Cumhurbaskani Erdogan, BM 76. Genel Kurulu Toplantisinda Dünyaya Seslendi

Cumhurbaskani Recep Tayyip Erdogan Birlesmis Milletler (BM) 76. Genel Kurulu Toplantisinda yaptigi konusmada, “Uluslararasi toplum bir 10 yil daha Suriye krizinin devam etmesine izin veremez. Suriye krizinde insanlik onurunu kurtaran bir ülke olarak artik yeni göç dalgalarini karsilamaya ne imkanimiz ne tahammülümüz var” dedi.

Cumhurbaskani Erdogan, BM 76. Genel Kurulu Toplantisinda Dünyaya Seslendi


Cumhurbaskani Recep Tayyip Erdogan, Birlesmis Milletler (BM) 76. Genel Kurulu Toplantisi’nda dünyaya seslendi. Erdogan, korona salgini, Afganistan, Suriye ve Libya’da yasanan gelismeler, Kibris meselesi ve Dogu Akdeniz’deki gelismelerin yani sira konusmasinin büyük bölümünü iklim degisikligine ayirdi.

“UMUTLA DAYANIKLILIGI INSA ETMEK”

Bu yil ki Genel Kurulun “Umutla dayanikliligi insa etmek” temasiyla düzenlenmesinin isabetli oldugunun altini çizen Erdogan, “Geride biraktigimiz yaklasik 2 yilda insanlik olarak sancili günler geçirdik. Son asrin en büyük saglik krizi olarak nitelenen Covid-19 salgininda aralarinda dostlarimizin, yakinlarimizin, sevdiklerimizin de oldugu 4,6 milyon insani kaybettik. Gösterilen onca çabaya ve asilamada alinan mesafeye ragmen salginin olumsuz etkilerinin devam ettigin görüyoruz. BM 76. Genel Kurulunu da böyle bir atmosferde gerçeklestiriyoruz. Burada verecegimiz dayanisma ve isbirligi mesajlarinin salginla mücadeleyi desteklemenin yani sira zor günler yasayan milyarlarca insanin umutlarini artiracagina inaniyorum. Genel Kurulumuzun uluslararasi toplumun meselelerinde çözüme daha etkin katki saglamasi için güçlendirilmesi gerekiyor. Bu dogrultuda verimli çalismalar yapan 75. Genel Kurul Baskani Volkan Bozkir’a sükranlarimi sunuyorum. 76. Genel Kurul Baskanligin üstlenen Abdullah Sahid’in devraldigi bayragi çok daha yukarilara tasiyacagina inaniyorum. Türkiye olarak Genel Kurulun faaliyetlerini en verimli sekilde icra etmesi için üzerimize düsen sorumluluklari yerine getirmeyi sürdürecegiz. Bu vesile ile BM Genel Sekreterligi görevini bir kez daha üstlenen Sayin Guterres’i tebrik ediyorum. Bu yil ki Genel Kurulun ‘Umutla dayanikliligi insa etmek’ temasiyla düzenlenmesi fevkalade isabetlidir” dedi.



“TÜRKOVAC’I TÜM INSANLIGIN ISTIFADESINE SUNACAGIZ”

Korona virüs salgini ile birlikte dünyada yasanan gelismelere deginen Cumhurbaskani Erdogan, “Öncelikle aci da olsa bir gerçegi ifade etmek istiyorum, insanlik olarak bize büyük bir aile oldugumuzu tekrar hatirlatan bu salginda ne yazik ki, küresel dayanisma açisindan iyi bir imtihan verilemedi. Bilhassa az gelismis ülkeler ve yoksul toplum kesimleri salgin karsisinda adeta kaderlerine terk edildi. Dünya genelindeki can kaybinin yüksekliginde küresel sistemin artik çözüm yerine sorun çikartan, sorunlari derinlestiren, sorunlari çözümsüzlüge mahkum eden çarpik yapisinin da payi bulunuyor. Milyonlarca insanin hayatini kaybettigi, on milyonlarca insanin virüsün pençesinde kivrandigi bir dönemde asi milliyetçiliginin farkli yöntemlerle halen sürdürülüyor olmasi insanlik adina yüz kizarticidir” diye konustu.



“ILK ASININ ALMANYA’DA YASAYAN TÜRK KÖKENLI IKI BILIM INSANI TARAFINDAN GELISTIRILMESINDEN GURUR DUYDUK”

“Özellikle bu salgini küresel bir felaketin üstesinden ancak uluslararasi isbirligi ve dayanismayla gelinebilecegi açiktir” ifadelerini kullanan Erdogan, “Tüm ülkeler bu salgindan kurtulmadan herhangi bir ülkenin tek basina güvenle hayatini sürdürmesi mümkün degildir. Genel Kurulda ortaya çikacak iradenin bu hakikatin anlasilmasi bakimindan bir dönüm noktasi olmasini temenni ediyoruz. Salgin döneminde küresel isbirliginin önemi yaninda tip biliminin ulastigi yüksek seviyeyi de görme imkani bulduk. DSÖ tarafindan onaylanan ilk asinin Almanya’da yasayan Türk kökenli iki bilim insani tarafindan gelistirilmesinden gurur duyduk” dedi.



“159 ÜLKE VE 12 ULUSLARARASI KURULUSA TIBBI YARDIM GÖNDERDIK”

Cumhurbaskani Erdogan, “Türkiye olarak ‘insani yasat ki devlet yasasin’ inanci ile ilk günden itibaren elimizdeki imkanlari dost ve kardeslerimizle paylasmaya çalistik. Bir taraftan vatandaslarimiza en iyi saglik hizmetini sunarken, diger taraftan da 159 ülke ve 12 uluslararasi kurulusa tibbi yardim gönderdik” dedi.



Cumhurbaskani Erdogan, “Bu vesile ile yerli asimiz Türkovac’i yakin zamanda milletimizle birlikte tüm insanligin istifadesine sunacagimizi buradan ifade etmek istiyorum. DSÖ’nün güçlendirilmesi ve salginlara karsi sözlesme hazirlanmasi girisimlerini destekliyoruz. Kamu sagiliginin korunmasi ile sosyal ve ekonomik hayatin devami arasinda makul bir denge kurulmasi gerektigini de özellikle vurguluyoruz” ifadelerini kullandi.

“AFGAN HALKININ HUZURA KAVUSMASINI TEMENNI EDIYORUZ”

Afganistan’da yasanan gelismeleri BM Genel Kurulu kürsüsünden anlatan Erdogan, “Yasadigimiz hadiseler bize bazi gerçekleri tekrar tekrar hatirlatmaktadir. Sevinçlerimiz gibi hüzünlerimiz, acilarimiz gibi basarilarimiz, sorunlarimiz gibi çözümlerimiz de ortaktir. ‘Ben yaptim oldu’, bu mantikla hareket edildiginde bunun faturasini sadece belli basli ülkeler degil, tüm insanlik ödemektedir. Sahadaki gerçekleri ve sosyal dokuyu dikkate almayan dayatmaci yöntemlerle meselelere çözüm üretilemeyecegi en son Afganistan’da çok aci bir sekilde görülmüstür. Afganistan halki 40 seneden fazladir süren istikrarsiz ve çatismalarin sonuçlari ile bas basa birakilmistir. Siyasi süreçten bagimsiz olarak Afganistan’in uluslararasi camianin yardimina ve dayanismasina ihtiyaci bulunuyor. Ülkede bir an önce baris, istikrar ve güvenligin tesis edilerek Afgan halkinin huzura kavusmasini temenni ediyoruz. Türkiye olarak zor günlerinde Afgan halkina karsi kardeslik görevimizi yerine getirmeyi sürdürecegiz” dedi.



“ULUSLARARASI TOPLUM BIR 10 YIL DAHA SURIYE KRIZININ DEVAM ETMESINE IZIN VEREMEZ”

Suriye’de tüm dünyanin gözlerinin önünde yüzbinlerce kisinin ölümüne, milyonlarca kisinin yerlerinden edilmesine neden olan insani dramin 10 yili geride biraktigini hatirlatan Erdogan, “Ülkemiz bir yandan 4 milyona yakin Suriyeliye kucak açarken, bölgeyi kana ve gözyasina bogan terör örgütlerine kari sahada mücadele etmektedir. DEAS ile gögüs gögse çarpisan ve bu terör örgütünü hezimete ugratan tek NATO müttefikiyiz. Sahadaki varligimizla PKK terör örgütünün Suriye’deki uzantilarinin isledigi katliam ve etnik temizlik faaliyetlerinin önüne biz geçtik. Sehitler verme pahasina yürüttügümüz çabalar sonucunda güvenli hali getirdigimiz bölgelere suana kadar 462 bin Suriyelinin gönüllü olarak geri dönüsünü sagladik. Ayni sekilde Idlib’deki varligimiz sayesinde milyonlarca insanin hem canini kurtardik hem yerinden edilmesini önledik. Uluslararasi toplum bir 10 yil daha Suriye krizinin devam etmesine izin veremez. Soruna Suriye halkinin beklentilerini karsilayacak sekilde BM Güvenlik konseyinin 2254 sayili karari temelinde siyasi bir çözüm bulunmasi için daha güçlü bir irade ortaya konulmasi gerekiyor” dedi.



“Suriye’nin kuzey batisina Türkiye üzerinden ulastirilan BM insani yardim mekanizmasinin 12 ay süreyle uzatilmis olmasini memnuniyet karsiliyoruz” ifadelerini kullanan Erdogan, “Bu konuda sergilenen uzlasmaci yaklasimin siyasi sürecin ilerletilmesi ve siginmacilarin gönüllü, güvenli ve onurlu sekilde geri dönüslerinin saglanmasi için ortaya konulmasini temenni ediyoruz. Bölgedeki terör örgütleri arasinda ayrim yapilmasinin, bunlarin taseron olarak kullanilmasinin kabul edilemez oldugunu huzurlarinizda tekrar ifade etmek istiyorum. Son 10 yilda dünyanin farkli ülkelerinde yasanan terör eylemleri terörün sadece bizim degil tüm insanligin ortak düsmani oldugunu göstermistir. Suriye’nin toprak bütünlügünü ve milli güvenligimizi tehdit eden terör örgütleri ile mücadelemiz kararlilikla sürecektir. Ülkemizde Suriyeliler disinda da sayilari bir milyonu asan çesitli statülerde göçmen vardir. Afganistan’daki gelismeler sebebiyle son dönemde bu ülkeden göç akini ihtimali ile karsi karsiyayiz. Suriye krizinde insanlik onurunu kurtaran bir ülke olarak artik yeni göç dalgalarini karsilamaya ne imkanimiz ne tahammülümüz var. Adil yük ve sorumluluk paylasimi temelinde tüm paydaslarin bu konuda üzerine düseni yapmanin vakti çoktan gelmistir. Artik 1951 Cenevre Sözlesmesinin ve uluslararasi insani hukuku asindiranlara karsi somut bir tavir ortaya konulmali” dedi.



“LIBYA’DA ULUSLARARASI MESRUIYETE VERDIGIMIZ GÜÇLÜ DESTEK SAYESINDE ATESKES TESIS EDILDI”

Libya’da yasananlara deginen Erdogan, “Libya’da uluslararasi mesruiyete verdigimiz güçlü destek sayesinde ateskes tesis edilmis ardindan Baskanlik Konseyi ve Milli Birlik Hükümeti kurulmustur. Milli Birlik Hükümetinin kamu hizmetlerinin saglanmasi, tüm kurumlarin birlestirilmesi ve seçimlerin zamanlica düzenlenmesi çabalarina destek vermeye devam edecegiz. Uluslararasi topluma Libya’nin tüm bölgelerini temsil eden mesru hükümetin yayinda durulmasi çagrimi tekrarliyorum” ifadelerini kullandi.

“FILISTIN HALKININ HAKLARINA YÖNELIK IHLALLERE KARSI DURMAYI SÜRDÜRECEGIZ”

Bölgede istikrarsizligi körükleyen, baris ve güvenligi tehdit eden en önemli sorunlardan birisinin de Israil-Filistin ihtilafi oldugunu belirten Erdogan, “Filistin halkina yönelik zulüm sürdükçe Ortadogu’nun kalici baris ve istikrara kavusmasi mümkün degildir. Bunun için isgal, ilhak ve yasa disi yerlesim politikalarina mutlaka ve derhal son verilmelidir. Kudüs’ün 1947 tarihli BM kararina dayanan uluslararasi statüsüne, Harem-i Serif’in mahremiyetine ve Filistin halkinin haklarina yönelik ihlallere karsi durmayi sürdürecegiz. Baris süreci ive iki devletli çözüm vizyonu daha fazla gecikmeksizin yeniden canlandirilmalidir. 1967 temelinde özellikle baskenti Kudüs olan bagimsiz ve cografi bütünlüge sahip bir Filistin devleti kurulmasi öncelikli hedeflerimiz arasindaki yerini koruyor” dedi.



“AZERBAYCAN MESRU MÜDAFAA HAKKINI KULLANARAK ÖZ TOPRAKLARINDAKI ISGALI SONA ERDIRMISTIR”

Kafkasya, Kirim, Çin, Banglades ve Myanmar’daki sorunlara da deginen Erdogan, “Kafkasya’daki istikrar bakimindan yakin dönemde önemli adimlar atilmistir. Azerbaycan mesru müdafaa hakkini kullanarak güvenlik konseyinin yillardir uygulanmayan kararlarina konu olan öz topraklarindaki isgali sona erdirmistir. Bu gelisme bölgede kalici baris adina yeni firsat pencerelerinin açilmasina da imkan saglamistir. Taraflarin atacagi her olumlu adimi destekleme kararindayiz. Ilhakini tanimadigimiz Kirim dahil, Ukrayna’nin toprak bütünlügünün ve egemenliginin korunmasina önem veriyoruz. Çin’in toprak bütünlügü perspektifinde Müslüman Uygur Türklerinin temel haklarinin korunmasi hususunda daha çok çaba gösterilmesi gerektigine inaniyoruz. Kesmir’de 74 yildir süre gelen sorunun taraflar arasinda diyalog yoluyla ve ilgili BM kararlari çerçevesinde çözülmesinden yana olan tavrimizi sürdürüyoruz. Banglades ve Myanmar’daki kamplarda zor sartlarda yasayan Müslümanlarin ana vatanlarina güvenli, gönüllü ve onurlu, kalici sekilde geri dönüslerinin saglanmasina da destek veriyoruz” dedi.



“KIBRIS TÜRK HALKININ ORTAYA KOYDUGU YENI ÇÖZÜM VIZYONUNU DESTEKLIYORUZ”

Kibris meselesinde adil, kalici ve sürdürülebilir bir çözümün ancak sonuç odakli gerçekçi bir yaklasimla mümkün oldugunun altini çizen Cumhurbaskani Erdogan, “BM’nin esit olarak kabul ettigi Ada’daki iki halktan birinin lideri sizlere hitap edebilirken, diger liderin bu platformda sesini duyuramamasi adil degildir. Çözüm için Ada’nin asli unsuru olan Kibris Türk halkinin egemen esitliginin ve esit uluslararasi statüsünün tescil edilmesi gerekiyor. Kibris Türk halkinin ortaya koydugu yeni çözüm vizyonunu destekliyoruz. Buradan uluslararasi topluma Kibris Türklerinin görüslerini açik yüreklilikle ve önyargisiz bir sekilde degerlendirme çagrisinda bulunuyorum” ifadelerini kullandi.

Erdogan, “Dogu Akdeniz’deki sükunet ortaminin devami ortak çikarimizdir. Deniz yetki alanlarinin paylasimina iliskin sorunlarin uluslararasi hukuk ve iyi komsuluk iliskileri çerçevesinde çözülmesini temenni ediyoruz. Bunun için öncelikle Dogu Akdeniz’de en uzun kiyiya sahip Türkiye’yi bölgede yok sayan anlayistan vazgeçilmesi sarttir. Diyalog ve isbirligi için bölgedeki tüm aktörlerin yer alacagi Dogu Akdeniz Konferansi düzenlenmesi önerisi hala masadadir. Benzer sekilde Ege Denizi’ndeki sorunlarin da ikili diyalogla çözülmesi gerektigine inaniyoruz” dedi.



Türkiye’nin diger ülkelerle ilgili çalismalarini anlatan Erdogan, “AB’ye üyelik sürecindeki kararliligimizi da sürdürüyoruz. Afrika ile 100 yillara dayanan köklü baglarimizdan aldigimiz güçle bugün de Kita ile ve Afrika Birligi ile dayanisma içindeyiz. Bu anlayisla Üçüncü Türkiye Afrika Ortaklik Zirvesi’nin önümüzdeki dönemde Türkiye’de yapilmasi için çalismalarimizi sürdürüyoruz. Yeniden Asya girisimimizle de Türkiye’nin Avrupa ile Asya arasindaki birlestirici konumunu pekistiriyoruz. Ayni sekilde Latin Amerika ve Karayipler bölgesiyle ikili ve çok tarafli platformlarda iliskilerimizi gelistirmeye büyük önem veriyoruz. Türkiye herkes için daha güvenli, huzurlu, müreffeh ve hakkaniyetle dünya yolunda atilan her adimin yaninda olmustur” ifadelerini kullandi.

“DÜNYADAKI ALT YAPININ ÖNEMLI BIR BÖLÜMÜ SON 2 ASRIN ÜRÜNÜDÜR”

Erdogan, konusmasinin önemli bir bölümünü de iklim degisikligine ayirdi. Erdogan, “Dünya, üzerindeki milyonlarca canli türene kucak açarken, bu cömertliginin karsiliginda bizden sadece tabiatin dengesine saygi duymamizi istiyor. Insanoglu tarih boyunca sürdürdügü gelisme ve kalkinma arayisinda dünyanin bize sundugu kaynaklari maalesef hoyratça kullanmistir. Asirlardir devam eden bu sürecin sonunda tabiatin kendi dengesi disinda tamamen insanoglunun yol açtigi tehditlerle karsi karsiya bulunuyoruz. Iklim degisikligi, hava kirliligi, su ve gida kirliligi, biyoçesitliligin kaybi gibi basliklar altinda toplayabilecegimiz sorunlar insanligin gelecegi belirsizlige atacak boyuta ulasmistir. Bu basliklardan iklim degisikligi, çevre sorunu olmasinin ötesinde telafisi imkansiz sonuçlara yol açmasi bakimindan üzerinde özellikle durulmasi gereken bir konudur. Sanayi öncesi döneme kiyasla yüzde 50 artis gösteren karbondioksit, metan, azot, oksit gibi sera gazlari dünyamizin adeta atesini yükseltiyor. Nitekim bir süredir dünyanin her tarafinda sanayi öncesi döneme göre 1,1 santigrat derece artis gösteren sicakligin yol açtigi afetler yasaniyor. Asya ve Avrupa’da seller, Amerika’da kasirgalar, Afrika’da kuraklik, Akdeniz çanaginda yanginlar, Grönland’in zirvesinde yagmur, çöllere kar yagmasi gibi alisik olmadigimiz hadiselerle karsilasiyoruz. Bu afetler çevreye ve eko sisteme verdigi zararlar yaninda insanlarin can ve mal güvenligini de tehdit ediyor. Pek çok yerde insanlar toplu solarak baska yerlere göç etmeye hazirlaniyor. Halbuki dünya henüz Suriye ve Afganistan gibi çatisma kaynakli kriz bölgelerinin yol açtigi mülteci meselesine çözüm bulamadi. Böyle bir dönemde kuraklik, gida sikintisi, hava olaylari gibi bu tür sebeplere dayali yüzlerce milyonluk göçlerle nasil bas edilecegi meçhuldür. Iklim degisikliginin en büyük etkisi büyük sehirlerde yasan nüfuslar üzerinde görülecektir. Mesela içinde bulundugumuz New York sehri sadece 2 hafta arayla maruz kaldigi dev kasirgalarin yol açtigi ve her biri ancak 500 yilda bir görülebilen yagislar yüzünden zor günler geçirmistir. Avrupa’nin batisini etkileyen yagislarin sebep oldugu yikimlar hala onarilamamistir. Türkiye olarak bu konuda en hizli ve etkin çözümler üreten ülke olmamiza ragmen biz de oldukça sikintili günler yasadik. Dünyadaki alt yapinin önemli bir bölümü son 2 asrin ürünüdür. Iklim degisikliginin yol açtigi degisimleri bu alt yapiyla karsilayabilmek mümkün degildir. Küresel sicaklik artisinin devam etmesi, daha yogun yagislarin gelecek olmasi hepimizi yeni arayislara yöneltmelidir. Mesela, sehir planlamalarinin artik iklim degisikliginin yol açtigi sonuçlar göz önünde bulundurularak yapilmasi zorunlu hale gelmistir. En önemli karbon yutak alanlari arasinda bulunan ormanlarin bir yandan arazi kullanimi ile diger yandan yanginlarla yok olmaya yüz tutmasi dünyamizi bekleyen bir diger tehlikedir. Sicaklik artisinin etkiledigi bir diger alan da denizlerimizdir. Genlesen su ve eriyen buzullar deniz seviyelerini son bir asirda 20 santim yükseltmistir. Bu rakam dünyanin son 3 bin yilindaki en hizli artiyi ifade ediyor. Sayet etkin önlemler alinmaz ve sera gazi emisyonlari artmayi sürdürürse 100 yilimizin sonunda deniz seviyelerinin bir metreden fazla yükselmesi bekleniyor. Böyle bir yükselis kiyi sehirlerinin ve ada devletlerinin önemli bölümünün haritalardan silinmesi demektir. Bu durum beraberinde yeni ve devasa kitlelerden olusan göç dalgalarini da getirecektir. Dikkatinizi çekmek istiyorum, saydigim tüm bu sorunlar sadece sicakliktaki 1,1 santigratlik artisla ortaya çikmistir. Bu artis 1,5 santigrata, 2 santigrata ve daha fazla yükseldiginde nelerle karsilasabilecegimizin taktirini sizlere birakiyorum” ifadelerini kullandi.

“BARIS, ISTIKRAR, REFAH VE MUTLULUK IÇINDE BIR DÜNYAYI BERABERCE INSA EDEBILIRIZ”

“Dünya 5’ten büyüktür” tespitini iklim degisikligi konusunda da tekrarlayan Cumhurbaskani Erdogan, “Tüm bu gelismeler üzerine dünya devletleri olarak iklim degisikligi ile mücadele için 2015 yilinda bir araya gelerek Paris Iklim Anlasmasi konusunda mutabik kaldik. Anlasmanin hedefi 100 yilin ortasina kadar küresel sicaklik artisini 1,5 derece ile sinirli tutmakti. Ancak gidisat tedbir alinmadigi taktirde bunun çok ta mümkün olmadigina isaret ediyor. Bunun için öncelikle ve en çok da iklim degisikligine yol açan sorunlarin ortaya çikmasinda tarihi sorumlulugu olan ülkelerin elini tayin altina koymasi sarttir. Korona virüs salginin önüne gelistirilen asilarla geçmek belki mümkün olabilecektir ama iklim degisikligi konusunda böyle bir laboratuvar çözümü bulunabilmesi söz konusu degildir. Iste bunun için her firsatta dile getirdigimiz ‘dünya 5’ten büyüktür’ tespitini iklim degisikligi hususunda da tekrarliyorum. Tabiata, havamiza, suyumuza, topragimiza, yeryüzüne kim en çok verdiyse, dogal kaynaklari kim vahsice sömürdüyse iklim degisikligi ile mücadeleye en büyük katkiyi onlar yapmalidir. Geçmisten farkli olarak bu defa kimsenin ‘ben güçlüyüm, fatura ödemem’ deme hakki yoktur. Çünkü iklim degisikligi insanogluna oldukça adil davraniyor. Avrupali, Asyali, Amerikali, Afrikali, zengin, fakir farki dinlemeden herkese ayni muameleyi yapiyor. Hepimize düsen görev bu tehdit karsisinda hakkaniyete dayali bir yük paylasimiyla tedbirlerimizi almak, yükümlülüklerimizi süratle yerine getirmektir. Türkiye olarak bu anlayisla hareket ediyoruz. Paris Iklim Anlasmasina ilk imza atan ülkelerden biriyiz. Ancak, yükümlülüklerle ilgili adaletsizlikler sebebiyle henüz bu anlasmayi yürürlügü koymamistik. Son dönemde bu çerçevede kaydedilen mesafenin ardindan aldigimiz karari buradan, BM Genel Kurulundan tüm dünyaya duyurmak istiyorum. Paris Iklim Anlasmasini atilacak yapici adimlara uygun biçimde ve ulusal katki beyanimiz çerçevesinde önümüzdeki ay meclisimizin onayina sunmayi planliyoruz. Glasgow’da yapilacak BM Iklim Degisikligi Konferansindan önce karbon nötr, bu hedefin anlasmanin onay asamasini tamamlamayi düsünüyoruz. Yatirim, üretim, istihdam politikalarimizda köklü degisiklige yol açacak bu süreci 2053 vizyonumuzun ana unsurlarindan biri olarak kabul ediyoruz. Iklim degisikligi ile ilgili baska adimlarimiz da var, AB Yesil Mutabakatina uyum için gereken eylem planini hazirlayarak geçtigimiz aylarda devreye aldik. Esim Emine Erdogan’in öncülügünde yürütülen Sifir Atik projesi ile geri kazanim oranimizi 3 yilda 9 puan artirdik. Orman varligimizi 20,8 milyon hektardan yaklasik 23 milyon hektara yükselterek yutak alanlarimizi çogalttik. Yenilenebilir enerji kaynaklarinin elektrik üretiminde kurulu gücümüz içindeki payini yüzde 53’e çikarttik. Sanayimizi temiz üretim faaliyetlerine uygun sekilde yapilandiracak adimlari zaten uzunca bir süredir tesvik ediyoruz. Bu çalismalari gereken finansman destegini alarak daha ileri tasima konusunda kararliyiz. Küresel hiçbir soruna, krize, çagriya kayitsiz kalmayan Türkiye, iklim degisikligi ve çevrenin korunmasi hususunda da üzerine düsenleri yapacaktir. Karsi karsiya kaldigimiz zorluklara ragmen daha adil dünyanin mümkün olduguna dair inancimizi tekrarlamak istiyorum. BM’yi bu dogrultuda tüm insanligi ilgilendiren meselelerin çözümü için yegane platform olarak görmeyi sürdürüyoruz. Içinde bulundugumuz binanin hemen karsisinda yer alan ve açilisini dün yaptigimiz yeni Türkevi binamiz da BM sistemine olan güvenimizin bir ifadesidir. Dünyadaki en büyük 5 diplomatik agdan birine sahip bir ülke olarak genis bir cografyada vicdanli ve adil çözümler için sahada ve masada güçlü bir sekilde varlik gösteriyoruz. Baris, istikrar, refah ve mutluluk içinde bir dünyayi beraberce insa edebiliriz” dedi.

(Derya Yetim/IHA)
Kaynak: İHA