'İstanbul Sözleşmesi Derhal Feshedilmeli'
Saadet Partisi Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman: 'Kim ne diyorsa desin, hangi tarafta durursa dursun, toplumu bir felakete ve uçuruma sürükleyen, haneleri birbirinden ayıran İstanbul Sözleşmesi derhal feshedilmelidir'.
Saadet Partisi (SP) Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman, "Kim ne diyorsa desin, hangi tarafta durursa dursun, toplumu bir felakete ve uçuruma sürükleyen, haneleri birbirinden ayıran İstanbul Sözleşmesi derhal feshedilmelidir." dedi.
Karaduman, Mecliste düzenlediği basın toplantısında İstanbul Sözleşmesi ile Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Kanunu'nu eleştirdi.
Ailenin ve evliliğin uygunsuz bir kurum olarak anlatıldığını savunan Karaduman, gençleri toplumun temeli olan aileden uzaklaştırmak için sistematik politikaların devreye sokulduğunu öne sürdü.
Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'ni imzalayan ilk ülke olduğunu anımsatan Karaduman, "Mevcut iktidar eliyle hiçbir fikir alışverişine başvurulmadan aceleyle oldu bittiye getirilerek imzalanan İstanbul Sözleşmesi adı verilen ucube, adeta aile yapımızı çökertmek için kaleme alınmış bir metindir. Aileyi korumaya yönelik düzenlemeler bu sözleşmeye dayandırılarak çıkarılmış ve aileyi yıkmayı detaylandırmıştır." diye konuştu.
Aile birliğinin karşılıklı sorumluluklara dayandığına işaret eden Karaduman "Oysa İstanbul Sözleşmesi ve Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Kanunu, söz konusu ortaklığı parçalamakta ve hayatlarını birleştirmiş olan kadın ve erkeği birbirinden bağımsız iki varlık olarak ele almaktadır. Ortak bir yaşam olan evin bir tarafa uygulanacak pozitif ayrımcılık neticesinde birliktelik hissini artık vermeyeceği açıktır." değerlendirmesinde bulundu.
- "İstanbul Sözleşmesiyle boşanmalar arttı"
Karaduman, kanunun uygulanmaya başlamasıyla boşanma oranlarının arttığını, evlilik oranlarında ise azalma görüldüğünü söyledi. Karaduman, "İstanbul Sözleşmesi'nin imzalanmasından önceki 2004-2013 yıllarındaki TÜİK verilerine baktığımızda 1 milyon 75 bin 765 çift boşanırken, 6 milyon 144 bin 124 bin çiftin evlendiğini görüyoruz. Sözleşmenin uygulanmasından sonraki 2013-2017 yıllarında ise 642 bin 623 çift boşanırken 2 milyon 993 bin 776 çift ise evlenmiştir." ifadelerini kullandı.
Kadınların sadece bir çocuğu doğurmadığına, aynı zamanda bir toplumu doğuran ve yetiştiren konumda olduğuna işaret eden Karaduman, hiçbir şiddetin mazur görülemeyeceğini vurguladı.
İstanbul Sözleşmesi'nin kadına yönelik şiddeti önleyemediğini belirten Karaduman, "Kadın ya da erkek hiç fark etmez, bir tarafın beyanını esas alıp bunun üzerine yaptırımda bulunmak yapmak değil, yıkmaktır. 2011 yılında 121 kadın cinayeti yaşanırken bu rakam 2018 yılında 490'a çıkmıştır. Kadın cinayetlerinin artmasına neden olmasına rağmen neden bu sözleşme ve kanun neden hala yürürlüktedir?" diye konuştu.
İstanbul Sözleşmesi'nin kadın erkek eşitliği meselesinden ziyade küresel emperyalizmin ülkelerin nüfusunu kontrol altına alma çabası olduğunu savunan Karaduman, "Kim ne diyorsa desin, hangi tarafta durursa dursun, toplumu bir felakete ve uçuruma sürükleyen, haneleri birbirinden ayıran İstanbul Sözleşmesi derhal feshedilmelidir. Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, bu kanunu yeniden gözden geçirmelidir. Yeni bir düzenleme yapılmalıdır. Aileyi parçalayan, anneyi, babayı ve çocuğu ayrı taraflar olarak gören bu yasaya karşı herkesi birleşmeye çağırıyoruz." dedi.
Kaynak: AA
Karaduman, Mecliste düzenlediği basın toplantısında İstanbul Sözleşmesi ile Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Kanunu'nu eleştirdi.
Ailenin ve evliliğin uygunsuz bir kurum olarak anlatıldığını savunan Karaduman, gençleri toplumun temeli olan aileden uzaklaştırmak için sistematik politikaların devreye sokulduğunu öne sürdü.
Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'ni imzalayan ilk ülke olduğunu anımsatan Karaduman, "Mevcut iktidar eliyle hiçbir fikir alışverişine başvurulmadan aceleyle oldu bittiye getirilerek imzalanan İstanbul Sözleşmesi adı verilen ucube, adeta aile yapımızı çökertmek için kaleme alınmış bir metindir. Aileyi korumaya yönelik düzenlemeler bu sözleşmeye dayandırılarak çıkarılmış ve aileyi yıkmayı detaylandırmıştır." diye konuştu.
Aile birliğinin karşılıklı sorumluluklara dayandığına işaret eden Karaduman "Oysa İstanbul Sözleşmesi ve Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Kanunu, söz konusu ortaklığı parçalamakta ve hayatlarını birleştirmiş olan kadın ve erkeği birbirinden bağımsız iki varlık olarak ele almaktadır. Ortak bir yaşam olan evin bir tarafa uygulanacak pozitif ayrımcılık neticesinde birliktelik hissini artık vermeyeceği açıktır." değerlendirmesinde bulundu.
- "İstanbul Sözleşmesiyle boşanmalar arttı"
Karaduman, kanunun uygulanmaya başlamasıyla boşanma oranlarının arttığını, evlilik oranlarında ise azalma görüldüğünü söyledi. Karaduman, "İstanbul Sözleşmesi'nin imzalanmasından önceki 2004-2013 yıllarındaki TÜİK verilerine baktığımızda 1 milyon 75 bin 765 çift boşanırken, 6 milyon 144 bin 124 bin çiftin evlendiğini görüyoruz. Sözleşmenin uygulanmasından sonraki 2013-2017 yıllarında ise 642 bin 623 çift boşanırken 2 milyon 993 bin 776 çift ise evlenmiştir." ifadelerini kullandı.
Kadınların sadece bir çocuğu doğurmadığına, aynı zamanda bir toplumu doğuran ve yetiştiren konumda olduğuna işaret eden Karaduman, hiçbir şiddetin mazur görülemeyeceğini vurguladı.
İstanbul Sözleşmesi'nin kadına yönelik şiddeti önleyemediğini belirten Karaduman, "Kadın ya da erkek hiç fark etmez, bir tarafın beyanını esas alıp bunun üzerine yaptırımda bulunmak yapmak değil, yıkmaktır. 2011 yılında 121 kadın cinayeti yaşanırken bu rakam 2018 yılında 490'a çıkmıştır. Kadın cinayetlerinin artmasına neden olmasına rağmen neden bu sözleşme ve kanun neden hala yürürlüktedir?" diye konuştu.
İstanbul Sözleşmesi'nin kadın erkek eşitliği meselesinden ziyade küresel emperyalizmin ülkelerin nüfusunu kontrol altına alma çabası olduğunu savunan Karaduman, "Kim ne diyorsa desin, hangi tarafta durursa dursun, toplumu bir felakete ve uçuruma sürükleyen, haneleri birbirinden ayıran İstanbul Sözleşmesi derhal feshedilmelidir. Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, bu kanunu yeniden gözden geçirmelidir. Yeni bir düzenleme yapılmalıdır. Aileyi parçalayan, anneyi, babayı ve çocuğu ayrı taraflar olarak gören bu yasaya karşı herkesi birleşmeye çağırıyoruz." dedi.