'Yedi Düvel Meselesi Bugün De Bitmiş Değildir'
İçişleri Bakan Yardımcısı Muhterem İnce: 'Yedi düvel meselesi aslında bugün de bitmiş değildir. Birkaç gün önce Yeni Zelanda'da yaşanan hadisenin verdiği mesaj da orada teröristin açıkladığı raporda belirtilenler de açık ve ortadadır' 'Bilesiniz ki karşımızda her zaman bir 'Yedi düvel' mutlaka olmuştur. Çanakkale'de bir olup bu topraklara saldırdılar, akabinde İstiklal Harbi'nde yine bir aradaydılar, bugün de araç olarak kullandıkları terör örgütleriyle, bazen ekonomik operasyonlarla tekrar tekrar deniyorlar'
İçişleri Bakan Yardımcısı Muhterem İnce, "Yedi düvel meselesi aslında bugün de bitmiş değildir. Birkaç gün önce Yeni Zelanda'da yaşanan hadisenin verdiği mesaj da, orada teröristin açıkladığı raporda belirtilenler de açık ve ortadadır." dedi.
İnce, Gölbaşı Vali Galip Demirel Vilayetler Evi'nde18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi'nin 104. yıl dönümü dolayısıyla şehit aileleri, gazi ve gazi yakınlarıyla kahvaltıda bir araya geldi.
Şehitlerin ve gazilerin haklarını asla ödeyemeyeceklerini belirten İnce, kendilerine düşenin yaşananları unutturmamak, gerekli dersleri çıkarmak ve acıların tekrar yaşanmadığı bir gelecek için çalışmak olduğunu ifade etti.
Bu topraklardaki mücadelenin, Türkiye'ye yönelik tehditlerin bitmediğine işaret eden İnce, "Allah'a şükür, aslanlarımız, kahramanlarımız da bitmiş değil. Çok önemli bir coğrafyada yaşıyoruz. Bulunduğu konum itibarıyla daima tehdit altında ve daima göz önünde, arzu edilen, hakim olunmak istenen, üzerinde hesaplar yapılan bir ülkedeyiz. Tarih boyunca da hep böyle olmuş." diye konuştu.
Muhterem İnce, Çanakkale Savaşı'ndan, sivillerin tankların önüne yattığı, kurşunların üzerine yürüdüğü 15 Temmuz'a kadar, bu toprakların ve bu milletin karakterinin, yaşadıklarının değişmediğini vurgulayarak şunları kaydetti:
"Dikkat edin, kahramanlarımız, sadece bu ülkenin askeri, polisi, jandarması, sahil güvenliği değil, milletin tamamı bu mücadelenin içindedir. Aziz milletimizin vatanla, devletle, bayrakla ilgili çok farklı bir refleksi var. Bunlardan birisinde bir tehlike algıladığında talimat beklemiyor. 'Ben yapabilir miyim?' demiyor. Nene Hatun asker miydi? Şerife Bacı polis miydi? Hayır. Aynı şekilde 15 Temmuz gecesi sokağa inenler; kuaför, çaycı, terzi, işçi, memur, sivil insanlar değil miydi? Evet. İşte bu bir karakterdir ve yaşadıklarımız gösteriyor ki şu anda bu salonda bir arada olmamız bize gösteriyor ki bu aziz millet, bu asil millet, o karakterden, o şuurdan hiçbir şey kaybetmiş değildir. Bu salondaki kardeşlerimizin evlatları, eşleri, babaları, dün atası, dedesi ne yaptıysa onu yapmıştır ve o yüce makamlara öyle erişmişlerdir. Bakın 15 Temmuz kahramanlarından Ömer Halisdemir'in cenazesinde şehidimizin babası, şehidimize o emri veren komutana sarılıyordu. Yan yana duruyorlardı. İşte bu ruh, bizi ayakta tutan ruhtur ve bunu başka bir ülkede görmeniz, iddia ediyorum ki mümkün değildir."
- "Biz İspanya'da zulümden kaçan Yahudilere kucak açtık"
Bu toprakların, sadece şehit verilen topraklar olmadığını, tarih boyunca bir merhamet yurdu olarak da var olduğunu aktaran İnce, "Biz İspanya'da zulümden kaçan Yahudilere kucak açtık. Yine tarih boyunca Avrupa'dan, dini ve milleti farklı binlerce insana kucak açtık. 1989'da Bulgaristan'daki zulümden kaçan soydaşlarımıza kucak açtık. Hiçbirisinde para pul hesabı yapmadık. Dün bunu yapmıştık, bugün de Suriye'de ölümden kaçan insanlara kapılarımızı açtık. Hiç merak etmeyin, Türkiye bu işten zarar görmemiştir, görmeyecektir." ifadelerini kullandı.
Devletlerin de insanlar gibi duygusu ve ruhunun olduğuna işaret eden Bakan Yardımcısı Muhterem İnce, şöyle devam etti:
"Biz sınırımızdaki askerlere, görevlilere 'Bunları almayın, yaklaşanı vurun.' diyemezdik. Deseydik de bizim evlatlarımız bunu yapamazdı. Çanakkale Şehitliği'nde Hama'dan, Halep'ten, Şam'dan, İdlib'den, Lazkiye'den, Deyrezor'dan, Maret-ün Numan'dan ve mezar taşlarında şehir belirtilmeden sadece 'Suriye' yazan bin 129 şehidimiz var. Bir an için düşünün, Suriye'den sınırımıza gelen insanların arasında dedesi Çanakkale'de şehit düşmüş insanlar varken, o kapıyı kapatmak bize yakışır mıydı? Yakışmazdı ve biz bunu yapamazdık. Kim ne der, nasıl yorumlar bilemem ama bizim göğsümüzde taşıdığımız kalple, batımızdaki milletlerin taşıdıkları kalp, hiç aynı değil. Bunu kabul ediyoruz ve bundan gurur duyuyoruz."
- "Karşımızda her zaman bir 'Yedi düvel' mutlaka olmuştur"
Çanakkale Savaşı ile ilgili sık sık söylenen "Yedi düvel bir araya geldi" ifadesini anımsatan İnce, "Bilesiniz ki karşımızda her zaman bir 'Yedi düvel' mutlaka olmuştur. Çanakkale'de bir olup bu topraklara saldırdılar, akabinde İstiklal Harbi'nde yine biradaydılar, bugün de araç olarak kullandıkları terör örgütleriyle, bazen ekonomik operasyonlarla tekrar tekrar deniyorlar." değerlendirmesini yaptı.
Operasyon düzenledikleri mağara ve sığınaklardan, daha tek mermi atılmamış silahların çıktığına dikkati çeken İnce, şöyle konuştu:
"Dünyanın çeşitli ülkelerinin çoğunlukla da Batı ülkelerinin imalatı bunlar. Amerika zaten hepimizin bildiği gibi malum, binlerce tır silahı PKK'ya hediye etti. Yine Bakanlığımızın ilgili birimlerinde resmi raporları var. Avrupa'nın bizimle hiç ilgisi olmayan ülkelerinden, PKK'ya müzahir derneklere milyon dolarlık bağışlar yaptılar. Oturum hakkı için bu salondaki herhangi birisi başvursa kesinlikle kabul etmezler ama bugün Türkiye'nin kırmızı bültenle aradığı teröristlere sığınma hakkı, oturum hakkı ve daha bir sürü hakkı kolaylıkla verebiliyorlar. Dolayısıyla yedi düvel meselesi aslında bugün de bitmiş değildir. Birkaç gün önce Yeni Zelanda'da yaşanan hadisenin verdiği mesaj da, orada teröristin açıkladığı raporda belirtilenler de açıktır, ortadadır, bizlerin dikkatini de çekmelidir."
- "Türkiye'yi bölmeye çalışanlara aman vermedik"
Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Arif Çetin de Çanakkale'de bir metrekareye 6 bin merminin düştüğünü dile getirdi.
Çanakkale Savaşı'nda 257 bin şehit verildiğini ifade eden Orgeneral Çetin, "Çanakkale destanı atalarımızın bir zaferidir, bizlere armağan ettiği bir destandır. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş felsefesi ve kuruluş inancı Çanakkale'de oluşmuştur." dedi.
Orgeneral Çetin, terör örgütleri üzerinden Türkiye'yi bölmeye ve Türk milletini parçalamaya çalışanlara bugüne kadar aman vermediklerini bundan sonra da aman vermeyeceklerini aktardı.
- "Ezanımızı bir an bile olsa kimse dindiremeyecek"
Emniyet Genel Müdürü Celal Uzunkaya ise 1915'te yüz binlerce "kınalı kuzu"nun bu vatan için verilebilecek en büyük bedeli ödemek üzere Çanakkale'ye koştuğunu söyledi.
Vatan topraklarını korumak ve kollamak için karşısına çıkarılan tüm engelleri aşabilen Türk milletinin en son 15 Temmuz'da da aynı asil duruşunu ortaya koyduğunu, istiklal ve istikbaline zerre toz kondurmadığını belirten Uzunkaya, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çanakkale bize bir kez daha öğretmiş ve tüm dünyaya da göstermiştir ki yurdumuzun üstünde tüten en son ocak sönmeden, rengini şehitlerimizin kanından alan al bayrağımızı kimse indiremeyecektir. Şehadetleri dinin temeli olan ezanımızı bir an bile olsa kimse dindiremeyecektir. Uğrunda nice canlar verilse de mabedlerimizin göğsüne namahrem eli değdirilmeyecektir. Hakka tapan yüreklerin topyekun vurduğu bu aziz milletin birlik ve beraberliğine göz dikenler, asla ve kata muvaffak olamayacaklardır. Kanlarını ve canlarını cennet karşılığında feda eden tüm şehitlerimizin manevi huzurunda yemin olsun ki milletimizden ve şanlı tarihimizden aldığımız güç ve imanla, ülkemizin huzurunu bozmaya ve güvenliğini sarsmaya yeltenen ve aynı anda onlarca merkezden beslenen tüm terör örgütleri, karanlık şer odakları ve onların arkasındaki güçlerle amansız ve kararlı mücadelemiz asla bitmeyecektir."
Kaynak: AA
İnce, Gölbaşı Vali Galip Demirel Vilayetler Evi'nde18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi'nin 104. yıl dönümü dolayısıyla şehit aileleri, gazi ve gazi yakınlarıyla kahvaltıda bir araya geldi.
Şehitlerin ve gazilerin haklarını asla ödeyemeyeceklerini belirten İnce, kendilerine düşenin yaşananları unutturmamak, gerekli dersleri çıkarmak ve acıların tekrar yaşanmadığı bir gelecek için çalışmak olduğunu ifade etti.
Bu topraklardaki mücadelenin, Türkiye'ye yönelik tehditlerin bitmediğine işaret eden İnce, "Allah'a şükür, aslanlarımız, kahramanlarımız da bitmiş değil. Çok önemli bir coğrafyada yaşıyoruz. Bulunduğu konum itibarıyla daima tehdit altında ve daima göz önünde, arzu edilen, hakim olunmak istenen, üzerinde hesaplar yapılan bir ülkedeyiz. Tarih boyunca da hep böyle olmuş." diye konuştu.
Muhterem İnce, Çanakkale Savaşı'ndan, sivillerin tankların önüne yattığı, kurşunların üzerine yürüdüğü 15 Temmuz'a kadar, bu toprakların ve bu milletin karakterinin, yaşadıklarının değişmediğini vurgulayarak şunları kaydetti:
"Dikkat edin, kahramanlarımız, sadece bu ülkenin askeri, polisi, jandarması, sahil güvenliği değil, milletin tamamı bu mücadelenin içindedir. Aziz milletimizin vatanla, devletle, bayrakla ilgili çok farklı bir refleksi var. Bunlardan birisinde bir tehlike algıladığında talimat beklemiyor. 'Ben yapabilir miyim?' demiyor. Nene Hatun asker miydi? Şerife Bacı polis miydi? Hayır. Aynı şekilde 15 Temmuz gecesi sokağa inenler; kuaför, çaycı, terzi, işçi, memur, sivil insanlar değil miydi? Evet. İşte bu bir karakterdir ve yaşadıklarımız gösteriyor ki şu anda bu salonda bir arada olmamız bize gösteriyor ki bu aziz millet, bu asil millet, o karakterden, o şuurdan hiçbir şey kaybetmiş değildir. Bu salondaki kardeşlerimizin evlatları, eşleri, babaları, dün atası, dedesi ne yaptıysa onu yapmıştır ve o yüce makamlara öyle erişmişlerdir. Bakın 15 Temmuz kahramanlarından Ömer Halisdemir'in cenazesinde şehidimizin babası, şehidimize o emri veren komutana sarılıyordu. Yan yana duruyorlardı. İşte bu ruh, bizi ayakta tutan ruhtur ve bunu başka bir ülkede görmeniz, iddia ediyorum ki mümkün değildir."
- "Biz İspanya'da zulümden kaçan Yahudilere kucak açtık"
Bu toprakların, sadece şehit verilen topraklar olmadığını, tarih boyunca bir merhamet yurdu olarak da var olduğunu aktaran İnce, "Biz İspanya'da zulümden kaçan Yahudilere kucak açtık. Yine tarih boyunca Avrupa'dan, dini ve milleti farklı binlerce insana kucak açtık. 1989'da Bulgaristan'daki zulümden kaçan soydaşlarımıza kucak açtık. Hiçbirisinde para pul hesabı yapmadık. Dün bunu yapmıştık, bugün de Suriye'de ölümden kaçan insanlara kapılarımızı açtık. Hiç merak etmeyin, Türkiye bu işten zarar görmemiştir, görmeyecektir." ifadelerini kullandı.
Devletlerin de insanlar gibi duygusu ve ruhunun olduğuna işaret eden Bakan Yardımcısı Muhterem İnce, şöyle devam etti:
"Biz sınırımızdaki askerlere, görevlilere 'Bunları almayın, yaklaşanı vurun.' diyemezdik. Deseydik de bizim evlatlarımız bunu yapamazdı. Çanakkale Şehitliği'nde Hama'dan, Halep'ten, Şam'dan, İdlib'den, Lazkiye'den, Deyrezor'dan, Maret-ün Numan'dan ve mezar taşlarında şehir belirtilmeden sadece 'Suriye' yazan bin 129 şehidimiz var. Bir an için düşünün, Suriye'den sınırımıza gelen insanların arasında dedesi Çanakkale'de şehit düşmüş insanlar varken, o kapıyı kapatmak bize yakışır mıydı? Yakışmazdı ve biz bunu yapamazdık. Kim ne der, nasıl yorumlar bilemem ama bizim göğsümüzde taşıdığımız kalple, batımızdaki milletlerin taşıdıkları kalp, hiç aynı değil. Bunu kabul ediyoruz ve bundan gurur duyuyoruz."
- "Karşımızda her zaman bir 'Yedi düvel' mutlaka olmuştur"
Çanakkale Savaşı ile ilgili sık sık söylenen "Yedi düvel bir araya geldi" ifadesini anımsatan İnce, "Bilesiniz ki karşımızda her zaman bir 'Yedi düvel' mutlaka olmuştur. Çanakkale'de bir olup bu topraklara saldırdılar, akabinde İstiklal Harbi'nde yine biradaydılar, bugün de araç olarak kullandıkları terör örgütleriyle, bazen ekonomik operasyonlarla tekrar tekrar deniyorlar." değerlendirmesini yaptı.
Operasyon düzenledikleri mağara ve sığınaklardan, daha tek mermi atılmamış silahların çıktığına dikkati çeken İnce, şöyle konuştu:
"Dünyanın çeşitli ülkelerinin çoğunlukla da Batı ülkelerinin imalatı bunlar. Amerika zaten hepimizin bildiği gibi malum, binlerce tır silahı PKK'ya hediye etti. Yine Bakanlığımızın ilgili birimlerinde resmi raporları var. Avrupa'nın bizimle hiç ilgisi olmayan ülkelerinden, PKK'ya müzahir derneklere milyon dolarlık bağışlar yaptılar. Oturum hakkı için bu salondaki herhangi birisi başvursa kesinlikle kabul etmezler ama bugün Türkiye'nin kırmızı bültenle aradığı teröristlere sığınma hakkı, oturum hakkı ve daha bir sürü hakkı kolaylıkla verebiliyorlar. Dolayısıyla yedi düvel meselesi aslında bugün de bitmiş değildir. Birkaç gün önce Yeni Zelanda'da yaşanan hadisenin verdiği mesaj da, orada teröristin açıkladığı raporda belirtilenler de açıktır, ortadadır, bizlerin dikkatini de çekmelidir."
- "Türkiye'yi bölmeye çalışanlara aman vermedik"
Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Arif Çetin de Çanakkale'de bir metrekareye 6 bin merminin düştüğünü dile getirdi.
Çanakkale Savaşı'nda 257 bin şehit verildiğini ifade eden Orgeneral Çetin, "Çanakkale destanı atalarımızın bir zaferidir, bizlere armağan ettiği bir destandır. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş felsefesi ve kuruluş inancı Çanakkale'de oluşmuştur." dedi.
Orgeneral Çetin, terör örgütleri üzerinden Türkiye'yi bölmeye ve Türk milletini parçalamaya çalışanlara bugüne kadar aman vermediklerini bundan sonra da aman vermeyeceklerini aktardı.
- "Ezanımızı bir an bile olsa kimse dindiremeyecek"
Emniyet Genel Müdürü Celal Uzunkaya ise 1915'te yüz binlerce "kınalı kuzu"nun bu vatan için verilebilecek en büyük bedeli ödemek üzere Çanakkale'ye koştuğunu söyledi.
Vatan topraklarını korumak ve kollamak için karşısına çıkarılan tüm engelleri aşabilen Türk milletinin en son 15 Temmuz'da da aynı asil duruşunu ortaya koyduğunu, istiklal ve istikbaline zerre toz kondurmadığını belirten Uzunkaya, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çanakkale bize bir kez daha öğretmiş ve tüm dünyaya da göstermiştir ki yurdumuzun üstünde tüten en son ocak sönmeden, rengini şehitlerimizin kanından alan al bayrağımızı kimse indiremeyecektir. Şehadetleri dinin temeli olan ezanımızı bir an bile olsa kimse dindiremeyecektir. Uğrunda nice canlar verilse de mabedlerimizin göğsüne namahrem eli değdirilmeyecektir. Hakka tapan yüreklerin topyekun vurduğu bu aziz milletin birlik ve beraberliğine göz dikenler, asla ve kata muvaffak olamayacaklardır. Kanlarını ve canlarını cennet karşılığında feda eden tüm şehitlerimizin manevi huzurunda yemin olsun ki milletimizden ve şanlı tarihimizden aldığımız güç ve imanla, ülkemizin huzurunu bozmaya ve güvenliğini sarsmaya yeltenen ve aynı anda onlarca merkezden beslenen tüm terör örgütleri, karanlık şer odakları ve onların arkasındaki güçlerle amansız ve kararlı mücadelemiz asla bitmeyecektir."