Kızılay Genel Başkanı Kerem Kınık, 'Önümüzdeki Hafta Plazma Alımlarına Başlıyoruz'

Kızılay Genel Başkanı Dr. Kerem Kınık, korona virüse karşı kullanılacak konvelesan plazma tedavisi hakkında, “Önümüzdeki hafta plazma alımlarına başlıyoruz. Çünkü ilk hastaların iyileşmesinden sonra 14 gün geçmesi gerekiyordu” dedi. Kınık ayrıca Türkiye’nin sınır hatlarında 150 sahra hastanesi kurulduğunu, olası senaryolar için daha fazla hastanenin imalatının devam ettiğini belirtti.



Türk Kızılay Genel Başkanı Dr. Kerem Kınık, basın mensupları ile video konferans aracılığıyla bir araya gelerek sunum gerçekleştirdi. Kerem Kınık sunumda, korona virüse karşı kullanılacak konvelesan plazma tedavisi hakkında önemli açıklamalarda bulundu.

Sunumda konuşan Kerem Kınık, “Sınır hatlarında özelikle Gürcistan ve İran sınır hatlarında Sağlık Bakanlığımızın sahra hastaneleri ya da karantina bölgeleri ihtiyaçları için yaklaşık 150 sahra hastanesini sınır hatlarında kurmuş olduk. Olası kötü senaryolar için sahra hastaneleri imalatı devam ediyor.

Mart ayında başlarında ulusal epidemi ilan edildikten sonra, Sağlık Bakanlığımıza özellikle korona laboratuvar testlerinin yapılabileceği Türkiye’nin en hızlı en yüksek kapasiteli PCR tarama sistemi teslim ettik. İstanbul ve Ankara’da günde ortalama 6 bin test yapabilen. Mart ayının başında devreye girdiler. Bu vakaların teşhis hızını sonrasında topluma bulaş riskini çok ciddi bir şekilde düşürdü.

Onun dışında özellikle İçişleri bakanlığı öncülüğünde, vefa sosyal dayanışma grupları ile Kızılay rol aldı. Bu çerçevede yaklaşık 50 bin 65 yaş üstü vatandaşımızı ve yaklaşık 80 bin kronik rahatsızlığı olan evinden çıkma kısıtı olan vatandaşı evinde ziyaret ettik ve ihtiyaçlarını giderdik. Yaklaşık 10 bin Kızılaycı gönüllü bu hizmeti yapmak için Türkiye’nin il ve ilçelerinde nöbetlerini tutuyorlar.

İşini kaybetmiş olan günlük yevmiyeyle çalışan vatandaşlara, yoksulluk sınırında yaşayan vatandaşlara yönelik büyük kampanya başlattık. ‘Bu hilal bugünler için var, bu hilal seninle var’ isminde kampanya. İlk etapta 50 milyon liralık öz bütçemizden ayırdığımız meblağ ile yaklaşık 1 milyon insana ulaşacak gıda hijyen paketleri ve kişisel koruyucular, özelikle yaşlı ve riskli gruplara ihtiyaç duyulan maske ve kolonya gibi malzemeleri dağıttık ve dağıtmaya devam ediyoruz.

Kızılay içecek grubumuzla beraber el dezenfektanı üretimi gerçekleştiriyoruz. Önümüzdeki hafta 250 bin adet 100 mililitrelik el dezenfektanları ihtiyaç sahiplerine ulaşmış olacak. Maskelerle ilgili özellikle hekim ve sağlık çalışanlarının ihtiyaç duyduğu kişisel koruyucularla ilgili olarak yardımlarımız devam ediyor. Bizden talepte bulunan üniversite hastanelerinde bu anlamda kişisel koruyucuları maske ve eldiven, tulumları göndermeye devam ediyoruz. Bir taraftan ulusal ihtiyacın karşılanması için bu ay içinde de Kızılay tekstil ve anonim şirketi bünyesinde maske imalatı başlıyor. Bir taraftan da milli kapasiteye üretim yapmaya başlayacağız” dedi.



“Önümüzdeki hafta plazma alımlarına başlıyoruz”

Yakın zamanda başlanacak konvelesan plazma tedavisi hakkında konuşan Kınık, “Konvelesan plazma tedavisi dediğimiz, korona virüsü geçirmiş ve iyileşmiş olan hastaların plazmalarından alacağımız immünoglobinlerin, antikörların hala bu hastalığı yenememiş olan hastalara takılması ve tamamlayıcı tedavi için kullanılması ile ilgili olarak özellikle Amerika’da gıda ve ilaç ajansından, İsrail’den, Çin’den çok farklı iyi uygulamalar ve pozitif sonuçlar geldi.

Martın 15’i gibi Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bakanlığı ve Kızılay olarak proje başlattık. Projede ülkemizde plazma tedavisinin ya da pasif aşılama dediğimiz bu immün terapinin nasıl uygulanacağı ile ilgili bilimsel çalışmalar korona bilim kurulumuzda, Sağlık Bakanlığımızda, Hacettepe Üniversitesi ve Kızılay kan birimimizdeki ekibimizle beraber geliştirildi. Olgunluk seviyesine eriştikten sonra sağlık bakanlığımız startı verdi. Önümüzdeki hafta plazma alımlarına başlıyoruz. Çünkü ilk hastaların iyileşmesinden sonra 14 gün geçmesi gerekiyordu.

Bu tedavinin çerçevesini ve basit mantığı anlatmak istiyorum. Vücudumuza yabancı antijen, mikroorganizma ve virüs vücudumuza girince vücudumuzun tepkisi oluşuyor. Bu mikroorganizmalarda antikor oluşturma tepkisi. Biz bu yolla iyileşiyoruz. Mikroorganizmalarla savaşıyoruz. Vücudumuzun oluşturduğu antikorlarla mikropları yeniyoruz. Bugün itibariyle tıbbın yaptığı aslında her insanın kendi bünyesinde olan savaşma mekanizmasına destek olmak. Mesela aş ile zararsızlaştırılmış bulaşıcılığı düşürülmüş olan mikropları ya da bazı parçalarını aşı ile vücuda veriyoruz ve mikroorganizmaya karşı antikor oluşturuyoruz. Daha sonra mikrop bize bulaştığında vücudumuz buna karşı antikor oluşuyor. Antikor da mikrobu yenmemize ve hastalanmamamıza yol açıyor. Bizim şu esnada yapacağımız konvelesan plazma tedavisi bu mantığın pasif şekilde uygulanması olacak. Çok sayıda korona hastası, yüzde 98 99, bir şekilde kliniği ağır da hafif de geçse bu anlamda iyileşiyor. Sonra bünyesinde savaştan çıkmış savaşçı bulunuyor. Covid- 19’a karşı immünoglobinler oluşuyor. Bu spesifik özel immünoglobinler, şifa bulmuş vatandaşımızın plazmasında bulunuyor. İyileştikten sonra 14. günlerde en üst düzeyde oluyor. Sonra yavaş yavaş azalıyor. Dolayısıyla bağışçılarımızın hastalığı geçirdikten sonraki 14. günü bizim için çok önemli. Çünkü o sırada kanlarında maksimumu düzeyde bu antikordan bulunmakta. Biz iyileşen vatandaşları 14 gün geçtikten sonra, şartlara haizlerse Kızılay’a bekliyorum. Bizler de kendilerine ulaşacağız.

Aferez sistemiyle kanın içindeki sadece sarı kısmı alarak, kırmızı kan hücrelerimizin bağışçımıza geri vererek yaklaşık 400 mililitre plazma alıyoruz. Bu plazma daha sonra sağlık bakanlığının rehberinde ifade edilen hastalarda kullanılmak üzere hastanelere sevk edilecek” dedi.



“Kan verme özelliklerine haiz olanlardan alacağız”

Plazma tedavisinin uygulanması hakkında bilgi veren Kınık, “Sistem şöyle işleyecek. Vatandaşların Covid-19 rahatsızlığı geçirdiği testle kanıtlaması gerekiyor. Mesela ben ateşlendim, ağrım var, sanırım Covid-19 geçirdim bende antikor var benden de alın diyenden almayacağız. Mutlaka Covid-19 laboratuvar testlerinin pozitif olduğu, sağlık bakanlığın tanı koyduğu sonra, şifa ile taburcu olan ve kan verme özelliklerine haiz olanlardan, yani 18 - 65 yaş arası, bir takım rahatsızlıkları bulunmayan, bazı ilaçları kullanmayan bir de özellikle, gebe kalmamış kadınlardan alacağız. Çünkü gebe kalmışlarda yavrusunun kanıyla kendi kanı arasında uyuşmazlık antikorları olabiliyor. Bu plazmayı alırsan taktığımız hastada yıkıcı etki olabilir. İyileşmiş olan 18 65 yaş arası kan verme özelliklerine haiz vatandaşlardan alacağız. Almadan önce Covid-19 pozitif laboratuvar sonucu var, tanı almış, iyileşmiş taburcu olmuş sağlık bakanlığında kaydı var. Kan verme anlamında sıkıntısı yok. Hepatit, düşük kilolu değil, HİV gibi bir takım rahatsızlıkları geçirmemiş sağlıklı, bu insanımıza tekrar nazofarengal süprüntü alarak tekrar test yapacağız. Burada korona virüsün negatif çıkması gerekiyor. Yetmiyor bununla beraber kanda da koronaya karşı antikor oluştuğunu tespit etmek için de moleküler PCR test yapacağız. ağız burun üst solunumda korona kalmamış kanımızda da buna karşı antikor olduğun tespit edeceğiz. Kan verme şartlarına haiz olan bağışçılardan plazma alacağız.

Sağlık Bakanlığımız kanın plazmasını ve hücrelerini ayırabilecek cihazlara ve ruhsata sahip bütün merkezlere izin açtı. Tek bir şartla açtı. Orkestrasyon Kızılay’da kalmak şartıyla. Bizim bir provizyon sistemimiz var. Türkiye’de plazma tedavisi yapacak olan her merkez kendi hastası şifa bulduğunda onu ikna ederek bunu alabilir. Aldığı sırada Kızılay’a dönecek ve bu hasta için plazma alıyorum diyerek Kızılay’dan provizyon alacak. Bu işlem bizim ulusal izleme birliğimizi sağlayacak. Bir de kaç kişiden ne kadar plazma alındı bunlar kaç kişiye tedavi için takıldı bunların kayıt sistemini sağlık bakanlığıyla beraber tutmuş olacağız.

Alınan plazmalarda hepatit HİV sifiliz gibi mikroorganizmalar olmadığını tekrar test edeceğiz. Bu anlamda Kızılay’ın diğer merkezlerden farklı olarak pencere dönemindeki yani hastalık bulaşmış ancak antikor oluşmamış hastaların içinde mikroorganizmaları tanıyan nükleer antikor testi dediğimiz PCR testi var. Dolayısıyla en yüksek güvenlikli plazma Kızılay’da. Bunların testten geçildikten sonra korona virüs bünyesinde bulunmayan kanda antikor bulunan plazmalar alınacak.

Ülkemizde özellikle pandemi hastanelerinin olduğu her noktaya, yoğun bakımlarda yatan entübe, akciğer doku harabiyeti başlamış ve özellikle de oksijenlenmesinde sıkıntı olan hastalar için bir tamamlayıcı metod olarak kullanılacak. Peki bu mi, çare mi, değil. 1890’lardan beri bildiğimiz özellikle antibiyotiklerden önce sıkça kullanılan İspanyol gribinde de Avrupa’da kullanılan, SARS MERS Ebola h1n1 salgınlarında da dünya sağlık örgütünün kullanımını teşvik ettiği ve hala da faydalı gördüğü metot.

Metodun avantajı şu, immün baskılanmış olan, yeterince savunma sistemini ayağa kaldıramamış hastalar açısından, savaşı kazanmış iyileşmiş insanların bünyesinde bulunan antikorlar destek anlamına geliyor. Bu sistemin özellikle akciğer yıkımını azalttığı, iyileşme sürecini hızlandırdığı görülmüş. Bazı alerjik yan etkiler var. İmmün cevabın gecikmesi ya da plazma yüklenen vatandaşlarda özellikle kronik hasta vak’alarda kalp yetmezliğine yönelik etkiler de biliniyor. Mutlaka yoğun bakım şatlarında her hasta başına endikasyonunun alınması ve bütün bahsettiğimiz artı ve eksileri değerlendirilerek hekimler tarafından uygulanması gerekiyor. Ama bugün biliyoruz ki korona virüsün bilinen, onu tam küre götüren ilacı yok. Korona virüsün henüz aşısı bulunmadı, dolayısıyla da elimizde hangi silah varsa cepheye sürmek zorundayız.

Etkinliği kanıtlanmış olan konvelesan plazma tedavisi de ülkemizde bütün gelişmiş ülkelerle aynı zamanda gündeme giriyor. Özelikle entegre çalışan bilimin ışığıyla karar veren ye yüksek kapasite ve kaliteli sağlık hizmetimiz ve Kızılay’ın güvenli kan temini programıyla birlikte bence dünyanın en etkin uygulamalarından birisi olacak” diye konuştu.



"Maliye Bakanlığımız, Cumhurbaşkanlığımız, bu konularla ilgili yapılacak olan harcama ve maliyetleri ilgili sağlık kuruluşlarına ödeyecekler" diyen Kınık, “Özellikle özel hastanelerden ricamız, bu işin ticaret metahı haline getirilmemesi, insan hakkı olarak görülmesi ve bu konularla ilgili vatandaşlardan ilave ücret talep edilmemesi. Biz elimizden geldiğince ihtiyacı olan herkese ulaştırmaya çalışacağız, bu herkesin hakkı. Herhangi bir hastamıza mali külfet getirmeksizin bu tedavinin uygulanması gerekiyor” dedi.



Sunumun devamında Kınık, “Özellikle plazma terapisi için alacağımız plazma miktarı bir seferde 400 mililitre kadar olacak. Bir hafta arayla 400 mililitre daha bağış yapabilirler. Yani bir bağışçı iki sefer bize bağış yapabilir. Bir insan bir insana destek vermiş olacak. İki kere bağış yapmışsa da bir insan iki koronalı hastaya destek vermiş olacak. İşlem maksimum 45 dakika kadar sürüyor. Yüksek ihtimalle biz iyileşen hastaları telefonla arayacağız. Onların testlerini yapacağız. Testlerden sonra eğer verebilirlerse onları merkezlerimize davet edeceğiz. Korona rahatsızlığının en çok görülmüş olduğu illerden başlamak üzere. İstanbul’da Kartal, Zeynep Kamil, Çapa ve Başakşehir olmak üzere 4 merkez. Ankara İzmir ve diğer merkezlerde detaylı adresler vatandaşlara ulaştırılacak” diye konuştu.



Sunumunun ardından Kerem Kınık kendisine yöneltilen , “Yüzde 60 hastanelerde doluluk var. Doluluk oranı önümüzdeki günlerde yüzde 100 olursa Kızılay’ın alternatif eylem planı var mı” sorusuna, “Sağlık bakanlığımızın kapasitesi b c d senaryoları Türkiye’deki olası sayıları eritebilecek kapasitede. Sağlık bakanlığının, Kızılay’ın desteğine ümit ediyorum ki ihtiyacı olmayacak” dedi.



Başka bir kişinin kendisine yönelttiği, “150 sahra hastanesi var dediniz. Bunlara ek olarak başka sahra hastanesi kurma çalışması var dediniz. 150 hastane aktif mi, yeni kurulacak hastaneler için sağlık personeli yeterli mi sorusuna, “İlk 150 hastaneyi biz karantina için teslim ettik Sağlık Bakanlığına. Daha sonra 300 adet daha imal ediyoruz. Her gün 5 sahra hastanesi üretiyoruz Fabrikalarımız 3 vardiya halinde çalışıyor. Hastaneler ihtiyaç duyulması halinde mevcut hastanelerin yakınlarına kurulacak ve mevcut hastanelerdeki sağlık personeli kapasitesiyle işletilecek. Kızılay’ın da çok ciddi sağlık ordusu vardır. Bu orduyu da sağlık bakanlığına destek olması için ayırdık. 5 hastanemiz ve tıp merkezimiz var. Buralardan Sağlık bakanlığı bünyesinde pandemi hastanesi olarak ilan edilmiş yerler var. Bin civarında sağlık çalışanımız bu sağlık bakanlığımızın mevcut kapasitesine eklenmiş durumda” dedi.

300 hastane, 3 bin 4 bin yatak kapasitesine dek geliyor toplam” dedi.

Kaynak: İHA