Çanakkale'de 40 Yıldır Örme Sepet Üreten Kadın Siparişlere Yetişemiyor
Biga ilçesinde 12 yaşındayken babasından görerek sepet örmeye başlayan Mahmure Durgun, kazanç kapısına dönüştürdüğü işinde Türkiye'nin dört bir yanından gelen siparişlere yetişmeye çalışıyor Mahmure Durgun: 'Ürettiğim sepetleri Bursa, İstanbul, Rize başta olmak üzere ülkenin dört bir yanına gönderiyorum. Yıllardır yüz yüze gelmediğim esnaflar var. Ürünlerini teslim alarak hesabıma parasını yatırıyorlar'
SERTEN AKKAYA - Çanakkale'nin Biga ilçesi Bahçeli köyünde yaşayan Mahmure Durgun, 40 yıldır ürettiği sepetleri Türkiye'nin dört bir yanına satıyor.
Küçük yaşlardayken sepet örmeyi babasından öğrenen 52 yaşındaki Durgun, ilkokulu bitirdikten sonra bu meslekte yoluna devam etmeye karar verdi.
Yaklaşık 40 yıldır "jüt filizi", "sorgun" ve "karabatak" gibi ham maddelerle ürettiği sepetleri Türkiye genelindeki müşterilerine gönderen Durgun, son dönemde siparişlere yetişmekte güçlük çekiyor.
Evli ve 2 çocuk, 2 de torun sahibi olan Durgun, sepetin taban kısmını örmeyi öğrettiği komşularına kazanç kapısı açmanın mutluluğunu yaşıyor.
Mahmure Durgun, AA muhabirine, çok meşakkatli olmasına rağmen sepet örmeyi severek yaptığını anlattı.
Çocukluğunda bir yandan ders çalıştığını, diğer yandan da sepet ören babasını izlediğini belirten Durgun, "Babam bu işi bize öğretme taraftarı değildi. O zamanlar para kazandıran bir iş değildi. 'Öğrenmeyin kızım, okuyun.' diyordu. Nasip olmadı okuyamadık. Bu yaşıma kadar sepet örerek çalıştım, evimi barkımı kurdum. Köy yerinde yaşıyoruz. Çok şükür ekmeğimizi kendimiz kazanıyoruz." diye konuştu.
Durgun, her gün sabah yediden gece bire kadar sepet ürettiğini dile getirerek, "Komşulara bile sepetlerin alt kısımlarını örmeyi öğrettim. Onlara da faydamız oluyor. O kadar güzel bir duygu ki onlara ekmek verebilmek. Nişanlı bir kız oturup örüyor. Çeyizine katkı oluyor." dedi.
- "Çalışalım, üretelim, ekmek yiyelim"
Genellikle milli topraklarda bulunan ham maddeyi malzemeyi Afyonkarahisar ve Ankara'dan temin ettiklerini dile getiren Durgun şöyle devam etti:
"Kilogramını 30 liraya getirttiğimiz ham maddeyi kazanlarda beyaz hale getirmek için kaynatmak zorundayız. Sıcak sıcak kazandan alıp iki demirin arasında sıkıp soyarak çıkartıyoruz. Ürettiğim sepetleri Bursa, İstanbul, Rize başta olmak üzere ülkenin dört bir yanına gönderiyorum. Yıllardır yüz yüze gelmediğim esnaflar var. Ürünlerini teslim alarak hesabıma parasını yatırıyorlar. En çok da Rize'ye gönderiyorum. Çok dürüst esnaflarımız var. Balkon sepeti, kirli çamaşır sepeti, sele, manav sepeti, piknik sepeti, abajur, çocuk beşiği, çocuk sepeti, saman küfesi yapıyorum. Özellikle isteğe bağlı çalışıyoruz. Çalışalım, üretelim, ekmek yiyelim."
Durgun, ayda 600'e yakın sepet ürettiklerini belirterek özellikle Adıyaman'dan aldıkları manav sepeti siparişlerini yetiştirmek için yoğun çalıştıklarını sözlerine ekledi.
Kaynak: AA
Küçük yaşlardayken sepet örmeyi babasından öğrenen 52 yaşındaki Durgun, ilkokulu bitirdikten sonra bu meslekte yoluna devam etmeye karar verdi.
Yaklaşık 40 yıldır "jüt filizi", "sorgun" ve "karabatak" gibi ham maddelerle ürettiği sepetleri Türkiye genelindeki müşterilerine gönderen Durgun, son dönemde siparişlere yetişmekte güçlük çekiyor.
Evli ve 2 çocuk, 2 de torun sahibi olan Durgun, sepetin taban kısmını örmeyi öğrettiği komşularına kazanç kapısı açmanın mutluluğunu yaşıyor.
Mahmure Durgun, AA muhabirine, çok meşakkatli olmasına rağmen sepet örmeyi severek yaptığını anlattı.
Çocukluğunda bir yandan ders çalıştığını, diğer yandan da sepet ören babasını izlediğini belirten Durgun, "Babam bu işi bize öğretme taraftarı değildi. O zamanlar para kazandıran bir iş değildi. 'Öğrenmeyin kızım, okuyun.' diyordu. Nasip olmadı okuyamadık. Bu yaşıma kadar sepet örerek çalıştım, evimi barkımı kurdum. Köy yerinde yaşıyoruz. Çok şükür ekmeğimizi kendimiz kazanıyoruz." diye konuştu.
Durgun, her gün sabah yediden gece bire kadar sepet ürettiğini dile getirerek, "Komşulara bile sepetlerin alt kısımlarını örmeyi öğrettim. Onlara da faydamız oluyor. O kadar güzel bir duygu ki onlara ekmek verebilmek. Nişanlı bir kız oturup örüyor. Çeyizine katkı oluyor." dedi.
- "Çalışalım, üretelim, ekmek yiyelim"
Genellikle milli topraklarda bulunan ham maddeyi malzemeyi Afyonkarahisar ve Ankara'dan temin ettiklerini dile getiren Durgun şöyle devam etti:
"Kilogramını 30 liraya getirttiğimiz ham maddeyi kazanlarda beyaz hale getirmek için kaynatmak zorundayız. Sıcak sıcak kazandan alıp iki demirin arasında sıkıp soyarak çıkartıyoruz. Ürettiğim sepetleri Bursa, İstanbul, Rize başta olmak üzere ülkenin dört bir yanına gönderiyorum. Yıllardır yüz yüze gelmediğim esnaflar var. Ürünlerini teslim alarak hesabıma parasını yatırıyorlar. En çok da Rize'ye gönderiyorum. Çok dürüst esnaflarımız var. Balkon sepeti, kirli çamaşır sepeti, sele, manav sepeti, piknik sepeti, abajur, çocuk beşiği, çocuk sepeti, saman küfesi yapıyorum. Özellikle isteğe bağlı çalışıyoruz. Çalışalım, üretelim, ekmek yiyelim."
Durgun, ayda 600'e yakın sepet ürettiklerini belirterek özellikle Adıyaman'dan aldıkları manav sepeti siparişlerini yetiştirmek için yoğun çalıştıklarını sözlerine ekledi.