Yazar Hüseyin Su Açıklaması 'En Çok Mektup Yazan Yazar Nuri Pakdil'dir'
11. İstanbul Edebiyat Festivali kapsamında Naime Erkovan'ın moderatörlüğünde gerçekleşen 'Gidenlerin Ardından Nuri Pakdil Özel Oturumu'nda yazar Hüseyin Su, Nuri Pakdil'i anlattı Yazar Hüseyin Su: 'Nuri Pakdil kadar İstanbul'u seven ikinci bir kişi tanımadım. İstanbul'u hilafetin merkezi olarak görürdü'
11. İstanbul Edebiyat Festivali kapsamında gerçekleştirilen "Gidenlerin Ardından Nuri Pakdil Özel Oturumu"nda konuşan yazar Hüseyin Su, "Türkiye'de zannediyorum en çok mektup yazan yazar Nuri Pakdil'dir. Hele hele yazarlar içinde birincidir. Okuyuculara, yazar arkadaşlarına, dostlarına çok sayıda uzun uzun mektuplar yazardı." dedi.
Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) İstanbul Şubesi'nin, Gençlik ve Spor Bakanlığı, İstanbul Ticaret Odası, Fatih, Zeytinburnu, Pendik ve Sultanbeyli belediyelerinin desteğiyle hayata geçirdiği, Anadolu Ajansının Global İletişim Ortağı olduğu "Edebiyat ve Gençlik" temalı festival devam ediyor.
Kızlarağası Medresesi'nde Naime Erkovan'ın moderatörlüğünde gerçekleşen "Gidenlerin Ardından Nuri Pakdil Özel Oturumu"nda yazar Hüseyin Su, Nuri Pakdil'i anlattı.
Pakdil'in öncesi ve örneği olmayan bir karakter olduğunu ifade eden Hüseyin Su, şunları kaydetti:
"Pakdil, yazıda ve konuşmada devrimci bir dile sahipti. Edebiyat Dergisi'ni çıkarmaya başladığı dönemden itibaren Türkiye'nin siyaset, inanç ve düşünce söylemine karşı aykırı bir Müslüman sesi vardı. O yıllarda bir Müslümanın Türkiye'de devrimci olduğunu söylemesi çok kolay değildi. Ancak Nuri Pakdil'in son derece şehirli, aristokrat ve devrimci bir dili vardır. Öncesi ve örneği yoktur."
Pakdil'le lise öğrencisi olduğu dönemlerde tanıştığını aktaran Su, gençlik yıllarında da Edebiyat Dergisi'nin bürosunda kendisini sık sık ziyaret ettiğini anlattı.
Hüseyin Su, şöyle devam etti:
"Onunla sabahtan buluşur gece saatlerine kadar beraber vakit geçirirdik. Kahvehanelere gider çay içer, Hacı Bayram Veli'ye gidip namaz kılardık. Gazete ve kitaplarımızı okuyoruz. Bu buluşmalarımızda bir tek cümle konuşmadığımız günler olurdu. Derginin bürosunda da aynı şekilde saatlerce oturur, kitaplar okur, radyo dinler, çay içerdik ama bir cümle konuşmadığımız zamanlar olurdu.
Nuri Pakdil kadar İstanbul'u seven ikinci bir kişi tanımadım. İstanbul'u hilafetin merkezi olarak görürdü. Zaten onun ilgisinde olan birkaç şehir vardı. Bunlar, İstanbul, Mekke, Medine ve Kudüs'tü. İstanbul kendisi için son derece siyasal imge yüklü bir şehirdir. Yani burada atıldı düğüm, yine burada çözülecek diye düşünürdü."
- "En çok mektup yazan yazar Nuri Pakdil'dir"
Pakdil'in hayatında birçok konuda çok titiz davrandığını ve etrafındakileri de bu konularda uyardığını ifade etti.
Su, Hece Dergisi'ni çıkarınca Nuri Pakdil'le görüşme sıklığının azaldığını belirterek, son görüşmelerinin Konya'da kızının cenazesinde gerçekleştiğini söyledi.
Pakdil'in namaz konusunda da çok hassas olduğunu anlatan Hüseyin Su, sözlerini şu şekilde tamamladı:
"Türkiye'de zannediyorum en çok mektup yazan yazar Nuri Pakdil'dir. Hele hele yazarlar içinde birincidir. Okuyuculara, yazar arkadaşlarına, dostlarına çok sayıda uzun uzun mektuplar yazardı. Bir gün kendisine mektuplarınızı toplamak istediğimi ilettim. Bana kimlere mektup yazdığınızı söyleseniz de bunları toplamaya başlasam dedim. Çok heyecanlanmıştı. Biraz düşününce 'bakarız' dedi. Fakat ben bir yandan mektupların arkasına düştüm ve toplamaya başladım. 10 yıllık bir emek sonunda 3 ciltlik bir eser çıktı ortaya."
Etkinlik, TYB İstanbul Şubesi Başkanı Mahmut Bıyıklı tarafından hazırlanan "Ustaların İzinde" eserinin konuşmacılara takdim edilmesiyle sona erdi.
Kaynak: AA
Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) İstanbul Şubesi'nin, Gençlik ve Spor Bakanlığı, İstanbul Ticaret Odası, Fatih, Zeytinburnu, Pendik ve Sultanbeyli belediyelerinin desteğiyle hayata geçirdiği, Anadolu Ajansının Global İletişim Ortağı olduğu "Edebiyat ve Gençlik" temalı festival devam ediyor.
Kızlarağası Medresesi'nde Naime Erkovan'ın moderatörlüğünde gerçekleşen "Gidenlerin Ardından Nuri Pakdil Özel Oturumu"nda yazar Hüseyin Su, Nuri Pakdil'i anlattı.
Pakdil'in öncesi ve örneği olmayan bir karakter olduğunu ifade eden Hüseyin Su, şunları kaydetti:
"Pakdil, yazıda ve konuşmada devrimci bir dile sahipti. Edebiyat Dergisi'ni çıkarmaya başladığı dönemden itibaren Türkiye'nin siyaset, inanç ve düşünce söylemine karşı aykırı bir Müslüman sesi vardı. O yıllarda bir Müslümanın Türkiye'de devrimci olduğunu söylemesi çok kolay değildi. Ancak Nuri Pakdil'in son derece şehirli, aristokrat ve devrimci bir dili vardır. Öncesi ve örneği yoktur."
Pakdil'le lise öğrencisi olduğu dönemlerde tanıştığını aktaran Su, gençlik yıllarında da Edebiyat Dergisi'nin bürosunda kendisini sık sık ziyaret ettiğini anlattı.
Hüseyin Su, şöyle devam etti:
"Onunla sabahtan buluşur gece saatlerine kadar beraber vakit geçirirdik. Kahvehanelere gider çay içer, Hacı Bayram Veli'ye gidip namaz kılardık. Gazete ve kitaplarımızı okuyoruz. Bu buluşmalarımızda bir tek cümle konuşmadığımız günler olurdu. Derginin bürosunda da aynı şekilde saatlerce oturur, kitaplar okur, radyo dinler, çay içerdik ama bir cümle konuşmadığımız zamanlar olurdu.
Nuri Pakdil kadar İstanbul'u seven ikinci bir kişi tanımadım. İstanbul'u hilafetin merkezi olarak görürdü. Zaten onun ilgisinde olan birkaç şehir vardı. Bunlar, İstanbul, Mekke, Medine ve Kudüs'tü. İstanbul kendisi için son derece siyasal imge yüklü bir şehirdir. Yani burada atıldı düğüm, yine burada çözülecek diye düşünürdü."
- "En çok mektup yazan yazar Nuri Pakdil'dir"
Pakdil'in hayatında birçok konuda çok titiz davrandığını ve etrafındakileri de bu konularda uyardığını ifade etti.
Su, Hece Dergisi'ni çıkarınca Nuri Pakdil'le görüşme sıklığının azaldığını belirterek, son görüşmelerinin Konya'da kızının cenazesinde gerçekleştiğini söyledi.
Pakdil'in namaz konusunda da çok hassas olduğunu anlatan Hüseyin Su, sözlerini şu şekilde tamamladı:
"Türkiye'de zannediyorum en çok mektup yazan yazar Nuri Pakdil'dir. Hele hele yazarlar içinde birincidir. Okuyuculara, yazar arkadaşlarına, dostlarına çok sayıda uzun uzun mektuplar yazardı. Bir gün kendisine mektuplarınızı toplamak istediğimi ilettim. Bana kimlere mektup yazdığınızı söyleseniz de bunları toplamaya başlasam dedim. Çok heyecanlanmıştı. Biraz düşününce 'bakarız' dedi. Fakat ben bir yandan mektupların arkasına düştüm ve toplamaya başladım. 10 yıllık bir emek sonunda 3 ciltlik bir eser çıktı ortaya."
Etkinlik, TYB İstanbul Şubesi Başkanı Mahmut Bıyıklı tarafından hazırlanan "Ustaların İzinde" eserinin konuşmacılara takdim edilmesiyle sona erdi.