Diyanet İşleri Başkanlığı 'Camiler Ve Din Görevlileri Haftası'nı Kutladı
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından düzenlenen “1-7 Ekim Camiler ve Din Görevlileri Haftası” açılış programı Diyanet İşleri konferans salonunda gerçekleştirildi. Diyanet İşleri Ali Erbaş, açılış konuşmasında 6 Ekim’de sabah namazının ardından din görevlileri önderliğinde yapılacak fidan dikimine dikkat çekti.
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından düzenlenen “Camiler ve Din Görevlileri Haftası” açılış programına Ulaştırma ve Altyapı Bakanı M. Cahit Turhan ve Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş katıldı.
’Cami hayatın merkezi’ temasıyla Diyanet İşleri Başkanlığı Konferans Salonu’nda yapılan açılış programında Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından ‘Cami Hayatın İçinde, Hayat Caminin İçinde’ adlı tanıtım filminin gösterimi yapıldı.
"Cennete giden yollar mescitlerden geçiyor"
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı M. Cahit Turhan, cennete giden yolların mescitlerden geçtiğini söyleyerek, İslam dininin camileri her daim merkeze aldığını belirtti.
Turhan, “Cennete giden yollar mescitlerden geçiyor. Mevla hep kullarını secdelerde seçiyor. Böyle olduğu için de yüce dinimiz camiyi hep merkeze almıştır. O nedenle hiçbirimiz camileri sadece namaz kılıp dağıldığımız bir ibadet mekanı olarak görmememiz lazım. Camiler geçmişten günümüze sosyal hayata şahitlik eden, Müslümanların etrafında hayat bulduğu, mümin yüreklerin ezan sesleriyle kemale erdiği kutlu yerlerdir. Hiç şüphesiz inşa edilen her cami ve mescit, hayat sürdüğümüz topraklara vurduğumuz İslam mührüdür. Ezan ile başlayan, sala ile son bulan hayat yolculuğuna rehberlik eden din görevlilerimiz ve hocalarımızın bu hafta vesilesiyle hatırlanmış olması memnuniyet vericidir. Ömrünü yüce dinimizin öğrenilmesi, anlaşılmasına adayan kimseleri hep bir fenere benzetmişimdir. Fener nasıl etrafını aydınlatıyorsa, bu insanlar da toplumumuza ışık saçıyor, cehaletle savaşıyor. Özellikle günümüz dünyasında ilim nehri olup cehaletle mücadele etmek o kadar güç ki cehaleti yaymak için tek tuş yetiyor. Elbette bunlarla mücadele etmek için ilim nehri olmak yetmiyor; takva sahibi olmak ve samimi olmak da gerekiyor” ifadelerini kullandı.
"Fitne tohumlarıyla az kalsın milletimizin ocağına incir ağacı dikilecekti"
15 Temmuz 2016 yılında Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) Türkiye Cumhuriyeti Devletine yönelik kalkıştığı darbe girişimi hakkında da konuşan Turhan, FETÖ’nün başı Fetullah Gülen hakkında sert ifadelerde bulundu. Turhan, “Yeri gelmişken bu hassasiyetlerden uzak bir kalleşin, yıllar yılı sözüm ona hoca kılığına bürünüp neler yaptığını çok iyi biliyoruz. Fitne tohumlarıyla az kalsın milletimizin ocağına incir ağacı dikecekti. O nedenle ilmimizi samimiyetle, takvayla, kemale erdirmemizle milletimizin önüne öyle çıkmalıyız. Böylece hem cehalete hem de şer odaklarına karşı meydanı boş bırakmamış oluruz. Bu hususun üzerinde özellikle duruyorum çünkü biz İslam medeniyetinin mensuplarıyız. Medeniyetimizin ilelebet yaşaması ve içine girdiği harici sarsıntıları atlatmak için sizlere çok büyük önem düşüyor. Şunu unutmayalım; hiçbir medeniyet kılıçla inşa edilmediği gibi kılıçla ortadan kalkmamıştır. Tarih boyunca iz bırakan tüm medeniyetlerin odağında; kalem, mürekkep, ilim olmuştu. İslam medeniyetleri de bu şekilde dünyaya şekil vermiş ve dünyayı aydınlatmıştır. Batı’nın hurafeleri varken Müslümanların ilmi, alimleri vardı. Vazifelerimizi yaparken bunları iyi tahvil etmemiş ve camilerimizin kapısını buna göre açmamız gerekiyor. Sizler bugüne kadar çok önemli işlere imza attınız. Anadolu’da İslam medeniyetinin maya tutmasında çok büyük payınız var” şeklinde konuştu.
"Camiden uzak kaldığımızda, kendimize yabancılaşıyoruz"
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş ise 1-7 Ekim Camiler ve Din Görevlileri Haftası münasebetiyle düzenlenen program hakkında açıklamalarda bulundu. Erbaş, “Bu sene ‘Camiler ve Din Görevlileri Haftası’nda; Cami ve Hayat’ konusunu gündeme taşıyoruz. Hayatın içinde camilerimiz var ve camilerde hayat var, gerçeğine daha güçlü şekilde dikkat çekiyoruz. Zira cami ile hayatın arasını ayırdığımızda, camiden uzak kaldığımızda, kendimize ve değerlerimize de yabancılaşıyoruz” diye konuştu.
Erbaş, toplumsal değerlerin camilerden hayata doğru yayıldığını vurguladı. Camilerin, Müslüman bireylerin kendi kalpleriyle ilişkisinin en güçlü olduğu yer olduğunu söyleyen Erbaş, toplumun her kesiminden insanların bir araya geldikleri yer olan camilerin öneminden bahsetti. Erbaş, “İslam düşüncesinde bilgi, güzel ahlak ve toplumsal değerler camiden hayata doğru yayılmaktadır. İnsanların, çevreyle ve toplumla iyi ilişkileri camide pekişmektedir. Müminlerin manevi dünyaları cami ile güçlü hale gelmektedir. Camilerdeki manevi ortam kalplerin mutmain olmasına ve huzur bulmasına yön vermektedir. Cami, müminin kendi kalbiyle ilişkisinin ve Rabbiyle iman bağının en güçlü olduğu yerdir. Bunun caminin dışına yansıması ise sorumluluk bilinci, hak duyarlılığı ve güzel ahlaktır. Erdemli insan olmaktır. Dünyanın huzur ve güvenine katkı sunmaktır. Bu açıdan camideki ibadet ve samimiyetin varlığı cami dışındaki istikamet ve güzel ahlak ile ölçülür. Camiler, toplumun her kesiminden insanların hiçbir ayrıma gitmeden bir araya geldikleri, bütün siyasi görüş ve farklı düşünüşlerin üstünde, milletçe hep beraber kaynaşma, kardeşlik ve muhabbeti yaşadıkları yerdir. İslam toplumlarında ortak bilincin ve şuurun oluştuğu mekandır. Önemle ifade etmeliyim ki, imamlığını Peygamber Efendimizin yaptığı Mescid-i Nebî’ye kadınlar da gelir, ibadetlerini yapar, sohbetlerden istifade ederlerdi. Diğer yandan, gençlerimizin çocuklarımızın camiye daha çok gelmeleri ve caminin değerleriyle tanışmaları için yoğun faaliyetler yapıyoruz” dedi.
"Ağaç, tabiata hayat vermektir"
Türkiye genelinde 6 Ekim Pazar günü sabah namazının ardından din görevlileriyle birlikte cemaatin fidan dikimi gerçekleştireceğini belirten Erbaş, “Camiler ve Din Görevlileri Haftasında, ‘Cami ve Hayat’ teması çerçevesinde yapacağımız özel bir etkinliği de sizlerle paylaşmak isterim. İnşallah 6 Ekim Pazar günü sabah namazından sonra bütün camilerimizde din görevlisi hocalarımız öncülüğünde cemaatimizle beraber fidan dikimi gerçekleştirilecektir. Bu vesileyle milyonlarca ağaç dikmiş olacağız. Biliyoruz ki ağaç, tabiata hayat vermektir. Böylece din görevlisi hocalarımız da çevre ahlakı ve tabiata karşı sorumluluk bilinci konusunda da en güzel örnekliği göstermiş olacaklar” şeklinde konuştu.
"Türkiye, Kazakistan için kardeş ülkedir"
Kazakistan Müslümanları Dini İdaresi Başkanı Baş Müftü Serikbay Oraz ise Türkiye ve Kazakistan arasında önemli bir dostluk olduğunu belirtti.
Oraz, “Türkiye, Kazakistan için sadece dost bir ülke değil, aynı zamanda en yakın kardeş ülkedir. Bizim ilk Cumhurbaşkanımız Nazarbayev, bağımsızlığımıza kavuştuğumuz ilk yıllardan itibaren iki ülke arasındaki dostluk ilişkilerine çok önem vermiştir. Kazakistan’la Türkiye arasında din işleri münasebetleri her geçen gün daha da kuvvetlenmektedir” ifadelerini kullandı.
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından düzenlenen “Camiler ve Din Görevlileri Haftası” açılış programına Ulaştırma ve Altyapı Bakanı M. Cahit Turhan, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş ve Kazakistan Müslümanları Dini İdaresi Başkanı Baş Müftü Serikbay Oraz’ın yanı sıra; BBP Genel Başkanı Mustafa Destici ve çok sayıda din görevlisi katıldı.
Kaynak: İHA
’Cami hayatın merkezi’ temasıyla Diyanet İşleri Başkanlığı Konferans Salonu’nda yapılan açılış programında Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından ‘Cami Hayatın İçinde, Hayat Caminin İçinde’ adlı tanıtım filminin gösterimi yapıldı.
"Cennete giden yollar mescitlerden geçiyor"
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı M. Cahit Turhan, cennete giden yolların mescitlerden geçtiğini söyleyerek, İslam dininin camileri her daim merkeze aldığını belirtti.
Turhan, “Cennete giden yollar mescitlerden geçiyor. Mevla hep kullarını secdelerde seçiyor. Böyle olduğu için de yüce dinimiz camiyi hep merkeze almıştır. O nedenle hiçbirimiz camileri sadece namaz kılıp dağıldığımız bir ibadet mekanı olarak görmememiz lazım. Camiler geçmişten günümüze sosyal hayata şahitlik eden, Müslümanların etrafında hayat bulduğu, mümin yüreklerin ezan sesleriyle kemale erdiği kutlu yerlerdir. Hiç şüphesiz inşa edilen her cami ve mescit, hayat sürdüğümüz topraklara vurduğumuz İslam mührüdür. Ezan ile başlayan, sala ile son bulan hayat yolculuğuna rehberlik eden din görevlilerimiz ve hocalarımızın bu hafta vesilesiyle hatırlanmış olması memnuniyet vericidir. Ömrünü yüce dinimizin öğrenilmesi, anlaşılmasına adayan kimseleri hep bir fenere benzetmişimdir. Fener nasıl etrafını aydınlatıyorsa, bu insanlar da toplumumuza ışık saçıyor, cehaletle savaşıyor. Özellikle günümüz dünyasında ilim nehri olup cehaletle mücadele etmek o kadar güç ki cehaleti yaymak için tek tuş yetiyor. Elbette bunlarla mücadele etmek için ilim nehri olmak yetmiyor; takva sahibi olmak ve samimi olmak da gerekiyor” ifadelerini kullandı.
"Fitne tohumlarıyla az kalsın milletimizin ocağına incir ağacı dikilecekti"
15 Temmuz 2016 yılında Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) Türkiye Cumhuriyeti Devletine yönelik kalkıştığı darbe girişimi hakkında da konuşan Turhan, FETÖ’nün başı Fetullah Gülen hakkında sert ifadelerde bulundu. Turhan, “Yeri gelmişken bu hassasiyetlerden uzak bir kalleşin, yıllar yılı sözüm ona hoca kılığına bürünüp neler yaptığını çok iyi biliyoruz. Fitne tohumlarıyla az kalsın milletimizin ocağına incir ağacı dikecekti. O nedenle ilmimizi samimiyetle, takvayla, kemale erdirmemizle milletimizin önüne öyle çıkmalıyız. Böylece hem cehalete hem de şer odaklarına karşı meydanı boş bırakmamış oluruz. Bu hususun üzerinde özellikle duruyorum çünkü biz İslam medeniyetinin mensuplarıyız. Medeniyetimizin ilelebet yaşaması ve içine girdiği harici sarsıntıları atlatmak için sizlere çok büyük önem düşüyor. Şunu unutmayalım; hiçbir medeniyet kılıçla inşa edilmediği gibi kılıçla ortadan kalkmamıştır. Tarih boyunca iz bırakan tüm medeniyetlerin odağında; kalem, mürekkep, ilim olmuştu. İslam medeniyetleri de bu şekilde dünyaya şekil vermiş ve dünyayı aydınlatmıştır. Batı’nın hurafeleri varken Müslümanların ilmi, alimleri vardı. Vazifelerimizi yaparken bunları iyi tahvil etmemiş ve camilerimizin kapısını buna göre açmamız gerekiyor. Sizler bugüne kadar çok önemli işlere imza attınız. Anadolu’da İslam medeniyetinin maya tutmasında çok büyük payınız var” şeklinde konuştu.
"Camiden uzak kaldığımızda, kendimize yabancılaşıyoruz"
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş ise 1-7 Ekim Camiler ve Din Görevlileri Haftası münasebetiyle düzenlenen program hakkında açıklamalarda bulundu. Erbaş, “Bu sene ‘Camiler ve Din Görevlileri Haftası’nda; Cami ve Hayat’ konusunu gündeme taşıyoruz. Hayatın içinde camilerimiz var ve camilerde hayat var, gerçeğine daha güçlü şekilde dikkat çekiyoruz. Zira cami ile hayatın arasını ayırdığımızda, camiden uzak kaldığımızda, kendimize ve değerlerimize de yabancılaşıyoruz” diye konuştu.
Erbaş, toplumsal değerlerin camilerden hayata doğru yayıldığını vurguladı. Camilerin, Müslüman bireylerin kendi kalpleriyle ilişkisinin en güçlü olduğu yer olduğunu söyleyen Erbaş, toplumun her kesiminden insanların bir araya geldikleri yer olan camilerin öneminden bahsetti. Erbaş, “İslam düşüncesinde bilgi, güzel ahlak ve toplumsal değerler camiden hayata doğru yayılmaktadır. İnsanların, çevreyle ve toplumla iyi ilişkileri camide pekişmektedir. Müminlerin manevi dünyaları cami ile güçlü hale gelmektedir. Camilerdeki manevi ortam kalplerin mutmain olmasına ve huzur bulmasına yön vermektedir. Cami, müminin kendi kalbiyle ilişkisinin ve Rabbiyle iman bağının en güçlü olduğu yerdir. Bunun caminin dışına yansıması ise sorumluluk bilinci, hak duyarlılığı ve güzel ahlaktır. Erdemli insan olmaktır. Dünyanın huzur ve güvenine katkı sunmaktır. Bu açıdan camideki ibadet ve samimiyetin varlığı cami dışındaki istikamet ve güzel ahlak ile ölçülür. Camiler, toplumun her kesiminden insanların hiçbir ayrıma gitmeden bir araya geldikleri, bütün siyasi görüş ve farklı düşünüşlerin üstünde, milletçe hep beraber kaynaşma, kardeşlik ve muhabbeti yaşadıkları yerdir. İslam toplumlarında ortak bilincin ve şuurun oluştuğu mekandır. Önemle ifade etmeliyim ki, imamlığını Peygamber Efendimizin yaptığı Mescid-i Nebî’ye kadınlar da gelir, ibadetlerini yapar, sohbetlerden istifade ederlerdi. Diğer yandan, gençlerimizin çocuklarımızın camiye daha çok gelmeleri ve caminin değerleriyle tanışmaları için yoğun faaliyetler yapıyoruz” dedi.
"Ağaç, tabiata hayat vermektir"
Türkiye genelinde 6 Ekim Pazar günü sabah namazının ardından din görevlileriyle birlikte cemaatin fidan dikimi gerçekleştireceğini belirten Erbaş, “Camiler ve Din Görevlileri Haftasında, ‘Cami ve Hayat’ teması çerçevesinde yapacağımız özel bir etkinliği de sizlerle paylaşmak isterim. İnşallah 6 Ekim Pazar günü sabah namazından sonra bütün camilerimizde din görevlisi hocalarımız öncülüğünde cemaatimizle beraber fidan dikimi gerçekleştirilecektir. Bu vesileyle milyonlarca ağaç dikmiş olacağız. Biliyoruz ki ağaç, tabiata hayat vermektir. Böylece din görevlisi hocalarımız da çevre ahlakı ve tabiata karşı sorumluluk bilinci konusunda da en güzel örnekliği göstermiş olacaklar” şeklinde konuştu.
"Türkiye, Kazakistan için kardeş ülkedir"
Kazakistan Müslümanları Dini İdaresi Başkanı Baş Müftü Serikbay Oraz ise Türkiye ve Kazakistan arasında önemli bir dostluk olduğunu belirtti.
Oraz, “Türkiye, Kazakistan için sadece dost bir ülke değil, aynı zamanda en yakın kardeş ülkedir. Bizim ilk Cumhurbaşkanımız Nazarbayev, bağımsızlığımıza kavuştuğumuz ilk yıllardan itibaren iki ülke arasındaki dostluk ilişkilerine çok önem vermiştir. Kazakistan’la Türkiye arasında din işleri münasebetleri her geçen gün daha da kuvvetlenmektedir” ifadelerini kullandı.
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından düzenlenen “Camiler ve Din Görevlileri Haftası” açılış programına Ulaştırma ve Altyapı Bakanı M. Cahit Turhan, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş ve Kazakistan Müslümanları Dini İdaresi Başkanı Baş Müftü Serikbay Oraz’ın yanı sıra; BBP Genel Başkanı Mustafa Destici ve çok sayıda din görevlisi katıldı.