Gezi Parkı Eylemlerinde Yaralama Davasında Karar
Eylemler sırasında TOMA'dan sıktıkları suyla bir kişiyi yaraladığı öne sürülen 2 polisin beraatine karar verildi Karardan: 'Olayların devamı sırasında birçok TOMA'nın kullanıldığı, bunlardan hangisinin kullanılması sırasında mağdurun yaralandığının kesinlikle anlaşılması ve tespiti mümkün değil' 'Buna karşılık olaya müdahale eden TOMA'lardan bir tanesi seçilmek suretiyle dava açıldığının açık olduğu, Gökçe A'nın yaralanması sırasında, sanıkların kullandığı TOMA'nın müdahalede bulunduğunun sabit olmadığı, olsa bile, o kargaşa içinde sanıkların olaylara fiilen katılmadığını söyleyen mağduru bilerek ve hedef alarak yaraladıklarını kabul etmek mümkün değil'.
Gezi Parkı eylemleri sırasında, Toplumsal Olaylara Müdahale Aracından (TOMA) sıktıkları suyla bir kişiyi yaraladığı ileri sürülen 2 polisin ''görevi kötüye kullanmak'' ve ''kasten yaralama'' suçlarından ayrı ayrı 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası talebiyle yargılandığı dava karara bağlandı.
İstanbul 7. Asliye Ceza Mahkemesinde yapılan duruşmaya, sanık polis memurları Fatih Z. ve Ömer S.K.'nın avukatı ile müşteki Gökçe A.'nın avukatı katıldı.
Sanıkların vekili, dosyada 11 adet CD ve bunları kare kare döküm haline getiren bilirkişi raporları bulunduğunu söyledi. Mağdurun, sanıkların fiili nedeniyle yaralandığı konusunda savunmanın aksine bir delil olmadığını anlatan sanıkların vekili, "Kendilerine verilen emir üzerine olaya müdahale ederek, mevzuatın çizdiği çerçeve içerisinde kalıp eylemi dağıtma görevini yerine getirmişlerdir. Cezalandırılmaları için yeterli delil bulunmamaktadır. Bu sebeple beraatlerine karar verilmesini talep ederim." dedi.
Gökçe A.'nın avukatı ise müvekkilinin halen olaydan önceki haline dönemediğini belirterek, "İki omuzu arasında farklılıklar var. O dönemde çok sayıda yaralanma oldu. Çok az şikayet, dava konusu oldu. Bu da açılan davalardan bir tanesi. Bilirkişi raporunda ise ayrı ayrı noktalarda gruba müdahale edildiği yazıyor. Müvekkili tespit edememiş. Ancak söz konusu TOMA'nın müdahale ettiğini tespit etmiş. Raporun kendisi bizim söylediğimizden farklı bir şey söylemiyor. Dosyada tanık beyanları var. Müvekkil yere düştükten sonra gelip kaldıran birini bulduk. Huzurunuzda dinlendi. İki tanık da müvekkilin her tarafında kızarıklık olduğunu söylüyor. TOMA'yı görmüşler. Islaklık ve kırmızı boya müvekkilimin yapabileceği bir şey değil. TOMA, müvekkilin bulunduğu caddenin karşı tarafında olmasına rağmen böyle bir tazyikle müdahale etmiştir. Sanıklar ifade verdiler. Söz konusu TOMA'yı kullandıklarını, TOMA'nın özelliklerini söylediler. Bu kadar yılın sonrasında iki sanığın cezalandırılmasını önemli buluyoruz." ifadelerini kullandı.
Davayı karara bağlayan mahkeme, sanıkların üzerlerine atılı suçu işledikleri sabit olmadığından beraatlerine hükmetti.
- Karardan
Kararda, suç tarihinde İstanbul'da "Gezi olayları" diye adlandırılan eylemlerin meydana geldiği, neden başladığı, nasıl devam ettiği bilinmeyen ve açıklanamayan ancak dış dünyanın özellikle izlediği ve hatta Avrupa'da birçok ülke ve ABD'de 24 saat canlı yayınlarla "Türkiye'de iç savaş" diye özellikle aktarılan olaylar yaşandığı belirtildi.
- "Esnafın kan ağladığı bir hale getirildi"
Bu olayların, birçok haberde ve dosyada bulunan video görüntülerinde izlendiği üzere, yüzleri maskeli, ellerinde yaralayıcı aletler olan kişilerce yönlendirildiği kaydedilen kararda, bu tür yaralayıcı ve öldürücü aletlerin, sıradan vatandaşlarca yapılmasının mümkün olmadığı anlatıldı. Kararda, önceleri tepkilerini dile getirmek isteyen sıradan vatandaşların da katıldığı ve desteklediği, Taksim Meydanı'ndaki ağaçların kesilmemesi isteğinden kaynaklandığı düşünülen masum eylemlerin, daha sonra tam bir kaos ortamı oluşturacak şekilde ve kontrolsüzce büyütüldüğü, devlete karşı bir eylem haline getirildiği ifade edildi.
Kararda, oluşan kargaşa ve kaos ortamından birçok vatandaşın doğrudan zarar gördüğü, Taksim'de iş yeri bulunan birçok esnafın binlerce lira zararının oluştuğu, hatta bunun devamında günlerce iş yerlerinin açılamaması sebebiyle esnafın kan ağladığı aktarıldı.
Devletin de böyle bir harekete karşı reaksiyon vererek, tamamı kanun dışı olan bu eylemlere, kanunların emrettiği şekilde müdahalede bulunarak güvenlik kuvvetleriyle olayları bastırmaya çalıştığı belirtilen kararda, bunun için devletin kendisine verdiği materyalleri kullandığı, bunların kullanılması sırasında, olaylara katılan kişiler hedef alınmaktaysa da tesadüfen oralarda bulunan kişilerin de zarar gördüklerinin bilindiği ifade edildi.
Katılanın (Gökçe A.) oraya eylem için gidip gitmediğinin belli olmadığı bildirilen kararda ancak olayların kontrolden çıktığı safhada, o bölgede oturanların dışındaki vatandaşların özellikle Taksim civarına gitmekten dahi kaçındıkları, hatta Taksim civarında oturanların bile evlerini terk ederek, başka yerlerde geçici olarak gittiklerinin de basın yoluyla herkes tarafından bilindiği anlatıldı.
- "Hedef alarak yaraladıklarını kabul etmek mümkün değil"
Kararda, olayların devamı sırasında birçok TOMA'nın kullanıldığı belirtilerek, nitekim CD'lerde de birçok TOMA'nın olay yerinde olduğunun görüldüğü ifade edildi. Kararda, bunlardan hangisinin kullanılması sırasında mağdurun yaralandığının kesinlikle anlaşılmasının ve tespitinin mümkün olmadığı vurgulanarak, buna karşılık olaya müdahale eden TOMA'lardan bir tanesi seçilmek suretiyle dava açıldığının açık olduğu aktarıldı.
Kararda, katılanın yaralanması sırasında, sanıkların kullandığı TOMA'nın müdahalede bulunduğunun sabit olmadığı, olsa bile o kargaşa içinde sanıkların olaylara fiilen katılmadığını söyleyen mağduru bilerek ve hedef alarak yaraladıklarını kabul etmenin mümkün olmadığı, birkaç defa yaptırılan bilirkişi incelemelerinde de genel fotoğraflamalar yapıldığının görüldüğü anlatıldı.
Bu davanın Gezi olayları sırasında TOMA'lar aracılığıyla ve polis şiddetiyle insanların yaralanıp yaralanmadığının tespiti olmayıp, mağdurun, "sanıkların kusurlu ve kanuni yetkilerini aşarak yaralanmasına sebebiyet verilip verilmediğinin" olduğuna vurgu yapılan kararda, mahkemece de bu konuda yoğunlaşılarak davanın ele alındığı kaydedildi.
Kaynak: AA
İstanbul 7. Asliye Ceza Mahkemesinde yapılan duruşmaya, sanık polis memurları Fatih Z. ve Ömer S.K.'nın avukatı ile müşteki Gökçe A.'nın avukatı katıldı.
Sanıkların vekili, dosyada 11 adet CD ve bunları kare kare döküm haline getiren bilirkişi raporları bulunduğunu söyledi. Mağdurun, sanıkların fiili nedeniyle yaralandığı konusunda savunmanın aksine bir delil olmadığını anlatan sanıkların vekili, "Kendilerine verilen emir üzerine olaya müdahale ederek, mevzuatın çizdiği çerçeve içerisinde kalıp eylemi dağıtma görevini yerine getirmişlerdir. Cezalandırılmaları için yeterli delil bulunmamaktadır. Bu sebeple beraatlerine karar verilmesini talep ederim." dedi.
Gökçe A.'nın avukatı ise müvekkilinin halen olaydan önceki haline dönemediğini belirterek, "İki omuzu arasında farklılıklar var. O dönemde çok sayıda yaralanma oldu. Çok az şikayet, dava konusu oldu. Bu da açılan davalardan bir tanesi. Bilirkişi raporunda ise ayrı ayrı noktalarda gruba müdahale edildiği yazıyor. Müvekkili tespit edememiş. Ancak söz konusu TOMA'nın müdahale ettiğini tespit etmiş. Raporun kendisi bizim söylediğimizden farklı bir şey söylemiyor. Dosyada tanık beyanları var. Müvekkil yere düştükten sonra gelip kaldıran birini bulduk. Huzurunuzda dinlendi. İki tanık da müvekkilin her tarafında kızarıklık olduğunu söylüyor. TOMA'yı görmüşler. Islaklık ve kırmızı boya müvekkilimin yapabileceği bir şey değil. TOMA, müvekkilin bulunduğu caddenin karşı tarafında olmasına rağmen böyle bir tazyikle müdahale etmiştir. Sanıklar ifade verdiler. Söz konusu TOMA'yı kullandıklarını, TOMA'nın özelliklerini söylediler. Bu kadar yılın sonrasında iki sanığın cezalandırılmasını önemli buluyoruz." ifadelerini kullandı.
Davayı karara bağlayan mahkeme, sanıkların üzerlerine atılı suçu işledikleri sabit olmadığından beraatlerine hükmetti.
- Karardan
Kararda, suç tarihinde İstanbul'da "Gezi olayları" diye adlandırılan eylemlerin meydana geldiği, neden başladığı, nasıl devam ettiği bilinmeyen ve açıklanamayan ancak dış dünyanın özellikle izlediği ve hatta Avrupa'da birçok ülke ve ABD'de 24 saat canlı yayınlarla "Türkiye'de iç savaş" diye özellikle aktarılan olaylar yaşandığı belirtildi.
- "Esnafın kan ağladığı bir hale getirildi"
Bu olayların, birçok haberde ve dosyada bulunan video görüntülerinde izlendiği üzere, yüzleri maskeli, ellerinde yaralayıcı aletler olan kişilerce yönlendirildiği kaydedilen kararda, bu tür yaralayıcı ve öldürücü aletlerin, sıradan vatandaşlarca yapılmasının mümkün olmadığı anlatıldı. Kararda, önceleri tepkilerini dile getirmek isteyen sıradan vatandaşların da katıldığı ve desteklediği, Taksim Meydanı'ndaki ağaçların kesilmemesi isteğinden kaynaklandığı düşünülen masum eylemlerin, daha sonra tam bir kaos ortamı oluşturacak şekilde ve kontrolsüzce büyütüldüğü, devlete karşı bir eylem haline getirildiği ifade edildi.
Kararda, oluşan kargaşa ve kaos ortamından birçok vatandaşın doğrudan zarar gördüğü, Taksim'de iş yeri bulunan birçok esnafın binlerce lira zararının oluştuğu, hatta bunun devamında günlerce iş yerlerinin açılamaması sebebiyle esnafın kan ağladığı aktarıldı.
Devletin de böyle bir harekete karşı reaksiyon vererek, tamamı kanun dışı olan bu eylemlere, kanunların emrettiği şekilde müdahalede bulunarak güvenlik kuvvetleriyle olayları bastırmaya çalıştığı belirtilen kararda, bunun için devletin kendisine verdiği materyalleri kullandığı, bunların kullanılması sırasında, olaylara katılan kişiler hedef alınmaktaysa da tesadüfen oralarda bulunan kişilerin de zarar gördüklerinin bilindiği ifade edildi.
Katılanın (Gökçe A.) oraya eylem için gidip gitmediğinin belli olmadığı bildirilen kararda ancak olayların kontrolden çıktığı safhada, o bölgede oturanların dışındaki vatandaşların özellikle Taksim civarına gitmekten dahi kaçındıkları, hatta Taksim civarında oturanların bile evlerini terk ederek, başka yerlerde geçici olarak gittiklerinin de basın yoluyla herkes tarafından bilindiği anlatıldı.
- "Hedef alarak yaraladıklarını kabul etmek mümkün değil"
Kararda, olayların devamı sırasında birçok TOMA'nın kullanıldığı belirtilerek, nitekim CD'lerde de birçok TOMA'nın olay yerinde olduğunun görüldüğü ifade edildi. Kararda, bunlardan hangisinin kullanılması sırasında mağdurun yaralandığının kesinlikle anlaşılmasının ve tespitinin mümkün olmadığı vurgulanarak, buna karşılık olaya müdahale eden TOMA'lardan bir tanesi seçilmek suretiyle dava açıldığının açık olduğu aktarıldı.
Kararda, katılanın yaralanması sırasında, sanıkların kullandığı TOMA'nın müdahalede bulunduğunun sabit olmadığı, olsa bile o kargaşa içinde sanıkların olaylara fiilen katılmadığını söyleyen mağduru bilerek ve hedef alarak yaraladıklarını kabul etmenin mümkün olmadığı, birkaç defa yaptırılan bilirkişi incelemelerinde de genel fotoğraflamalar yapıldığının görüldüğü anlatıldı.
Bu davanın Gezi olayları sırasında TOMA'lar aracılığıyla ve polis şiddetiyle insanların yaralanıp yaralanmadığının tespiti olmayıp, mağdurun, "sanıkların kusurlu ve kanuni yetkilerini aşarak yaralanmasına sebebiyet verilip verilmediğinin" olduğuna vurgu yapılan kararda, mahkemece de bu konuda yoğunlaşılarak davanın ele alındığı kaydedildi.