Girne'de 'Yeni Dünya Düzeni Açıklaması Doğu Akdeniz'de Mavi Savaşlar Konferansı'

Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu bünyesindeki Türk Tarih Kurumu ve Bahçeşehir Kıbrıs Üniversitesi Deniz Hukuku Araştırma ve Uygulama Merkezi iş birliğiyle 18-19 Kasım’da Girne’de “Yeni Dünya Düzeni: Akdeniz’de Mavi Savaşlar Uluslararası Konferansı” düzenlendi.

Girne'de 'Yeni Dünya Düzeni Açıklaması Doğu Akdeniz'de Mavi Savaşlar Konferansı'
Konferans, KKTC Ekonomi ve Enerji Bakanı Hasan Taçoy, Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçisi Murat Başçeri, Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Refik Turan, Jandarma Sahil Güvenlik Akademisi Güvenlik Enstitüsü Başkanı Albay Gökhan Sarı, Bahçeşehir Kıbrıs Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Zafer Ağdelen, Koç Üniversitesi Denizcilik Forumu Başkanı Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz, Siyaset Bilimci Alexandr Dugin ve Bahçeşehir Kıbrıs Üniversitesi Deniz Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Emete Gözügüzelli tarafından gerçekleştirilen açış konuşmalarıyla başladı.

KKTC Ekonomi ve Enerji Bakanı Hasan Taçoy, konuşmasında adada bulunan Rumların silahlanmaya devam ettiğine dikkat çekerek, Türkiye’nin garantörlüğünün sona erdirilmesi çabalarının asla karşılık bulmayacağını belirtti.

Kıbrıslı Türklerin hem adadaki Türk askerinin mevcudiyetini hem de Türkiye’nin garantörlüğünü desteklediğini dile getiren Taçoy, Türklerin adada ilelebet var olacağını ifade etti.

Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçisi Murat Başçeri konuşmasında Doğu Akdeniz’de uluslararası nizamın yeniden inşa edildiğini belirtti.

İnşaat alanlarındaki “baretini giy” uyarısının nizam inşası sürecinde de karşılığını bulduğuna dikkat çeken Başçeri, Türkiyesiz oluşturulmaya çalışılan uluslararası nizam çabaları karşısında Türkiye’nin uluslararası hukuka uygun hareket edilmesi çağrılarının zafiyet olarak algılandığını söyledi.

Türkiye’nin bu tavrının zafiyetten değil samimiyetten kaynaklandığını belirten Başçeri, Türkiye’nin uluslararası hukuktan doğan haklarını sonuna kadar kullanmakta kararlı olduğunu ifade etti.

Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof Dr. Refik Turan konuşmasında, kıymetli kültür ve medeniyetlere ev sahipliği yapan Akdeniz’in bir bakıma tarihin başladığı yer olduğunu ifade etti.

Bozkırın ordularının bin yıl önce Akdeniz’e ulaşarak bu bölgeye ismini verdiğini dile getiren Prof. Dr. Turan, Akdeniz’in bu tarihten itibaren Türk milletinin gönlünde var olduğunu ifade etti.

Osmanlıların 1571’de Kıbrıs’ı fethederek uluslararası bir devlet haline geldiğini belirten Prof. Dr. Turan, tarih boyunca çeşitli mücadeleler ve bedellerle bölgede varlığını sürdüren Türkler için Doğu Akdeniz’in “vatan”, Kıbrıs’ın “bayrak” anlamına geldiğini belirtti.

Dinlerin ve bilimin doğduğu, sanatın geliştiği, Roma, Osmanlı ve İngiltere gibi dünya güçlerinin muazzam bir kuvvete ulaştığı bu bölgede bugün de olağanüstü bir mücadelenin sürdürüldüğünü söyleyen Prof. Dr. Turan, Kıbrıs’ın hem tarih hem de gelecek olduğunun altını çizdi.

Jandarma Sahil Güvenlik Akademisi Güvenlik Enstitüsü Başkanı Albay Gökhan Sarı bölgede güvenlik anlayışında yaşanan dönüşüme dikkat çektiği konuşmasında Doğu Akdeniz’in bugün bölgenin turnusol kağıdı olduğunu belirterek söylemler ve eylemler arasındaki çelişkiye dikkat çekti.

Bahçeşehir Kıbrıs Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Zafer Ağdelen ise yaptığı konuşmada, Türkiye ve KKTC’nin haklarını bütün dünyaya duyurması açısından bilimsel etkinliklerin önemine değindi. Türkleri kimsenin masada ayak oyunlarıyla saf dışı bırakıp haklarını gasp edemeyeceğini ifade eden Ağdelen, “Bizler bu adada sonsuza dek var olacağız” dedi.

Koç Üniversitesi Denizcilik Forumu Başkanı Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz ise Türkiye ve KKTC’nin Doğu Akdeniz devletleri olarak bu yüzyılın kilit ülkeleri olduğunu ifade etti.

Küresel düzenin tektonik kırılmalarla değiştiğini belirten Gürdeniz, “Atlantik Çağı sona ererken geri dönülmez bir biçimde Asya Çağı başlıyor. Türkiye Asya’yı yeniden keşfediyor” dedi.

Atlantikçi çözüm modelinin önerisi olan federal devletin yerini Asya yüzyılında bağımsız Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne bırakacağını dile getiren Gürdeniz, KKTC’nin Lübnan ve Suriye ile deniz sınır belirleme görüşmelerine başlamasının önemine işaret etti.

Siyaset Bilimci ve siyasi danışman Alexandr Dugin, konuşmasında dünyada tek merkezlilikten çok merkezliliğe doğru bir değişim süreci yaşandığını vurguladı. Bu sürecin henüz tamamlanmadığını belirten Dugin, geçiş döneminin bazı tehlikeler barındırdığının altını çizdi. Bu süreçte “Türkiye’nin yeri neresidir?” sorusunun önem kazandığını belirten Dugin, Rusya, Çin, İran, Suriye, Pakistan ve Hindistan’ın da bulunduğu çok kutuplu dünyadaki en büyük değişimin Türkiye’nin kararına bağlı olduğunu belirtti.

Bahçeşehir Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Emete Gözügüzelli ise konuşmasında, kritik bir merkez haline gelen Doğu Akdeniz’de yetki alanlarının sınırlandırılmasıyla ilgili ihtilafların derinleştiğini vurgulayarak bu bölgedeki riskleri çeşitlendiğini ifade etti.

Korsanlık, deniz ulaşımı, taşımacılık, enerji, faaliyetleri, güvenlik meselelerinin özellikle deniz yetki alanları üzerinde daha da öne çıktığını dile getiren Gözügüzelli, bu bölgede tasarlanan projelerin geçiş güzergahının Türkiye’nin deniz yetki alanları içerisinde kaldığını hatırlatarak Türkiye dahil edilmeksizin herhangi bir adım atılmasının mümkün olmadığının altını çizdi.

Türkiye ve KKTC’nin yanı sıra Rusya, ABD, Pakistan, Endonezya ve Suriye’nin de aralarında bulunduğu çok sayıda ülkeden tarihçi, siyaset bilimci ve gazeteciyi bir araya getiren konferansta enerji güvenliği başta olmak üzere Doğu Akdeniz’de yaşanan güncel sorunlar ve bu sorunların tarihi arka planı ele alındı. Doğu Akdeniz’in jeopolitiğinde yaşanan değişimin ve farklı ülkelerin bu bölgede yürüttüğü faaliyetlerin ele alındığı konferansta, Türkiye ve KKTC’nin Doğu Akdeniz’deki faaliyetleri ve uluslararası hukuktan doğan haklarına da ışık tutuldu.
Kaynak: İHA