HIV Pozitiflilere İş Yaşamında Negatif Ayrımcılık
‘1 Aralık Dünya AIDS Günü’ öncesi hazırlanan akademik çalışma, önyargıların HIV pozitif bireylerin iş hayatına katılımında ne büyük bir engel teşkil ettiğini ortaya koydu.
Günümüzde kullanılan ilaçlar sayesinde evlenmesinde, çocuk sahibi olmasında, iş yaşamına katılmasında tıbben ve hukuken bir engeli bulunmayan HIV pozitif bireyler, damgalanma, önyargı gibi nedenlerle sosyal yaşamdan uzaklaşabiliyor. Bu konuda Yaşar Üniversitesi Ekonomi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Durmuş Özdemir, Sağlık Bilimleri Üniversitesi İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesinden Doç. Dr. Selma Tosun, Uzm. Dr. Hülya Özkan Özdemir ve Ege Üniversitesinden Elif Korkmaz tarafından bir araştırma yapıldı. ‘HIV pozitif bireylerin Türkiye’de istihdam edilebilirliği’ konulu araştırma makalesi, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) önde gelen bilimsel dergilerinden Amerikan Endüstriyel Tıp Dergisi’nde (American Journal of Industrial Medicine) de yayımlandı. HIV pozitif kişilerin teşhis sonrası iş yaşamında karşılaştığı sorunların incelendiği akademik çalışmada, bu kişilerin tanı ve takip sürecinde kayıt altına alınan sosyoekonomik ve demografik verileri de değerlendirildi. Araştırmaya katılanların yüzde 87’si erkek, yüzde 13’ü kadınlardan oluştu. Yüzde 27’si üniversite mezunu, yüzde 35’i lise, yüzde 38’i ise ilkokul ve ortaokul mezunu olan HIV pozitif bireylerin yüzde 72’si bekar olduğunu beyan etti. Ankete katılanların yaklaşık yüzde 50’sinin işsiz, çalışanların ise çoğunun gelir düzeyi asgari ücret ve altında olduğu görüldü.
Çalışmanın dikkat çeken sonuçlarından biri de yüksek gelire sahip olan HIV pozitif bireylerin iş gücüne katılma oranlarının daha düşük gelire sahip olanlara kıyasla çok daha yüksek çıkması oldu.
Teşhis sonrası yüzde 30’u işini kaybetti
Sağlık ekonomisi alanında çalışmalar yapan Yaşar Üniversitesi Ekonomi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Durmuş Özdemir, “Ekonomik durumu kötü olan HIV pozitif gençler iş bulamadıkları gibi mevcut işlerini de kaybediyor. Örneğin HIV pozitif teşhisi konulan bireylerin yüzde 30’u teşhis sonrası işini kaybetmiş. Ayrıca yaş arttıkça HIV pozitif bireylerin iş bulma oranları daha da düşüyor. HIV pozitif bireyleri tıbbi anlamda kontrol edebilmek oldukça kolay. Zaten bu kişilerin ilaçları devlet tarafından ücretsiz bir şekilde temin ediliyor. Ancak çok bariz bir damgalanma sorunu yaşıyorlar. İş bulamamak ve dışlanmak bu kişileri toplumdan daha da uzaklaştırıyor. Bu konuda Sağlık Bakanlığının ve sivil toplum kuruluşlarının desteği ile bir farkındalık oluşturulması şart. İşverenlere ve iş yerlerine konuyla ilgili düzenli olarak bilgilendirmeler yapılması faydalı olacaktır” dedi.
HIV ve AIDS nedir?
HIV, İngilizce ‘Human Immunodeficiency Virus’ kelimelerinin kısaltmasıdır. Türkçe karşılığı ise ‘İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsüdür’. HIV, diğer tüm virüsler gibi konakçı bir hücreye ihtiyaç duyar. Canlı bir hücreyi kullanmadan varlığını sürdüremez ve kendisini çoğaltamaz. Mevcut ilaçlar HIV’i kontrol altında tutmada son derece etkilidir fakat HIV’i vücuttan tamamen atacak bir tedavi henüz bulunamamıştır. HIV, tedavi alınmaması durumunda bağışıklık sistemini zayıflatır ve vücudu hastalıklara açık hale getirir. Bağışıklık sistemi artık vücudu savunamaz hale geldiğinde çok ciddi ve genellikle de kişiyi ölüme kadar götüren enfeksiyonlar ve kanserler gelişebilir. Hastalığın bu evresine AIDS denir. Ancak HIV pozitif bireyler, doğru zamanda tedaviye başlayarak AIDS tablosu görülmeden yaşamlarına sağlıklı bir şekilde devam edebilirler.
Kaynak: İHA
Çalışmanın dikkat çeken sonuçlarından biri de yüksek gelire sahip olan HIV pozitif bireylerin iş gücüne katılma oranlarının daha düşük gelire sahip olanlara kıyasla çok daha yüksek çıkması oldu.
Teşhis sonrası yüzde 30’u işini kaybetti
Sağlık ekonomisi alanında çalışmalar yapan Yaşar Üniversitesi Ekonomi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Durmuş Özdemir, “Ekonomik durumu kötü olan HIV pozitif gençler iş bulamadıkları gibi mevcut işlerini de kaybediyor. Örneğin HIV pozitif teşhisi konulan bireylerin yüzde 30’u teşhis sonrası işini kaybetmiş. Ayrıca yaş arttıkça HIV pozitif bireylerin iş bulma oranları daha da düşüyor. HIV pozitif bireyleri tıbbi anlamda kontrol edebilmek oldukça kolay. Zaten bu kişilerin ilaçları devlet tarafından ücretsiz bir şekilde temin ediliyor. Ancak çok bariz bir damgalanma sorunu yaşıyorlar. İş bulamamak ve dışlanmak bu kişileri toplumdan daha da uzaklaştırıyor. Bu konuda Sağlık Bakanlığının ve sivil toplum kuruluşlarının desteği ile bir farkındalık oluşturulması şart. İşverenlere ve iş yerlerine konuyla ilgili düzenli olarak bilgilendirmeler yapılması faydalı olacaktır” dedi.
HIV ve AIDS nedir?
HIV, İngilizce ‘Human Immunodeficiency Virus’ kelimelerinin kısaltmasıdır. Türkçe karşılığı ise ‘İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsüdür’. HIV, diğer tüm virüsler gibi konakçı bir hücreye ihtiyaç duyar. Canlı bir hücreyi kullanmadan varlığını sürdüremez ve kendisini çoğaltamaz. Mevcut ilaçlar HIV’i kontrol altında tutmada son derece etkilidir fakat HIV’i vücuttan tamamen atacak bir tedavi henüz bulunamamıştır. HIV, tedavi alınmaması durumunda bağışıklık sistemini zayıflatır ve vücudu hastalıklara açık hale getirir. Bağışıklık sistemi artık vücudu savunamaz hale geldiğinde çok ciddi ve genellikle de kişiyi ölüme kadar götüren enfeksiyonlar ve kanserler gelişebilir. Hastalığın bu evresine AIDS denir. Ancak HIV pozitif bireyler, doğru zamanda tedaviye başlayarak AIDS tablosu görülmeden yaşamlarına sağlıklı bir şekilde devam edebilirler.