GÖRÜS - Iran'da 'Siparis Seçimler' Ve Reisi Döneminin Vadettikleri

Iran’da cumhurbaskanligi seçimine katilim yönündeki tüm çagrilara ragmen seçmenin iyimser bir tahminle en az yarisinin sandiga gitmeyecegi öngörülüyor ve hatta ülkede katilimin rekor düzeyde düsük olacagini düsünenler de var Dar yorumlariyla seçimlere katilim imkanlarini kisitlayan Anayasayi Koruyucular Konseyi’nin seçimlerde yarisacak adaylara iliskin karariyla muhafazakâr aday Reisi’nin önünü açmasi, sonucu bastan belli “siparis seçimler” elestirilerine yol açiyor Dis politikada deneyimsiz bir isim olan Reisi’yi yogun bir dis politika gündemi bekliyor olacak. Bu baglamda en önemli konu, çesitli insan haklari ihlali suçlamalariyla Reisi’yi 2019 yilinda yaptirim listesine alan ABD ile Viyana’da yürütülmekte olan nükleer müzakereler Afganistan, Orta Dogu’daki gelismeler ve TürkiyeIran iliskileri de gündemin önemli maddeleri olacak. Afganistan’da devam etmekte olan süreç Iran seçimlerinin ardindan hareketlenecektir Türkiye’nin Iran’daki müesses nizamla daha uyumlu bir kadroyla karsi karsiya kalmasi isleri kolaylastirmayacaksa da süreci daha öngörülebilir bir çizgiye çekecektir. Bu kadronun Iran’in siyasal kültürüne etkileri için ise ayni seyleri söylemek zor

ISTANBUL -SERHAN AFACAN- Bugün, yani 18 Haziran 2021’de, Iranli seçmenler ülkenin yeni cumhurbaskanini seçmek için sandik basina gidiyorlar. Iran Seçim Kurulu Baskani’nin paylastigi güncel verilere göre, nüfusu 83 milyona ulasan Iran’da 1 milyon 392 bin 148’i ilk kez oy kullananlardan olusan 59 milyon 310 bin 307 seçmen bulunuyor. Fakat 2020 yilinda yapilan genel seçimlere katilimin yüzde 42’de kalmasi ve seçimleri boykot etme çagrilarinin yapilmasi oy kullanma oraninin düsük olacagini gösteriyor. Kaldi ki kampanya süreci de bir hayli sönük geçen seçimler, kamuoyunun önemli bir bölümünde heyecan da uyandirmiyor. Bu nedenle, seçime katilma yönündeki tüm çagrilara ragmen seçmenin iyimser bir tahminle en az yarisinin sandiga gitmeyecegi öngörülüyor; hatta ülkede katilimin rekor düzeyde düsük olacagini düsünenler de var. Peki bu gönülsüzlügün sebebi ne?

- “Tabuta çakilan son çivi” mi?

Iran Islam Cumhuriyeti’nin kilit kurumlarindan biri olan Anayasayi Koruyucular Konseyi’nin seçimlerde yarisacak adaylara iliskin karari sonrasinda esasen geriye yalnizca Ibrahim Reisi’nin cumhurbaskanliginin resmen ilan edilmesi kalmisti. 17 Mayis’ta yaptigi açiklamada adaylik için basvuran 592 kisiden yalnizca 40’inin gerekli sartlari tasidigini duyuran Konsey, 25 Mayis’taki kararla bu sayiyi 7’ye indirdi. Iran siyasetinin önemli isimlerinden eski Meclis Baskani Ali Laricani, Cumhurbaskani Hasan Ruhani’nin yardimcisi Ishak Cihangiri ve eski cumhurbaskanlarindan Mahmud Ahmedinejad’in da içinde bulundugu çok sayida ismin elenmesiyle olusan bu nihai aday listesi açik sekilde Reisi’nin önünün açildigini gösteriyordu. Zira, cumhurbaskanligi seçimlerinin gediklilerinden olan ve girdigi seçimlerde dikkate deger hiçbir basarisi bulunmayan eski Devrim Muhafizlari Ordusu Genel Komutani ve mevcut Düzenin Maslahatini Teshis Konseyi Genel Sekreteri Muhsin Rezai, Reisi’yi zorlayabilecek bir aday degil. Milletvekili Emir Hüseyin Kadizade Hasimi ve eski Merkez Bankasi Baskani Abdunnasir Himmeti için de ayni durum geçerli. Diger yandan, kariyerinde Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreterligi ve Nükleer Bas Müzakerecilik görevleri bulunan Said Celili ve eski Milletvekili Ali Riza Zakani, Reisi lehine yaristan çekilirken diger bir aday olan eski Cumhurbaskani Yardimcisi Muhsin Mihralizade de ayni karari Himmeti lehine aldi.

Böylece esasen muhafazakâr cenah açisindan oldukça isabetli bir cumhurbaskani adayi olan Reisi, saibeli degilse de gösterissiz bir seçim kazanmis olacak. Meshed’deki prestijli Âstân-i Kuds-i Rezevi Vakfi’nin basinda bulundugu 2017 yilinda, ikinci dönemi için yarisan Ruhani’ye rakip olarak çikarilip yüzde 73,33 katilim oraninin oldugu seçimde yüzde 57,14 oyla kazanan Ruhani’nin karsisinda yüzde 38,28 gibi kayda deger bir oy aldiginda Reisi’nin siyasi kariyerinin henüz basladigi görülmüstü. Nitekim Reisi, yükselisini sürdürerek 2019 yilinda Yargi Erki baskani oldu ve seçimlere bu unvanla katiliyor. Ne var ki sistem böylesi güçlü bir adayin kazanmasini dahi sansa birakmak istemedi. Her hâlükârda Reisi 1997 yilinda Meclis Baskani Ali Ekber Natik Nuri’yi maglup ederek cumhurbaskanligi koltuguna oturan Muhammed Hatemi, 2005 yilinda eski cumhurbaskanlarindan Hasimi Rafsancani’yi geride birakarak benzer bir basari yakalayan Ahmedinejad ve hatta 2013 yilinda seçimleri mevcut Meclis Baskani Muhammed Bakir Galibaf’in önünde bitiren Ruhani gibi seleflerinin aksine ekmegini tastan çikarmis olmayacak. Reisi’nin tüm adaylarin katilimiyla yapilan üç seçim tartismasinda göze çarpan bir performans ortaya koyamamasi da bu algiyi pekistirdi. Muhafazakâr adayin, ilk tartismanin bir noktasinda “Ben rekabet ve katilima inaniyorum; benim bakis açim budur” demesi ise oldukça manidar. Bununla birlikte genel olumsuz alginin Reisi’nin lehine yapilan seçim mühendisliginden daha büyük bir boyutu var.

Iran’da bu seçimleri, sonucu bastan belli “siparis seçimler” (intihâbât-i fermâyesî) olmakla elestiren birçok kisi var. Nitekim, daha önce milletvekilligi ve Uzmanlar Meclisi üyeligi yapmis olan Muhammed Cevad Hucceti Kirmani, 5 Haziran’da yayimladigi “Sistemin cumhuriyetçiliginin tabutuna çakilmis son çivi” baslikli tariz ve hicivle dolu bildirisinde, yapilan seçim mühendisligini elestirdi ve bu kararla Iran rejiminin cumhuriyetçi yönünün bitirildigini savundu. Devrim Rehberi Ali Hamaney’e kanuni güçlerini kullanip Reisi’yi cumhurbaskani ilan etmek suretiyle halki bu “siparis seçimlere” gitme zahmetinden kurtarma çagrisindan bulunan Hucceti Kirmani, böylece halkin cebinden beyhude yere çikacak onca masrafin da engellenmis olacagini belirtti. Tüm bu elestirilere ragmen, bizatihi Iran ve seçimleri yakindan takip eden ülkelerin baskentleri hesaplarini Reisi’nin zaferi üzerinden yapmaya baslamis bulunuyor. Peki Reisi’nin arti ve eksileri neler?

- Reisi dogru isim mi?

Iran’da uzun yillardir cumhurbaskanligi dönemini siyaseten yipranmadan bitirmis bir isim yok. Bu, bir ölçüde sistemin dogasindan, bir ölçüde de gelecek planlarina zarar vermek istemeyen isimlerin risk almaktan kaçinmasindan kaynaklaniyor. Geride kalan sekiz yil boyunca Cumhurbaskani Ruhani de epey yiprandi. Nitekim adaylarin tartismalarda hükümeti sürekli elestirmesine çikisan Ruhani, 13 Haziran’da yaptigi açiklamada su ifadeleri kullandi: “Bu tartismalarda görüldü ki ülkede her sey çok iyi, çok düzgün, eksiksiz ve kusursuz. Yalnizca bir yerde sorun var; o da hükümet! Yeni bir hükümet kurulunca o da düzeldi mi oldu bitti masallah… Milletin akliyla dalga geçmeyin!”

Seçmenin bir kismi tam da ayni seyi hissediyor ve Ruhani döneminde akillariyla dalga geçildigini ve verilen vaatlerin yerine getirilmedigini düsünüyor. Bu kapsamda, hak ve özgürlükler konusundaki hayal kirikliklari kadar ekonomi alanindaki sikayetler de öne çikiyor.

Reisi seçim kampanyasi boyunca özenle yolsuzluk ve ekonomik sorunlara vurgu yapti ve bunlara öncelik vereceginin altini çizdi. Her ne kadar 2017 adayligi esnasinda, 1989 yilinda o dönem hapiste bulunan tartismali sayidaki rejim muhalifi Halkin Mücahitleri Örgütü mensubunun idam kararini veren heyette bulunmasi nedeniyle içeride ve disarida bazi çevrelerin elestirilerinin hedefi olsa da Reisi, yolsuzluk ve siyasi basarisizlik gibi konularda kamuoyu nezdinde karnesi temiz bir isim. Reisi’nin Iranlilarin hukuken degilse de fiilen kullandiklari birtakim özgürlüklere savas açmasi ise beklenmiyor. Bu yönüyle 60 yasla Iran siyasetinde nispeten genç bir yasta olan ve adi Hamaney’in olasi halefleri arasinda da dillendirilen Reisi, muhafazakâr siyasete yeni bir soluk getirebilir. Büyük oranda Hatemi’nin reform hareketi nedeniyle Iran siyasetindeki dönüsümlerin reformist kanat üzerinden degerlendirilmesi bir aliskanlik haline gelse de Reisi döneminde muhafazakâr siyasetin de bir açilim yapmaya çalismasi kaçinilmaz. Her seyden önce Iran’daki dinamik toplumsal yapi ve bu yapinin talepleri bunu zorunlu kiliyor. Dolayisiyla, Iranli seçmenlerin sandiga gitme konusundaki anketlere de yansiyan gönülsüzlügü Reisi’nin sahsindan çok, sürecin isletilme sekliyle alakali görünüyor. Öte yandan Reisi’yi ufukta bekleyen önemli meseleler var ve Iran’in yogun dis politika gündemi listenin tepesinde yer aliyor.

- Iran dis politikasi nelere gebe?

Göreve gelmeden önce yillarca Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreterligi ve Nükleer Bas Müzakerecilik gibi görevlerde bulunan Ruhani’ye nispetle Reisi, dis politikada deneyimsiz bir isim. Halbuki seçilmesi durumunda onu yogun bir dis politika gündemi bekliyor olacak. Bu baglamda en önemli konu, çesitli insan haklari ihlali suçlamalariyla Reisi’yi 2019 yilinda yaptirim listesine alan ABD ile Viyana’da yürütülmekte olan müzakereler. Konuya iliskin henüz açik bir yorum yapmasa da ABD’nin Reisi’nin seçilme ihtimaline olumlu yaklastigi görülüyor. Reisi’nin de müzakerelere sahip çikip süreci isletmekten baska bir seçenegi yok. Diyaloga oldukça açik ve Iran’in Çin’e daha fazla yakinlasmasindan endise duyan bir ABD yönetiminin Hamaney’e çok yakin bir hükümete sahip Iran ile yürütecegi müzakereler bir hayli dikkat çekici olacak ve kuvvetle muhtemel bir anlasma zemininde sonuçlanacak.

Afganistan, Orta Dogu’daki gelismeler ve Türkiye-Iran iliskileri de gündemin önemli maddeleri olacak. Afganistan’da devam etmekte olan süreç, Iran seçimlerinin ardindan hareketlenecektir. Bu noktada da yeni hükümetin Devrim Rehberi ve Devrim Muhafizlari ile uyumlu çalisacak olmasi önemli. Ruhani döneminde hiçbir mesafe kat edilemeyen Suriye konusu da yeni hükümetin gündeminde olacak. Gerek Suriye gerekse terörle mücadele baglaminda Türkiye’yi Ruhani hükümetinin son bulmasina hayiflandiracak bir neden yok. Bu bölgelerde zaten söz hakki müesses nizamda. Elimizde Reisi’nin ikili iliskiler konusundaki vizyonuna dair de yeterli veri bulunmuyor. Ancak önümüzdeki aylarda Suriye, Irak ve Yemen gibi kriz alanlarinin hareketlenmesi ile bunlardan özellikle ilk ikisinde Türkiye-Iran iliskileri yeni bir sinav verecektir. Uzun süredir Astana sürecinin âtil kaldigi ve Suriye’de anlamli bir politik geçis projesinin isletilemedigi de hesaba katilirsa, Türkiye’nin Iran’daki müesses nizamla daha uyumlu bir kadroyla karsi karsiya kalmasi isleri kolaylastirmayacaksa da süreci daha öngörülebilir bir çizgiye çekecektir. Bu kadronun Iran’in siyasal kültürüne etkileri için ise ayni seyleri söylemek zor.

Iran’da 1906 Anayasal Devrimi’nden itibaren -istisnai dönemler disinda- muhakkak yapilan seçimler, Pehleviler döneminde de devam etti. Ayetullah Humeyni’nin de içinde bulundugu Sah karsitlari ise özellikle Muhammed Riza Sah dönemindeki seçimleri “siparis ve göstermelik seçimler” olmakla elestiriyorlardi. Paris’ten Iran’a dönmeden kisa süre önce Ocak 1979’da The Economist dergisine verdigi röportajda kendisine sorulan “Sah’in düsmesinin ya da ülkeyi terk etmesinin ardindan genel bir seçim bekliyor musunuz?” seklindeki soruya Humeyni su cevabi vermisti: “Sah’in düsmesinin ardindan is basina gelenlerin en önemli öncelikli görevlerinden biri hiçbir grup ya da sinifin etkisine mahal vermeyecek sekilde özgür seçim kosullarini saglamaktir.”

Humeyni farkli vesilelerle, Iran Islam Cumhuriyeti’nde seçimlerin Pehlevi dönemindekine benzer seçimlere dönüsmemesi uyarisinda bulunmustu. Ancak ayni Humeyni, seçimlerde en “uygun” (eslah) adayin seçilmesi gerektiginin de çok defa -ve özgür seçim vurgularini gölgede birakacak derecede- altini çizmisti. Buna uygun olarak, basindan itibaren dar yorumlariyla seçimlere katilim imkanlarini kisitlayan Anayasayi Koruyucular Konseyi, bunun son örnegini 25 Mayis’ta birçok isim hakkinda verdigi “redd-i salahiyet” karariyla sergiledi. Reisi müesses nizam açisindan oldukça “uygun” bir aday olabilir ama Iranli seçmenlerin önemli bir bölümünün en azindan onun is basina getirilis seklini uygun bulmadigi tartismasiz. Iran’da sisteme hâkim zümrelerin arkaik “halk için halka ragmen” yaklasimini terk etmemekte diretmesi ise oldukça tartismali. Iranli seçmenlerin gönülsüzlügünün kaynagi tam da bu.

[Yüksek lisans ve doktora çalismalarini Leiden Üniversitesi Iran Çalismalari bölümünde tamamlayan Dr. Serhan Afacan Marmara Üniversitesi Orta Dogu ve Islam Ülkeleri Arastirmalari Enstitüsü’nde ögretim üyesidir]

“Görüs” basligiyla yayimlanan makalelerdeki fikirler yazarina aittir ve Anadolu Ajansi’nin editöryel politikasini yansitmayabilir.
Kaynak: AA