Başkan Tütüncü, Dokuma'nın Tarihi Yolculuğunu Anlattı
Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü, Amasya Üniversitesi öğrencilerine Dokuma Fabrikası’nın tarihi yolculuğunu ve Dokuma’nın büyük değişimi ve dönüşümünü anlattı.
Amasya Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Kentsel Tasarım ve Peyzaj Mimarlığı Bölümü öğrencileri, Kepez Belediyesi’nin halkın kullanımına kazandırdığı Dokumapark’ı inceledi. Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü, üniversite öğrencileriyle gezi öncesi Mimar Sinan Kongre Merkezi’nde düzenlenen söyleşide bir araya geldi. Başkan Tütüncü, öğrencilerle gerek Kentsel Tasarım, gerekse Peyzaj Mimarlığı alanında Antalya ve Kepez’in gözdesi olan Dokumapark hakkında keyifli bir söyleşi gerçekleştirdi. Gençlerle buluşmaktan ve onlarla birlikte olmaktan büyük bir mutluluk duyduğunu belirterek sözlerine başlayan Hakan Tütüncü “Bu ülkenin gençlerine hep güvendim. Bu ülkenin gençlerinin gözlerindeki ışık, gönüllerindeki heyecan ve yüzlerindeki parlaklık, aydınlık geleceğin müjdecisi.” diyerek sözlerine devam etti.
"Antalya’nın en önemli sanayi kuruluşu"
Öğrencilere Dokuma Fabrikasının tarihi yolculuğunu anlatan Başkan Tütüncü, “Dokumapark içindeki alan yaklaşık 500 bin dönem bir alan. 1956 yılında Antalya’da ilk Cumhuriyet dönemi tesislerinden biri olarak, pamuk işlemeye yönelik bir sanayi tesisi olarak kuruluyor. 1961 yılında da Antalya Pamuklu Dokuma Fabrikası olarak yoluna devam ediyor. Takvimler 2004 yılını gösterdiğinde ekonomik açıdan kendisini döndüremediği için kapatılıyor. Özelleştirme idaresi tarafından da sonrasında Kepez Belediyesi’ne devrediliyor. Dokumapark’ın arkasında bulunan 250 dönümlük alan benden önceki dönemde bir Hollanda firmasına 49 yıllığına ihalesiz olarak veriliyor” dedi.
Dokuma’nın 5 yıllık süreci
“Biz göreve geldiğimizde en önemli mücadelemiz ise oranın halka kazandırılması oldu.” diyerek sözlerine devam eden Tütüncü, “Uzun süren bir hukuk mücadelemiz oldu. Geçtiğimiz 5 yıllık zaman zarfında ön tarafta bulunan tesis binalarının her biri ağırlıklı olarak müzeler, bilim merkezi ve kültür sanat yapılarına dönüştürülmeye başlanarak, bugünkü noktaya gelindi. “ dedi.
Dokumapark’daki 250 dönümlük alanın 1 emsalli ticari alan olduğunu da belirten Tütüncü, “İlave imar hakları da göz önünde bulundurulduğunda, hukuken 400 bin metre kare kapalı alana sahip bir binayı oraya oturtabilme imkanınız var. Bu kazanılmış bir hak. Bunu hukuken yapabilirsiniz ancak vicdanen rahat olmanız mümkün değil. Şehrin merkezinde kamuya ait, bu kadar kıymetli bir araziyi yapılaşma yolunu seçerseniz, şehrin betonlaşmasına destek olacak bir süreci şehre yaşatmış olursunuz“ diye konuştu.
Fikir Proje Yarışması
Ortak akıl ve katılımcılığı yönetimde çok önemsediğine de değinen Tütüncü, “Bu bizim için çok önemli. Ulusal çapta bir Fikir Proje Yarışması tertip edelim diye arkadaşlarıma talimat verdim. Bu alana ilgi duyan tasarımcılar, mimarlar acaba neler düşünüyorlar? Bu konuyla alakalı onların fikirlerine müracaat ettik. 2018 yılı içerisinde proje yarışmasını gerçekleştirdik. Tasarımın odağında yeşil bir şehircilik anlayışı, insan doğasına uygun bir şehircilik anlayışı olmalıydı. Fikir Proje Yarışması’nda projelerden birinci ikinci üçüncü seçmedik. Beş projeyi eşdeğer proje olarak kabul ettik. Diğerleri de bizim için önemli bir fikir kaynağı oldu. İdare şuan konuyu değerlendiriyor. Farklı alternatifler var. Mesela onlardan bir tanesi de çok yakında doğdu. Çevre ve Şehircilik bakanlığı o araziyi bizden talep etti ve oraya bir ‘Millet Bahçesi’ kurulmasına dönük bir öneri getirdi. Değerlendirmeye değer bir konu. Arkadaşlarımızda müzakeresini yapacağız” dedi.
"Dokuma’yı zeytinliğe çevirdik"
Konuşmasının ardından öğrencilerin sorularını da cevaplayan Tütüncü, bir öğrencinin iklim değişikliği hakkında ne düşünüyorsunuz? sorusuna, “İklim değişikliği modern dünyanın en çok konuştuğu konulardan bir tanesi. Eğer biz doğanın dengesini bozarsak, doğada bizim dengemizi bozuyor. İklim değişikliği de bunlardan birisi. Dolayısıyla her şeyi merkezinde bırakmak çok daha uygun. İnsan doğasına uygun bir çalışmayı sürdürmek, çevreyle barışık bir şehirciliği ortaya koymak çok önemli. Biz bu konuda özellikle doğal kaynakların korunması, tarım alanlarının imara açılmaması, bununla beraber şehir içinde özellikle betonlaşan yerlerde daha yeşil bir çevrecilik anlayışını hayata geçirmeye gayret ediyoruz. Bitkiler içerisinde en fazla oksijen üretimi yapan zeytin ağacıdır. Akdeniz ve Ege Bölgesinde de atalarımız yatak odalarının pencerelerinin önüne zeytin ağaçları dikerlerdi. Çocukken bunun sebebini çok merak ederdik. Atalarımız oksijenin bol olduğu bir ortamda uyumayı tercih edermiş. Sizler Dokumaparkı gezerken bir başka şey daha göreceksiniz. Dokumaparkı adeta bir zeytinliğe çevirdik" dedi.
Tütüncü’nün konuşmasının ardından misafir öğrenciler, Kepez Belediyesi’nin halkın kullanımına kazandırdığı Dokumaparkı gezdi.
Kaynak: İHA
"Antalya’nın en önemli sanayi kuruluşu"
Öğrencilere Dokuma Fabrikasının tarihi yolculuğunu anlatan Başkan Tütüncü, “Dokumapark içindeki alan yaklaşık 500 bin dönem bir alan. 1956 yılında Antalya’da ilk Cumhuriyet dönemi tesislerinden biri olarak, pamuk işlemeye yönelik bir sanayi tesisi olarak kuruluyor. 1961 yılında da Antalya Pamuklu Dokuma Fabrikası olarak yoluna devam ediyor. Takvimler 2004 yılını gösterdiğinde ekonomik açıdan kendisini döndüremediği için kapatılıyor. Özelleştirme idaresi tarafından da sonrasında Kepez Belediyesi’ne devrediliyor. Dokumapark’ın arkasında bulunan 250 dönümlük alan benden önceki dönemde bir Hollanda firmasına 49 yıllığına ihalesiz olarak veriliyor” dedi.
Dokuma’nın 5 yıllık süreci
“Biz göreve geldiğimizde en önemli mücadelemiz ise oranın halka kazandırılması oldu.” diyerek sözlerine devam eden Tütüncü, “Uzun süren bir hukuk mücadelemiz oldu. Geçtiğimiz 5 yıllık zaman zarfında ön tarafta bulunan tesis binalarının her biri ağırlıklı olarak müzeler, bilim merkezi ve kültür sanat yapılarına dönüştürülmeye başlanarak, bugünkü noktaya gelindi. “ dedi.
Dokumapark’daki 250 dönümlük alanın 1 emsalli ticari alan olduğunu da belirten Tütüncü, “İlave imar hakları da göz önünde bulundurulduğunda, hukuken 400 bin metre kare kapalı alana sahip bir binayı oraya oturtabilme imkanınız var. Bu kazanılmış bir hak. Bunu hukuken yapabilirsiniz ancak vicdanen rahat olmanız mümkün değil. Şehrin merkezinde kamuya ait, bu kadar kıymetli bir araziyi yapılaşma yolunu seçerseniz, şehrin betonlaşmasına destek olacak bir süreci şehre yaşatmış olursunuz“ diye konuştu.
Fikir Proje Yarışması
Ortak akıl ve katılımcılığı yönetimde çok önemsediğine de değinen Tütüncü, “Bu bizim için çok önemli. Ulusal çapta bir Fikir Proje Yarışması tertip edelim diye arkadaşlarıma talimat verdim. Bu alana ilgi duyan tasarımcılar, mimarlar acaba neler düşünüyorlar? Bu konuyla alakalı onların fikirlerine müracaat ettik. 2018 yılı içerisinde proje yarışmasını gerçekleştirdik. Tasarımın odağında yeşil bir şehircilik anlayışı, insan doğasına uygun bir şehircilik anlayışı olmalıydı. Fikir Proje Yarışması’nda projelerden birinci ikinci üçüncü seçmedik. Beş projeyi eşdeğer proje olarak kabul ettik. Diğerleri de bizim için önemli bir fikir kaynağı oldu. İdare şuan konuyu değerlendiriyor. Farklı alternatifler var. Mesela onlardan bir tanesi de çok yakında doğdu. Çevre ve Şehircilik bakanlığı o araziyi bizden talep etti ve oraya bir ‘Millet Bahçesi’ kurulmasına dönük bir öneri getirdi. Değerlendirmeye değer bir konu. Arkadaşlarımızda müzakeresini yapacağız” dedi.
"Dokuma’yı zeytinliğe çevirdik"
Konuşmasının ardından öğrencilerin sorularını da cevaplayan Tütüncü, bir öğrencinin iklim değişikliği hakkında ne düşünüyorsunuz? sorusuna, “İklim değişikliği modern dünyanın en çok konuştuğu konulardan bir tanesi. Eğer biz doğanın dengesini bozarsak, doğada bizim dengemizi bozuyor. İklim değişikliği de bunlardan birisi. Dolayısıyla her şeyi merkezinde bırakmak çok daha uygun. İnsan doğasına uygun bir çalışmayı sürdürmek, çevreyle barışık bir şehirciliği ortaya koymak çok önemli. Biz bu konuda özellikle doğal kaynakların korunması, tarım alanlarının imara açılmaması, bununla beraber şehir içinde özellikle betonlaşan yerlerde daha yeşil bir çevrecilik anlayışını hayata geçirmeye gayret ediyoruz. Bitkiler içerisinde en fazla oksijen üretimi yapan zeytin ağacıdır. Akdeniz ve Ege Bölgesinde de atalarımız yatak odalarının pencerelerinin önüne zeytin ağaçları dikerlerdi. Çocukken bunun sebebini çok merak ederdik. Atalarımız oksijenin bol olduğu bir ortamda uyumayı tercih edermiş. Sizler Dokumaparkı gezerken bir başka şey daha göreceksiniz. Dokumaparkı adeta bir zeytinliğe çevirdik" dedi.
Tütüncü’nün konuşmasının ardından misafir öğrenciler, Kepez Belediyesi’nin halkın kullanımına kazandırdığı Dokumaparkı gezdi.