Çocuklar Okusun Diye 'Anne Yazdı, Baba Çizdi'
Yazar Aliye Akan: 'Çocukların dünyasına hangi kelimeleri dahil edeceğimiz çok mühim bir mesele. O yüzden fiil seçimlerinden, sıfatlandırmalara kadar çok titiz davrandığımızı söyleyebilirim' 'Güzellik alışılabilir bir şeydir. Önce göz, güzellikle terbiye edilir ve güzelliği seçmeye başlar. Nitekim kulak da böyle. Dolayısıyla hem güzel kelimelerle hem güzel resimlerle çocuklara güzelliğe dair bir kapı açmış olmayı umuyoruz' Ressam Bünyamin K.: 'Biz bir hikaye anlatmak, çocuklarımıza hem okumak hem de bırakmak istiyoruz'
FATİH TÜRKYILMAZ - Altı yıllık evli ve iki çocuk sahibi yazar ve ressam çift, hem kendi çocukları hem de diğer çocuklar için yeteneklerini kullanarak çocuk kitapları kaleme aldı.
Yazar Aliye Akan'ın yazdığı, eşi ressam Bünyamin K.'nın resimlerini çizdiği eserler, hikayelerindeki gerçeklik ve resimlerinin tek tek elle çizilmiş olmasıyla dikkati çekiyor.
Çocuk kitapları yazma fikrine ilişkin AA muhabirine açıklamada bulunan Akan, çocuklarına anlattığı hikayeleri tüm çocukların duymasını istediği için böyle bir projeye başladıklarını belirterek, "Aslına bakarsanız ben daima yazıyorum, eşim de daima çiziyor. O hem yazıyor hem çiziyor böyle bir yanı da var. Ancak çocuk kitabı bağlamında projenin dillendirilmesi çocuklardan sonra oldu. Çünkü çocuklara hikaye anlatırken tabii ki kadim hikayelerimizden yararlanarak bir şeyler anlatıyorduk." dedi.
Aliye Akan, yerli ve çeviri çocuk kitaplarındaki içeriği eleştirerek, şunları kaydetti:
"Çocukların dünyasına hangi kelimeleri dahil edeceğimiz çok mühim bir mesele. O yüzden fiil seçimlerinden, sıfatlandırmalara kadar çok titiz davrandığımızı söyleyebilirim. Ben yazdım ve üzerinde beraber çalıştık Bünyamin'le. Dolasıyla önce yazıyla çizilen resim ortaya çıktı. Çocuğun sadece kelimelerle muhatap olduktan sonra zihninde canlandıracağı resimlerin sulu boya halini de eşim gerçekleştirdi.
Bu anlamda çocuklara bırakabileceğimiz ya da verebileceğimiz en güzel hediye böyle bir şey olur herhalde diye düşünüp çocuklara anlatmak için biriktirdiğimiz hikayeleri başka çocuklar da dinlesin dedik ve bu kitaplar ortaya çıktı. Ben yazdım, o çizdi. Güzel de olduğunu düşünüyoruz. Toplamda 5 kitap oldu. Üçü birbirinin ardılı gibi görünen ama bambaşka hikayelerden oluşan bir set gibi düşünülebilir. Diğer ikisi de daha farklı bir formatta kardeş kitaplar diyebiliriz. Sanırım güzel bir iş yaptık."
- "Göz, güzellikle terbiye edilir"
Kitapla ilk tanıştıkları dönem, karşılaştıkları kelimeler ve görsellerin çocukların zihninde çok önemli yer tuttuğunun altını çizen genç yazar, 2-7 yaş aralığındaki çocukların gözlerinin gerçek çizgilerle terbiye edilmesi gerektiğini dile getirdi.
Yazar Akan, karşılaştığı çocuk kitaplarının çizimlerini beğenmediğini aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Güzellik alışılabilir bir şeydir. Önce göz, güzellikle terbiye edilir ve güzelliği seçmeye başlar. Nitekim kulak da böyle. Dolayısıyla hem güzel kelimelerle hem güzel resimlerle çocuklara güzelliğe dair bir kapı açmış olmayı umuyoruz. Çocukların karşılaştıkları kelimeler ve görseller tahminimizden çok daha fazla yer tutuyor onların zihin dünyasında. Çünkü onlara ilk yapışan desenler. Gerçekten de kolay kolay kaybolmuyor diyebiliriz. Bu bağlamda karşılaştığım çok kötü hikayeler ve çok kötü resimler oldu. Eksiksiz bir hikaye yazmak ya da eksiksiz bir resim yapmak iddiasında değiliz ancak çocukların zihin dünyasına bir güzellik katmasını umarak yaptık bu çalışmayı."
- "Kitapların her biri başka bir doğruyu söylemek üzere kurgulandı"
Kaleme aldığı kitaplarda yalın ve gerçek hikayeler, kendileri gibi, uçmayan, kaçmayan, sihirli güçleri olmayan ama çalışarak bir şeyler yapabilen çocukların bulunduğuna işaret eden yazar, çocuklara yönelik yazılan kitaplarda hayali kahramanlar kadar gerçek ve yalın hikayelere, kendileri gibi çocukları göreceği çizimlere ihtiyaç olduğunu ifade etti.
Aliye Akan, çocuklarla anne babalarının, karşılaşmamaları gereken hiçbir kelime veya görüntüyle kendi kitaplarında karşılaşmayacağını vurgulayarak, "Kitapların her biri başka bir doğruyu söylemek üzere kurgulandı. 'İbrahim Kuşları' bir söz verildiğinde her ne pahasına olursa olsun o sözde durmanın önemini, 'Yusuf'un Sarı Gömleği' kaybedilen şeylerin arkasından çok da fazla üzülmemeyi ve sevince her türlü sevmeyi, 'Musa'nın Yaprakları' ise bir çocuğun dedesinden ağaçların türlerini ve isimlerini öğrenme serüvenini anlatıyor. İlk etapta isimleri yüzünden bu kitapların peygamber kıssaları olduğu sanılıyor ama öyle değil. Çocukların zihninde kalacak olan kelimeler çok mühim. Çocukların zihninde Yusuf ve gömlek, İbrahim ve kuş, Musa ve ağaç ikililerinin yan yana durmasını sağlamak bizim için yeterli." diye konuştu.
- "30 yıl önceki gibi elle çizdik"
Ressam Bünyamin K. ise kitaplardaki çizimleri yapmadan önce çok sayıda çocuk kitabını incelediğine işaret ederek, "Hem çizimlerine baktım hem hikayelerini okudum. Çoğunlukla vasat ve daha altında çizimlerle karşılaştım. Çok iyi çizimler var ancak bunların sayısı çok azdı. Neredeyse tamamı dijital ortamda çizilmişti. Biz bir hikaye anlatmak, çocuklarımıza hem okumak hem de bırakmak istiyoruz. Bunu nasıl yapabilirim dedim. 25 yıldır sulu boya çalışıyorum. 'O zaman iyi yaptığım şeyi deneyeyim. Başka hiçbir şeye gerek duymadan fırçamı ve kalemimi kullanayım.' dedim." ifadelerini kullandı.
Tüm çizimleri elle yaptığını dile getiren ressam, "Günümüzde bu pek olmuyor. 30 yıl önceki gibi elle çizdik ve sulu boya tekniğiyle yaptık. Bu anlamda da daha hoş bir görüntü olduğunu sanıyorum. Hikaye metninin ve resimlerin 2-7 yaş arası uygunluğunda olduğunu düşünüyoruz. Gerçek kalem, boya ve kağıt kullanarak yapmak istedik. 5 kitabı da bu şekilde yaptık." değerlendirmesinde bulundu.
Bünyamin K., küçük yaşta görülen ve öğrenilen şeylerin hiç unutulmadığını sözlerine ekleyerek, duru bir zihnin göreceği resimlerin büyük özen ve dikkatle çizilmesi gerektiğini söyledi.
Resimleri elle çizmenin kendisini heyecanlandırdığını belirten Bünyamin K., şöyle devam etti:
"Elimde bir fırça, kalem ve kağıt var. 'Bunlarla neler söyleyebiliriz, hikayelerimizdeki sadeliği nasıl görsele dökebilir ve çocuğu etkileriz?' Bunu düşünerek çizimler yaptım. Çizimleri yaparken de hikayelerdeki kişilerin gerçek hayatta benim tanıdığım, çevremdeki kişiler olmasını istedim. Yani bir hikayede yer alabilecek herkes, birinin tanıdığı, yakını, kahramanı olabilir. Dede var mesela, çocuk var. Birisinde anne, baba var. Bunların hikayede yer alırken oradaki konuyla ve diyaloglarla uyuşabilir halde olmasını istedim ve onun için önce kendimi ikna etmem gerekiyordu."
Bünyamin K., kitaplardaki resimlerin gerçekle uyuşmasının önemine dikkati çekerek, "Çocuk hikayelerinde biraz karikatürize biraz gerçeküstü şeyler tercih edilir. Yayınevimiz bu hususta biraz tereddüt etti ama biz onları bir şekilde ikna ettik. 'Bunu yapmak istiyoruz.' dedik. Bahçeli bir ev çizdiysek o bahçede çocuklarımız neler görmeli, neyin farkında olmalı. Dedenin masasında mesela bir radyo var, alet edevat var. Renk seçiminde de biraz renk dağılımını geniş tuttuk ama sıcak renkler biraz daha belirgin." ifadelerine yer verdi.
İkilinin "Yusuf'un Sarı Gömleği", "Musa'nın Yaprakları", "İbrahim'in Kuşları", "Kim Korkar Berberden", "Kim Korkar Dişçiden" adlı eserleri Monera Yayınlarından çıkarak okuyucuyla buluştu.
Kaynak: AA
Yazar Aliye Akan'ın yazdığı, eşi ressam Bünyamin K.'nın resimlerini çizdiği eserler, hikayelerindeki gerçeklik ve resimlerinin tek tek elle çizilmiş olmasıyla dikkati çekiyor.
Çocuk kitapları yazma fikrine ilişkin AA muhabirine açıklamada bulunan Akan, çocuklarına anlattığı hikayeleri tüm çocukların duymasını istediği için böyle bir projeye başladıklarını belirterek, "Aslına bakarsanız ben daima yazıyorum, eşim de daima çiziyor. O hem yazıyor hem çiziyor böyle bir yanı da var. Ancak çocuk kitabı bağlamında projenin dillendirilmesi çocuklardan sonra oldu. Çünkü çocuklara hikaye anlatırken tabii ki kadim hikayelerimizden yararlanarak bir şeyler anlatıyorduk." dedi.
Aliye Akan, yerli ve çeviri çocuk kitaplarındaki içeriği eleştirerek, şunları kaydetti:
"Çocukların dünyasına hangi kelimeleri dahil edeceğimiz çok mühim bir mesele. O yüzden fiil seçimlerinden, sıfatlandırmalara kadar çok titiz davrandığımızı söyleyebilirim. Ben yazdım ve üzerinde beraber çalıştık Bünyamin'le. Dolasıyla önce yazıyla çizilen resim ortaya çıktı. Çocuğun sadece kelimelerle muhatap olduktan sonra zihninde canlandıracağı resimlerin sulu boya halini de eşim gerçekleştirdi.
Bu anlamda çocuklara bırakabileceğimiz ya da verebileceğimiz en güzel hediye böyle bir şey olur herhalde diye düşünüp çocuklara anlatmak için biriktirdiğimiz hikayeleri başka çocuklar da dinlesin dedik ve bu kitaplar ortaya çıktı. Ben yazdım, o çizdi. Güzel de olduğunu düşünüyoruz. Toplamda 5 kitap oldu. Üçü birbirinin ardılı gibi görünen ama bambaşka hikayelerden oluşan bir set gibi düşünülebilir. Diğer ikisi de daha farklı bir formatta kardeş kitaplar diyebiliriz. Sanırım güzel bir iş yaptık."
- "Göz, güzellikle terbiye edilir"
Kitapla ilk tanıştıkları dönem, karşılaştıkları kelimeler ve görsellerin çocukların zihninde çok önemli yer tuttuğunun altını çizen genç yazar, 2-7 yaş aralığındaki çocukların gözlerinin gerçek çizgilerle terbiye edilmesi gerektiğini dile getirdi.
Yazar Akan, karşılaştığı çocuk kitaplarının çizimlerini beğenmediğini aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Güzellik alışılabilir bir şeydir. Önce göz, güzellikle terbiye edilir ve güzelliği seçmeye başlar. Nitekim kulak da böyle. Dolayısıyla hem güzel kelimelerle hem güzel resimlerle çocuklara güzelliğe dair bir kapı açmış olmayı umuyoruz. Çocukların karşılaştıkları kelimeler ve görseller tahminimizden çok daha fazla yer tutuyor onların zihin dünyasında. Çünkü onlara ilk yapışan desenler. Gerçekten de kolay kolay kaybolmuyor diyebiliriz. Bu bağlamda karşılaştığım çok kötü hikayeler ve çok kötü resimler oldu. Eksiksiz bir hikaye yazmak ya da eksiksiz bir resim yapmak iddiasında değiliz ancak çocukların zihin dünyasına bir güzellik katmasını umarak yaptık bu çalışmayı."
- "Kitapların her biri başka bir doğruyu söylemek üzere kurgulandı"
Kaleme aldığı kitaplarda yalın ve gerçek hikayeler, kendileri gibi, uçmayan, kaçmayan, sihirli güçleri olmayan ama çalışarak bir şeyler yapabilen çocukların bulunduğuna işaret eden yazar, çocuklara yönelik yazılan kitaplarda hayali kahramanlar kadar gerçek ve yalın hikayelere, kendileri gibi çocukları göreceği çizimlere ihtiyaç olduğunu ifade etti.
Aliye Akan, çocuklarla anne babalarının, karşılaşmamaları gereken hiçbir kelime veya görüntüyle kendi kitaplarında karşılaşmayacağını vurgulayarak, "Kitapların her biri başka bir doğruyu söylemek üzere kurgulandı. 'İbrahim Kuşları' bir söz verildiğinde her ne pahasına olursa olsun o sözde durmanın önemini, 'Yusuf'un Sarı Gömleği' kaybedilen şeylerin arkasından çok da fazla üzülmemeyi ve sevince her türlü sevmeyi, 'Musa'nın Yaprakları' ise bir çocuğun dedesinden ağaçların türlerini ve isimlerini öğrenme serüvenini anlatıyor. İlk etapta isimleri yüzünden bu kitapların peygamber kıssaları olduğu sanılıyor ama öyle değil. Çocukların zihninde kalacak olan kelimeler çok mühim. Çocukların zihninde Yusuf ve gömlek, İbrahim ve kuş, Musa ve ağaç ikililerinin yan yana durmasını sağlamak bizim için yeterli." diye konuştu.
- "30 yıl önceki gibi elle çizdik"
Ressam Bünyamin K. ise kitaplardaki çizimleri yapmadan önce çok sayıda çocuk kitabını incelediğine işaret ederek, "Hem çizimlerine baktım hem hikayelerini okudum. Çoğunlukla vasat ve daha altında çizimlerle karşılaştım. Çok iyi çizimler var ancak bunların sayısı çok azdı. Neredeyse tamamı dijital ortamda çizilmişti. Biz bir hikaye anlatmak, çocuklarımıza hem okumak hem de bırakmak istiyoruz. Bunu nasıl yapabilirim dedim. 25 yıldır sulu boya çalışıyorum. 'O zaman iyi yaptığım şeyi deneyeyim. Başka hiçbir şeye gerek duymadan fırçamı ve kalemimi kullanayım.' dedim." ifadelerini kullandı.
Tüm çizimleri elle yaptığını dile getiren ressam, "Günümüzde bu pek olmuyor. 30 yıl önceki gibi elle çizdik ve sulu boya tekniğiyle yaptık. Bu anlamda da daha hoş bir görüntü olduğunu sanıyorum. Hikaye metninin ve resimlerin 2-7 yaş arası uygunluğunda olduğunu düşünüyoruz. Gerçek kalem, boya ve kağıt kullanarak yapmak istedik. 5 kitabı da bu şekilde yaptık." değerlendirmesinde bulundu.
Bünyamin K., küçük yaşta görülen ve öğrenilen şeylerin hiç unutulmadığını sözlerine ekleyerek, duru bir zihnin göreceği resimlerin büyük özen ve dikkatle çizilmesi gerektiğini söyledi.
Resimleri elle çizmenin kendisini heyecanlandırdığını belirten Bünyamin K., şöyle devam etti:
"Elimde bir fırça, kalem ve kağıt var. 'Bunlarla neler söyleyebiliriz, hikayelerimizdeki sadeliği nasıl görsele dökebilir ve çocuğu etkileriz?' Bunu düşünerek çizimler yaptım. Çizimleri yaparken de hikayelerdeki kişilerin gerçek hayatta benim tanıdığım, çevremdeki kişiler olmasını istedim. Yani bir hikayede yer alabilecek herkes, birinin tanıdığı, yakını, kahramanı olabilir. Dede var mesela, çocuk var. Birisinde anne, baba var. Bunların hikayede yer alırken oradaki konuyla ve diyaloglarla uyuşabilir halde olmasını istedim ve onun için önce kendimi ikna etmem gerekiyordu."
Bünyamin K., kitaplardaki resimlerin gerçekle uyuşmasının önemine dikkati çekerek, "Çocuk hikayelerinde biraz karikatürize biraz gerçeküstü şeyler tercih edilir. Yayınevimiz bu hususta biraz tereddüt etti ama biz onları bir şekilde ikna ettik. 'Bunu yapmak istiyoruz.' dedik. Bahçeli bir ev çizdiysek o bahçede çocuklarımız neler görmeli, neyin farkında olmalı. Dedenin masasında mesela bir radyo var, alet edevat var. Renk seçiminde de biraz renk dağılımını geniş tuttuk ama sıcak renkler biraz daha belirgin." ifadelerine yer verdi.
İkilinin "Yusuf'un Sarı Gömleği", "Musa'nın Yaprakları", "İbrahim'in Kuşları", "Kim Korkar Berberden", "Kim Korkar Dişçiden" adlı eserleri Monera Yayınlarından çıkarak okuyucuyla buluştu.