Hava Harp Okulundaki Darbe Faaliyetlerine İlişkin Dava

15 Temmuz darbe girişimine ilişkin Hava Harp Okulu'nda görevli subayların da aralarında bulunduğu 24'ü tutuklu 43 sanığın yargılanmasına devam edildi.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin Hava Harp Okulu'nda görevli subayların da aralarında bulunduğu 24'ü tutuklu 43 sanığın yargılanmasına devam edildi.

İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları karşısındaki binada yapılan duruşmada, taraf avukatları ile tutuksuz sanıkların esasa ilişkin mütalaaya karşı beyanları alındı.

Katılan vekillerinden Milli Savunma Bakanlığı avukatı Necip Kibar, dava dosyası sanıklarının çoğunun yaptığı "Bize darbe girişiminden önceki süreçte artan terör olayları dolayısıyla birtakım bilgiler, raporlar, mesajlar geliyordu" savunmasının, yapılmak istenen darbeyi kamufle etmeye yönelik tavır ve davranışlar olarak niteleyerek, "Burada yargılananlar Hava Harp Okulu’nda görevliler ve destekte bulunan kişilerdir. Hava Harp Okulu 15 Temmuz’un önemli üslerden biridir. Darbenin planlandığı, toplantıların yapıldığı yerlerden biri olduğunu, Hava Harp Okulu’ndan Atatürk Havalimanın işgal edilmeye çalışıldığını, bu okulun öğrencilerinin bir kısmının 15 Temmuz’dan 3 gün önce Yalova’ya götürüldüğünü, Yalova’dan da değişik bölgelere destek amacıyla gönderildiğini biliyoruz." dedi.

Avukat Kibar, tutuklu sanık Hüseyin Ergezen’in duruşmalarda yaptığı savunmalara dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Hüseyin Ergezen, 3 gün önceden askeri öğrencilerin Yalova’ya gittiğini ve orada konuşlandığını söyledi. O gece Yalova’dan çıkış yapan öğrencilerin hareket saati cumhurbaşkanımızın açıklama yaptığı saate denk geliyor. Hatta ondan önce de başbakanımız da açıklama yapmıştı. Bu askeri öğrenciler yatağından kaldırılarak, otobüslere bindirilerek Orhanlı Gişeleri’nden geçiriliyor. Hain darbe kalkışmasının ayyuka çıktığı, bahanenin olamayacağı bir saat. Ergezen diyor ki ‘Terör olayları dolayısıyla okula dönün diye emir verdim.’ Terör olayları varsa, o gece bütün güzergahların kapalı olduğu bir saatte öğrencilerin kara yoluyla Boğaz Köprüsü’nden geçirilerek Hava Harp Okulu’na dönmesini söylüyorsunuz. Buna kimi inandırabilirsiniz? Bu sizin söylediğiniz nedir? ‘Geri dönün’ diyorsunuz, önemli güzergahlar trafiğe kapalı."

Orhanlı gişelerindeki olaylara ilişkin davada yargılanan askeri öğrencilerin ifadelerini hatırlatan Kibar, "Öğrenciler ifadelerine başlarken nasıl kaldırıldıklarını söylediler. Mehmetçik Vakfı önünde 2 kişi bacağından yaralandı. Yolu kapatan araçlar, askerlerin marifetiyle sağa sola devrildi, yol açıldı, geçtiler. Öğrencilerin hiçbiri bunlara şahit olmamış. Demek ki o dönemdeki Hava Harp Okulu öğrencileri de belli bir dönemde bilinçli olarak oraya yerleştirilmişler. Zaten buna ilişkin o davada, içinde kimin nerede görevlendirildiğine ilişkin bir liste var. O askeri öğrenciler Yalova’dan hareketle köprüdeki darbe girişimi faaliyetlerine yardıma geliyorlar. Halk ve polisler engellemeye çalışıyor. Sadece 1 öğrenciyi engelleyebiliyorlar, diğerleri devam ediyor. Bunlar masum öğrenciymiş, hiçbir şeyden haberdar olmayan kişilermiş. Bunlara kimseye inandıramazsınız. Siz gerçekleri yalan, yalanları gerçek yaparsınız. Birkaç söylediğinin dışında hiçbirinin hakikatle ilgisi olmadığını hepimiz biliyoruz. Kendisi bu darbenin planlayıcılarındandır." diye konuştu.

Avukat Kibar, mütalaaya karşı beyanlarına şöyle devam etti:

"Zeytinburnu’nda araçlarının önü kesilerek gözaltına alınan askerlerin savunmalarıyla ilgili de bir şeyler söylemek istiyorum. Bazıları, ‘Boğaziçi Köprüsü’nde yaralanan öğrencileri almaya gidiyorduk’ dediler. Böyle bir hadise olursa ambulansı, oraya en yakın jandarmayı ya da emniyet kuvvetlerini ararsınız. Bunların elinde hiçbir şey yok bir telefon, hadi bakalım öğrencilere yardıma gidelim. Sizin elinizde hangi sıhhi araç var? Siz sağlıkçı mısınız? Kimi inandırmaya çalışıyorsunuz? Bir de o gece oradaki insanları DEAŞ’lılara benzetiyorsunuz. Terörle Mücadele polislerinin sivil giyindiklerini, genelde sakallı olduklarını bir asker olarak bilmiyor musunuz? O insanlar biz polisiz diyorsa, kimliğini gösteriyorsa bakarsınız. Polisse polistir. Onları terörist diye yaftalamanız o insanlara hakarettir. Sizin valiliğe işgale yardıma gittiğiniz, gerekli belgelerle ortadadır. İspat ispat diyorsunuz, siz suç saatinde, suç mahallinde yakalanmışsınız. Zeytinburnu’nda o gece hangi amaçla bulunduğunu ispat edemeyen askeri personelin tamamının darbe maksadıyla hareket ettiği noktasında kimsenin bir şüphesi yoktur.”

Avukat Kibar ayrıca, savcılığın esas hakkındaki mütalaasına kısmen iştirak ettiklerini ancak sanıkların tamamının yalnızca “Anayasayı ihlal” suçundan cezalandırılması istense de iddianamedeki gibi “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya teşebbüs” ve “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlarından da cezalandırılmaları gerektiğini belirterek, tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına, haklarında ceza istenen tutuksuz sanıkların ise tutuklanmalarına karar verilmesini talep etti.

Diğer müşteki avukatları da tüm sanıkların iddianamede yer alan atılı suçlardan cezalandırılmalarını, tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına ve haklarında ceza istenen tutuksuz sanıkların tutuklanmalarına karar verilmesini istedi.

Duruşmada söz alan tutuksuz sanıklar mütalaaya karşı beyanlarında, eski savunmalarını tekrar ettiklerini ve mütalaaya katılmadıklarını söyleyerek, beraat talebinde bulundu.Sanıklardan bazıları avukatları gelmediği için bazıları ise hazır olmadıkları için ek süre talep ederek daha sonra savunma yapmak istedi.

Duruşmaya yarın devam edilecek.
Kaynak: AA