Akademisyenler Ve Gazeteciler Medyanin 'Mülteci Dilini' Tartisti

Kadir Has Üniversitesi Ögretim Üyesi Prof. Dr. Deniz Bayrakdar: 'Mülteci durumuna düsen insanlarin yüzde 48'i 18 yas alti kiz ve erkek çocuklardan olusuyor. Bu gençlerin geleceklerini ev sahibi ülkelerin misafirperverligi belirleyecek' Kadir Has Üniversitesi Iletisim Fakültesi Dekan Yardimcisi Doç. Dr. Levent Soysal: 'Mülteciler yerlestikleri ülkelerde siginmaci statüsünde olduklari için egitim, saglik, is piyasasi gibi her türlü kuruma dahil edilmek durumundalar' AlJazeera muhabiri Resul Serdar Ates: 'Gazeteciler, mülteci sifatina hapsedilmis biriyle degil bir insanla karsi karsiya oldugunu bilerek haber yazmali' TRT World Orta Dogu muhabiri Sarah Firth: 'Insan haklari ve onuru konusunda mangalda kül birakmayan AB ülkeleri, mültecilerle ilgili yük paylasimindan kaçiyor ve somut hiç bir eylemde bulunmuyor. AB üyesi ülkeler, 'daha fazla bir sey yapamayiz' söylemini artik açikça dile getiriyor'

UNESCO Türkiye Milli Komisyonunca (UTMK) düzenlenen "Medya ve Göç: Yabanci Muhabirlerin Gözünden Mülteci Krizi" panelinde akademisyenler ve gazeteciler, medyanin mültecilere yönelik "ayristirici" dilini tartisti.

Çevrimiçi gerçeklesen ve moderatörlügünü TRT World muhabiri Melinda Nucifora'nin yaptigi panelde konusan Kadir Has Üniversitesi Ögretim Üyesi ve UTMK Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Deniz Bayrakdar, yerinden edilmis insanlarin hak ve özgürlüklerinin korunmasi amaciyla 20 Haziran'in Mülteciler Günü ilan edildigini animsatti.

Mültecilerin saglik sistemine, egitim ve spora dahil edilmesinin bu yilin ana temasi olarak kabul edildigini belirten Bayrakdar, "Birlesmis Milletler Yüksek Komiserligi'nin (UNHCR) verilerine göre 82 milyon insan zorla yerinden edildi. Mülteci durumuna düsen insanlarin yüzde 48'i 18 yas alti kiz ve erkek çocuklardan olusuyor. Dolayisiyla mülteci nüfusunun yarisi genç jenerasyon. Bu gençlerin geleceklerini ev sahibi ülkelerin misafirperverligi belirleyecek." dedi.

Bayrakdar, UNHCR'nin dakikada 20 mültecinin evini terk ettigi verisini paylasarak, bu mülteciler arasinda önemli meslek gruplarindan insanlarin da oldugunu söyledi.

- "Mevcut mülteci sistemi sürdürülemez durumda"

Kadir Has Üniversitesi Iletisim Fakültesi Dekan Yardimcisi ve UTMK Iletisim Ihtisas Komitesi Üyesi Doç. Dr. Levent Soysal ise medyada mültecilerle ilgili haberlerin "Biz ve onlar" retorigiyle islendigine dikkat çekti.

Soysal, "Mülteciler yerlestikleri ülkelerde siginmaci statüsünde olduklari için egitim, saglik, is piyasasi gibi her türlü kuruma dahil edilmek durumundalar. Türkiye'deki Suriyeliler için 'Geçici Koruma' yasasi var ve bu onlara belli haklar taniyor. Yasal ya da yasadisi bütün bu insanlari bulunduklari ülkede hak sahibi olarak görmek gerekiyor." diye konustu.

Soysal, dünya genelinde sürdürülen mültecilik sisteminin bozuk oldugunu ifade ederek, mevcut insani hareketliligi kaldiramayan bu sistemin acilen sorgulanmasi ve yenilenmesi gerektigini bildirdi.

Danimarka'nin mültecileri Ruanda'ya gönderdigini hatirlatan Soysal, "Danimarka'nin mültecilerin siginma süreci devam ederken onlari Afrika'ya veya Ruanda'ya göndermesi kabul edilecek ya da sürdürülebilecek bir durum degil." dedi.

- "Gazeteciler, bir insanla karsi karsiya olduklarini bilmeli"

Al-Jazeera muhabiri Resul Serdar Ates mültecilerin gittikleri ülkelerde hak ve özgürlükleri olan insanlar olarak görülmedigini dile getirerek, "Mültecileri yardima muhtaç bir insan olarak görüyorlar. Oysa bu insanlar yabanci unsurlar degil bizim gibi mutluluklari, sevinçleri, hayalleri ve kaygilari olan insanlar. Gazeteciler, mülteci sifatina hapsedilmis biriyle degil bir insanla karsi karsiya oldugunu bilerek haber yazmali." seklinde konustu.

Ates, medya kurumlarinin, gazetecilerin mülteci sorununa ideolojik yaklasmasinin ciddi sorunlar dogurdugunu kaydetti.

- AB ülkeleri yük paylasimindan kaçiyor"

TRT World Orta Dogu muhabiri Sarah Firth de Suriye iç savasindan sonra Türkiye ve baska ülkelere siginmaya çalisan insanlarla ilgili yaptigi haberlerin kendisi için büyük deneyim oldugunu söyledi.

Medyanin, mültecilere ilgisinin kriz zamanlariyla sinirli oldugunu vurgulayan Firth, "Suriye krizi ilk basladiginda medyanin ilgisi çok fazlaydi, birçok hikaye yazildi ama bir süre sonra hizla unutuluyor. Kameralar çekilince onlarin öyküsü ortadan kalkmiyor. Onlar, her gün mülteci ve dramlari hala devam ediyor." ifadelerini kulandi.

Mültecilerle ilgili çözüm odakli haberciligin önemine dikkat çeken Firth, "Dün, Dünya Mülteciler Günü'ydü ve çogu ülke sözden ileri gitmeyen açiklamalar yapti. Insan haklari ve insan onuru konusunda mangalda kül birakmayan AB ülkeleri, mültecilerle ilgili yük paylasimindan kaçiyor ve somut hiçbir eylemde bulunmuyor. AB üyesi ülkeler, 'daha fazla bir sey yapamayiz" söylemini artik açikça dile getiriyorlar." dedi.

Birçok ülkenin "finansal destek veriyoruz" açiklamalariyla mülteci yükünden kaçindigina deginen Firth, en fazla mülteci barindiran Türkiye ve Lübnan'in büyük zorluklarla karsi karsiya oldugunu dile getirdi.

- "Gazetecilik etigi ile insan olma arasinda kalabiliyorsunuz"

Serbest gazeteci Issio Ehrich, muhabirlik yaparken sinirlari geçmeye çalisan mültecilere yardim etme konusunda birçok gazeteci gibi kendisinin de ciddi duygusal sinavlardan geçtigini anlatti.

Ehrich, "Kriz bölgelerinde çogu zaman gazetecilik mesleginin etik kurallariyla insani durum arasinda sikintilar yasanabiliyor. Çogu zaman bunu yapmakla yapmamak arasindaki çeliski yasayabiliyoruz. Bir yandan o insanlara yardim etmek istiyorsunuz ama öte yandan gazetecilik etigi sizi durduruyor." diye konustu.

Özellikle 2015 yillarinda gazetecilerin göçle ve göçmen haberleriyle yeterince ilgilenmedigini ifade eden Ehrich, Avrupa sinirlarinda yasanan trajedinin ortaya çikmasiyla ilginin arttigini söyledi.

Mültecilerin hak ve özgürlüklerinin oldugu gerçegiyle haber yapilmasi gerektigini belirten Ehrich, "Mültecileri, sadece sinirlara dayanan birer insan olarak anlatirsaniz sadece ayirimcilik yapan bir dil kullanmis olursunuz." vurgusu yapti.

Kaynak: AA