Koronavirüse karşı anti-serum! Tarih belli oldu!

Dünyayı adeta esir alan yeni tip koronavirüs şu ana kadar 5 buçuk milyonu aşkın kişiye bulaştı. Bilim insanları koronavirüsün etkilerinden kurtulmak için gece gündüz çalışmaya devam ediyor. Türk Veteriner Hekimleri Birliği Merkez Konseyi Genel Sekreteri Haluk Aşkaroğlu, koronavirüse karşı anti serumun çıkacağı tarihi duyurdu. İşte detaylar...

Koronavirüse karşı anti-serum! Tarih belli oldu!
Koronavirüse karşı anti-serum! Tarih belli oldu!
Türk Veteriner Hekimleri Birliği Merkez Konseyi Genel Sekreteri Haluk Aşkaroğlu, aşının genel olarak virüsten koruyucu amaçla kullanıldığını, anti-serumun ise koronavirüse yakalanan kişilerin tedavisinde kullanılacağını söyledi. Aşkaroğlu, 'Eylül ayında koronavirüse özgü anti-serumun bulunması hedefleniyor. Fakat uluslararası aşının kabulüyle ilgili kriterleri de baz aldığımızda, aşının bulunması yıl sonunu bulacak gibi duruyor' dedi.
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, kısa süre önce Ankara'daki Veteriner Kontrol Merkez Araştırma Enstitüsü'nü ziyaretinde, koronavirüse karşı yürütülen anti-serum çalışmalarına ilişkin 'Anti-serumu hayvanlara vermeye hazırız. Hayvanlar üzerinde çalışmalar başlıyor. Eylül ayına kadar devam edecek' demişti.

'AMAÇ ANTİKOR ELDE EDİP, TEDAVİDE KULLANMAK'
Türk Veteriner Hekimler Birliği Merkez Konseyi Genel Sekreteri Haluk Aşkaroğlu, söz konusu merkezdeki anti-serum çalışmalarını DHA'ya anlattı. Aşkaroğlu, hastalık etkenlerinin vücuda girdiğinde vücudun antijen denilen antikor üretimine sebebiyet veren etkenler ürettiğini kaydetti. Aşkaroğlu, 'Vücudun savunma sistemleri de buna karşı antikorlar üretiyor. Bu antikorlar hastalığı yeniyorsa zaten sorun ortadan kalkıyor; ama bazen bağışıklık sistemi güçlü olmadığı için hastalar hastalığa karşı direnç gösteremiyor ve sonuç ciddi boyutlara taşınabiliyor. Yani sonucu böyle olan özellikle yoğun bakımdaki hastalar için eskiden hastalığı geçirmiş insanlardan kan serumları alınarak, tedavi amaçlı yoğun bakımdaki hastalara kullanıyorlar. Etlik Merkez Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü'nde yapılan çalışmanın da özelliği aslında bu. Yani insanlar üzerinde yapılan çalışmayı ilk olarak hayvanlar üzerinde yapıp, antikor elde edip, bunu da tedavi amaçlı kullanmak amaçlanıyor' dedi.

'SERUMUN İNSANLARA VERİLMESİ HEDEFLENİYOR'
Aşkaroğlu, her hasta için hastalığı geçirmiş bir donör bulmak ve oradan bu serumu elde etmenin hem pahalı hem de her zaman mümkün olamayan bir durum olduğuna işaret ederek, 'Dolayısıyla bu çalışmada Etlik Merkez Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü, öncelikle bir Covid-19 virüsünü izole ediyor. Bunun genetik haritasını çıkartıyor. Hastalık yapabilme gücünü düşürüyor ve hastalık yapabilme gücü düşürülmüş; ama antikor üretme dolayısıyla antijenik özelliği korunan etkeni tavşanlara ve atlara vererek onlardan antikor elde edilmek isteniyor. Eğer bu cevap alınırsa da bir sonraki aşamada bu antikorların saflaştırılması daha sonra sterilite, zararsızlık gibi unsurları giderildikten sonra insanlara tedavi amacıyla hayvanlardan üretilen bu serumların verilmesi hedefleniyor' diye konuştu.

'ANTİ-SERUM EYLÜL'DE'
Aşkaroğlu, aşının genel olarak virüsten koruyucu amaçla kullanıldığını, anti-serumun ise koronavirüse yakalanan kişilerin tedavisinde kullanılacağını ifade ederek, 'Koronavirüse özgü anti serumun bulunması Eylül ayında hedefleniyor. Prosedür burada biraz daha kısa. Burada enstitü müdürü Cevdet Yaralı ve Sayın Bakanımızın da açıklamaları terapötik amaçlı hiperimmun serum üretiminin belki önümüzdeki Eylül ayında sonuçlanabilecek bir çalışma olduğu yönündeydi. Fakat aşının bulunması uluslararası aşının kabulüyle ilgili kriterleri de baz aldığımızda yıl sonunu bulacak gibi görünüyor' diye konuştu.

'TÜRK VETERİNERLER CİDDİ ALT YAPIYA SAHİP'
Türkiye'de veteriner hekimler tarafından koronavirüs aşısının bulunacağına dair hiçbir şüphesinin bulunmadığını dile getiren Aşkaroğlu, 'Bunlar 120 yıllık enstitüler. Cumhuriyetin başından beri var olan enstitülerimiz. Ve şu anda bir çok aşıyı, anti-serumları, kitleri üretiyorlar. Yani bilgi birikimi var, teknolojik alt yapıları var. Buna muktedirler. Ama buradaki problem aşının hem uygunluğuyla ilgili test sürecinin uzunluğu hem de bu tip özellikle solunum yolu enfeksiyonu hastalıklarında genetik mutasyonunun çok fazla olması. Halkımız şundan endişe etmesin ki Türk veteriner hekimler gerçekten çok ciddi bir bilgi birikimine ve alt yapıya sahipler. Türkiye'nin geneline yayılmış 8 bölge veteriner kontrol araştırma enstitüsünün 3'ünde biyogüvenlik güç seviyesindeki laboratuvarlar mevcut ve buralarda çalışılıyor, bu büyük bir şans. Bundan dolayı olumlu bir sonuç alınacaktır diye düşünüyorum' dedi.