'Tüm Doğumlar Tam Donanımlı Merkezlerde Gerçekleştirilmeli'

“ Erken doğumu önlemede en önemli etken düzenli gebelik kontrolü ve doğum yapılacak doğru merkezin seçimidir” diyen Yrd. Doç. Dr. Özlen Emekçi Özay, erken ve prematüre doğum riskleri nedeniyle, tüm doğumların tam donanımlı ameliyathaneleri ve yeni doğan yoğun bakım üniteleri bulunan merkezlerde gerçekleşmesi gerektiğini kaydetti.

'Tüm Doğumlar Tam Donanımlı Merkezlerde Gerçekleştirilmeli'
Yirminci hafta ile otuz yedinci hafta arasında sonlanan gebeliklerin erken doğum olarak tanımlandığını söyleyen Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Özlen Emekçi Özay, günümüzde yaklaşık tüm hamileliklerin yüzde 8’inin erken doğum ile sonuçlandığını bildirdi. Anne karnında veya doğum sonrasında, ilk yirmi sekiz gündeki bebek kayıplarının yüzde 80’inin sebebinin erken doğum olduğunu söyleyen Yrd. Doç. Dr. Özlen Emekçi Özay, anne adaylarının erken doğum riskleri konusunda bilinçlenmesi gerektiğini söyledi.



“Her yıl dünyada 13 milyon prematüre bebek doğmaktadır”

Yrd. Doç. Dr. Özlen Emekçi Özay, “Dünyada her yıl 13 milyon prematüre bebek doğmaktadır. Bu erken doğumlar bebeğin sağlığını riske atacak solunum sıkıntısı, beyin içi kanama, görme kaybı, zeka ve motor fonksiyon bozuklukları, bağırsak problemleri gibi birçok faktörü de beraberinde getirmektedir. Prematüre bebekte organ sistemleri ve özellikle de akciğerler tam olarak olgunlaşmamıştır ve bu nedenle erken doğum, bebeğe yoğun bakım uygulanmasını gerektiren en önemli sebepler arasında en ön sırada yer almaktadır” dedi.

“Her doğum sürecinde erken doğum riski akılda tutulmalıdır”

Erken doğumların büyük bir bölümünde, erken doğumu başlatan faktörlerin bilinmediğini, bunun yanı sıra gebelik sürecinde oluşan bazı durumların erken doğum riskinde artışa sebep olabileceğinin tespit edildiğini kaydeden Özlen Emekçi Özay, her gebelikte erken doğum riskinin akılda tutulması gerektiğini, bu nedenle de anne bebek sağlığı açısından doğum için tam donanımlı merkezlerin seçilmesi gerektiğini hatırlattı. Erken doğuma neden olan risk faktörlerine de değinen Özlen Emekçi Özay, sigara ve alkol kullanımı, anne yaşının on sekizden küçük veya doğum için oldukça ileri olması, daha önceki gebeliklerde erken doğum öyküsü bulunması, kansızlık, aşırı zayıflık, ateşli hastalıklar, idrar yolu enfeksiyonları, çoğul gebelikler, plasentayla ilişkili problemler yaşanması, doğumlar arası sürenin çok kısa olması ve normalin üzerinde amniyotik sıvı miktarı bulunmasının bilinen risk faktörleri arasında yer aldığını söyledi.



Erken doğumun belirtileri

Doğumun zamanından önce başlamasının öncelikle rahim kasılmaları olmak üzere anne adayının fark edebileceği şekildeki ilk belirtilerle ortaya çıktığını söyleyen Özlen Emekçi Özay, kasılmaların gerçekleşmesi ile rahim ağzının açılarak doğum eyleminin başladığını belirtti.

Özay doğumun başladığının işareti belirtilerle ilgili açıklamalarına şöyle devam etti: “Kasılmaların başlaması, pelviste dolgunluk hissi, adet sancısı benzeri kramp şeklinde ağrı, pozisyon değiştirilmesine rağmen geçmeyen bel ağrısı, vajinal akıntının artması veya sulu, kanlı olarak gelmesi durumlarında mutlaka hasta doktora başvurmalı ve erken doğum riskleri açısından değerlendirilmelidir. Anne adayının erken doğum tehdidi karşısında meydana gelen rahim kasılmalarını saptayabilmesi için, ellerini karnına dokundurması yeterli olacaktır. Avucun altında rahmin toparlanıyor hissi oluşturması, rahim kasılması belirtisidir. Kasılmanın sıklığının ve süresinin ölçülmesi önemlidir. Saatte dört veya daha sık ortaya çıkan kasılmaların mutlaka doktora bildirilmesi gerekir” açıklamalarında bulundu.

“Erken doğan bebekler için yeni doğan yoğun bakım ünitesi şart”

Bebeğin pozisyonu, büyümesi, plasentanın durumu ve amniyotik sıvı miktarı ile bebeğin kalp atışları ve rahim kasılmaları kardiyotokografi - nonstress test (NST) ile değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Özay, tam donanımlı merkezlerde gerçekleştirilen düzenli gebelik kontrollerinin tedavi şansı açısından da büyük önem taşıdığını belirtti.

Ayrıca erken doğan bebeklerin mutlaka yeni doğan yoğun bakım ünitesine ihtiyaç duyacağını belirten Özay; “Anne karnında gelişimini tamamlayamamış bebekler, vücut ısılarını dengelemekte de sorun yaşarlar. Fizyolojik sarılık prematüre bebeklerde otuz yedinci gebelik haftasını doldurup doğan bebeklere oranla daha da sık ortaya çıkmaktadır. Bebeklerin nörolojik gelişimi için sarılığın uygun tedavisi büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, otuz yedinci gebelik haftasını doldurmadan doğan bebeklerin yeni doğan yoğun bakım ünitesinde takip edilmesi çok önemlidir” diyerek açıklamalarını sonlandırdı.
Kaynak: İHA