Sermaye Piyasalarının Gelişimi İçin Tanıtım Ve Teşvik Önerisi
Borsada yıllardır istenilen seviyeye gelmeyen aktif hisse senedi yatırımcı sayısının, Anadolu'da ve üniversitelerde yapılacak çalışmaların yanı sıra vergi düzenlemeleriyle artabileceği belirtiliyor Gedik Yatırım Genel Müdürü Metin Ayışık: 'Mevduat hesabı haricinde herhangi bir finansal enstrümana yatırım yapmamış olan kişilerde farkındalık yaratılması, hisse senedi yatırımcılarının da bilinçlendirilmesi yönünde çalışmaların artırılması gerekmektedir' 'Hemen hemen illerin yarısında yatırımcılara bilgi verecek veya hesap açabilecek yatırım kuruluşu bulunmuyor. edevlet entegrasyonu ile MKK üzerinden hesap açılışının mümkün kılınmasını istiyoruz' 'Sermaye piyasasının gelişimi için temettü gelirinden alınan vergi kaldırılmalı ve şirketler için halka arzı teşvik edecek vergi düzenlemeleri yapılmalı' Turkish Yatırım Araştırma Bölüm Başkanı Baki Atılal: 'Yatırımcıların borsanın dalgalı zamanlarında kendilerini güvende hissettikleri sabit getirili enstrümanları tercih etmesi, sektörün, yatırımcıya kendini nasıl koruyacağını anlatma konusundaki eksikliğini gösteriyor' 'Piyasayı tanıtma ve yatırımcıları bilinçlendirme konusunda Anadolu'ya yönelim olmadığı takdirde finans merkezi olma, mevduat ve altın dışında yatırım aracı tanımama döngüsünden çıkılamayacak'
Borsa İstanbul'da 2018'de yatırımcı sayısının 2017'ye göre artmasına karşın, 1 milyon 163 bin kişiye çıkan yatırımcıların 600 bini, başka bir deyişle yarısından fazlasının portföy değeri bin liranın altında bulunuyor.
Bu yatırımcıların, büyük çoğunlukla geçmişte hisse senedi işlemi yapmış ama daha sonra ya kredili işlemlerle parasının neredeyse tamamını kaybetmiş, ya da pay piyasalarının dışında bir yatırım aracına yönelmiş kişilerin hesapları olduğu tahmin ediliyor.
Bu kişiler değerleme dışında bırakıldığında 80 milyonu aşkın nüfusu olan Türkiye'de sadece 563 bin aktif hisse senedi yatırımcısı olduğu görülüyor. Yatırım fonları ve Bireysel Emeklilik Sistemi üzerinden hisse senedi yatırımı yapan kişi sayısındaki artış ise sermaye piyasaları adına sevindirici tek gelişme.
Uzmanlar, yatırımcıların piyasalara ilişkin bilgi eksikliğini gidermek, ayrıca yeni yatırımcı kazanmak için Anadolu'da ve başta üniversiteliler olmak üzere gençler için uzun süreli tanıtım ve bilinçlendirme kampanyaları düzenlenmesi gerektiğini belirtiyor. Şirketleri halka açılmaya ya da halka açıklık oranını artırmaya ve hisse senedi yatırımlarını teşvik etmeye yönelik düzenlemelerin de yapılması gerektiğini dile getiren uzmanlar, özellikle temettü ve vergi konularının gündeme gelmesini istiyor.
- "2018'de yatırımcı sayısı ASELSAN ile arttı"
AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Gedik Yatırım Genel Müdürü Metin Ayışık, borsadaki yatırımcı sayılarının genel seviyesine ve yıllar itibariyle seyrine bakıldığında, Türkiye'nin arzu edilen seviyelerin çok uzağında olduğunu belirterek, "Ancak bu hesaba emeklilik yatırım fonları ile klasik yatırım fonlarını da ekleyerek baktığımızda resim biraz değişiyor." ifadesini kullandı.
Emeklilik fonlarında 6,9 milyon ve yatırım fonlarında da 2,8 milyon yatırımcı bulunduğuna dikkati çeken Ayışık, emeklilik fonlarında 2018 yılında 93 milyar liralık portföy büyüklüğüne ulaşıldığını ve portföyün yaklaşık yüzde 11'inde hisse senetlerine yatırım yapıldığını kaydetti.
Ayışık, yıllar itibariyle genellikle Borsa İstanbul’un uzun süreli olumlu performans gösterdiği ya da halka arzların ön plana çıktığı dönemlerde yatırımcı sayısında artış olduğuna dikkati çekerek, 2018'de özellikle ASELSAN'ın ikincil arzında yatırımcı sayısında önemli artış yaşandığını anımsattı.
- "Tanıtıcı ve bilinçlendirici çalışmalar artırılmalı"
Ayışık, yatırımcı sayısının artırılmasına yönelik ilk akla gelen konunun finansal okuryazarlığın artırılması olduğuna değinerek, "Özellikle, daha önce mevduat hesabı haricinde herhangi bir finansal enstrümana yatırım yapmamış olan kişilerde farkındalık yaratılması, halihazırda hisse senedi yatırımı yapan kişilerde de finansal okuryazarlığın artırılması yönünde tanıtıcı ve bilinçlendirici çalışmaların artırılması gerekmektedir." şeklinde konuştu.
Kamuoyunun algısı açısından, Türkiye sermaye piyasalarına olan güveninin artırılmasına yönelik bilinçlendirici, tanıtıcı ve düzenleyici adımların atılmasının çok önemli olduğunu ifade eden Ayışık, daha önce hisse senedi yatırımı yapmış ancak artık farklı enstrümanlara yönelmiş olan kişiler ile gençlere dönük ayrı ayrı çalışmaların yapılması gerektiğini bildirdi.
Ayışık, düzenleyici kuruluşlar ve sektör paydaşlarının ortak çalışmaları ile uzun sureli tanıtım kampanyalarının farkındalığı artırmak için fayda sağlayabileceğini kaydederek, şunları söyledi:
"Ayrıca yatırımcıların hesap açılışlarını kolaylaştırılarak Türkiye'nin her yerinde hizmet almaları sağlanmalıdır. Yatırımcılar, yatırım kuruluşları ile Mesafeli Sözleşme yapabilmelidir. Pay piyasalarında fonlar hariç 1 milyon bakiyeli hesap bulunduğu bilinmektedir. Hemen hemen ülkemizde illerimizin yarısında yatırımcılara bilgi verecek veya hesap açabilecek yatırım kuruluşu bulunmamaktadır. Uzaktan hesap açılabilmesi durumunda süreç hızlanacak, maliyetler düşecek, yatırım kuruluşları daha da gelişecek ve yatırımcılara daha katma değerli hizmet vermek adına yatırım yapabileceklerdir. Biz e-devlet entegrasyonu ile birlikte Merkezi Kayıt Kuruluşu (MKK) üzerinden hesap açılışının mümkün kılınmasını istiyoruz. Teknik olarak mümkün olan bu öneri ile birlikte hem güvenli hem de çok daha düşük maliyetle, vatandaşlarımızın sermaye piyasasına erişimi sağlanacaktır."
- "Temettü gelirinden vergi alınmamalı"
Metin Ayışık, bankacılık kesiminin Türkiye finans sektörü içindeki payının yüzde 75’in üzerinde olduğunu belirterek, kredi/mevduat rasyosuna bakıldığında sağlıklı ve istikrarlı büyümenin sağlanması için sermaye piyasasının kullanımının zorunlu hale geldiğini bildirdi.
Sermaye piyasasının gelişimi için temettü gelirinden alınan verginin kaldırılmasının ve halka arzı teşvik edecek vergi düzenlemelerinin faydalı olacağına değinen Ayışık, temettü kazancı elde eden yatırımcıların, şirket karından da vergi ödenmiş olması nedeniyle çifte vergilendirilmiş olduğuna değinerek, temettü gelirinden verginin kaldırılmasının uzun vadeli borsa yatırımlarını artıracağını savundu.
Fiili dolaşımdaki pay oranıyla orantılı azalan kurumlar vergisinin de halka arzları teşvik edebileceğini dile getiren Ayışık, kredilerin menkul kıymetleştirilerek bilanço dışına çıkarılmasının, risk transferinin daha kolay yapılabilmesini ve sermaye piyasalarında işlem gören yatırım aracı çeşidini artırması üzerinden piyasaya katkı vereceğini kaydetti.
Ayışık, İpoteğe Dayalı Menkul Kıymet ihraç edilmesi ve yatırımcılara satılmasının da ölçek ekonomisi sayesinde katma değer yarattığını ve güvenli yapısı ile yeni yatırımcı kazanılmasını sağlayacağını ifade ederek değerlendirmesine şöyle devam etti:
"Altyapı yatırımları gibi büyük projelerde menkul kıymetleştirme kullanılmalıdır. Altyapı yatırımlarının finansmanın sermaye piyasası araçları ile yapılması, devlet garantisi sağlandığında gerek ürün çeşitlenmesi gerekse yeni yatırımcı çekmede çok başarılı olacaktır. Bununla birlikte Türkiye Varlık Fonunun sermaye piyasası ihraçlarına gitmesi halinde gerek kamu garantisi gerekse dayanak varlıkların kalitesi ile yatırımcıların yoğun ilgisini çekecektir."
- "Yatırımcılar sabit getirili ürünlere yöneldi"
Turkish Yatırım Araştırma Bölüm Başkanı Baki Atılal ise 2018 yılında pay senetlerinde yatırımcı sayısının ağustostan sonra azalma eğilimine girdiğini, bu durumun da yatırımcıların yüksek faizlerden dolayı sabit getirili ürünlere yönelmesinden kaynaklandığını kaydetti.
Atılal, yatırımcıların borsanın dalgalı seyri yerine kendilerini güvende hissettikleri sabit getirili enstrümanları tercih etmesinden, sektörün pay piyasalarında dalgalı dönemlerde nasıl korunacağını anlatma konusunda eksik kaldığının anlaşıldığını söyledi.
Hisse senetlerinde yatırımcı sayısına bakıldığında yüzde 63’lük payın 0-5 bin TL aralığında olmasının, hisse senedi piyasasının uzun vadeli yatırım aracı olarak görülmediğinin en güçlü delili olduğunu aktaran Atılal, "Bu verilere bakarak, borsa ya da para ve sermaye piyasalarının ne olduğunu, nasıl yatırım yapılması gerektiğini anlatmakta sektör olarak son derece eksik kalındığı sonucunu çıkarabiliriz. Çünkü bu bakiyeleri aktif hale getirebilmiş olsak sektörün daha geniş kesimlere hitap etmesi ve gelişmesinin daha hızlı olması sağlanabilirdi." dedi.
Atılal, yatırımcı sayısının artırılamamış olmasının sektörde doğal olarak komisyon yarışlarının devam etmesine yol açtığını ve karlılık üzerinde baskı yarattığını belirterek, bunun da nitelikli personel istihdam edilememesi ve kaliteli hizmet üretilememesine neden olduğunu dile getirdi.
- "21 ilin dışında sermaye piyasaları yok denecek kadar az"
Baki Atılal, sadece 21 ilde yatırımcı sayısının 10 bin üzerinde olmasının, sermaye piyasaları bilinilirliği ve etkisinin yok denecek kadar az olduğuna işaret ettiğini söyledi.
İller bazında bakıldığında İstanbul, Ankara ve İzmir dışında, sadece 18 ilde yatırımcı sayısının 10 bin üzerinde bulunduğuna dikkati çeken Atılal, diğer illerde ise sadece meraklı olan yatırımcıların hesap açtığını, sektörün tanıtım ve bilgilendirme eksikliğinin ön plana çıktığını ifade etti.
Atılal, piyasayı tanıtma ve yatırımcıları bilinçlendirme konusunda Anadolu’ya yönelim olmadığı takdirde finans merkezi olma, mevduat ve altın dışında yatırım aracı tanımama döngüsünden çıkılamayacağını belirterek, düşük olan genç nüfusun ilgisinin mutlaka artırılması gerektiğini vurguladı.
Yaş gruplarına bakıldığında 35-59 yaş aralığındaki kişilerin yaklaşık 15 yıldır ağırlığı sırtladığını söyleyen Atılal, "Bu veriler alttan yatırımcı gelmediğinin işaretidir. Genç nüfusa sermaye ve para piyasalarının nasıl çalıştığı, cazibesinin ne olduğu, neden bu sektöre girmeleri gerektiği, para ve sermaye piyasalarının sadece hisse alım satım işi olmadığı, birçok kolunun olduğunun anlatılamadığını göstermektedir. Burada üniversitelerde yapılan borsa ile ilgili yarışmaların portföy getirisi üzerine dizayn edilmesinin de olumsuz katkısı olduğunu düşünmekteyim. Yarışmalar en yüksek getiri elde etme üzerine olunca, piyasa takibi, hangi açıklamaların neleri nasıl etkilediği, hisse tercih nedenleri arka planda kalmaktadır." dedi.
Atılal, sermaye piyasaları bölümünde okuyan gençlerin büyük çoğunluğunun prim sistemi ile desteklenmesinden dolayı tercihlerinin satış bölümü olması diğer bölümlere ilginin neredeyse yok seviyesinde olmasına neden olduğunu, nitelikli personel istihdamı konusunda aracı kurumların sorun yaşadığını bildirdi.