MHP'li Büyükataman Açıklaması 'ABD İşine Baksın, Önce Kendi İnsanlarının Haklarını Teslim Etsin'
MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Morgan Ortagus’un Büyükşehir Belediyelerine kayyum atanmasına ilişkin açıklamasına tepki göstererek, ”ABD, işine bakmalıdır, önce kendi topraklarında yaşayan insanların haklarını teslim etmelidir. ABD; Diyarbakır, Van ve Mardin’deki vatandaşlarımızı bizden daha fazla seviyor ve düşünüyor değildir. Kimse Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile yumurta tokuşturmaya kalkışmasın, zira Türk Devleti’nin yumurtası çeliktendir” dedi.
MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Morgan Ortagus’un Büyükşehir Belediyelerine kayyum atanmasıyla ilgili açıklamasına ilişkin değerlendirmede bulundu. Büyükataman, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
"Türkiye Cumhuriyeti geçtiğimiz Temmuz ayının 24’ünde 96. yılını geride bıraktığı Lozan ile tüm dünyaya haklı ve meşru bağımsızlığını haykırmıştır. Gerek Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sınırları gerek dünya ülkeleriyle eşit statüsü ve azınlıklar konusu bu anlaşma ile kesin ve tartışma kabul etmez bir şekilde karara bağlanmıştır.
Lozan hükümlerinin yurt içinde ve dışında tartışılmaya açılmasını iyi niyetle izah etmek mümkün değildir. Özellikle NATO’da birlikte yer aldığımız, sözde dost ve müttefik ABD’nin Lozan’a aykırı tutum ve davranışlarını kabul etmek mümkün değildir. Bu meyanda ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Morgan Ortagus’un Diyarbakır, Van ve Mardin Büyükşehir Belediyelerine kayyum atanmasına ilişkin yaptığı açıklamalar tarafımızdan en yüksek dereceden reddedilmektedir.
’Türkiye’nin demokrasiye bağlılık çerçevesinde bu meseleyi çözmesini umut ediyoruz. Kürt azınlıkla olan ilişkilerinde her zaman hoşgörülü bir yaklaşımı teşvik ediyoruz.’ deme cüretini gösteren Sayın Sözcü’nün ifadelerinin içeriğindeki marazlar bir yana bu meseleye dair açıklama yapması dahi demokratik bir Cumhuriyet olan Türkiye’nin iç işlerine, hukukuna müdahale anlamına gelmektedir ki bu hiçbir ülkenin, kişinin haddine değildir.
Lozan’da; Türkiye’de yaşayan Müslümanların azınlık kabul edilemeyeceği, azınlıkların yalnızca Hristiyan vatandaşlarımızı kapsayacağı, bunların da demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin kanunlarına tabi olduğu gerçeği karara bağlanmışken Türk milletinin şerefli bir parçası olan Kürt kökenli kardeşlerimizi ayrıştırma çabaları uluslararası hukuka aykırılık teşkil etmektedir. ABD bu kara propagandayı ve sınırlarımızın bir kısmını da içine alan 4 ayaklı sözde Kürdistan hülyası görmeyi bir an önce bırakmalı; dost ve müttefik gibi davranmalıdır.
ABD illa bir azınlık ve insan hakları meselesi konuşmak istiyorsa kendileriyle tarih kitaplarının her bir sayfasında yer alması gereken insan hatta doğa katliamlarını konuşabiliriz. Ya da tarihleriyle yüzleşmek istemiyorlarsa tenlerinin renginden dolayı hâlâ ikinci sınıf insan muamelesi gören, sokak ortasında katledilen, pek çok temel hak ve özgürlükten mahrum bırakılan vatandaşlarının durumunu oturup değerlendirebiliriz.
ABD, işine bakmalıdır, önce kendi topraklarında yaşayan insanların haklarını teslim etmelidir. ABD; Diyarbakır, Van ve Mardin’deki vatandaşlarımızı bizden daha fazla seviyor ve düşünüyor değildir. Türkiye; ABD’nin bataklığa çevirdiği Orta Doğu ülkelerinden biri de değildir. Türkiye bugün kanın, gözyaşının dinmediği Orta Doğu’yu ve dahi dünyanın yarısını adaletle yönetmiş bir devletin devamı ve bu millet, yeryüzüne adalet götürmeyi milli ülkü olarak gören necip Türk milletidir.
Hâl böyle iken; terörün belediyeler, vakıflar, dernekler eliyle aziz milletimize zarar vermesine, Haçlı kalıntılarının yurdumuzu Orta Doğu’nun bataklığına benzetmesine maşalık yapmasına müsaade edecek değiliz. Türkiye, kanunlarına dayanarak Diyarbakır, Van ve Mardin’de vatandaşlarımızın hukukunu korumak ve hizmet alma hakkını yerine getirmek üzere kanunlarına dayanarak gereğini yapmıştır. Kimse Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile yumurta tokuşturmaya kalkışmasın, zira Türk Devleti’nin yumurtası çeliktendir."
Kaynak: İHA
"Türkiye Cumhuriyeti geçtiğimiz Temmuz ayının 24’ünde 96. yılını geride bıraktığı Lozan ile tüm dünyaya haklı ve meşru bağımsızlığını haykırmıştır. Gerek Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sınırları gerek dünya ülkeleriyle eşit statüsü ve azınlıklar konusu bu anlaşma ile kesin ve tartışma kabul etmez bir şekilde karara bağlanmıştır.
Lozan hükümlerinin yurt içinde ve dışında tartışılmaya açılmasını iyi niyetle izah etmek mümkün değildir. Özellikle NATO’da birlikte yer aldığımız, sözde dost ve müttefik ABD’nin Lozan’a aykırı tutum ve davranışlarını kabul etmek mümkün değildir. Bu meyanda ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Morgan Ortagus’un Diyarbakır, Van ve Mardin Büyükşehir Belediyelerine kayyum atanmasına ilişkin yaptığı açıklamalar tarafımızdan en yüksek dereceden reddedilmektedir.
’Türkiye’nin demokrasiye bağlılık çerçevesinde bu meseleyi çözmesini umut ediyoruz. Kürt azınlıkla olan ilişkilerinde her zaman hoşgörülü bir yaklaşımı teşvik ediyoruz.’ deme cüretini gösteren Sayın Sözcü’nün ifadelerinin içeriğindeki marazlar bir yana bu meseleye dair açıklama yapması dahi demokratik bir Cumhuriyet olan Türkiye’nin iç işlerine, hukukuna müdahale anlamına gelmektedir ki bu hiçbir ülkenin, kişinin haddine değildir.
Lozan’da; Türkiye’de yaşayan Müslümanların azınlık kabul edilemeyeceği, azınlıkların yalnızca Hristiyan vatandaşlarımızı kapsayacağı, bunların da demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin kanunlarına tabi olduğu gerçeği karara bağlanmışken Türk milletinin şerefli bir parçası olan Kürt kökenli kardeşlerimizi ayrıştırma çabaları uluslararası hukuka aykırılık teşkil etmektedir. ABD bu kara propagandayı ve sınırlarımızın bir kısmını da içine alan 4 ayaklı sözde Kürdistan hülyası görmeyi bir an önce bırakmalı; dost ve müttefik gibi davranmalıdır.
ABD illa bir azınlık ve insan hakları meselesi konuşmak istiyorsa kendileriyle tarih kitaplarının her bir sayfasında yer alması gereken insan hatta doğa katliamlarını konuşabiliriz. Ya da tarihleriyle yüzleşmek istemiyorlarsa tenlerinin renginden dolayı hâlâ ikinci sınıf insan muamelesi gören, sokak ortasında katledilen, pek çok temel hak ve özgürlükten mahrum bırakılan vatandaşlarının durumunu oturup değerlendirebiliriz.
ABD, işine bakmalıdır, önce kendi topraklarında yaşayan insanların haklarını teslim etmelidir. ABD; Diyarbakır, Van ve Mardin’deki vatandaşlarımızı bizden daha fazla seviyor ve düşünüyor değildir. Türkiye; ABD’nin bataklığa çevirdiği Orta Doğu ülkelerinden biri de değildir. Türkiye bugün kanın, gözyaşının dinmediği Orta Doğu’yu ve dahi dünyanın yarısını adaletle yönetmiş bir devletin devamı ve bu millet, yeryüzüne adalet götürmeyi milli ülkü olarak gören necip Türk milletidir.
Hâl böyle iken; terörün belediyeler, vakıflar, dernekler eliyle aziz milletimize zarar vermesine, Haçlı kalıntılarının yurdumuzu Orta Doğu’nun bataklığına benzetmesine maşalık yapmasına müsaade edecek değiliz. Türkiye, kanunlarına dayanarak Diyarbakır, Van ve Mardin’de vatandaşlarımızın hukukunu korumak ve hizmet alma hakkını yerine getirmek üzere kanunlarına dayanarak gereğini yapmıştır. Kimse Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile yumurta tokuşturmaya kalkışmasın, zira Türk Devleti’nin yumurtası çeliktendir."