Hacı Baba Türbesi İçin Mahkemeye Başvurdu
Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde Yerel Tarih Araştırmacısı Recep Çetin, Orhangazi’nin Kdz. Ereğli ilçesine fethi sonrasında bölgede görev yapan ve halk arasında ‘Hacı Baba’ olarak bilinen Seyit Nasrullah Efendi’nin gerçek türbesinin Çeştepe’de olduğunu tespit ve tescil ettirmek için mahkemeye başvurdu.

“Tarihte çok önemli yere sahip”
Çetin, belgelerde yer alan bilgileri mahkemeye sunduklarını belirterek şu ifadelere yer verdi;
“Kdz. Ereğli ve bulunduğumuz bu bölge, çok değerli bir tarihe sahiptir. Burada Roma, Bizans, Ceneviz tarihi var ama işte Kdz. Ereğli, tarihteki bu önemi nedeniyle de Türkler için de önem arz etmiş ve burası böylelikle bizim kentimiz olmuştur. Ve Ereğli Türk İslam tarihi için de Osmanlı tarihi için de önemli bir yerdir. İşte bu zatlar da bu yöreye bu anlam ile bu amaç ile gelmişler ve bölgenin Türk ve İslam toprağı olması için gayret göstermişlerdir. Halk arasında Hacı Baba olarak belirtilen bu zatın, 1300’lü yıllarda Kdz. Ereğli’de Orhan Gazi ile görüşüp konuştuğu kaynaklarda mevcuttur. Ve daha da önemlisi bu yöndeki bilgiler Osmanlı Arşiv belgeleri ile desteklenmektedir. Biz bu belgeleri Mahkemeye sunduk.”
“Halkımızca bilinmeli ve tanınmalıdır”
Hacı baba hakkında araştırmalarını kitaplaştıracağını söyleyen Eğitimci-Yazar Recep Çetin, mahalle sakinlerinin ifadelerini şöyle değerlendirdi: “Hacı Baba olarak Osmanlı Arşivlerinde belirtilen bu zat, bölgemize Türk İslam büyüğü olarak gönderilmiştir. O günlerde Anadolu’ya gönderilen bu kişilere Kolonizatör Dervişler denilmiştir. Bunlar bölgenin Anadolu’nun Türk ve İslam toprağı olmasını sağlamışlardır. Burada yaşayan insanlar Ezan ve Kur’an sesinden de mahrumdur. Kentimizin bugüne gelişinde emeği olan bu gibi manevi önderler halkımızca bilinmeli ve tanınmalıdır. En önemlisi de bu yöndeki resmi çalışmalarımız destek bulmalı ve bu türbe tespit ve tescil edilmelidir.”
Hasçelik: “Türbe ahşaptı biz bu halini inşa ettik”
Türbenin bahçesinde yer alan tarihi mezar taşının 1200 yıllarından kalma olduğunu söyleyen Çeştepe sakinlerinden Ziya Hasçelik (82), türbe hakkında bilgiler verdi. Hasçelik açıklamasında, “Küçüklüğümde bu türbe ahşaptı. 1957-58 yıllarında ahşap iken biz biriket-betonarme yaptırdık. Köylülerimizin imkânlarıyla yaptık. Yine ben 12 yıl önce Umreye gitmiştim. O yıl da bu türbede bakımlar yaptırdım. Ramazanda 1 ay namazlarımızı burada kılıyoruz. Hocayı kendi imkânlarımızla tutuyoruz. Bir ara buraya Müftülük hoca vermişti ama daha sonra, bize Müftülükten, “Orası askeri bölge olduğu için oraya Hoca veremeyiz” dendi. 23-24 yıldan beri kendimiz hoca tutuyoruz.” dedi.
Fener ile ilgili bilgiler de veren Hasçelik, “Önceden gemilerde pusulalar yoktu. Burada gaz yakılırmış. Buradaki Fener’i askeri komutan Çetin Apatay yaptırdı. Köye giriş çıkış serbest yaptırdı, o gittikten sonra yeniden yasak geldi. Köye gelen araştırmacılar eski mezarları inceledi. Köydekiler de tarihi eserlere ilgilenemedi. İşten geldikten sonra da bağı bahçesi ile uğraştı. Kömür gemileri İstanbul’a gitmeden önce, geminin arkasını Ölüce Feneri’ne yaslayarak doğru Kefken adasında giderdi. Eskiden burada mevlit okunurdu, kadınlar şeker dağıtırdı. Bu uygulama şimdi devam etmiyor. Çünkü buraya giriş yasak. Bu mahallede yaşayan herkesin buraya giriş çıkış kartı var." İfadelerini kullandı.
