Türkiye'den F-35'ler için flaş adım! Anlaşma imzalandı!
Türkiye'nin Rusya'dan aldığı S-400'lerin ardından ABD'nin F-35 ambargosunda flaş bir gelişme yaşandı. Türkiye'den F-35'ler ile ilgili dikkat çeken bir adım daha geldi. F-35 uçağının üreticisi Lockheed Martin'in Avrupa'dan sorumlu eski bölge direktörü Stephen Williams ile SSTEK Savunma Sanayi Teknolojileri AŞ arasında anlaşma imzalandı. İşte detaylar…
Savunma Sanayii Başkanlığı'na bağlı SSTEK Savunma Sanayi Teknolojileri A.Ş., Türkiye'nin F-35 savaş uçağı programındaki haklarını korumak amacıyla ABD'de yapacağı girişimlere yönelik stratejik ve hukuki danışmanlık hizmeti almak için uluslararası hukuk şirketi Arnold&Porter ile geçen ay bir anlaşma imzalamıştı.
Anlaşma kapsamında Türkiye, 6 aylık çalışma için hukuk şirketine 750 bin dolar ödemeyi kabul etmişti.
Milliyet'te yer alan habere göre, ABD Kongresi'nde ağırlığı olduğu ifade edilen Washington merkezli firma, SSB ve Türk yüklenicilerinin, F-35 programı içinde kalmaları için danışmanlık hizmeti verecek.
S400- F35 krizinde Ankara'nın teknik çalışma grubu çağrısı, S400 ve F-35'te Ankara'nın tezleri, ABD'li muhataplara iletilecek.
İSMAİL DEMİR: HUKUKİ KAYIPLAR VAR
Türkiye'nin F-35 programından çıkarılmasına ilişkin yargı girişimi hakkında bilgi veren Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, birkaç aşamalı bir süreç izlediklerini, ilk aşamada Türkiye içinde yerleşik hukukçularla bir yol haritası üzerinde çalıştıklarını, ikinci aşamada ise bir Amerikan firmasıyla çalışmalar yürütüldüğünü anlattı.
Yargı girişiminde devletler arası bir muhataplığın söz konusu olduğunu, devletin atadığı program ofisi olacağını kaydeden Demir, 'Bizim bu programdan çıkarılmamızla hem Türk şirketlerinin hem de Amerikan şirketlerinin hak kayıpları var. Programa girmek için Türkiye'nin ödediği bazı bedellerin, uçakların bedeli olarak ödenen miktarların karşılanması var. Ve bu konuya, mağdur olan tüm tarafların haklarının toptan bakılması ve gündeme getirilmesi gerekiyor' dedi.
Türkiye'nin programdan çıkarılmasının ABD şirketlerine maliyetinin 500-600 milyon dolarla ifade edildiğini hatırlatan Demir, 'Bu kanalla Türkiye burada sadece tek taraf olarak hakkını arayan değil, bu süreçte zarar gören tüm şirket, ülke ve yapıların da hakkının aranması gibi bir yolun izlenmesi söz konusu. İlk temaslar da süreçte müdahil olması gerekenlerin tavırlarının belirlenmesi ve beraber yol yürüme gibi bir stratejiye dayanıyor.'