fetih, Rabbim’in lütfuyla gelmistir, onunla da hamdolsun Türkiye birçok badireyi atlatmistir" dedi.

Türkiye’nin dört bir yanindan egitim için gelen ögrencilere de kucak açtigini ifade eden Erdogan, "Su anda bizler Türkiye olarak bunca dünyanin dört bir kösesinden gelen gençlerimizle ülkemizde beraberiz. Burada egitim ögretimlerini aliyorlar. Türkiye Diyanet Vakfi’mizin bu noktadaki el uzatisi ile de Türkiye gibi bir ülkede hem Türkçeyi ögreniyorlar, hem tahsil ettikleri ilmin sahibi oluyorlar. Bundan daha güzel bir sey olur mu? Adam ne diyor; ’gönderecegim’ diyor. Iste farkimiz bu. Kendi insanlarimiz içinde de hiç kimseyi, mahzun, boynu bükük, kalbi kirik birakmayacagiz. Çünkü bizim medeniyetimiz, tarihimiz, kültürümüz, degerlerimiz, bunu gerektiriyor. Basimiza gelen onca musibete ragmen hala dimdik ayakta duruyor, hala hedeflerimize dogru yürüyor olusumuzu iste bu hassasiyetimize borçlu oldugumuza inaniyorum" ifadelerini kullandi.

Erdogan, "Allah nasip ederse Cuma günü ögleden sonra dünyanin sayili bir köprüsünü, ilk 3 içindeki köprüsünü açacagiz. Nerede? Çanakkale’de. O Çanakkale’de tarih bize neyi ögretti. Çanakkale Zaferi’ni biz orada yasadik. Kime karsi, tüm haçli dünyasina karsi. Kimler bu mücadeleyi verdi? Unutmayin kuzular, kuzucuklar. Üniversiteli kuzucuklar, o zaman Çanakkale’de tüm haçli dünyasina karsi bu mücadeleyi verdi. O zaman zaferi öyle kazandilar. Iste simdi biz orada dünyanin bir numarali köprüsünü insa ettik. 2 buçuk milyar euro ve bu köprüyü insallah Cuma günü 18 Mart’a açilisini yapiyoruz ve tüm insanliga bu köprümüzü insallah hediye ediyoruz. Asya ile Avrupa’yi bagliyoruz. Daha önceleri gün geliyordu ki deniz dalgali olunca feribotlar çalismiyordu. Asya’dan Avrupa’ya, Avrupa’dan Asya’ya geçis adeta mümkün olmuyordu. Ama simdi 6 dakikada bir taraftan bir tarafa geçme imkanini buluyoruz. Bununla dünyaya bir örnek teskil ediyoruz. Yavuz Selim Köprüsü ile bunu yaptik, Avrasya denizin altindan bunu yaptik. Hepsinden öte çok daha önemli Marmaray ile bunu yaptik. Daglari deldik, araçla gidilemez, yürünemez denilen yerleri açtik. 26 havalimanimiz varken 56 havalimanimiz var. 76 üniversitemiz varken 81 vilayetin tamaminda 207 üniversiteye sahibiz. Artik üniversitemizin olmadigi il yok. Artik hocalarimiz, profesörlerimiz oraya gidip orada ne yapiyorlar? Gençlerimize ilim tahsil imkanini veriyorlar. Bizim siyaset anlayisimiz iste bu. Türkiye’nin dört bir yaninda dünyanin dört bir yanindan gelen gençlerimiz, oralarda ilim tahsil ediyorlar" dedi.

Erdogan bir anisini paylasarak, "Hiç unutamiyorum; Sudan’da uluslararasi bir toplantiya katiliyorum. Rahmetli Erbakan hocamiz beni görevlendirdi. Ben de partimizin Istanbul Il Baskaniyim. Bizim yurtlarimizda kalan Sudanli bir gencimiz orada beni gördü, hemen yanima yaklasti. ’Tayyip abi burada ne isin var?’ dedi.

’Konferansa görevli geldim’ dedim. ’Sen beni nereden taniyorsun?’ dedim. ’Sizin Fetih yurtlarinizda kaldim, simdi döndüm’ dedi.

’Buradan ayrilma, konusmam var, tercümanlik yapacaksin, tamam mi?’ dedim. ’Ne demek’ dedi.

Ben konusmayi yaptim, o da tercümeyi yapiyor. Konusmanin çok çok güzel detaylari vardi. Son cümleleri ile o zamanki dünya efkâri umumiyesinin gerektirdigi bir cümle idi. Tabi Sudanli gencin tercümesi isi gayet iyi götürdü. Son anda da o günün sloganik cümlesini ben söyleyince salon bir kalkti, bir indi. Mesele damardan girmek... Ülkelerinize döndügünüzde bizim oradaki elimiz, ayagimiz, gören gözümüz olacaksiniz" diye konustu.

(Hülya Keklik/IHA)
Kaynak: İHA