AK Parti Sözcüsü Çelik, MYK Toplantısı'na İlişkin Açıklamalarda Bulundu Açıklaması (3)

'Türk Silahlı Kuvvetlerinin komuta kademesini, Milli Savunma Bakanlığını Atatürk'e bağlılık ve Atatürk'e saygı konusunda hiç kimse eleştiremez hele de emekli amiral sıfatını taşıyanların bu eleştirinin içerisine girmesi, bütün Türk Silahlı Kuvvetlerine bir saygısızlıktır' 'Bugün bunların rahatsızlığı, anayasal düzene tam sadık, vatan savunmasında büyük başarılara imza atan bir ordunun varlığıdır. Dolayısıyla Türk Silahlı Kuvvetlerini de zan altında bırakmaya çalışıyorlar' 'Bu konudaki hassasiyetimizi budamaya çalışanlar, 'Niye bu kadar güçlü tepki veriyorsunuz', 'Bunda ne var ki' diyenler, aslında bu şekilde bu bildirileri, bu muhtıraları ortaya koyanlardan daha tehlikeli bir muhtıra siyaseti içindedirler'

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Türk Silahlı Kuvvetlerinin komuta kademesini, Milli Savunma Bakanlığını Atatürk'e bağlılık ve Atatürk'e saygı konusunda hiç kimsenin eleştiremeyeceğini, emekli amiral sıfatını taşıyanların bu eleştirinin içerisine girmesinin, Türk Silahlı Kuvvetlerine saygısızlık olduğunu söyledi.

Çelik, AK Parti Genel Merkezi'nde, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Toplantısı devam ederken basın toplantısı düzenledi.

Ömer Çelik, bazı amirallerin yayınladığı bildiriyle ilgili "gri bölgede, flu alanda kalan" siyasi partilerin, demokratik açıdan rengini belli edenlerden daha zehirleyici bir tavrı olduğunu söyledi.

"Emekli askerler beylik tabancalarıyla mı darbe yapacaklar?" gibi "son derece ucuz" cümleler kurulduğunu belirten Çelik, şöyle devam etti:

"Darbe dediğimiz şey bir iklimdir, sivil siyaseti sakatlayan, demokrasiyi zehirleyen. Gidin bakalım 1963'e bakın, gidin bakalım başka tarihlere bakın. Bu, sadece bir kesimin yaptığı bir şey değil. İşte birisi bildiri yayınlar, ondan sonra bu şekilde konuşanlar, 'Beylik tabancalarıyla mı darbe yapacaklar' diyenler, bu şekilde zımnen destek verirler, ondan sonra 3-5 şeyin daha arkasına takılır, bir bakarsınız ki 1-2 hafta içinde ülke, antidemokratik bir zehirli iklime kavuşmuş. Bu, böyle birbirini destekleyerek, birbirini meşrulaştırarak, birbirinin koluna girerek, birbirine destek atarak yürüyen bir şeydir."

Çelik, milletin hukukuna sahip çıkmak için demokrasiden, anayasal düzenden asla taviz vermemek gerektiğine işaret ederek bunun partiler üstü bir mesele olduğunu ifade etti.

"Emin olun birileri bu demokratik duruşu koyamadı diye sevinmiyoruz." ifadesini kullanan Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Aslında siyaseten dersin ki 'Bakın kendilerini ne kadar zor duruma düşürdüler, yine böylesi bir kriz karşısında antidemokratik bir duruma düşerek, karşımızda işe yaramaz bir hale geldiler' diye sevinebilirsin ama bu, Türkiye'nin anayasal düzeniyle, demokrasisiyle ilgilidir. Keşke bütün partiler aynı şekilde güçlü bir duruş gösterseydi, keşke bütün partiler bu bildiriye karşı çıksaydı diye arzu ediyoruz ama bazı partilerin maalesef yazılımı, demokrasiyi virüs gibi algılıyor, muhtırayı aşı gibi algılıyor, o sebeple zamanında tavır koyamıyor, doğru tavır koyamıyor ve sürekli olarak kendi muhtıra siyasetini mutasyonla yenilemek durumda kalıyor."

- "Türk Silahlı Kuvvetlerini de zan altında bırakmaya çalışıyorlar"

Geçmişte de emekli askerlerin yer aldığı vesayet dönemleri olduğunu, ordunun istismar edildiğini, orduda görev yapan insanların zan altında bırakıldığı bir iklim oluşturulmaya çalışıldığını aktaran Çelik, şunları kaydetti:

"Bugün bunların rahatsızlığı, anayasal düzene tam sadık, vatan savunmasında büyük başarılara imza atan bir ordunun varlığıdır. Dolayısıyla, Türk Silahlı Kuvvetlerini de zan altında bırakmaya çalışıyorlar. Bu konudaki hassasiyetimizi budamaya çalışanlar işte bu ara bölgede duranlar, 'Niye bu kadar güçlü tepki veriyorsunuz', 'Bunda ne var ki' diyenler, aslında bu şekilde bu bildirileri, bu muhtıraları ortaya koyanlardan daha tehlikeli bir muhtıra siyaseti içindedirler."

- "Vesayetçilikle vatanseverlik yan yana olamaz"

Çelik, bunun bir vatansever uyarı olmadığını, vesayetçilikle vatanseverliğin yan yana olamayacağını ve hukuk dışı vatanseverlikten söz edilemeyeceğini vurgulayarak, geçmişte de hukuk dışına çıkmanın sembolü haline gelmiş yöntemler, üsluplar ve semboller kullanılarak sivil siyasete ayar verilme teşebbüsleri olduğunu belirtti.

Doğu Akdeniz'deki, Suriye'deki, Libya'daki ya da Karabağ'daki Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının böylesi bir tartışmayla meşgul edilmesinin hakkaniyetli olup olmadığını soran Çelik, "Geçmişte komuta yapmış insanların bunu göremeyecek kadar basiretsizleşmesi normal midir? Dolayısıyla bildiğimiz şeyi saklamaya gererek yok, bunun adı bellidir." dedi.

Öte yandan Çelik, emekli olmuş kişilerin Türk Silahlı Kuvvetleri adına konuşma hakkı olmadığını, Türk Silahlı Kuvvetleri adına konuşma hakkının Milli Savunma Bakanlığı ve komuta kademesinde bulunduğunu belirterek, şöyle devam etti:

"Burada sürekli kendi dönemlerinde Türk Silahlı Kuvvetleri çok başarılıymış, kendileri gittikten sonra başarısızmış gibisinden bir tutum içerisine girmeleri, modern askerlik kavramına da aykırı, Türk Silahlı Kuvvetlerinin geleneklerine ve felsefesine de aykırıdır. Türk Silahlı Kuvvetleri kurumsallaşmış bir ordudur. Dolayısıyla kişilere değil, ilkelere prensiplere ve tabii ki başarısını, mensuplarının emir komuta zinciri içerisinde koordineli şekilde kurallara bağlı olarak çalışmasına borçludur."

- "Atatürk'ün hatırasına, ilkelerine bağlılık konusunda kimse zaaf eleştirisinde bulunamaz"

Deniz kuvvetlerinin tarihinin en büyük seyrüseferini gerçekleştirdiğini ve büyük bir başarıya imza attığını vurgulayan Çelik, "Bununla ilgili bir sevinç duymak gerekmiyor mu?" diye sordu. Çelik, bununla gurur duyacak kabiliyetleri olmayanların, siyasi provokasyonlara imza attığını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Burada daha vahim olan konulardan bir tanesi şu, emekli olmuşsunuz ayrılmışsınız ve yine Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yetişmiş, bu memleketin evlatları, emir komuta ediyorlar, şimdi tutuyorsunuz bu bildiride, onları Atatürk konusunda daha az hassasmış ya da Atatürk'e bağlılık konusunda bir zaafları varmış gibi etiketlemeye çalışıyorsunuz. Böyle bir saygısızlık, böylesine edep dışı bir yaklaşım olamaz. Türk Silahlı Kuvvetlerinin komuta kademesini, Milli Savunma Bakanlığını Atatürk'e bağlılık ve Atatürk'e saygı konusunda hiç kimse eleştiremez hele de emekli amiral sıfatını taşıyanların bu eleştirinin içerisine girmesi, bütün Türk Silahlı Kuvvetlerine bir saygısızlıktır. Yani siz, hangi yetkiyle, hangi yaklaşımla tutuyorsunuz, kendinizi bir engizisyon mahkemesi yerine koyuyorsunuz Türk Silahlı Kuvvetlerinin emir komuta heyetini, Milli Savunma Bakanlığını, Atatürk konusunda yargılamaya çalışıyorsunuz. Atatürk'e saygı, Atatürk'ün hatırasına, ilkelerine bağlılık konusunda hiç kimse bir zaaf eleştirisinde bulunamaz. Bu provokasyonun diğer bir tarafı da budur."

Çelik, bunu Cumhurbaşkanlığı makamını, kabinesini, Milli Savunma Bakanlığını, kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarını hedef alan bir siyasi provokasyon olarak değerlendirdiklerini belirterek bağımsız yargıya güvendiklerini ve verecekleri kararı takip edeceklerini ifade etti.

- "Hiçbir muhtıra, müdahale, darbe karşısında CHP'nin demokratik tavır aldığını görmedik"

Daha sonra soruları yanıtlayan Çelik, bildiride imzası bulunanların CHP üyeleriyle bağlantılı olup olmadığının sorulması üzerine, imza atanların içinde çok sayıda Cumhuriyet Halk Partisi üyesi olduğunu dile getirdi.

Çelik, "Daha vahim olanı şu tabii, siyasi tarihimize baktığımızda, iki muhtıra arasında, iki müdahale arasında Cumhuriyet Halk Partisi demokrat söylem kullanıyor fakat ne zaman bir muhtıra, bir müdahale ortaya çıkıyor, şimdiye kadar hiçbir muhtıra, hiçbir müdahale, hiçbir darbe karşısında Cumhuriyet Halk Partisinin demokratik bir tavır aldığını görmedik, siyasi tarihlerinde yok. Son dönemlerde bunu değiştirmek yönünde birtakım teşebbüsler söz konusuydu işte bu tabloda da bunun bir makyaj düzeyinde kaldığını gördük." değerlendirmesinde bulundu.

Bir siyasi partinin demokratik bir duruşunun, siyasi krizlerle karşılaştığı durumlarda görüldüğünü belirten Çelik, şöyle devam etti:

"Geldiğimiz nokta nedir, siyasete müdahale etmeye çalışan, gece yarısı örgütlenmiş ve organize olmuş 104 emekli askerin, Cumhurbaşkanı Marmaris'teyken ve gece yarısı yayınladıkları bir bildiri karşısında bile 'Bu iş yanlış olmuştur' gibisinden üç kelimelik bir cümle kuramıyorlar ama peki bu üç kelimelik cümleyi kurmadılar da ne yaptılar, bu bildirinin ne kadar doğru olduğuna dair onlarca cümle kurdular. İçlerinden bir tanesi çıktı, 'Biz, bu iktidarı TRT'de canlı yayınla yargılayacağız, üstelik bunu yabancı dillerle de dünyaya duyuracağız diyerek bir siyasi cellatlığa soyundu. Yani bunların, Yassıada mahkemelerinin başkanlarının yaptığı konuşmadan bile daha vahşi ve ileri konuşmalar olduğu açıktır."

- "Bağlantılar varsa bunu ortaya çıkaracak yargıdır"

Çelik, "Bildiride imzası olan emekli amirallerin şu an görevde olan subaylarla bağlantıları araştırılıyor mu?" sorusuna şu cevabı verdi:

"Benim herhangi bir tespitte bulunmam mümkün değil. Ben siyasetçiyim. O bağlantılar varsa bunu ortaya çıkaracak olan yargıdır. Kuşkusuz Cumhuriyet Başsavcısı bunun iç ve dış bağlantısı var mıdır? Bu toplantılar yapılmış mıdır, yapılmamış mıdır? Manası, maksadı, motivasyon kaynağı nedir? Örgüt reisi, ele başı kimdir? Cumhuriyet Başsavcısı bunları sorgulayacak. Dolayısıyla yargının işine benim bir şey söylemem mümkün değil."

Bu tip işlerin yurt dışı ve yurt içi bağlantısının bulunduğunu ve görevdeki bazı TSK mensuplarını da işin içine sokma teşebbüsünün olduğunu siyasetin içindeki herkesin bildiğini belirten Çelik, "Ben asla Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapan birilerinin bu antidemokratik süreçlerin bir parçası olacağını düşünmek istemem." ifadesini kullandı.

Geçmiş dönemlerdeki muhtıra ve darbe süreçlerinde yurt dışı bağlantılarına ilişkin ortaya çıkan hususların bulunduğunu hatırlatan Çelik, "Yargının işi ayrıdır. Ben sadece siyasi analiz yapıyorum geçmişle ilgili olarak. Yani bu tip işlerin nasıl işlediğine, bunların mekaniğinin ne olduğuna dair şimdiye kadar bildiklerimizi bir şekilde paylaşıyorum ama tabii ki Cumhuriyet Başsavcısı çok yönlü olarak bakacak, bunu görecektir. Çünkü zaten soruşturma açtığı madde bütün bunların kapsamlı olarak görülmesini ortaya koyuyor. Cumhuriyet Başsavcısının nelere ulaştığını biz de zaman içerisinde göreceğiz. Yargı kendi işini kendisi yürütecek. Biz sadece siyasi tavrımızı ortaya koyuyoruz. Bu ikisini birbirine karıştırmamak gerekiyor." diye konuştu.

- "Milli irade kimi isterse Türkiye'yi o yönetir"

Milletin müsterih olmasını isteyen Çelik, demokrasiye sahip çıkan bütün toplum kesimlerinin güçlü bir şekilde ses verdiğini dile getirdi.

Çelik, hiç kimsenin geçmişte olduğu gibi milletin iradesini çalamayacağını, gasbedemeyeceğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Bu memleket milletindir. Bu memlekette ne varsa millete aittir. Devletin sahibi sadece millettir. Milletten başka bu devletin sahibi olduğunu düşünenlerin kendilerine vehm ettikleri güç her zaman bertaraf edilmiştir. Millet ne derse o olur. Milli irade kimi isterse Türkiye'yi o yönetir. Onun dışındaki her müdahale teşebbüsüne karşı milli irade güçlü bir şekilde tavrını koymaya devam edecektir. Biz de milletten aldığımız yetkiyi güçlü bir şekilde savunmaya ve bununla ilgili mücadele vermeye, millete verdiğimiz söz gereği, devam edeceğiz."

(Bitti)
Kaynak: AA