AB'den Doğu Akdeniz Açıklaması
AB Komisyonu Sözcüsü Maja Kocijancic: 'AB Konseyinin haziranda yaptığı görevlendirme doğrultusunda AB Komisyonu ve Dış İlişkiler Servisi olarak Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de sondaj faaliyetlerine karşı tedbirler içeren seçenekleri AB Konseyine sunduk'.
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki sondaj faaliyetlerine karşı kısıtlayıcı tedbir seçeneklerinin AB Konseyine iletildiğini açıkladı.
Günlük basın toplantısında konuşan AB Komisyonu Sözcüsü Maja Kocijancic, "AB Konseyinin haziranda yaptığı görevlendirme doğrultusunda AB Komisyonu ve Dış İlişkiler Servisi olarak Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de sondaj faaliyetlerine karşı tedbirler içeren seçenekleri AB Konseyine sunduk." ifadesini kullandı.
Kocijancic, Türkiye'ye yönelik olası bir kısıtlayıcı tedbir konusunda, "Bu noktadan sonra süreci AB Konseyi ilerletecektir." değerlendirmesinde bulundu.
AB, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon kaynaklarına ilişkin faaliyetlerinin yasa dışı olduğunu iddia ederek bazı tedbirler alacağını açıklamıştı.
Basına sızan taslak belgeye göre kısıtlayıcı tedbirler arasında Türkiye'ye sağlanan AB fonlarında kesinti yapılması, Avrupa Yatırım Bankasının Türkiye'deki kredi faaliyetlerinin gözden geçirilmesi, Türkiye-AB arasında devam eden havacılık anlaşması müzakerelerinin askıya alınması, ekonomi, enerji, ulaştırma ve tarım gibi alanlarda bakanlar seviyesinde toplantıların yapılmaması, hidrokarbon arama çalışmalarının devamında ise daha fazla yaptırım uygulanması gibi seçenekler olduğu iddia ediliyor.
Söz konusu belge üzerinde AB üyesi ülke temsilcileri müzakereleri sürdürüyor. Nihai metnin olası değişikliklerle beraber 15 Temmuz'da düzenlenecek AB Dışişleri Konseyi toplantısında onaylanması öngörülüyor.
- AB tek taraflı davranıyor
AB'nin Doğu Akdeniz'deki faaliyetlere ilişkin sadece üyeleri olan Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin (GKRY) tezlerini baz alarak hareket etmesi dikkati çekiyor.
AB'nin Doğu Akdeniz'de en uzun kıyı şeridine sahip olan Türkiye'nin egemen hak ve çıkarlarını göz ardı etmesi tepki ile karşılanıyor.
Türkiye, GKRY'nin Doğu Akdeniz'de tek taraflı eylemleri ile bir "oldu bitti" senaryosunu engellemeye çalışıyor.
Bu çerçevede Türkiye, kendi kıta sahanlığı haklarını ve Ada'nın ortak sahibi Kıbrıs Türklerinin haklarını korumaya devam edeceğini belirtiyor.
Türkiye, Barbaros Hayreddin Paşa sismik araştırma, Fatih ve Yavuz sondaj gemileriyle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) ruhsat verdiği alanlarda sondaj ve arama çalışmaları yapıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Doğu Akdeniz'deki gelişmelere dair, "Arzumuz isteğimiz Ege'de ve Akdeniz'de herhangi bir sıkıntıyı bundan sonraki süreçte asla yaşamayalım. Şu anda sondaj gemilerimiz arama, tarama çalışmaları ile koordineli olarak kendi yol haritası içinde bu süreci devam ettiriyor. Bu konuda sağdan soldan bazı rahatsız edici sesler çıkabilir ama bu seslerin hiç birisinin bizi bu yolumuzdan alıkoymayacağını daha önce de zaten açıkladık. Bugün de aynı noktadayım, aynı şeyleri söylüyorum." açıklamasında bulunmuştu.
Dışişleri Bakanlığı da yaptığı yazılı açıklamada, "AB de Rum-Yunan ikilisinin, Ada'nın eşit sahiplerinden Kıbrıs Türklerinin hakları üzerinden oynadığı oyuna ortak olarak bu hukuksuzluğun bir aktörü haline gelmiştir. Böylece Avrupa Birliği'nin, Kıbrıs meselesinin çözümüne yönelik müzakere süreçlerinde tarafsız bir arabulucu rolünü üstlenemeyeceği açıkça ortaya çıkmıştır." ifadesini kullanmıştı.
Kaynak: AA
Günlük basın toplantısında konuşan AB Komisyonu Sözcüsü Maja Kocijancic, "AB Konseyinin haziranda yaptığı görevlendirme doğrultusunda AB Komisyonu ve Dış İlişkiler Servisi olarak Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de sondaj faaliyetlerine karşı tedbirler içeren seçenekleri AB Konseyine sunduk." ifadesini kullandı.
Kocijancic, Türkiye'ye yönelik olası bir kısıtlayıcı tedbir konusunda, "Bu noktadan sonra süreci AB Konseyi ilerletecektir." değerlendirmesinde bulundu.
AB, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon kaynaklarına ilişkin faaliyetlerinin yasa dışı olduğunu iddia ederek bazı tedbirler alacağını açıklamıştı.
Basına sızan taslak belgeye göre kısıtlayıcı tedbirler arasında Türkiye'ye sağlanan AB fonlarında kesinti yapılması, Avrupa Yatırım Bankasının Türkiye'deki kredi faaliyetlerinin gözden geçirilmesi, Türkiye-AB arasında devam eden havacılık anlaşması müzakerelerinin askıya alınması, ekonomi, enerji, ulaştırma ve tarım gibi alanlarda bakanlar seviyesinde toplantıların yapılmaması, hidrokarbon arama çalışmalarının devamında ise daha fazla yaptırım uygulanması gibi seçenekler olduğu iddia ediliyor.
Söz konusu belge üzerinde AB üyesi ülke temsilcileri müzakereleri sürdürüyor. Nihai metnin olası değişikliklerle beraber 15 Temmuz'da düzenlenecek AB Dışişleri Konseyi toplantısında onaylanması öngörülüyor.
- AB tek taraflı davranıyor
AB'nin Doğu Akdeniz'deki faaliyetlere ilişkin sadece üyeleri olan Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin (GKRY) tezlerini baz alarak hareket etmesi dikkati çekiyor.
AB'nin Doğu Akdeniz'de en uzun kıyı şeridine sahip olan Türkiye'nin egemen hak ve çıkarlarını göz ardı etmesi tepki ile karşılanıyor.
Türkiye, GKRY'nin Doğu Akdeniz'de tek taraflı eylemleri ile bir "oldu bitti" senaryosunu engellemeye çalışıyor.
Bu çerçevede Türkiye, kendi kıta sahanlığı haklarını ve Ada'nın ortak sahibi Kıbrıs Türklerinin haklarını korumaya devam edeceğini belirtiyor.
Türkiye, Barbaros Hayreddin Paşa sismik araştırma, Fatih ve Yavuz sondaj gemileriyle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) ruhsat verdiği alanlarda sondaj ve arama çalışmaları yapıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Doğu Akdeniz'deki gelişmelere dair, "Arzumuz isteğimiz Ege'de ve Akdeniz'de herhangi bir sıkıntıyı bundan sonraki süreçte asla yaşamayalım. Şu anda sondaj gemilerimiz arama, tarama çalışmaları ile koordineli olarak kendi yol haritası içinde bu süreci devam ettiriyor. Bu konuda sağdan soldan bazı rahatsız edici sesler çıkabilir ama bu seslerin hiç birisinin bizi bu yolumuzdan alıkoymayacağını daha önce de zaten açıkladık. Bugün de aynı noktadayım, aynı şeyleri söylüyorum." açıklamasında bulunmuştu.
Dışişleri Bakanlığı da yaptığı yazılı açıklamada, "AB de Rum-Yunan ikilisinin, Ada'nın eşit sahiplerinden Kıbrıs Türklerinin hakları üzerinden oynadığı oyuna ortak olarak bu hukuksuzluğun bir aktörü haline gelmiştir. Böylece Avrupa Birliği'nin, Kıbrıs meselesinin çözümüne yönelik müzakere süreçlerinde tarafsız bir arabulucu rolünü üstlenemeyeceği açıkça ortaya çıkmıştır." ifadesini kullanmıştı.