Peribacaları yok olma tehlikesi altında!

Türkiye’de dört ila 15 yıl arasında kuraklık bekleniyor. Konya ilişkin değerlendirmelerde bulunan uzmanlar, iklim değişikliğiyle birlikte peribacaları gibi doğal kültür varlıkları da hızla aşınıp yok olma tehlikesi altında olduğunu ifade etti.

Peribacaları yok olma tehlikesi altında!
Peribacaları yok olma tehlikesi altında!
TBMM İklim Komisyonu'nda bilgi veren uzmanlar özellikle Ekvator bölgesindeki, “Hadley hücreleri” olarak nitelendirilen sıcak hava kütlelerinin Türkiye üzerinde dönmeye başladığını, bunun da kuraklıkla sonuçlandığını kaydetti. İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. İsmail Dabanlı, yaptıkları çalışma sonucunda dört ila 15 yıl arasında Türkiye'de kuraklık görülebileceğini söyledi. Milliyet gazetesinden Önder Yılmaz'ın haberinde yer verdiği uzmanların görüşlerine göre, iklim değişikliğiyle birlikte peribacaları gibi doğal kültür varlıkları da hızla aşınıp yok olma tehlikesi altında. İşte Türkiye'yi bekleyen sorunlar...

El Nino etkisi
İklim değişikliğinde önemli yeri olan ve “güney salınımı” olarak nitelendirilen, “El Nino” ve “La Nina” olaylarının Türkiye'deki iklime etkisi olup olmadıklarını araştırdıklarını açıklayan Doç. Dr. Dabanlı, “Şöyle bir sonuç çıktı: El Nino, çok kurak yaşadığımız zaman, El Nino yılından bir yıl sonra da ülkemizde bunun etkisinin görülebileceği ortaya çıktı. La Nina olayında da, soğuk dönem diyebileceğimiz o dönemde de bir yıl sonrasında çok yüksek kuraklık görülme ihtimali ortaya çıkmış oldu” dedi. Dabanlı, sıcaklıkların sürekli artması halinde Türkiye'nin yağış rejiminde de sürekli azalma olacağını belirterek, “ekstrem yağışlar sabit kalacak” değerlendirmesini yaptı.

Pericaları tehlikede

İklim değişikliğinin kültür varlıklarını da vuracağını ifade eden Doç. Dr. Dabanlı, peribacaları için tehlike çanları çaldığını şöyle ifade etti:

“İklim değişikliğinin turizm üzerinde yüzeysel mekanik çözülmeyi artıracağı açık, bu da örnek Kapadokya'daki peribacalarının veya benzer doğal kültür varlıklarının daha hızlı aşınıp tehlike altında olacağını gösteriyor. Elbette ki özellikle deniz kıyısında, İstanbul'da ve diğer Ege kıyıların da denize sıfır olarak konumlanan çok sayıda tarihî eserimiz var. Deniz seviyesi yükseldiğinde, bu mekanik ve kimyasal ayrışmalar sonucu sıcaklık farkları arttıkça bunların hasar görme ihtimali çok yüksek. AB ve Yunanistan'da kültür varlıklarını iklim değişikliğine karşı korumak için uygulamaya konulan Herakles Projesi, Türkiye'de uygulamada değil. Böyle korumaya dönük bir çalışma henüz yapılmış değil.”

4 mevsimden 2 mevsime

Bilimsel çalışmalar doğrulusunda artık bahar ve sonbahar mevsimlerinin Türkiye'de yok olmaya başladığı tespitinde bulunan Dabanlı, dört mevsimin hayal olacağını şu sözlerle anlattı: “Artık iki mevsimli bir döneme giriyoruz. Kış mevsimi mart aylarına kadar uzandı, hatta nisan mayısa kadar uzanıyor, yaz da sonbahara doğru uzanıyor. Kış ve don süresinin uzaması, ekim ve hasat mevsimlerini etkileyecektir. Artık daha uzun süre yaz kurak bir dönemin olacağı, daha uzun süreli bir kış olacağı görülüyor. Örneğin, biz İstanbul'da bu sene mayısa kadar hâlâ evlerde kalorifer yakmak zorunda kaldık. Ağaçlar erken uyanıyorlar, daha sonra don olayları meydana geliyor. İşte, bunlar artık bize bu yaz ve kış sürelerinin klasik olarak bildiğimiz üç aylık periyotlarda değil de daha birbiri içerisine geçmiş uzun periyotlarda gerçekleşeceğini gösteriyor.”

Müsilaja çözüm: Marmara'ya atık su bırakmamak

Doç. Dr. İsmail Dabanlı, Marmara'yı her geçen gün ölüme götüren “müsilaj” tehlikesi konusunda ise, çözüm yolunu, “Marmara Denizi'ne yüzde 100 arıtılmadan hiçbir atık suyu veremememiz lazım, ancak bunu önlersek salyanın, bunların önlenebileceğini düşünüyorum. Şu an, geçmişe nazaran Marmara Denizi'ne, belki yüzde 90'ın üzerinde arıtılan, tüm havzada arıtılarak sular veriliyor. Bunu yüzde 100'e ulaştırdığımızda bunların daha da azalacağını söyleyebilirim” şeklinde dile getirdi.

'Caretta'lar kaçıyor'

Dabanlı, özellikle Akdeniz ve Ege bölgelerdeki deniz suyu yüzey sıcaklarında artış yaşanmakta olduğunu, balon balığı gibi istilacı deniz türlerinin denizlerimizde görüldüğünü dile getirerek, başka zararlı türlerin de sularımıza geleceği uyarısında bulundu. Denizlerimizdeki canlıların da daha kuzeye doğru daha soğuk denizlere göç ettiği tespitini yapan Dabanlı, İztuzu Plajı bölgesinde yumurtalarını bırakmak için yuva kuran Caretta Caretta'ların artık daha kuzeye doğru yeni yerler aradıkları, yuvalarını taşıdıklarını kaydetti.

Gizlenen obruk riski

Hürriyet gazetesinin haberine göre TBMM Küresel İklim Değişikliğini Araştırma Komisyonu'nda bilgi veren Konya Teknik Üniversitesi'nden Prof. Dr. Fetullah Arık, 'Konya civarında 700'den fazla obruk var. Köylerin içerisinde, yaylaların içerisinde ve karayollarının kenarlarında maalesef şu anda obruklar oluşuyor. Yüksek Hızlı Tren ve karayollarına görüşlerimizi aktarıyoruz. Riskli alanlar sadece bu bölgede değil; örneğin İzmir-Ankara YHT hattında da mevcut. Eskişehir bölgesinde 13 obruk var. Gittiğiniz zaman bulamazsınız, çünkü vatandaşlar “Tarlanın değeri kaybolmasın” diye bunları kapatıyor' dedi.

Yeni sorunlar ortaya çıkacak

Sosyoekonomik olarak göç baskısı -özellikle Güney Afrika'dan, Orta Asya'dan ve güneyimizdeki enlemlerden- artacak. Bununla birlikte hastalık ve gıda güvenliği gibi sorunlar gündeme gelecek.

Kuraklık ve yangınlar

Yeraltı su seviyesinin düşmesi ve yaşanacak kuraklıkla birlikte orman yangınlarının da artması bekleniyor. Orman yangınları sebebiyle içme sularımız daha da kirlenecek.