ANALIZ - Kriz Ve Güvensizligin Esiginde Fransa Siyaseti
Fransa’da sosyal devlet anlayisindan kopan ve ekonomi idaresinde basarisiz olan hükümetler için halka sunulacak suçlu ve suçlunun yargilanacagi zemin çok önceden belirlendi: Müslümanlar ve kimlik siyaseti Italyan düsünür Agamben’in devlet egemenligini tanimlarken kullandigi “istisna hali” kavrami, ülkedeki Müslüman azinlik için sürekli bir hal aldi. Bu istisna hali, toplumun tümüne gerek medya gerek siyaset gerekse de gündelik hayattaki pratikler üstünden sirayet etti Seçimlere katilimin 1965’ten beri en düsük seviyeleri gördügü, siyasi partilere duyulan güvenin yüzde 20’lere düstügü Fransa’da siyaset halkin ihtiyaçlarina odaklanmak yerine, korku üretimi ve güvenlikçi politikalarla günü kurtarmaya ve toplumu sürekli kutuplastirmaya devam ediyor Siyaset Müslüman azinliga gündelik yasamdan, kamusal alana kisitlamalarla yüklenirken, Fransa’da gerçek olgulara dayanan ve yapici bir siyaset yapma ihtimali de gün geçtikçe azaliyor
Zaten kirilgan bir yapiya sahip olan Fransiz ekonomisinin kötü gidisi, Emmanuel Macron’un emeklilik reformu ve özellestirme planlari, Fransa’da hükümeti bir hayli zorlayan grevlerin ve Sari Yelekliler eylemlerinin tetikleyicisi olmustu. 2019 yili, sokak hareketleriyle biterken Kovid-19 pandemisi, Fransa’da ekonomiyi daha da sarsti. Pandeminin dogrudan etkiledigi kitleler ise Fransa’da siyaset kurumunun, yasamindan memnun olmayan genis kalabaliklara ulasmak için popülist bir dile daha da meyletmesine neden oldu. Göçmen karsitligi, güvenlikçi siyasetin gittikçe artan ve temel hak ve özgürlükleri askiya alan ayak sesleri ve Islam düsmanligi Fransa’da siyaset sahnesinin bütününe hâkim olmus durumda.
Fransiz ordusu da olusturulan bu endise ve kaygi ortamindaki yerini aldi ve içeriginde iç savas ihtimalinin hiç olmadigi kadar kuvvet kazandigini belirten, hedefine banliyöleri ve Müslümanlari alan iki bildiri yayinladi. sosyal medya Asiri sagci hareketler hem yasal hem de gayrimesru zeminde gittikçe örgütlü bir yapiya bürünürken, polis teskilati mensuplari da içisleri bakanina ek olarak sag ve sol pek çok siyasi partinin destegiyle Meclis’in önünde daha fazla yetki için eylem düzenledi. Eylemde atilan sloganlardan biri de polislerin yetki alanini kisitlayan anayasal engellerin asilmasi ve kolluk kuvvetlerine daha rahat güç kullanma yetkisi verilmesine yönelikti. Tüm bunlar yasanirken, banliyölerdeki güvenlik ve sosyal adalet problemleri sürüyor, çeteler savasiyor, uyusturucu kullanma siniri 11 yasina kadar düsüyordu. Yani, Fransa’da gündem daha çok güvenlik üstüne kurulurken, devlet imkânlarindan yoksun bir sekilde sehirlerin disina itilmis nüfusun problemleri de sürekli olarak artiyor.
Bu noktada Fransa’da siyaset ve kamuoyu, gerçegi, sorunun devlet politikalari ve ayrimcilikta degil, ülkedeki azinliklarin Fransa Cumhuriyeti’nin degerlerine ayak uyduramamasinda oldugu düsüncesi üstünden kurguladi. Kurgulanmis bu gerçeklik içinde basörtülü kadinlar “ayrilikçi birer militan”, cami dernekleri “olasi terör yuvalari”, sokaklarda kendi ekonomik kosullari için hükümete seslenen kitleler ise “vahsi saldirganlar” olarak mimlendi. Devletin ve hâkim resmi görüsün popülist bir dil kullanarak sürekli düsmanlarla çevrili bir toplumda yasadigi söylemi, Fransa’da siyasetin gerçeklikten kopmasina ve halkin da siyaset kurumlarindan ümidi kesmesine sebep oldu.
- Siyasetin yeni dili: Hedef gösterme ve fisleme
Ifade hürriyetinin ve basin özgürlügünün alaninin gitgide daraldigi bu sartlar altinda, Fransa Islamofobi ile Mücadele Kolektifi (CCIF), Diyanet Isleri Türk Islam Birligi (DITIB), Strasbourg Milli Görüs Dernegi ve Anadolu Ajansi gibi kurumlar neredeyse illegal sayilacak bir söylemin sözcüleri ilan edildiler. AA, resmi makamlarin sosyal medya hesaplarindan Islamofobi tehlikesine isaret ettigi ve Fransa’ya dair objektif ahvali sundugu için “yalan haber yapmak” ithamiyla hedef gösterildi. Fransa’da son arastirmalara göre toplumun yüzde 61’inin medyaya ve yüzde 70’inin siyasetçilere güvenmedigi bir ortamda güvenlikçi olusan korku ve özgürlük karsiti havanin müsebbibi olan devlet erkinin AA’nin da sesini kismaya çalismasi yadirganacak bir durum degil. Siyaset belirli kavramlar etrafinda tek sese indirgenirken, medya da ayni kavramlari, benzer ön kabullerle halka sunmaya devam etti. Islam’in, göçmenlerin, Türkiye’nin sürekli önlem alinmasi gereken bir tehdit olarak tasvir edildigi haberler, halkin gerçek dertlerine isik tutmasa da devletin çikarlari için daha büyük önem arz ediyor. Birbirinden bagimsiz olarak görülebilecek pek çok farkli vaka esasinda Fransiz siyasetinin ve partilerin sikistigi yeri göstermekte. Yani, Fransa’da toplum 1789 Fransiz Devrimi’nin siari olan ve ülkenin milli slogani haline gelen “özgürlük, esitlik, kardeslik” ilkeleri üstünden degil; baski, ayrimcilik ve düsmanlik düsturu üstünden yeniden insa ediliyor.
Bu düsmanligin ilk muhatabi da Müslümanlar oldu. Feminist hareketten Fransiz ordusunun sahin kanadina kadar herkes kamuoyu önünde agzini her açtiginda muhakkak ülkedeki Islam sorunundan ve asimilasyonun gerekliliginden bahseder hale geldi. Içerigi muglak ve her yeni iktidarin lehine degistirilebilecek “Cumhuriyet degerleri” kavrami, Fransa’da Müslümanlar ve göçmenler üstünde sallanan bir kilica dönüstü. Sömürgeciligin öncü ülkelerinden Fransa’da artik Müslüman göçmenlerin kendi hayat tarzlariyla Fransa’yi sömürgelestirildigi anlatildi. Çocuklarina Arapça, Türkçe isim koymak, helal gida reyonlarindan alisveris yapmak, Macron hükümetinin bakanlari ve medyanin çoguna göre tahammül edilmemesi gereken toplum karsiti hareketler olarak görülüyor.özgürlük Özetle, Fransa’da sosyal devlet anlayisindan kopan ve ekonomi idaresinde basarisiz olan hükümetler için halka sunulacak suçlu ve suçlunun yargilanacagi zemin çok önceden belirlendi: Müslümanlar ve kimlik siyaseti.
Fransa’nin kendi “ötekisi” olan Müslümanlar ve göçmenlerle kurdugu bu iliski, ülkenin genelinde toplumun olaganüstü sartlardan geçtigi intibaini muteber kildi. Ünlü Italyan düsünür Giorgio Agamben’in devlet egemenligini tanimlarken kullandigi “istisna hali” kavrami, ülkedeki Müslüman azinlik için sürekli bir hal aldi. Bu istisna hali, toplumun tümüne gerek medya gerek siyaset gerekse de gündelik hayattaki pratikler üstünden sirayet etti ve olusturulan olagan disi ortamda Islam dinine mensup herkes dogrudan yahut dolayli sorgulamalarin muhatabi oldu.
2022 yilinin Nisan ayinda yapilacak Cumhurbaskanligi seçimlerine siyasetin içeriginin bosaltilip popülizm, Islamofobi, göçmen karsitligi ve yabanci düsmanliginin hâkim söylem haline geldigi bu sartlarin altinda gidiliyor. Bu durumda da Fransa’daki siyasi iktidardan ve muhalefetten hem iç hem de dis siyasette duyulacak her ses, ayni popülist rüzgâri arkasina almaya çalisan ve gerçeklikten kopmus bir üslupla kurgulaniyor. Seçimlere katilimin 1965’ten beri en düsük seviyeleri gördügü, siyasi partilere duyulan güvenin yüzde 20’lere düstügü Fransa’da siyaset halkin ihtiyaçlarina ve sorunlarin çözümüne odaklanmaktan çok, korku üretimi ve ardindan gelen güvenlikçi politikalarla günü kurtarmaya ve bunu yaparken de toplumu sürekli kutuplastirmaya devam ediyor. Halkin yüzde 56’sinin ilk turda herhangi bir partiden olmayan Cumhurbaskani adayi bir ismi desteklemeye hazir olusu da sürdürülen bu kisir siyasetin halk nezdinde karsilik bulmadigini gösteriyor. Siyaset Müslüman azinliga gündelik yasamdan, kamusal alana kisitlamalarla yüklenirken, Fransa’da gerçek olgulara dayanan ve yapici bir siyaset yapma ihtimali de gün geçtikçe azaliyor.
Müslümanlar https://www.huffingtonpost.fr/entry/melenchon-predit-un-grave-incident-avant-la-presidentielle-ses-propos-font-polemique_fr_60bd12c7e4b0ea8a191f8376
sosyal medya https://www.aa.com.tr/tr/analiz/fransiz-ordusu-mensuplarinin-islamofobik-bildirileri/2262684
güvenlikçi https://www.fondapol.org/etude/2022-le-risque-populiste-en-france-vague-4
özgürlük https://www.lepoint.fr/societe/darmanin-se-dit-choque-par-les-rayons-halal-et-casher-dans-les-supermarches-21-10-2020-2397423_23.php