İletişim Başkanı Altun Açıklaması ''Londra Zirvesi Umarız 'NATO'nun Güncellenmesi' Tartışmasına Vesile Olur'
İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "Londra zirvesi umarız Türkiye’nin önerileri ışığında ’NATO’nun güncellenmesi’ tartışmasına vesile olur. Zayıflamış ve kendini yenileyememiş bir NATO’nun ne dünya barışına ne Avrupa’ya ne de Ortadoğu’ya bir katkısı olacaktır" dedi.
İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Mikro Blog Platformu Medium hesabından “Bir zirvenin ardından: NATO nereye?” başlıklı yazı yayınladı. Altun, yazısında şu ifadelere yer verdi:
“Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılımcısı olduğu Londra’daki NATO zirvesi birçok tartışmayı beraberinde getirdi. NATO’nun dünya siyasetindeki yeri tartışılırken özellikle bazı ülkelerin bir süredir Türkiye’nin NATO’daki konumunu tartışmaya açmaya çalıştığını görüyoruz. Halbuki 70. yılını kutlayan NATO’nun 67 yılında Türkiye var. Soğuk Savaş’ın bunalımlı dönemleri, bölgesel çatışmalar, NATO üyelerini hedef alan terör saldırıları, mülteci krizleri. Türkiye tüm kritik dönemlerde NATO üyeliğinin hakkını verdi ve müttefik ruhuna uygun hareket etti. Ülkemiz NATO hedefleri çerçevesinde savunma harcamaları 5 yılda yüzde 53 artarak, gayrisafi milli hasılanın yüzde 1,89’una ulaştı. Türkiye ayrıca NATO’nun ortak bütçesine en fazla katkı yapan müttefiklerden biri. NATO ortak fonlarına 2018 yılında 89,8 milyon avro aktarıldı. NATO’nun en büyük ikinci kara gücü olan Türkiye, topraklarındaki üslerini NATO’nun kullanımına açarak birçok önemli operasyonda lojistik görevler üslendi. Son olarak DEAŞ ile mücadelede bunun örneğini gördük. NATO erken uyarı ve gözlem uçaklarının (AWACS) uçuşlarına yakıt ikmali desteği sağlandı, Konya Hava Üssü bu uçakların kullanımına açıldı. Ancak Türkiye tüm bunları yapmasına rağmen karşılığında ne gördü? 911 kilometre uzunluğunda sınır paylaştığımız komşu ülke Suriye’deki iç savaş Türkiye için ciddi güvenlik sorunları oluşturdu. Türkiye, ulusal güvenliğine yönelik tehditlere karşı üye devletlerin NATO ittifak ruhuna yakışır bir tavırla kendisine tam destek vermesini bekledi. Buna karşılık NATO üyeleri terörle mücadele gibi kritik bir konuda ortak adımlar atmakta başarısız oldu. Bazı NATO üyeleri Türkiye’nin güvenlik endişelerini ve NATO’daki rolünü sorgularken, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg zaman zaman yaptığı açıklamalarla Türkiye’nin ittifaktaki önemli rolünü ve karşılaştığı tehditlerin büyüklüğünü üye devletlere hatırlattı. ’Türkiye bizim ittifakımızın çok güçlü bir üyesi. Türkiye, çok zor bir bölgenin sınırında bulunuyor. NATO ittifakındaki hiçbir ülke, Türkiye kadar Ortadoğu’dan kaynaklanan şiddete maruz kalmadı’ şeklinde konuşan Stoltenberg, Türkiye’nin meşru güvenlik kaygılarına işaret etti. Stoltenberg ayrıca DEAŞ’a karşı mücadeleye ve bu terör örgütünün çöküşüne Türkiye’nin ’kararlı bir şekilde katkıda bulunduğunu’ da birçok kez vurgulamıştır. Stoltenberg yaptığı açıklamalarla üye devletlerin Türkiye’nin güvenlik endişelerini anlama çağrısında bulunmuştur. Fakat NATO üyesi ülkeler maalesef Türkiye’nin terörle mücadelesine yeterli destek vermedi. Kuzey Suriye’deki PKK/YPG terör örgütüne aleni destek verildi, FETÖ üyelerine kucak açıldı. Terör örgütü DEAŞ’ın Türkiye’de yaptığı saldırılar görmezden gelinerek, Türkiye’nin DEAŞ’la mücadelesi yok sayıldı, sorgulamaya açıldı. Hatta kimi ülke liderleri Türkiye’ye saldırmayı ve ülkemize haksız ithamlarda bulunmayı bir siyaset haline getirdiler. Başarısızlıklarını ve azalan popülaritelerini Türkiye’ye iftira atarak perdeleme yoluna girdiler. Tüm bu müttefik ruhuna uymayan söylem ve uygulamalara rağmen Türkiye NATO’nun önemini her fırsatta dile getirmeye devam etti."
Yazısında mevcut NATO yapılanmasının günümüz koşullarına uyum sağlayamadığının ortaya çıktığını ifade eden Altun, "Türkiye tıpkı ’Dünya beşten büyüktür’ diyerek mevcut BM yapılanmasının daha adil olması için çalıştığı gibi NATO’nun da günümüz dünyasına uygun dönüşümü sağlamasına gerektiğine inanıyor. NATO daha güçlü bir ittifak için yeni stratejiler üretmeli. Örgüt ayrımı yapmadan küresel terörle mücadele etmeli, sığınmacılar ve bölgesel stratejilerle ilgili yeni vizyonlar ortaya koymalı. NATO sözleşmesindeki maddeler gözden geçirilmeli ve gerekirse revize edilmeli. Almanya Başbakanı Angela Merkel’in dediği gibi Türkiye NATO için stratejik öneme sahip. Londra zirvesi umarız Türkiye’nin önerileri ışığında ’NATO’nun güncellenmesi’ tartışmasına vesile olur. Zayıflamış ve kendini yenileyememiş bir NATO’nun ne dünya barışına ne Avrupa’ya ne de Ortadoğu’ya bir katkısı olacaktır" dedi.
Kaynak: İHA
“Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılımcısı olduğu Londra’daki NATO zirvesi birçok tartışmayı beraberinde getirdi. NATO’nun dünya siyasetindeki yeri tartışılırken özellikle bazı ülkelerin bir süredir Türkiye’nin NATO’daki konumunu tartışmaya açmaya çalıştığını görüyoruz. Halbuki 70. yılını kutlayan NATO’nun 67 yılında Türkiye var. Soğuk Savaş’ın bunalımlı dönemleri, bölgesel çatışmalar, NATO üyelerini hedef alan terör saldırıları, mülteci krizleri. Türkiye tüm kritik dönemlerde NATO üyeliğinin hakkını verdi ve müttefik ruhuna uygun hareket etti. Ülkemiz NATO hedefleri çerçevesinde savunma harcamaları 5 yılda yüzde 53 artarak, gayrisafi milli hasılanın yüzde 1,89’una ulaştı. Türkiye ayrıca NATO’nun ortak bütçesine en fazla katkı yapan müttefiklerden biri. NATO ortak fonlarına 2018 yılında 89,8 milyon avro aktarıldı. NATO’nun en büyük ikinci kara gücü olan Türkiye, topraklarındaki üslerini NATO’nun kullanımına açarak birçok önemli operasyonda lojistik görevler üslendi. Son olarak DEAŞ ile mücadelede bunun örneğini gördük. NATO erken uyarı ve gözlem uçaklarının (AWACS) uçuşlarına yakıt ikmali desteği sağlandı, Konya Hava Üssü bu uçakların kullanımına açıldı. Ancak Türkiye tüm bunları yapmasına rağmen karşılığında ne gördü? 911 kilometre uzunluğunda sınır paylaştığımız komşu ülke Suriye’deki iç savaş Türkiye için ciddi güvenlik sorunları oluşturdu. Türkiye, ulusal güvenliğine yönelik tehditlere karşı üye devletlerin NATO ittifak ruhuna yakışır bir tavırla kendisine tam destek vermesini bekledi. Buna karşılık NATO üyeleri terörle mücadele gibi kritik bir konuda ortak adımlar atmakta başarısız oldu. Bazı NATO üyeleri Türkiye’nin güvenlik endişelerini ve NATO’daki rolünü sorgularken, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg zaman zaman yaptığı açıklamalarla Türkiye’nin ittifaktaki önemli rolünü ve karşılaştığı tehditlerin büyüklüğünü üye devletlere hatırlattı. ’Türkiye bizim ittifakımızın çok güçlü bir üyesi. Türkiye, çok zor bir bölgenin sınırında bulunuyor. NATO ittifakındaki hiçbir ülke, Türkiye kadar Ortadoğu’dan kaynaklanan şiddete maruz kalmadı’ şeklinde konuşan Stoltenberg, Türkiye’nin meşru güvenlik kaygılarına işaret etti. Stoltenberg ayrıca DEAŞ’a karşı mücadeleye ve bu terör örgütünün çöküşüne Türkiye’nin ’kararlı bir şekilde katkıda bulunduğunu’ da birçok kez vurgulamıştır. Stoltenberg yaptığı açıklamalarla üye devletlerin Türkiye’nin güvenlik endişelerini anlama çağrısında bulunmuştur. Fakat NATO üyesi ülkeler maalesef Türkiye’nin terörle mücadelesine yeterli destek vermedi. Kuzey Suriye’deki PKK/YPG terör örgütüne aleni destek verildi, FETÖ üyelerine kucak açıldı. Terör örgütü DEAŞ’ın Türkiye’de yaptığı saldırılar görmezden gelinerek, Türkiye’nin DEAŞ’la mücadelesi yok sayıldı, sorgulamaya açıldı. Hatta kimi ülke liderleri Türkiye’ye saldırmayı ve ülkemize haksız ithamlarda bulunmayı bir siyaset haline getirdiler. Başarısızlıklarını ve azalan popülaritelerini Türkiye’ye iftira atarak perdeleme yoluna girdiler. Tüm bu müttefik ruhuna uymayan söylem ve uygulamalara rağmen Türkiye NATO’nun önemini her fırsatta dile getirmeye devam etti."
Yazısında mevcut NATO yapılanmasının günümüz koşullarına uyum sağlayamadığının ortaya çıktığını ifade eden Altun, "Türkiye tıpkı ’Dünya beşten büyüktür’ diyerek mevcut BM yapılanmasının daha adil olması için çalıştığı gibi NATO’nun da günümüz dünyasına uygun dönüşümü sağlamasına gerektiğine inanıyor. NATO daha güçlü bir ittifak için yeni stratejiler üretmeli. Örgüt ayrımı yapmadan küresel terörle mücadele etmeli, sığınmacılar ve bölgesel stratejilerle ilgili yeni vizyonlar ortaya koymalı. NATO sözleşmesindeki maddeler gözden geçirilmeli ve gerekirse revize edilmeli. Almanya Başbakanı Angela Merkel’in dediği gibi Türkiye NATO için stratejik öneme sahip. Londra zirvesi umarız Türkiye’nin önerileri ışığında ’NATO’nun güncellenmesi’ tartışmasına vesile olur. Zayıflamış ve kendini yenileyememiş bir NATO’nun ne dünya barışına ne Avrupa’ya ne de Ortadoğu’ya bir katkısı olacaktır" dedi.