Sizleri gözyaşlarına boğacak 10 film!
Duygusal olarak zor günler geçirdiğimizde bazen içimizi bir türlü boşaltamaz, ağlayamayız. Böyle zamanlarda en kolay bulunan ilaç bir film izleyip kendimizi mendillerin kollarına bırakmaktır. İşte izlerken göz yaşlarınızı tutamayacağınız, hatta hüngür hüngür ağlayacağınız 10 dram filmi!
Umudunu Kaybetme – The Pursuit of Happyness (2006)
İyi bir baba olan Chris Gardner, işinde sorunlar yaşayan, maddi açıdan sarsıntıda olan ve aynı zamanda iyi bir eş olan bir adamdır. Ancak ne yazık ki eşi sıkıntılara daha fazla katlanamayacağına karar vererek onu terk eder. Christopher adındaki oğulları da babasının yanında kalır. Karısının terk edişi de yetmezmiş gibi bir de ev sahibi dışarı atar baba –oğulu. Sokaklarda kalıp, tuvaletlerde, düşkünler evinde çalışarak ayakta durmaya çalışır. Oğlunun sevgisi bu mücadeleci baba için her şeydir. Ve sevgiye eklenen bir var olma savaşı hiç şüphesiz, vakti geldiğinde en mükemmel kapıları açacaktır.
Kör Nokta – The Blind Side (2009)
Michael Lewis'in “The Blind Side: Evolution of a Game” adlı romanından sinemaya uyarlanan film, sokakta yaşamaya mahkum kalan Koca Mike'ın Tuohy ailesiyle yollarının kesişmesinin ardından dönüşen hayatını konu alır. Yardımseverliğin, sevginin ve iyi duyguların öne çıktığı bu sıcacık film, insanlara yargılayıcı gözlerle yaklaşmamanın ne kadar kıymetli olduğuna dair de harika bir örnek.
Çizgili Pijamalı Çocuk – The Boy in the Striped Pajamas (2008)
2. Dünya Savaşı'nın kara günlerinde, arkadaş olmaya çalışan iki çocuğun hikayesi. 8 yaşındaki Bruno ailesiyle Berlin'den ayrılır ve Polonya'da yaşamaya başlar. Babasının işi için taşındıkları bu yerde bir de arkadaş edinir. Arkadaşı tellerin arkasında kalan bir Yahudi'dir. Bruno'nun yaşadığı yer, 1.5 milyon Yahudi'nin öldürüldüğü Auschwitz toplama ve yoketme kampının bitişiğindedir. Oğlunun tellerin ardında yaşananlarla ilgili gerçeği öğreniceğinden kaygılanan Bruno'nun annesiyse oğlunu bu arkadaşlıktan korumaya çalışır.
Kök – I Origins (2014)
Moleküler biyolog Ian Gray (Michael Pitt) ve laboratuvarda birlikte çalıştığı arkadaşları Karen ve Kenny, insan gözünün evrimine dair bir araştırma yapmaktadırlar. Bu araştırma, insanoğlunun kaderini etkileyecek sonuçlar doğurma potansiyeline sahiptir. Ian bu sırada oldukça farklı gözleri olan Sofi (Astrid Bergès-Frisbey) ile tanışır.
Aynı Yıldızın Altında – The Fault in Our Stars (2014)
16 yaşındaki Hazel üç yıldır tiroid kanseriyle boğuşmaktadır ve kanser akciğerlerine de sıçradığı için yanında bir oksijen tüpüyle gezmektedir. Kanserli hastalar için oluşturulan destek grubunun bir terapi seansı esnasında Augustus isimli bir gençle tanışır. Augustus da beyin tümörüyle savaşmış ve bu yolda bir bacağını kaybetmiştir. İkili birlikte zaman geçirdikçe birbirlerine aşık olurlar. Akciğer tedavisi için hastaneye yatırılan Hazel'ın yanından bir an dahi ayrılmayan Augustus, sevgilisinin çok istediği bir hayali gerçekleştirmek için onunla birlikte yola çıkar. Planlarına göre Amsterdam'a gidecek ve Hazel'ın en sevdiği yazar olan Peter Van Houten'i bulmaya çalışacaklardır...
Uyanışlar – Awakenings (1990)
Oliver Sacks’ın kendi hayatını kaleme aldığı aynı isimli romandan sinemaya uyarlanan film, ömrünü bilime adayan asosyal bir doktorun, icat ettiği bir ilaç sayesinde değiştirdiği yaşamları anlatır. Nörolog Malcolm Sayer, yeni çalışmaya başladığı bir hastanede, daha önce görmediği tarzda bir hastalığa sahip bir grup hastayla karşılaşır. Bu insanlar uzun yıllardır hareket etmeden yatağa bağlı bir şekilde uyku modundadırlar. Doktor Malcolm bir konferans esnasında tanıtılan bir ilacın bu hastalığı da iyileştirebileceğini düşünür ve bu hastalar üzerinde uygulamaya başlar.
Hachiko: Bir Köpeğin Hikayesi – Hachi: A Dog’s Tale (2009)
Hachi: A Dog’s Tale, Richard Gere’in canlandırdığı profesör Parker Wilson’ın, tren istasyonunda bulduğu Japon kökenli meşhur Akita inu cinsi köpeği evine almasıyla başlar. İlk önce eşinin sert tepkilerini gören profesörün köpekle aralarındaki bağ gün geçtikçe daha da sağlamlaşır. Kısa zamanda tüm aileye kendini sevdiren Hachi, Wilson ailesinin köpeği olur Profesörü işe giderken her gün tren istasyonuna kadar yolcu eder ve döneceği saatte her zaman yerinde olup onu bekleyen bir yol arkadaşı olur.
Benim Adım Sam – I Am Sam (2001)
Sam Dawson beyninde bir gelişme problemi olan, bu nedenle de yedi yaşındaki bir çocuğun zekasına sahip olan, karısı tarafından terk edilmiş, kızıyla birlikte yaşayan bir babadır. Tüm zihinsel engellerine rağmen iyi bir sosyal çevresi ve mutlu bir ailesi olan Dawson'ın asıl sorunları kızı yedi yaşına geldiğinde başlar. Kızı Lucy'nin doğum günü partisinde eve gelen bir sosyal güvenlik çalışanı baba ve kızı trajik bir sona sürükleyecektir.
Yedi Yaşam – Seven Pounds (2008)
İzleyiciyi avucuna alan bir gizem ve şaşırtıcı bir aşk öyküsü sunan Seven Pounds/Yedi Yaşam hayat ve ölüm, pişmanlık ve bağışlama, yabancılar ve dostluk, aşk ve kefaret üzerine kışkırtıcı sorular soruyor ve insanların kaderlerini şaşırtıcı biçimde birbirine bağlayan şeyleri takip ediyor.
Sen Dünyaya Gelmeden – Twice Born (2012)
Gemma ve Diego Saraybosna’da tanışmışlardır. Gemma'nın hayatı Diego’ya aşık olması ile beklenmedik şekilde değişmiştir. Fakat Diego, Bosna savaşı sırasında hayatını kaybeder, Gemma ise başka bir ülkeye savrulur. Savaş bittikten yıllar sonra Gemma oğulunu da yanına alarak Diego'nun öldüğü topraklara geri döner. Geçmişte yaşananları ve Diego'nun izlerini Saraybosna'da arar...