Anayasa Mahkemesinden 'Bayram Oteli' Kararı
Anayasa Mahkemesi, Van'da 9 Kasım 2011'de meydana gelen depremde yıkılan Bayram Oteli'nde hayatını kaybedenlerin ailelerinin yaptığı bireysel başvuruda, kamu görevlileri hakkında soruşturma izni verilmemesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edilmediği sonucuna vardı.
Anayasa Mahkemesi, Van'da 9 Kasım 2011'de meydana gelen depremde yıkılan Bayram Oteli'nde yaşamını yitirenlerin ailelerinin yaptığı bireysel başvuruda, kamu görevlileri hakkında soruşturma izni verilmemesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edilmediği sonucuna vardı.
Van'da 9 Kasım 2011'de yaşanan 5,6 büyüklüğündeki depremde yıkılan Bayram Oteli'nin enkazında, DHA muhabirleri Sebahattin Yılmaz ve Cem Emir ile Japon yardım gönüllüsü Atsushi Miyazaki'nin de aralarında bulunduğu 24 kişi hayatını kaybetti.
Olayla ilgili soruşturma sonucu Bayram Oteli'nin sahibi Tevfik Bayram hakkında dava açıldı. Depremde yakınlarını kaybeden aileler, ayrıca dönemin kamu görevlilerinin de yargılanması istemiyle başvuru yaptı.
Kamu görevlileri hakkında soruşturma izni verilmemesine ilişkin itirazları da reddedilen aileler, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.
Başvuruda, Van'da meydana gelen ikinci depremde yıkılan otel binasına ilişkin ilk depremden sonra hasar tespit çalışmalarını gereği gibi yerine getirmeyen kamu görevlileri hakkında soruşturma izni verilmemesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasında bulunuldu.
Başvuruyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, kamu görevlileri hakkında soruşturma izni verilmemesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edilmediği sonucuna vardı.
- Karardan
Anayasa Mahkemesi Genel Kurulunun Resmi Gazete'de yayımlanan kararında, olayın ardından Van Cumhuriyet Başsavcılığınca resen soruşturma başlatıldığı, sonucunda kamu görevlileri hakkında görevsizlik kararı verilen dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği kaydedildi.
Başsavcılığın ise yetkililer hakkındaki iddiaların somut belgelere dayanmaması gerekçesiyle şikayetin işleme konulmamasına hükmedildiği belirtilen kararda, buna karşı yapılan itirazın Danıştay tarafından incelenmeksizin reddedilmesi üzerine başvurucuların bir kısmının Anayasa Mahkemesine daha önce bireysel başvuruda bulunduğu hatırlatıldı.
- Anayasa Mahkemesi daha önce ihlal vermişti
Kararda, Anayasa Mahkemesinin de daha önce yapılan bu başvuruda, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca şikayetin işleme konulmamasına karar verilmiş olması nedeniyle yaşam hakkının usul boyutu olan etkili soruşturma yükümlülüğünün ihlal edildiği sonucuna ulaştığı aktarıldı.
Bu karar üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kamu görevlileri hakkında soruşturma izni istediği fakat İçişleri Bakanlığının izin vermediği belirtildi.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, soruşturma izni verilmemesi kararına karşı itiraz yoluna gidilmeksizin işlemden kaldırma kararı verildiği, kararın tebliği üzerine başvurucuların itirazda bulunduğu, itirazın da uzun süre karara bağlanmaması nedeniyle bazı mağdurların Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yaptığı bildirildi.
- "İhlal kararlarının gereği yerine getirildi"
Anayasa Mahkemesinin 2013 yılında verdiği ihlal kararlarında, soruşturmanın etkili olmadığı sonucuna varılmasının temel nedeninin, "Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca işleme koymama kararı verilmesi" olduğuna işaret edilen kararda, şunlar kaydedildi:
"İhlal kararlarının gerekçesi dikkate alındığında bu kararların uygulanmasının ilgililer hakkında soruşturma izni verilmesini ya da doğrudan soruşturma açılmasını zorunlu hale getirdiği söylenemez. Ayrıca sözü edilen ihlal kararlarından bu araştırmanın mutlaka cumhuriyet savcısı tarafından yapılması gerekeceği sonucu çıkarılamaz. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının işleme koymama kararı kaldırılarak kamu görevlilerinin sorumluluklarının bulunup bulunmadığını ortaya koyacak nitelikte bir inceleme yapılması, anılan ihlal kararlarının yerine getirilmesi bakımından yeterli görülebilecektir. Başvurucular tarafından soruşturma izni verilmemesine ilişkin kararlara yapılan itirazların değerlendirilerek reddedildiği, dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin ihlal kararlarının gereğinin ilgililerce yerine getirilmiş olduğu tespit edilmiştir."
- "Yetkililer olayda hareketsiz kalmadı"
Anayasa Mahkemesinin kararında, somut olaya ilişkin yapılan ön incelemelerde, kamu görevlileri hakkında ileri sürülen ihmal iddialarına ilişkin detaylı bir tetkik yapıldığına değinildi.
Kararda, bu inceleme sonucu, "yetkililerin olayda hareketsiz kalmadıkları, yetkileri ve görevleri çerçevesinde derhal harekete geçerek alınabilecek tedbirleri aldıkları ve hasarlı binalara girilmemesi konusunda kamuoyuna yazılı açıklamada bulundukları ancak ilk depremden sonra meydana gelen hasarları tespit etmek bakımından çok kısa bir süre olan on altı gün sonra henüz hasar tespit çalışmaları tamamlanamadan ikinci depremin meydana geldiği"nin tespit edildiği ve bu doğrultuda soruşturma izni verilmediği anlatıldı.
"Başvuruya konu olayda kamu görevlilerinin ihmallerinin tespit edilmesinde uygun araçların kullanılmasının önüne geçilmesi ya da tespit edilen ihmal içeren davranışların adli makamlar önüne taşınmasının engellenmesi gibi bir sonuç doğmamıştır." denilen kararda, açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının usule ilişkin boyutunun ihlal edilmediğine karar verildiği bildirildi.
Kaynak: AA
Van'da 9 Kasım 2011'de yaşanan 5,6 büyüklüğündeki depremde yıkılan Bayram Oteli'nin enkazında, DHA muhabirleri Sebahattin Yılmaz ve Cem Emir ile Japon yardım gönüllüsü Atsushi Miyazaki'nin de aralarında bulunduğu 24 kişi hayatını kaybetti.
Olayla ilgili soruşturma sonucu Bayram Oteli'nin sahibi Tevfik Bayram hakkında dava açıldı. Depremde yakınlarını kaybeden aileler, ayrıca dönemin kamu görevlilerinin de yargılanması istemiyle başvuru yaptı.
Kamu görevlileri hakkında soruşturma izni verilmemesine ilişkin itirazları da reddedilen aileler, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.
Başvuruda, Van'da meydana gelen ikinci depremde yıkılan otel binasına ilişkin ilk depremden sonra hasar tespit çalışmalarını gereği gibi yerine getirmeyen kamu görevlileri hakkında soruşturma izni verilmemesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasında bulunuldu.
Başvuruyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, kamu görevlileri hakkında soruşturma izni verilmemesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edilmediği sonucuna vardı.
- Karardan
Anayasa Mahkemesi Genel Kurulunun Resmi Gazete'de yayımlanan kararında, olayın ardından Van Cumhuriyet Başsavcılığınca resen soruşturma başlatıldığı, sonucunda kamu görevlileri hakkında görevsizlik kararı verilen dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği kaydedildi.
Başsavcılığın ise yetkililer hakkındaki iddiaların somut belgelere dayanmaması gerekçesiyle şikayetin işleme konulmamasına hükmedildiği belirtilen kararda, buna karşı yapılan itirazın Danıştay tarafından incelenmeksizin reddedilmesi üzerine başvurucuların bir kısmının Anayasa Mahkemesine daha önce bireysel başvuruda bulunduğu hatırlatıldı.
- Anayasa Mahkemesi daha önce ihlal vermişti
Kararda, Anayasa Mahkemesinin de daha önce yapılan bu başvuruda, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca şikayetin işleme konulmamasına karar verilmiş olması nedeniyle yaşam hakkının usul boyutu olan etkili soruşturma yükümlülüğünün ihlal edildiği sonucuna ulaştığı aktarıldı.
Bu karar üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kamu görevlileri hakkında soruşturma izni istediği fakat İçişleri Bakanlığının izin vermediği belirtildi.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, soruşturma izni verilmemesi kararına karşı itiraz yoluna gidilmeksizin işlemden kaldırma kararı verildiği, kararın tebliği üzerine başvurucuların itirazda bulunduğu, itirazın da uzun süre karara bağlanmaması nedeniyle bazı mağdurların Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yaptığı bildirildi.
- "İhlal kararlarının gereği yerine getirildi"
Anayasa Mahkemesinin 2013 yılında verdiği ihlal kararlarında, soruşturmanın etkili olmadığı sonucuna varılmasının temel nedeninin, "Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca işleme koymama kararı verilmesi" olduğuna işaret edilen kararda, şunlar kaydedildi:
"İhlal kararlarının gerekçesi dikkate alındığında bu kararların uygulanmasının ilgililer hakkında soruşturma izni verilmesini ya da doğrudan soruşturma açılmasını zorunlu hale getirdiği söylenemez. Ayrıca sözü edilen ihlal kararlarından bu araştırmanın mutlaka cumhuriyet savcısı tarafından yapılması gerekeceği sonucu çıkarılamaz. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının işleme koymama kararı kaldırılarak kamu görevlilerinin sorumluluklarının bulunup bulunmadığını ortaya koyacak nitelikte bir inceleme yapılması, anılan ihlal kararlarının yerine getirilmesi bakımından yeterli görülebilecektir. Başvurucular tarafından soruşturma izni verilmemesine ilişkin kararlara yapılan itirazların değerlendirilerek reddedildiği, dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin ihlal kararlarının gereğinin ilgililerce yerine getirilmiş olduğu tespit edilmiştir."
- "Yetkililer olayda hareketsiz kalmadı"
Anayasa Mahkemesinin kararında, somut olaya ilişkin yapılan ön incelemelerde, kamu görevlileri hakkında ileri sürülen ihmal iddialarına ilişkin detaylı bir tetkik yapıldığına değinildi.
Kararda, bu inceleme sonucu, "yetkililerin olayda hareketsiz kalmadıkları, yetkileri ve görevleri çerçevesinde derhal harekete geçerek alınabilecek tedbirleri aldıkları ve hasarlı binalara girilmemesi konusunda kamuoyuna yazılı açıklamada bulundukları ancak ilk depremden sonra meydana gelen hasarları tespit etmek bakımından çok kısa bir süre olan on altı gün sonra henüz hasar tespit çalışmaları tamamlanamadan ikinci depremin meydana geldiği"nin tespit edildiği ve bu doğrultuda soruşturma izni verilmediği anlatıldı.
"Başvuruya konu olayda kamu görevlilerinin ihmallerinin tespit edilmesinde uygun araçların kullanılmasının önüne geçilmesi ya da tespit edilen ihmal içeren davranışların adli makamlar önüne taşınmasının engellenmesi gibi bir sonuç doğmamıştır." denilen kararda, açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının usule ilişkin boyutunun ihlal edilmediğine karar verildiği bildirildi.