Evliliklerinde Yarım Asrı Geçiren Çiftler Birbirlerine Duydukları Sevgi, Saygı Ve Aşklarıyla Örnek Oluyor
Evlendikleri günden itibaren mutluluğu ve hüznü paylaşan çiftler, 'her şeye beraber göğüs germenin' birlikteliğin en önemli şartı olduğunu belirtiyor Cumi Erbay: 'Bu hayatta bizim gibi mutlu insan yok. Eşimi hala çok seviyorum' Hatice Erbay: 'Biz ilk evlendiğimizde yatak, yorgan, tabak, kaşık yoktu. Ben yokluklara nasıl katlandıysam gençler de katlanmak zorunda ama katlanamıyorlar' İlyas Güler: 'Zorluklar da oldu ama mutluluğumuz daha çoktu. İki bavulla Türkiye'ye geldik. Çalıştık çabaladık, bugünlere geldik. Zorlukları eşimle beraber aştık' Nazmiye Güler: 'Birbirimize olan aşkımız ilk günkü gibi. Çok şükür gülerek, ağlayarak günlerimiz geçti. Biz halen birbirimize 'aşkım' diyerek hitap ediyoruz'
ÖZGÜN TİRAN - HİCRAN SÜNGÜ - Kırklareli'nde bir yastıkta yarım asrı geride bırakan çiftler, mutlu evliliklerinin sırlarını anlattı.
Sevinci, hüznü birlikte yaşayan, zorluklara karşı birlikte mücadele veren yaşları 68 ila 84 arasında değişen çiftler, bir yastıkta geçirdikleri yaşamlarının mutluluğunu paylaşıyor.
Birbirlerine her bakışlarında tebessüm ve tatlı sözü esirgemeyen çiftlerin sevgisi, ilk günkü gibi tazeliğini koruyor.
Babaeski ilçesinin Oruçlu köyünde yaşayan Cumi (84) ile Hatice Erbay (76) çifti, evliliklerinde yarım asrı geride bıraktı.
Cumi Erbay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1961 yılında köy düğününde gördüğü eşine aşık olduğunu söyledi.
Eşi ile 1963 yılında evlendiklerini ve 4 çocukları olduğunu anlatan Erbay, artık kendileri gibi uzun yıllar evli kalan çiftlerin sayısının az olduğunu ifade etti.
Erbay, ekonomik sıkıntılar nedeniyle evliliklerinin 11. yılında çalışmak için Fransa'ya gittiğini ancak sıla hasretinden 4 yıl dayanabildiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Bu hayatta bizim gibi mutlu insan yok. Eşimi hala çok seviyorum. Şimdi bile 'aşkım' diye hitap ediyorum. Ben onu hiç üzmedim. Evlilik hayatımız da çok mutlu geçti. Ailem için tüm zorluklara katlandım, ailemi kimseye muhtaç etmedim. Evimiz gecekondu gibiydi ama mutluluk vardı. Şimdiki gençler hiçbir şeyden mutlu olmuyor. Bizim zamanımızda geçim için çalışan gençlik vardı."
Hatice Erbay ise eşiyle çok güzel bir evlilik geçirdiğini dile getirdi.
Birbirlerinden saygı ve sevgiyi bir gün bile eksik etmediklerine dikkati çeken Erbay, "Biz ilk evlendiğimizde yatak, yorgan, tabak, kaşık yoktu. Ben yokluklara nasıl katlandıysam gençler de katlanmak zorunda ama katlanamıyorlar." diye konuştu.
- "Birbirimize olan aşkımız ilk günkü gibi"
Lüleburgaz ilçesinde 74 yaşındaki İlyas Güler ise eşi Nazmiye Güler ile 55 yıl önce evlendiklerini anlattı.
Bulgaristan Kırcaali'de evlendiklerini, 1992 yılında Türkiye'ye göç ettiklerini, sevgi ve saygı içerisinde bir hayat geçirdiklerini vurgulayan Güler, "Zorluklar da oldu ama mutluluğumuz daha çoktu. İki bavulla Türkiye'ye geldik. Çalıştık çabaladık, bugünlere geldik. Zorlukları eşimle beraber aştık." ifadelerini kullandı.
"İyi günde, kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta" diyerek imza attıklarını belirten Güler, hiçbir zaman birbirlerine tek kelime kötü söz söylemediklerini vurguladı.
Nazmiye Güler ise eşiyle birbirlerine halen aşık olduklarını, 55 yılın su gibi geçtiğini ifade ederek, "Birbirimize olan aşkımız ilk günkü gibi. Çok şükür gülerek, ağlayarak günlerimiz geçti. Biz halen birbirimize 'aşkım' diyerek hitap ediyoruz." dedi.
- "İlk tanıştığımızda birbirimize aşık olduk"
Lüleburgaz ilçesinde yaşayan Emin Ayan (74), eşi Ayşe Ayan ile 54 yıl önce evlendiklerini söyledi.
Çok mutlu bir evlilik hayatı geçirdiklerini anlatan Ayan, "Eşimle ilk tanıştığımızda birbirimize aşık olduk. İlk tanıştığımız yıllarda kıskançlık nedeniyle biraz aramız açıldı. Ben de 'Bu kızı kaçıracağım' dedim. Eşimi tren ile kaçırdım. 54 yıldır çok mutlu bir evliliğimiz var, hayat bir şekilde ilerliyor. Biz de son demlerimizi mutlu bir şekilde geçiriyoruz. Sevgimiz, aşkımız sürüyor." diye konuştu.
Ayşe Ayan da eşiyle güzel günler geçirdiklerini ifade etti.
- "Beyaz tülbendine vuruldum"
Babaeski ilçesinde yaşayan İbrahim Demir (72), eşi Münire Demir (68) ile 1973 yılında görücü usulüyle evlendiklerini anlattı.
İlk görüşmeye gittiğinde eşinin beyaz tülbent ile karşısına çıktığını belirten Demir, "Beyaz tülbendine vuruldum. Çok yağmurlar yağdı, çok hava bulutlandı, şimşek çaktı, gök gürüldedi ama o günden bugüne 48 yılı geride bıraktık." dedi.
Her zaman eşine dua ettiğini belirten Demir, "Allah eşimden razı olsun. Evlendiğimiz zaman 3 ay köyde kaldık. Daha sonra Babaeski'ye geldik. Traktör römorkunu ev yaptık, kaldık. Sonra ev bulduk, tahta evde kaldık. Rüzgar estiği zaman tahtalar oynuyordu. Gençler lütfen biraz daha sabırlı ve mücadeleci olsun. Biz bugünlere kolay gelmedik. Çok mücadele verdik." diye konuştu.
Münire Demir de yeniden dünyaya gelse yine eşiyle evlenmek isteyeceğini dile getirdi.
Kaynak: AA
Sevinci, hüznü birlikte yaşayan, zorluklara karşı birlikte mücadele veren yaşları 68 ila 84 arasında değişen çiftler, bir yastıkta geçirdikleri yaşamlarının mutluluğunu paylaşıyor.
Birbirlerine her bakışlarında tebessüm ve tatlı sözü esirgemeyen çiftlerin sevgisi, ilk günkü gibi tazeliğini koruyor.
Babaeski ilçesinin Oruçlu köyünde yaşayan Cumi (84) ile Hatice Erbay (76) çifti, evliliklerinde yarım asrı geride bıraktı.
Cumi Erbay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1961 yılında köy düğününde gördüğü eşine aşık olduğunu söyledi.
Eşi ile 1963 yılında evlendiklerini ve 4 çocukları olduğunu anlatan Erbay, artık kendileri gibi uzun yıllar evli kalan çiftlerin sayısının az olduğunu ifade etti.
Erbay, ekonomik sıkıntılar nedeniyle evliliklerinin 11. yılında çalışmak için Fransa'ya gittiğini ancak sıla hasretinden 4 yıl dayanabildiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Bu hayatta bizim gibi mutlu insan yok. Eşimi hala çok seviyorum. Şimdi bile 'aşkım' diye hitap ediyorum. Ben onu hiç üzmedim. Evlilik hayatımız da çok mutlu geçti. Ailem için tüm zorluklara katlandım, ailemi kimseye muhtaç etmedim. Evimiz gecekondu gibiydi ama mutluluk vardı. Şimdiki gençler hiçbir şeyden mutlu olmuyor. Bizim zamanımızda geçim için çalışan gençlik vardı."
Hatice Erbay ise eşiyle çok güzel bir evlilik geçirdiğini dile getirdi.
Birbirlerinden saygı ve sevgiyi bir gün bile eksik etmediklerine dikkati çeken Erbay, "Biz ilk evlendiğimizde yatak, yorgan, tabak, kaşık yoktu. Ben yokluklara nasıl katlandıysam gençler de katlanmak zorunda ama katlanamıyorlar." diye konuştu.
- "Birbirimize olan aşkımız ilk günkü gibi"
Lüleburgaz ilçesinde 74 yaşındaki İlyas Güler ise eşi Nazmiye Güler ile 55 yıl önce evlendiklerini anlattı.
Bulgaristan Kırcaali'de evlendiklerini, 1992 yılında Türkiye'ye göç ettiklerini, sevgi ve saygı içerisinde bir hayat geçirdiklerini vurgulayan Güler, "Zorluklar da oldu ama mutluluğumuz daha çoktu. İki bavulla Türkiye'ye geldik. Çalıştık çabaladık, bugünlere geldik. Zorlukları eşimle beraber aştık." ifadelerini kullandı.
"İyi günde, kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta" diyerek imza attıklarını belirten Güler, hiçbir zaman birbirlerine tek kelime kötü söz söylemediklerini vurguladı.
Nazmiye Güler ise eşiyle birbirlerine halen aşık olduklarını, 55 yılın su gibi geçtiğini ifade ederek, "Birbirimize olan aşkımız ilk günkü gibi. Çok şükür gülerek, ağlayarak günlerimiz geçti. Biz halen birbirimize 'aşkım' diyerek hitap ediyoruz." dedi.
- "İlk tanıştığımızda birbirimize aşık olduk"
Lüleburgaz ilçesinde yaşayan Emin Ayan (74), eşi Ayşe Ayan ile 54 yıl önce evlendiklerini söyledi.
Çok mutlu bir evlilik hayatı geçirdiklerini anlatan Ayan, "Eşimle ilk tanıştığımızda birbirimize aşık olduk. İlk tanıştığımız yıllarda kıskançlık nedeniyle biraz aramız açıldı. Ben de 'Bu kızı kaçıracağım' dedim. Eşimi tren ile kaçırdım. 54 yıldır çok mutlu bir evliliğimiz var, hayat bir şekilde ilerliyor. Biz de son demlerimizi mutlu bir şekilde geçiriyoruz. Sevgimiz, aşkımız sürüyor." diye konuştu.
Ayşe Ayan da eşiyle güzel günler geçirdiklerini ifade etti.
- "Beyaz tülbendine vuruldum"
Babaeski ilçesinde yaşayan İbrahim Demir (72), eşi Münire Demir (68) ile 1973 yılında görücü usulüyle evlendiklerini anlattı.
İlk görüşmeye gittiğinde eşinin beyaz tülbent ile karşısına çıktığını belirten Demir, "Beyaz tülbendine vuruldum. Çok yağmurlar yağdı, çok hava bulutlandı, şimşek çaktı, gök gürüldedi ama o günden bugüne 48 yılı geride bıraktık." dedi.
Her zaman eşine dua ettiğini belirten Demir, "Allah eşimden razı olsun. Evlendiğimiz zaman 3 ay köyde kaldık. Daha sonra Babaeski'ye geldik. Traktör römorkunu ev yaptık, kaldık. Sonra ev bulduk, tahta evde kaldık. Rüzgar estiği zaman tahtalar oynuyordu. Gençler lütfen biraz daha sabırlı ve mücadeleci olsun. Biz bugünlere kolay gelmedik. Çok mücadele verdik." diye konuştu.
Münire Demir de yeniden dünyaya gelse yine eşiyle evlenmek isteyeceğini dile getirdi.