Eski Manken Aslı Baş'ın Ailesi Beraat Kararıyla İkinci Kez Yıkıldı
Eski manken Aslı Baş’ın ölümüyle ilgili davada açıklanan beraat kararını Müyesser-Mehmet Baş çifti, üzüntüyle karşıladı. Baş ilesi, "10 yıl sonra ikinci büyük acı oldu, aynı o günkü acıyı yaşadık adliyede" dedi.
Muğla’nın Bodrum ilçesinde, 9 buçuk yıl önce manken Aslı Baş’ın turizmci Ahmet Bayer’in villasından düşüp yaşamını yitirmesiyle ilgili davada tutuksuz sanıklar Ahmet Bayer, oğulları Hakan Bayer, Volkan Bayer ile Murat Umirov beraat etti. Antalya’nın Kepez ilçesinde yaşayan Mehmet-Müyesser Baş çifti kararı değerlendirdi.
Yaklaşık 10 yıldır kızının davasının devam ettiğini anlatan baba Mehmet Baş, olayın avukatlarım insanüstü bir çabasıyla bu davanın intihar değil cinayet olduğunu ortaya çıkardıklarını kaydetti.
10 senenin sonucunda bu kararı beklemediklerinin altını çizen baba Baş, “Bu yönden çok mağduruz, üzüntülüyüz. Beklediğimiz sonuç bu değil. Tüm kadın platformları bize destek verdi. Onlar haklılığımızı biliyordu çünkü. Biz mücadelemizi çok güzel verdik. Cinayeti ortaya çıkardık ama bizim gene adalete olan güvenimiz hiç sarsılmadı. Adalete olan güvenimiz sonsuz ama bu böyle tecelli etti. Yapacak bir şey yok. Kararı başka bir noktaya taşıma konusunu avukatlarımız değerlendirecek” diye konuştu.
"Hakkımızı arayacağız"
Haklarını sonuna kadar arayacaklarının altını çizen Baş, yapılması gereken hukuki prosedür neyse onu takip edeceklerini vurguladı. Kızının olayının bir trafik kazası olmadığına değinen Mehmet Baş, “Her türlü engelleme yapıldı, buna rağmen biz delilleri ortaya çıkardık. Gerçeği ortaya koyduk. Ama adalet ve mahkeme böyle takdir etti” diye konuştu.
"Beklemediğimiz karardı"
Dün beraat kararı verilince şok olduklarını dile getiren baba Baş, “Donduk yani, hiç beklemediğimiz bir sonuç. 10 senelik mücadelemiz de herkes bize destek oldu. Herkes bize haklılığımızı teyit etti. Ama yargının verdiği karara itiraz hakkımız saklıdır. Karar duyulur duyulmaz, insan ister istemez tepkisini veriyor. Dün fenalaştım adliyede hastanelik oldum. Artık bizim oralarda durmamız mümkün değildi. Biz adalete güveniyorduk, güveniyoruz” dedi.
"Aslılar ölmesin"
Kızının kara toprakta, suçluların ise dışarıda olduğunu belirten Baş, “Parası olan, ekonomik gücü olan, sosyal çevresi olan, güçlü olan insanların cinayet işlemeye adeta hakları varmış gibi bunlar her şeyi yapıyor. Ekonomik güçlerini sosyal çevrelerini gündeme koyup cinayetlerden sıyrılıyorlar. Ben Aslılar ölmesin, kadın cinayeti olmasın, ülkede 400 kadın öldürülüyor. Bir ayda 49 kadın öldürülüyor. Kamuoyu bunu duyarlı olması bunu engellenmesi adaletin işlemesini istiyoruz” ifadelerine yer verdi.
Bu meselenin kedi meselesi olmadığının altını çizen baba Baş, “Mezarına gittiğimizde kızımıza söyleriz beraat ettiğini. Manevi olarak şikayet ederiz kızımıza” dedi.
"İkinci acıyı yaşadık"
66 yaşındaki anne Müyesser Baş ise 10 yıldır adeta Antalya’dan Muğla’ya taşındıklarını söyledi.
Avukatların kızının olayının intihar değil cinayet olduğunu ortaya çıkardıklarını ifade eden anne Baş, “Biz adalet tecelli etsin istedik. Çok umutluyduk. Emeklerimizi boşa gitmesin. Tabi ki benim kızım geri gelmeyecek ama onların adalet yerini bulsaydı ceza alsalardı yüreğimize biraz su serpilecekti. 35’inci duruşmamız buruya kolay gelmedik. Çok üzgünüm. Konuşacak kelime bulamıyorum. Kadınlar ölmesin, cinayetler olmasın. Dava böyle bitmeseydi bir emsal teşkil edecekti. 10 yıl sonra ikinci büyük acı oldu, aynı o günkü acıyı yaşadık adliyede” diye konuştu.
"Adalet er yada geç yerini bulacak"
Bu sonucu rağmen adalete güvenlerinin tam olduğunu vurgulayan Müyesser Baş, “Bu cinayetler olmasın kadınlar ölmesin annelerin yüreği yanmasın onu istiyorum. Annelerin yüreği yansın istemiyorum artık. Adalet er geç yerini bulacak, buna inanıyoruz” dedi.
Kaynak: İHA
Yaklaşık 10 yıldır kızının davasının devam ettiğini anlatan baba Mehmet Baş, olayın avukatlarım insanüstü bir çabasıyla bu davanın intihar değil cinayet olduğunu ortaya çıkardıklarını kaydetti.
10 senenin sonucunda bu kararı beklemediklerinin altını çizen baba Baş, “Bu yönden çok mağduruz, üzüntülüyüz. Beklediğimiz sonuç bu değil. Tüm kadın platformları bize destek verdi. Onlar haklılığımızı biliyordu çünkü. Biz mücadelemizi çok güzel verdik. Cinayeti ortaya çıkardık ama bizim gene adalete olan güvenimiz hiç sarsılmadı. Adalete olan güvenimiz sonsuz ama bu böyle tecelli etti. Yapacak bir şey yok. Kararı başka bir noktaya taşıma konusunu avukatlarımız değerlendirecek” diye konuştu.
"Hakkımızı arayacağız"
Haklarını sonuna kadar arayacaklarının altını çizen Baş, yapılması gereken hukuki prosedür neyse onu takip edeceklerini vurguladı. Kızının olayının bir trafik kazası olmadığına değinen Mehmet Baş, “Her türlü engelleme yapıldı, buna rağmen biz delilleri ortaya çıkardık. Gerçeği ortaya koyduk. Ama adalet ve mahkeme böyle takdir etti” diye konuştu.
"Beklemediğimiz karardı"
Dün beraat kararı verilince şok olduklarını dile getiren baba Baş, “Donduk yani, hiç beklemediğimiz bir sonuç. 10 senelik mücadelemiz de herkes bize destek oldu. Herkes bize haklılığımızı teyit etti. Ama yargının verdiği karara itiraz hakkımız saklıdır. Karar duyulur duyulmaz, insan ister istemez tepkisini veriyor. Dün fenalaştım adliyede hastanelik oldum. Artık bizim oralarda durmamız mümkün değildi. Biz adalete güveniyorduk, güveniyoruz” dedi.
"Aslılar ölmesin"
Kızının kara toprakta, suçluların ise dışarıda olduğunu belirten Baş, “Parası olan, ekonomik gücü olan, sosyal çevresi olan, güçlü olan insanların cinayet işlemeye adeta hakları varmış gibi bunlar her şeyi yapıyor. Ekonomik güçlerini sosyal çevrelerini gündeme koyup cinayetlerden sıyrılıyorlar. Ben Aslılar ölmesin, kadın cinayeti olmasın, ülkede 400 kadın öldürülüyor. Bir ayda 49 kadın öldürülüyor. Kamuoyu bunu duyarlı olması bunu engellenmesi adaletin işlemesini istiyoruz” ifadelerine yer verdi.
Bu meselenin kedi meselesi olmadığının altını çizen baba Baş, “Mezarına gittiğimizde kızımıza söyleriz beraat ettiğini. Manevi olarak şikayet ederiz kızımıza” dedi.
"İkinci acıyı yaşadık"
66 yaşındaki anne Müyesser Baş ise 10 yıldır adeta Antalya’dan Muğla’ya taşındıklarını söyledi.
Avukatların kızının olayının intihar değil cinayet olduğunu ortaya çıkardıklarını ifade eden anne Baş, “Biz adalet tecelli etsin istedik. Çok umutluyduk. Emeklerimizi boşa gitmesin. Tabi ki benim kızım geri gelmeyecek ama onların adalet yerini bulsaydı ceza alsalardı yüreğimize biraz su serpilecekti. 35’inci duruşmamız buruya kolay gelmedik. Çok üzgünüm. Konuşacak kelime bulamıyorum. Kadınlar ölmesin, cinayetler olmasın. Dava böyle bitmeseydi bir emsal teşkil edecekti. 10 yıl sonra ikinci büyük acı oldu, aynı o günkü acıyı yaşadık adliyede” diye konuştu.
"Adalet er yada geç yerini bulacak"
Bu sonucu rağmen adalete güvenlerinin tam olduğunu vurgulayan Müyesser Baş, “Bu cinayetler olmasın kadınlar ölmesin annelerin yüreği yanmasın onu istiyorum. Annelerin yüreği yansın istemiyorum artık. Adalet er geç yerini bulacak, buna inanıyoruz” dedi.