Anayasa Mahkemesi'nden Mülkiyet Hakkını İhlal Kararı
Anayasa Mahkemesi, kamulaştırma davasında taşınmaz sahibinden vekalet ücreti alınmasına hükmedilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verdi.
Anayasa Mahkemesi, kamulaştırma davasında taşınmaz sahibinden vekalet ücreti alınmasına hükmedilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verdi.
Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, Sadettin Ekiz'e ait taşınmazın da içinde bulunduğu alan için Bakanlar Kurulunca acele kamulaştırma kararı alındı.
Bu kapsamda Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ) tarafından taşınmaza acele el koyma talebinde bulunuldu. Asliye Hukuk Mahkemesi, bu talebi kabul etti. DSİ ile Sadettin Ekiz kamulaştırma bedeli konusunda anlaşamadı ve satın alma usulü başarısız oldu.
DSİ, bunun üzerine Ekiz aleyhine aynı mahkemede kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davası açtı, mahkeme taşınmazın tapu kaydının iptaline ve DSİ adına tapuya tesciline hükmetti. Mahkeme, ayrıca tarafların vekalet ücreti ödemesine karar verdi.
Taraflarca temyiz edilen karar, Yargıtay tarafından bozulurken, bozma kararına uyan mahkeme, yeni bir kamulaştırma bedeli tespit etti. Davacı idare, öncekinden daha yüksek belirlenen bu bedele itiraz etti ve temyize gitti.
Yargıtay, temyiz edilen hükmün düzeltilerek onanmasına ve davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine karar verdi.
Ekiz, vekalet ücreti adı altında idareye ödeme yapılmasının kamulaştırma bedelini azalttığını belirterek, mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.
Yüksek mahkeme, başvurucunun mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verdi.
- Mahkemenin değerlendirmesi
Kararda, Anayasa'nın 13. ve 35. maddelerine göre bireylerin mülkiyet hakları ve müdahale ile elde edilmek istenen kamu yararı amacı arasında adil bir denge kurulması gerektiği belirtildi. Diğer taraftan davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğu vurgulandı.
Yargılama sırasında hangi delillerin toplanacağı ve nasıl değerlendirileceği derece mahkemelerinin takdirinde olmakla birlikte, uyuşmazlığın çözümüne hiçbir yarar sağlamadığı ilk bakışta anlaşılan yargılama masraflarının yapılmasının müdahaleyi ölçüsüz kılacağına işaret edildi.
Yargı makamlarının yargılama giderlerine hükmederken, mülkiyet hakkının korunması hususunun gerektirdiği dikkat ve özeni göstermesi, ölçüsüz bir külfete yol açmaması gerektiği vurgulanan kararda, şunlar kaydedildi:
"Somut olayda mahkeme, başvurucunun kamulaştırmayı yapan idareye 1.500 lira vekalet ücreti ödemesine karar vermiştir. Bu tutar, hükmedilen kamulaştırma bedelinin yaklaşık yüzde 15'ine tekabül etmektedir. Öncelikle vekalet ücreti ödenmesine karar verilen davanın, kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil talebine ilişkin olduğuna dikkati çekmek gerekir. Kamu makamları taşınmazın gerçek bedelini mülkünden yoksun bıraktıkları başvurucuya ödemek durumundadır.
Diğer taraftan idari ve yargısal süreçteki masrafların ancak haklı gösterilebilecek belirli koşulların varlığı halinde mülk sahibine yükletilmesi mümkün görülebilir. Bu masrafların her durumda mülk sahibine yükletilmesi, başvurucuya aşırı bir külfet yüklenmesine yol açabileceği gibi kamulaştırma bedelinin gerçek değeri üzerinden ödenmesini de engellemiş olur. Dolayısıyla kamulaştırma davalarında yargılama giderleri yönünden yapılacak orantılılık incelemesi diğer davalara göre farklılık göstermektedir."
Öte yandan, dava sonunda haklı çıkan başvurucunun yargılama sürecinde aşırı bir talebinin veya karşı tarafın gereksiz masraflar yapmasına yol açabilecek bir davranışının olduğunun da ortaya konulamamış olduğu belirtilerek, kamulaştırma bedelinin nispeten düşük belirlendiği hallerde vekalet ücretinin aynı oranda düşük belirlenmesi gerektiğine işaret edildi.
Kararda, "Sonuç olarak, müdahalenin dayandığı kamu yararı ile başvurucunun mülkiyet hakkının korunması arasındaki adil denge, başvurucu aleyhine bozulmuş olduğundan dolayı başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahale ölçüsüzdür. Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir." ifadesi kullanıldı.
Kaynak: AA
Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, Sadettin Ekiz'e ait taşınmazın da içinde bulunduğu alan için Bakanlar Kurulunca acele kamulaştırma kararı alındı.
Bu kapsamda Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ) tarafından taşınmaza acele el koyma talebinde bulunuldu. Asliye Hukuk Mahkemesi, bu talebi kabul etti. DSİ ile Sadettin Ekiz kamulaştırma bedeli konusunda anlaşamadı ve satın alma usulü başarısız oldu.
DSİ, bunun üzerine Ekiz aleyhine aynı mahkemede kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davası açtı, mahkeme taşınmazın tapu kaydının iptaline ve DSİ adına tapuya tesciline hükmetti. Mahkeme, ayrıca tarafların vekalet ücreti ödemesine karar verdi.
Taraflarca temyiz edilen karar, Yargıtay tarafından bozulurken, bozma kararına uyan mahkeme, yeni bir kamulaştırma bedeli tespit etti. Davacı idare, öncekinden daha yüksek belirlenen bu bedele itiraz etti ve temyize gitti.
Yargıtay, temyiz edilen hükmün düzeltilerek onanmasına ve davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine karar verdi.
Ekiz, vekalet ücreti adı altında idareye ödeme yapılmasının kamulaştırma bedelini azalttığını belirterek, mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.
Yüksek mahkeme, başvurucunun mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verdi.
- Mahkemenin değerlendirmesi
Kararda, Anayasa'nın 13. ve 35. maddelerine göre bireylerin mülkiyet hakları ve müdahale ile elde edilmek istenen kamu yararı amacı arasında adil bir denge kurulması gerektiği belirtildi. Diğer taraftan davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğu vurgulandı.
Yargılama sırasında hangi delillerin toplanacağı ve nasıl değerlendirileceği derece mahkemelerinin takdirinde olmakla birlikte, uyuşmazlığın çözümüne hiçbir yarar sağlamadığı ilk bakışta anlaşılan yargılama masraflarının yapılmasının müdahaleyi ölçüsüz kılacağına işaret edildi.
Yargı makamlarının yargılama giderlerine hükmederken, mülkiyet hakkının korunması hususunun gerektirdiği dikkat ve özeni göstermesi, ölçüsüz bir külfete yol açmaması gerektiği vurgulanan kararda, şunlar kaydedildi:
"Somut olayda mahkeme, başvurucunun kamulaştırmayı yapan idareye 1.500 lira vekalet ücreti ödemesine karar vermiştir. Bu tutar, hükmedilen kamulaştırma bedelinin yaklaşık yüzde 15'ine tekabül etmektedir. Öncelikle vekalet ücreti ödenmesine karar verilen davanın, kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil talebine ilişkin olduğuna dikkati çekmek gerekir. Kamu makamları taşınmazın gerçek bedelini mülkünden yoksun bıraktıkları başvurucuya ödemek durumundadır.
Diğer taraftan idari ve yargısal süreçteki masrafların ancak haklı gösterilebilecek belirli koşulların varlığı halinde mülk sahibine yükletilmesi mümkün görülebilir. Bu masrafların her durumda mülk sahibine yükletilmesi, başvurucuya aşırı bir külfet yüklenmesine yol açabileceği gibi kamulaştırma bedelinin gerçek değeri üzerinden ödenmesini de engellemiş olur. Dolayısıyla kamulaştırma davalarında yargılama giderleri yönünden yapılacak orantılılık incelemesi diğer davalara göre farklılık göstermektedir."
Öte yandan, dava sonunda haklı çıkan başvurucunun yargılama sürecinde aşırı bir talebinin veya karşı tarafın gereksiz masraflar yapmasına yol açabilecek bir davranışının olduğunun da ortaya konulamamış olduğu belirtilerek, kamulaştırma bedelinin nispeten düşük belirlendiği hallerde vekalet ücretinin aynı oranda düşük belirlenmesi gerektiğine işaret edildi.
Kararda, "Sonuç olarak, müdahalenin dayandığı kamu yararı ile başvurucunun mülkiyet hakkının korunması arasındaki adil denge, başvurucu aleyhine bozulmuş olduğundan dolayı başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahale ölçüsüzdür. Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir." ifadesi kullanıldı.