'Köpek Memesi Hastalığı, İltihaplı Apselerle Ortaya Çıkar'

Dermatoimmünoloji ve Alerji Derneği Başkanı Prof. Dr. Nilgün Atakan: 'HS, toplumun yüzde birinde görülür. Kıl ve ter bezlerinin bulunduğu yerlerde ağrılı ve iltihaplı apselerle ortaya çıkar. Hastalık kadınlarda daha sık ortaya çıkıyor. Kadınlarda 3,5 kat daha fazla görülen bir hastalıktır'

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi, Dermatoimmünoloji ve Alerji Derneği Başkanı Prof. Dr. Nilgün Atakan, halk arasında "köpek memesi hastalığı" olarak bilinen Hidradenitis Suppurativa'ya (HS) ilişkin, "HS, toplumun yüzde birinde görülüyor. Kıl ve ter bezlerinin bulunduğu yerlerde ağrılı ve iltihaplı apselerle ortaya çıkar. Hastalık kadınlarda daha sık ortaya çıkıyor. Kadınlarda 3,5 kat daha fazla görülen bir hastalıktır." dedi.

Dermoimmünoloji ve Alerji Derneği tarafından global biyofarma şirketi AbbVie'nin desteğiyle halk arasında "köpek memesi hastalığı" olarak bilinen HS'ye dikkati çekmek amacıyla başlatılan farkındalık kampanyası kapsamında, Taksim'de bir otelde basın toplantısı düzenlendi.

Burada konuşan Atakan, HS'nin ter bezlerinin yoğun olduğu meme altları, koltuk altları, kasık bölgesi, genital bölge, anüs çevresinde ya da nadiren ensede, saçlı deride görülen ağrılı, kötü kokulu ve akıntılı şişlikler şeklinde ortaya çıkan kronik bir deri hastalığı olduğunu söyledi.

HS'nin aynı zamanda bir kıl bezi hastalığı olduğunu dile getiren Atakan, genetik yatkınlık, aşırı kilo, friksiyon, sürtünme, bakterilerin yapı değiştirmesi ve sigara tüketimi gibi çeşitli nedenlerle kıl bezindeki ünite tıkanarak, "inflamasyon" denilen bir reaksiyona yol açtığını, bölgede iltihap birikimine ve şişliğe neden olduğunu anlattı.

- "Toplumun yüzde birinde görülür"

Prof. Dr. Atakan, iltihabın zamanla patladığını, bir başka ünite hastalanınca ikisi arasında tüneller oluştuğunu ve zamanla çekintilerin oluşmasıyla hastalığın ilerlediğini kaydederek, şu bilgileri verdi:

"HS, toplumun yüzde birinde görülür. Kıl ve ter bezlerinin bulunduğu yerlerde ağrılı ve iltihaplı apselerle ortaya çıkar. Hastalık kadınlarda daha sık ortaya çıkıyor. Kadınlarda 3,5 kat daha fazla görülen bir hastalıktır. İnsanların en aktif çağlarında ortaya çıkıyor. Erkeklerde daha çok kasık, koltuk altı ve kalçalarda görülürken, göğüs altında daha nadir görülür. Kadınlarda ise kasık, koltuk altı, göğüs altı ve arasında, genital bölgede sık ortaya çıkar. Bu bölgelerde görülen ağrılı şişlikler, onların boşalması, ortaya çıkan çeşitli ülserler, onların birbirleriyle bağlantılı olduğu deri altında giden tüneller, çekinciler gibi hiç durmaksızın boşalan, giderek ilerleyen bir hastalıktır. Son derece ağrılıdır. Bu şekilde devam eden lezyonlar bu çekintilerle birlikte bölgede fonksiyon bozukluğuna da neden olabilir."

Hastalığın 21-23 yaş arasındaki kadınlarda daha sık görüldüğünü vurgulayan Atakan, hastalığın, birinci derece akrabalarında bu rahatsızlığı olan kişilerde görülme oranının yüzde 34 olduğunu aktardı.

Prof. Dr. Atakan, bu hastaların tanı almasının geciktiğinin altını çizerek, "Geç tanı geç tedaviyi getiriyor. Yükü ağır bir hastalıktır. Hastanın yaşam kalitesi belirgin olarak olumsuz etkiler. Bu hastalar utanç ve kişisel farkındalıklarının altında ezilerek, toplumdan uzaklaşırlar. Bu hastalık başka hastalıklarla birlikte seyrediyor. Kalp ve akciğer hastalıkları gibi önemli hastalıklar da mevcut. Hastalığın direkt neden olduğu komplikasyonlara bakarsak, özellikle böbreklerde 'amiloid' denilen bir madde birikiyor ve kronik böbrek yetmezliğine kadar gidiyor. Bu hastalıkta erken tanı ve tedavi çok önemli." diye konuştu.

- Tanı süreci yaklaşık 7 yıl

Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Başak Yalçın da HS'nin tanı sürecinin yaklaşık 7 yıl sürdüğünü, hastanın bu süreçte, yaklaşık 17 muayene olduğunu, 3 farklı disiplin ve 5 doktora gittiğini belirtti.

HS'nin özel bölgelerde ortaya çıkan ve psikososyal yükü ağır olan bir hastalık olduğuna işaret eden Yalçın, şunları söyledi:

"Hastalığın ortaya çıkardığı kötü koku, akıntı gibi nedenlerle bu hastalar toplumdan uzaklaşıyor. Toplumdaki sosyal hayatlarına bu hastaları bir an önce sokabilmemiz lazım. 7 yıllık tanı süresi bunun için çok uzun. Bunun için hastaları en başından itibaren tedavi etmeliyiz. Tedavinin erken dönemde yapılmasıyla daha kolay ve daha başarılı sonuçlar elde ediyoruz. HS, öksüz bir hastalık. Hastalarımızı cesaretlendirmemiz ve onlara doğru yol olan dermatologları göstermemiz lazım."

10 yıldır HS hastası olan Hüseyin Karaçelik ise hastalığı boyunca yaşadığı zorlukları anlatarak, 4 yıldır tedavi gördüğünü ve daha iyi olduğunu, sosyal hayatının düzene girmeye başladığını ifade etti.
Kaynak: AA