Prof. Dr. Cüneyt Ulutin ,'İnşaat Sektöründe İş Kazalarında Azalma Var'
İş sağlığı ve güvenliği alanında “Afet ve Acil Durumlar Yönetimi” konusunun tartışıldığı “4. Sağlık Sektöründe İş Sağlığı ve Güvenliği Sempozyumu”nda konuşan Prof. Dr. Cüneyt Ulutin, son yıllarda bu alanda önemli gelişmelerin yaşandığını ifade ederek, özellikle de inşaat sektöründe ölümlü iş kazalarında azalma olduğunu kaydetti.
İş sağlığı ve güvenliği alanında yaşanan gelişmelerin ve değişen mevzuatın derinlemesine ele alındığı “4. Sağlık Sektöründe İş Sağlığı ve Güvenliği Sempozyumu”, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Gaziosmanpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi konferans salonunda yoğun bir katılımla başladı.
Bu yıl Afet ve Acil Durumlar Yönetimi’nin konu edinildiği ve iki gün sürecek olan sempozyumun ilk gününe Gaziosmanpaşa Kaymakamı Numan Hatipoğlu, Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürü Doç. Dr. Fatih Kara, Marmara İş Sağlığı ve Güvenliği Federasyonu Başkanı Ceyhun Targın, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Emir Tan, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Cüneyt Ulutin, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı İl Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü yetkilileri ve davetliler katılım gösterdi.
“Tüm sorumluluk işverende”
İş sağlığı ve güvenliği alanında Türkiye’de 2000’li yılların başından bugüne kadar birçok gelişme sağlandığını belirten Prof. Dr. Cüneyt Ulutin, “Özellikle mevzuat ve kanun alanında önemli değişiklikler var. Ancak bu kanunları uygulamak, özelikle işverenleri bu konuda bilinçlendirmek oldukça zor. O yüzden bu kültürün yayılması gerekiyor. İşveren işçisinin sağlıklı ortamda çalışmasını sağlamakla yükümlü kanunen birinci dereceden sorumlu kişidir. Bunu kendileri yapabildiği gibi eğitimlerini almak suretiyle iş sağlığı ve güvenliği uzmanına da devredebilirler. Ancak kesinlikle sorumluk kendilerindedir. Nitekim iş görenin de sorumlulukları var. İş gören işverenin temin ettiği koruyucu ekipmanları kullanmak zorunda. Tozlu bir ortamda çalışan iş gören kendisini verilen maskeyi kullanmak zorunda. Kullanılmadığından bu kişilerde ileride meslek hastalığı görülme oranı oldukça artıyor. Öncelikle bu konuda iş görende bir bilinç oluşturulmalı. İş görenler öncelikle kendilerini korusunlar, kendilerini koruyacakları ekipmanlar sağlanmıyorsa haklarını aramalılar” dedi.
“İş gören haklarını bilmeli”
İş gören ve ailesinin kanunun onlara tanıdığı hakları bilmeleri gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Ulutin, “İşe girildiği zaman iş görenlere mutlaka bir eğitim verilmek zorunda. Bu eğitimler belirli periyotlarda en az senelik olmak üzere tekrarlanmalı. Dolayısıyla iş görenin bu konuda bir zafiyet göstermemesi ve geri adım atmaması gerekiyor. Tehlikeli bir durum varsa ‘Ben çalışmayacağım’ diyerek, çalışma ortamını terk etme hakkına sahiptir” diye konuştu.
“Okullarda afet ve acil planları oluşturmak istiyoruz”
İş kazalarında azalma olduğunu kaydeden Prof. Dr. Ulutin, “Avrupa’da iş kazalarında birinci sıradaydık. Her gün ölümlü 3 iş kazası meydana geliyordu. Günümüzde özellikle de inşaat sektöründe yaşanan gelişmeler ve işverenlerin de bu konuda bilinçlenmesiyle iş kazalarında azalma oldu. Özellikle yüksekten düşmeye bağlı kazalarda azalma var. Meslek liseleri düzeyinde bu alanda eğitimlerin verilmesi bu konuda erken yaşta bilinçlenme sağlayacağından ileride belki daha da azalacaktır. Bu alanla ilgili üniversite olarak Milli Eğitim Bakanlığı da uygun görürse okullarda afet ve acil planları oluşturup, bunların eğitimini vermek işitiyoruz. Bir afetin ya da kazanın gün içinde ne zaman olacağı belli değildir, gündüz de olabilir. Bu durumda binlerce öğrenci tehlikeye girmiş olur. O nedenle bu alanda çalışmalarımızı titizlikle sürdürüyoruz” ifadelerinde bulundu.
“Mevzuatımız AB ile örtüşüyor”
İş sağlığı ve güvenliği alanında Türkiye’deki mevzuatın oldukça geniş olduğunu bildiren Prof. Dr. Ulutin, Türkiye’de kaza oranlarının oldukça azaldığını söyleyerek, “Mevzuat olarak Avrupa Birliği’ne (AB) bakığımız zaman mevzuatımız onlarınkiyle örtüşüyor. Hatta bizim mevzuatımız onlarınkinin içermediği hassas konulara kadar değiniyor. Çünkü bu iş sadece Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın değil, Sağlık Bakanlığı’nın da işlemiş olduğu bir prosedür. Bir de bunun eğitim ayağı var. Üniversiteler toplu olarak bu misyonu yerine getirmek için iş birliği içinde çalışıyor” dedi.
İş psikolojisine de değinen Prof. Dr. Ulutin, “İş psikolojisinde önemli olan stresi yönetmeyi öğrenmektir. Bunun çeşitli yolları var. Bunlar yaşam biçimini ve davranış alışkanlıklarını değiştirme yollarıdır. Uzun saat çalışan işçilerin dinlenme ve beslenme konusunda daha dikkatli olmaları ve bazı gıdalarda seçici olmaları gerekiyor. Vardiya usulü çalışanların gece uzun süre çalışmalarından dolayı melatonin hormonu ile ilgili sıkıntılar olabileceği için bu hormonu alabilecekleri gıdaları tüketmeleri lazım” diyerek sözlerini sonlandırdı.
Kaynak: İHA
Bu yıl Afet ve Acil Durumlar Yönetimi’nin konu edinildiği ve iki gün sürecek olan sempozyumun ilk gününe Gaziosmanpaşa Kaymakamı Numan Hatipoğlu, Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürü Doç. Dr. Fatih Kara, Marmara İş Sağlığı ve Güvenliği Federasyonu Başkanı Ceyhun Targın, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Emir Tan, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Cüneyt Ulutin, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı İl Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü yetkilileri ve davetliler katılım gösterdi.
“Tüm sorumluluk işverende”
İş sağlığı ve güvenliği alanında Türkiye’de 2000’li yılların başından bugüne kadar birçok gelişme sağlandığını belirten Prof. Dr. Cüneyt Ulutin, “Özellikle mevzuat ve kanun alanında önemli değişiklikler var. Ancak bu kanunları uygulamak, özelikle işverenleri bu konuda bilinçlendirmek oldukça zor. O yüzden bu kültürün yayılması gerekiyor. İşveren işçisinin sağlıklı ortamda çalışmasını sağlamakla yükümlü kanunen birinci dereceden sorumlu kişidir. Bunu kendileri yapabildiği gibi eğitimlerini almak suretiyle iş sağlığı ve güvenliği uzmanına da devredebilirler. Ancak kesinlikle sorumluk kendilerindedir. Nitekim iş görenin de sorumlulukları var. İş gören işverenin temin ettiği koruyucu ekipmanları kullanmak zorunda. Tozlu bir ortamda çalışan iş gören kendisini verilen maskeyi kullanmak zorunda. Kullanılmadığından bu kişilerde ileride meslek hastalığı görülme oranı oldukça artıyor. Öncelikle bu konuda iş görende bir bilinç oluşturulmalı. İş görenler öncelikle kendilerini korusunlar, kendilerini koruyacakları ekipmanlar sağlanmıyorsa haklarını aramalılar” dedi.
“İş gören haklarını bilmeli”
İş gören ve ailesinin kanunun onlara tanıdığı hakları bilmeleri gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Ulutin, “İşe girildiği zaman iş görenlere mutlaka bir eğitim verilmek zorunda. Bu eğitimler belirli periyotlarda en az senelik olmak üzere tekrarlanmalı. Dolayısıyla iş görenin bu konuda bir zafiyet göstermemesi ve geri adım atmaması gerekiyor. Tehlikeli bir durum varsa ‘Ben çalışmayacağım’ diyerek, çalışma ortamını terk etme hakkına sahiptir” diye konuştu.
“Okullarda afet ve acil planları oluşturmak istiyoruz”
İş kazalarında azalma olduğunu kaydeden Prof. Dr. Ulutin, “Avrupa’da iş kazalarında birinci sıradaydık. Her gün ölümlü 3 iş kazası meydana geliyordu. Günümüzde özellikle de inşaat sektöründe yaşanan gelişmeler ve işverenlerin de bu konuda bilinçlenmesiyle iş kazalarında azalma oldu. Özellikle yüksekten düşmeye bağlı kazalarda azalma var. Meslek liseleri düzeyinde bu alanda eğitimlerin verilmesi bu konuda erken yaşta bilinçlenme sağlayacağından ileride belki daha da azalacaktır. Bu alanla ilgili üniversite olarak Milli Eğitim Bakanlığı da uygun görürse okullarda afet ve acil planları oluşturup, bunların eğitimini vermek işitiyoruz. Bir afetin ya da kazanın gün içinde ne zaman olacağı belli değildir, gündüz de olabilir. Bu durumda binlerce öğrenci tehlikeye girmiş olur. O nedenle bu alanda çalışmalarımızı titizlikle sürdürüyoruz” ifadelerinde bulundu.
“Mevzuatımız AB ile örtüşüyor”
İş sağlığı ve güvenliği alanında Türkiye’deki mevzuatın oldukça geniş olduğunu bildiren Prof. Dr. Ulutin, Türkiye’de kaza oranlarının oldukça azaldığını söyleyerek, “Mevzuat olarak Avrupa Birliği’ne (AB) bakığımız zaman mevzuatımız onlarınkiyle örtüşüyor. Hatta bizim mevzuatımız onlarınkinin içermediği hassas konulara kadar değiniyor. Çünkü bu iş sadece Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın değil, Sağlık Bakanlığı’nın da işlemiş olduğu bir prosedür. Bir de bunun eğitim ayağı var. Üniversiteler toplu olarak bu misyonu yerine getirmek için iş birliği içinde çalışıyor” dedi.
İş psikolojisine de değinen Prof. Dr. Ulutin, “İş psikolojisinde önemli olan stresi yönetmeyi öğrenmektir. Bunun çeşitli yolları var. Bunlar yaşam biçimini ve davranış alışkanlıklarını değiştirme yollarıdır. Uzun saat çalışan işçilerin dinlenme ve beslenme konusunda daha dikkatli olmaları ve bazı gıdalarda seçici olmaları gerekiyor. Vardiya usulü çalışanların gece uzun süre çalışmalarından dolayı melatonin hormonu ile ilgili sıkıntılar olabileceği için bu hormonu alabilecekleri gıdaları tüketmeleri lazım” diyerek sözlerini sonlandırdı.