Kayseri Küçük Millet Meclisi'nde 'Kanal İstanbul' Konuşuldu
Kayseri Küçük Millet Meclisi’nin ‘Kanal İstanbul’ başlıklı toplantısında konuşan Mimar Kemalettin Tekinsoy, “Dünya ticaretinin yüzde 80’i deniz yoluyla yapılıyor” dedi.
Kayseri Küçük Millet Meclisi, 2020’nin ilk meclis toplantısını gerçekleştirdi. Kocasinan Belediyesi Meclis Salonu’nda düzenlenen ‘Kanal İstanbul’ konulu oturuma, Mimar Kemalettin Tekinsoy ve Erciyes Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Doç. Dr. Ömer Kurtbağ konuşmacı olarak katıldı.
Tekinsoy, mecliste yaptığı konuşmada “Son günlerde yoğun olarak gündemimizi 2 konu işgal ediyor. Bir tanesi Kanal İstanbul konusu diğeri ise, Libya’ya asker gönderilmesidir. Ben konuşmamın başında Kanal İstanbul ile ilgili bir takım istatistikleri sizinle paylaşmak istiyorum. Günümüzde dünya ticaretini yüzde 80’i hala deniz yolları ile gerçekleştiriliyor. Bu deniz ticaretinin hacmi, 30 trilyon dolara ulaşmış durumda. 150 farklı ülkeye ait yaklaşık 54 bin ticaret gemisi her gün milyonlarca ton yük taşıyor. Gemilerin boyutları büyüyor. Güvenlik ve çevre riskleri en önemli sorun haline geliyor. Süveyş kanalı, Baltık denizine açılan Kiel ve Panama kanalı dünyadaki insan eliyle yapılmış 48 kanaldan sadece bazılarıdır. İstanbul boğazının yıllık güvenli geçiş kapasitesi 25 bin gemi iken bugün bu rakam 40 bini aşmış ve 2050 yılında 78 bini bulması bekleniyor. Hazırlanan projeye göre Kanal İstanbul projesini maliyeti bugün için 11 milyar dolar olarak ifade ediliyor” dedi.
Erciyes Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Doç. Dr. Ömer Kurtbağ ise, “Kanalların hukuki boyutunda baktığımızda, uluslararası bir suyolu olduğundan hareket ile bir hukuki düzenlemenin altına alındığını görüyoruz. Her birisi ayrı ayrı sözleşmeler ya da antlaşmalar ile düzenlenmiş durumda. Süveyş Kanalı’nın geliş rejimi ve kanalın statüsü ile geçiş koşulları 1888 tarihli İstanbul sözleşmesi ile oluşturulmuş durumda. Panama Kanalı’nınki 1903 tarihli sözleşme ile belirleniyor. Kiel Kanalı ise 1919’da yapılan antlaşma ile düzenleniyor. Belli başlı 3 büyük kanal bu şekilde uluslararası hukuki düzenlemeler ile hem geçiş rejimi hem de bu şekilde hukuki statülerinin düzenlenmeye çalışıldığını görüyoruz. İstanbul Boğazı’nın en dar yeri 700 metre, en geniş yeri 4 bin 200 metreyi buluyor. Şuan ki şartlara baktığımızda; kanalın daha derin aynı zamanda daha geniş planlanması gerekiyor. Gemilerin geçiş süresinin daha uzun süreceği yönünde tahminler var. Bununda kanaldan geçişleri ne kadar etkileyeceği görünüyor. Doğal bir boğaz yanında bulunurken hemen yanında dünyadaki tek kanal olma özelliğini taşıyacak. Boğazlardan geçiş uluslararası hukuki açıdan baktığımızda 4 farklı şekilde gerçekleşiyor. Transit geçiş, askıya alınamayan türden zararsız geçiş, serbest geçiş ve özel anlaşma ile düzenlemeler altına sokulan geçiş türü. İstanbul’u transit ve zararsız geçişe kıyasladığımızda kıyıdaş devletlere çok daha fazla hak ve yetki verdiğini söyleyebiliriz. Transit geçişte zararsızlık özelliği bulunmadığı için kıyı devleti çok daha az bir hale geliyor” ifadelerini kullandı.
Kaynak: İHA
Tekinsoy, mecliste yaptığı konuşmada “Son günlerde yoğun olarak gündemimizi 2 konu işgal ediyor. Bir tanesi Kanal İstanbul konusu diğeri ise, Libya’ya asker gönderilmesidir. Ben konuşmamın başında Kanal İstanbul ile ilgili bir takım istatistikleri sizinle paylaşmak istiyorum. Günümüzde dünya ticaretini yüzde 80’i hala deniz yolları ile gerçekleştiriliyor. Bu deniz ticaretinin hacmi, 30 trilyon dolara ulaşmış durumda. 150 farklı ülkeye ait yaklaşık 54 bin ticaret gemisi her gün milyonlarca ton yük taşıyor. Gemilerin boyutları büyüyor. Güvenlik ve çevre riskleri en önemli sorun haline geliyor. Süveyş kanalı, Baltık denizine açılan Kiel ve Panama kanalı dünyadaki insan eliyle yapılmış 48 kanaldan sadece bazılarıdır. İstanbul boğazının yıllık güvenli geçiş kapasitesi 25 bin gemi iken bugün bu rakam 40 bini aşmış ve 2050 yılında 78 bini bulması bekleniyor. Hazırlanan projeye göre Kanal İstanbul projesini maliyeti bugün için 11 milyar dolar olarak ifade ediliyor” dedi.
Erciyes Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Doç. Dr. Ömer Kurtbağ ise, “Kanalların hukuki boyutunda baktığımızda, uluslararası bir suyolu olduğundan hareket ile bir hukuki düzenlemenin altına alındığını görüyoruz. Her birisi ayrı ayrı sözleşmeler ya da antlaşmalar ile düzenlenmiş durumda. Süveyş Kanalı’nın geliş rejimi ve kanalın statüsü ile geçiş koşulları 1888 tarihli İstanbul sözleşmesi ile oluşturulmuş durumda. Panama Kanalı’nınki 1903 tarihli sözleşme ile belirleniyor. Kiel Kanalı ise 1919’da yapılan antlaşma ile düzenleniyor. Belli başlı 3 büyük kanal bu şekilde uluslararası hukuki düzenlemeler ile hem geçiş rejimi hem de bu şekilde hukuki statülerinin düzenlenmeye çalışıldığını görüyoruz. İstanbul Boğazı’nın en dar yeri 700 metre, en geniş yeri 4 bin 200 metreyi buluyor. Şuan ki şartlara baktığımızda; kanalın daha derin aynı zamanda daha geniş planlanması gerekiyor. Gemilerin geçiş süresinin daha uzun süreceği yönünde tahminler var. Bununda kanaldan geçişleri ne kadar etkileyeceği görünüyor. Doğal bir boğaz yanında bulunurken hemen yanında dünyadaki tek kanal olma özelliğini taşıyacak. Boğazlardan geçiş uluslararası hukuki açıdan baktığımızda 4 farklı şekilde gerçekleşiyor. Transit geçiş, askıya alınamayan türden zararsız geçiş, serbest geçiş ve özel anlaşma ile düzenlemeler altına sokulan geçiş türü. İstanbul’u transit ve zararsız geçişe kıyasladığımızda kıyıdaş devletlere çok daha fazla hak ve yetki verdiğini söyleyebiliriz. Transit geçişte zararsızlık özelliği bulunmadığı için kıyı devleti çok daha az bir hale geliyor” ifadelerini kullandı.