Üniversite Öğrencisi Genç Rüzgar Enerjisi Üretiminde Bir İlki Gerçekleştirdi
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Makine Mühendisliği Bölümü öğrencisi İbrahim Hakkı Şenol, “Her ev kendi enerjisini üretmeli ve bağımsız olmalı hayali” ile 4 yıl önce başlayan çalışmaları sonunda zoru başardı. Emeğinin sonucunda yaprağın bile kıpırdamadığı bir havada rüzgardan elektrik enerjisi üretmeyi başarabilen ‘Dikey Eksenli Portatif Rüzgar Santrali’ yapan üniversite öğrencisi Şenol, Teknokent desteği ile VAWTTurk isimli bir de şirket kurdu.
Yaptığı ve şuan KTÜ Kanuni Kampüsü içerisindeki boş yakıt tanklarının üzerine yerleştirilen ve elektrik üretimine başlayan rüzgar santrali ile ilgili İHA muhabirine açıklamalarda bulunan 25 yaşındaki üniversite öğrencisi ve şirket sahibi İbrahim Hakkı Şenol, aslen Sivas’ın çoban köpekleri ile meşhur Kangal ilçesinden olduğunu ve 8 yıl önce Trabzon’a üniversite eğitimi için geldiğini söyledi.
Makine Mühendisliği bölümünde okurken su ve rüzgar tribünü konularında çalışmalar yaptığını belirten Şenol “ ‘Her ev kendi enerjisini üretmeli ve bağımsız olmalı’ hayali ile 2014 yılında başlayan çalışmalarımız 2017 yılında TÜBİTAK Bireysel Genç Girişim projesi kapsamında hibe desteği almaya hak kazandı. Bunun üzerine Trabzon-Teknokent içerisinde şirketleşerek çalışmalarımızı kurumsallaştırdık. Dikey Eksenli Portatif Rüzgar Santrali isimli projemizin tasarım ve bilgisayar destekli analizlerden sonra 1:10 ve 1:5 ölçekli modeller ile Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi ve Karadeniz Teknik Üniversitesi akış görüntüleme ve izleme laboratuvarlarında test ederek verimliliğini arttırdık ve tasarımını geliştirerek Türkiye’de olmayan ve yenilikçi bir rüzgar tribünü tasarımı ortaya çıkardık” dedi.
Yaptıkları çalışmanın Türkiye’de bir ilk olduğunu vurgulayan Şenol “Ülkemizde ilk kez yapılan, yüksek verimliliğe sahip Dikey Eksenli Portatif Rüzgar Santralimiz tamamen şehir merkezlerinde kullanım için tasarlanmıştır ve diğer rüzgar türbinlerine kıyasla titreşim ve ses probleminden arındırılmıştır. Dış kısmında döner parçalar olmadığı için insan, hayvanlar ve polen sağlığını tehdit etmemektedir. Rakiplerine kıyasla yüzde 19,5 daha verimli olan ve hafif rüzgarlarda bile güç üretebilen türbinimiz 1.8m/s’lik rüzgar hızında dönerek 2.7m/s’lik rüzgar hızında ise güç üretmeye başlamaktadır. Apartmanların, şantiyelerin, bağ evlerinin, sokak aydınlatmasında ve elektrik enerjisi ihtiyacı olan bölgelerde kullanmak üzere tasarlanan ürünümüzün amortisman süresi 3.5 ila 7 yıl arasında değişmektedir. Yüzde 100 yerli kaynaklar kullanılarak yapılan ürünümüzü ticarileştirmek, ulusal ve uluslararası pazara açılmak istiyoruz” diye konuştu.
“Emsallerine göre daha çevreci”
Yaptığı rüzgar santralinin diğer rüzgar tribünlerinden farkını da anlatan Şenol “Çok daha düşük rüzgar hızlarında çalışabiliyor. Ağaçların yaprakları kımıldamazken elektrik üretebilecek şekilde tasarladık. Ses ve titreşim problemleri yok. Yüksek devirli hızlı dönen parçaları olmadığı için insan ve hayvan sağlığını tehdit etmiyor ve emsallerine göre daha çevreci. Kuş ölümlerine neden olmuyor. Şehir merkezlerinde kullanma amaçlı tasarlanmış, binalar arasında yaşanan türbülans dediğimiz rüzgarla bile elektrik üretebilecek kapasitede. İlk ürün olduğu için prototipi bu. Seri üretime geçildiğinde daha az maliyetle bunu binaların üzerine yayla evlerinde 2 evin elektriğini üretmek için kullanılabilir. Elektrik sistemleri ile birlikte maliyeti 35-40 bin TL’ye mal oldu ama ilerleyen süreçte bu seri üretimle yarı yarıya fiyatı düşecektir. Aylık enerji üretimi de fiyat bazlı 500 TL’lik bir elektrik ihtiyacını karşılayacak kapasitede. Üzerinde 2kw alternatör var. Aylık olarak 900-1300 kw kadar elektrik üretebiliyor. 2 evin ihtiyacını karşılayabilecek bir sistem. Önce küçük bir prototipini yaptık. Sonra kusurlarını gidererek en son aldığımız verilerle bu hale getirdik” şeklinde konuştu.
“Dünya üzerinde yapılan en iyi rüzgar tribününü yaptık”
Rüzgar santralini yaparken 6 rüzgar tribününün kırıldığını ama hiçbir zaman yılmadığını kaydeden Şenol, şunları söyledi:
“Bunu yaparken 6 rüzgar tribünüm kırıldı, sürekli daha iyisini yaptım, dünyayı araştırdım. Dünyada bu işi en iyi yapan adamlarla iletişime geçtim, sırlarını sordum, sırlarına ortak oldum. Makale ve doktora tezlerini araştırdım. Kendim deneme yapılma yaptı. Dünya üzerinde yapılan en iyi rüzgar tribününü laboratuvarda üzerinde oynama yaparak geliştirme yaparak böyle bir ürün ortaya çıkardık. Bu üründen önce en hassas rüzgar tribünü 1.5/saniye saniye ile harekete başlıyordu. Bizim ürünümüz 1.4/saniye ile harekete başlıyor. Bizim gibi rüzgarı bol olan ve şehir içlerinde rüzgar enerji kullanılmayan yerler için bu tipler tamamen evlerin enerjisini üretmek için kullanılabilir. Devlete ve kullanıcılara tasarruf ettirebilir, katma değer sağlar. Tamamen bizi enerji kesintilerinden kurtararak jeneratör görevi de yapabilir. Çünkü akülerinde enerjiyi depolayabiliyoruz.”
“Bu rüzgar tribünlerini yapmak için sanayide çalıştım, 4-5 meslek öğrendim”
Amatör olarak başladığı bu işte KTÜ’deki hocalarından büyük destek gördüğünü vurgulayan Şenol, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Bunu proje haline getirmemde ufkumu açtılar. TÜBİAK’tan bir destek aldık, ardından şirketleştik. Tüm bunları öğrenci olarak yaptık. İdari ve mali konulardaki eksiklerimizi Teknokent ve hocalarımızın desteği ile sağladık. Bu tribünleri yapmak için gittik, sanayide çalıştık. Sadece bunu yaparken 4-5 tane meslek öğrendik. Zorlu bir 1,5 yılın ardından ortaya çıktı bu ürün. Bu ilki çok daha düşük maliyetlerle ürün ortaya çıkartacağız. Bunun Almanya’daki maliyeti 14 bin Euro. Ben bunu Türkiye’de 20 bin TL’ye mal edip satabilirsem ülkeme en büyük hizmeti edeceğime inanıyorum.”
Üniversite öğrencisi İbrahim Hakkı Şenol’a bu çalışmalarında destek veren Trabzon Teknokent Teknoloji Transfer Ofisi Koordinatörü ve Makine Mühendisi Cüneyt Yanar ise yaptığı açıklamada “Ar-Ge, inovasyon ve teknoloji alanında proje hazırlamak isteyen, ülkeye katma değer sağlamak isteyen yeni girişimcileri ve yeni firma sahiplerine kurum kuruluş ve kişilere ofis ve doğal kümelenme ortamları sağlıyoruz. Proje bize TÜBİTAK destekli olarak geldi. Şirketleşme öncesinde danışmanlık ve proje yazma eğitimleri yatırımcılarla buluşma imkanı sunuyoruz. Buna benzer projelerde yatırımcılardan ve sanayicilerden destek bekliyoruz. Ülkemiz için enerji çok önemli. Bu tür projelerin desteklenmesi gerektiğine inanıyoruz” ifadelerini kullandı.
“Fikir ürün haline gelip yatırımcısı ile buluşamazsa bu fikirler de son buluyor”
KTÜ Teknoloji Transfer Ofisi Proje uzmanı Eren Yılmaz ise “Başta öğrencilerimiz olmak üzere girişimcileri sıfırdan başlayarak destekliyoruz. Fikirlerini olgunlaştırdıktan sonra Teknokent ile ortak olarak kuluçkamızı hızlandırıp yatırımcılarla buluşturma aşamasına kadar hizmet veriyoruz. Bu proje de bunlardan biri. Kendisini yatırımcılarla bir araya getirmeye çalışıyoruz, ticarileşmesine destek olmaya gayret ediyoruz. Bu süreçte yaşanan en büyük problem ise herkesin yaşadığı bir problem. Ülke olarak bir ürünün Ar-Ge’sinde çok iyiyiz. Üretiyoruz, geliştiriyoruz, hayata geçiriyoruz. Fikir ürün haline geliyor ancak yatırımcısını bulamadığı zaman bu fikirler son buluyor. Biz bir çok konuda bu köprüyü sağlamaya çalışıyoruz. Bu fikirleri yatırımcısı ile buluşturmaya gayret gösteriyoruz. Burada istihdam ve üretim sağlanıyor. Ülkeye de katkı sağlanıyor. Gerektiğinde ihracatta yapılabilecek. Ülkenin enerji gibi bir sorununa çözüm bulan bir ürün. Yerli ve milli bir ürün ve yurtdışındaki ürünlere göre bir çok avantaj da sağlıyor. Temiz enerji şuan dünyanın konusu. Bu temiz enerjiyi ülkemizde kullandıktan sonra yurtdışına ihraç etme şansımız da var. Bu şirket de şuan bu yolda ilerliyor” dedi.
Projenin Danışmanlığını yürüten Mustafa Yusuf Yazıcı ise “TÜBİTAK’ın istediği yüksek katma değer sağlayan bir ürün ortaya koyduk. Bu süreçte ürünün optimum verimini sağlayacak bir tasarım oluştu. Yerli ve milli bir ürünü dış piyasaya ihraç edecek duruma geldik. Geliştirme ve Ar-Ge süreci devam edecek. Bu burada kalmayacak” açıklamasında bulundu.
Kaynak: İHA
Makine Mühendisliği bölümünde okurken su ve rüzgar tribünü konularında çalışmalar yaptığını belirten Şenol “ ‘Her ev kendi enerjisini üretmeli ve bağımsız olmalı’ hayali ile 2014 yılında başlayan çalışmalarımız 2017 yılında TÜBİTAK Bireysel Genç Girişim projesi kapsamında hibe desteği almaya hak kazandı. Bunun üzerine Trabzon-Teknokent içerisinde şirketleşerek çalışmalarımızı kurumsallaştırdık. Dikey Eksenli Portatif Rüzgar Santrali isimli projemizin tasarım ve bilgisayar destekli analizlerden sonra 1:10 ve 1:5 ölçekli modeller ile Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi ve Karadeniz Teknik Üniversitesi akış görüntüleme ve izleme laboratuvarlarında test ederek verimliliğini arttırdık ve tasarımını geliştirerek Türkiye’de olmayan ve yenilikçi bir rüzgar tribünü tasarımı ortaya çıkardık” dedi.
Yaptıkları çalışmanın Türkiye’de bir ilk olduğunu vurgulayan Şenol “Ülkemizde ilk kez yapılan, yüksek verimliliğe sahip Dikey Eksenli Portatif Rüzgar Santralimiz tamamen şehir merkezlerinde kullanım için tasarlanmıştır ve diğer rüzgar türbinlerine kıyasla titreşim ve ses probleminden arındırılmıştır. Dış kısmında döner parçalar olmadığı için insan, hayvanlar ve polen sağlığını tehdit etmemektedir. Rakiplerine kıyasla yüzde 19,5 daha verimli olan ve hafif rüzgarlarda bile güç üretebilen türbinimiz 1.8m/s’lik rüzgar hızında dönerek 2.7m/s’lik rüzgar hızında ise güç üretmeye başlamaktadır. Apartmanların, şantiyelerin, bağ evlerinin, sokak aydınlatmasında ve elektrik enerjisi ihtiyacı olan bölgelerde kullanmak üzere tasarlanan ürünümüzün amortisman süresi 3.5 ila 7 yıl arasında değişmektedir. Yüzde 100 yerli kaynaklar kullanılarak yapılan ürünümüzü ticarileştirmek, ulusal ve uluslararası pazara açılmak istiyoruz” diye konuştu.
“Emsallerine göre daha çevreci”
Yaptığı rüzgar santralinin diğer rüzgar tribünlerinden farkını da anlatan Şenol “Çok daha düşük rüzgar hızlarında çalışabiliyor. Ağaçların yaprakları kımıldamazken elektrik üretebilecek şekilde tasarladık. Ses ve titreşim problemleri yok. Yüksek devirli hızlı dönen parçaları olmadığı için insan ve hayvan sağlığını tehdit etmiyor ve emsallerine göre daha çevreci. Kuş ölümlerine neden olmuyor. Şehir merkezlerinde kullanma amaçlı tasarlanmış, binalar arasında yaşanan türbülans dediğimiz rüzgarla bile elektrik üretebilecek kapasitede. İlk ürün olduğu için prototipi bu. Seri üretime geçildiğinde daha az maliyetle bunu binaların üzerine yayla evlerinde 2 evin elektriğini üretmek için kullanılabilir. Elektrik sistemleri ile birlikte maliyeti 35-40 bin TL’ye mal oldu ama ilerleyen süreçte bu seri üretimle yarı yarıya fiyatı düşecektir. Aylık enerji üretimi de fiyat bazlı 500 TL’lik bir elektrik ihtiyacını karşılayacak kapasitede. Üzerinde 2kw alternatör var. Aylık olarak 900-1300 kw kadar elektrik üretebiliyor. 2 evin ihtiyacını karşılayabilecek bir sistem. Önce küçük bir prototipini yaptık. Sonra kusurlarını gidererek en son aldığımız verilerle bu hale getirdik” şeklinde konuştu.
“Dünya üzerinde yapılan en iyi rüzgar tribününü yaptık”
Rüzgar santralini yaparken 6 rüzgar tribününün kırıldığını ama hiçbir zaman yılmadığını kaydeden Şenol, şunları söyledi:
“Bunu yaparken 6 rüzgar tribünüm kırıldı, sürekli daha iyisini yaptım, dünyayı araştırdım. Dünyada bu işi en iyi yapan adamlarla iletişime geçtim, sırlarını sordum, sırlarına ortak oldum. Makale ve doktora tezlerini araştırdım. Kendim deneme yapılma yaptı. Dünya üzerinde yapılan en iyi rüzgar tribününü laboratuvarda üzerinde oynama yaparak geliştirme yaparak böyle bir ürün ortaya çıkardık. Bu üründen önce en hassas rüzgar tribünü 1.5/saniye saniye ile harekete başlıyordu. Bizim ürünümüz 1.4/saniye ile harekete başlıyor. Bizim gibi rüzgarı bol olan ve şehir içlerinde rüzgar enerji kullanılmayan yerler için bu tipler tamamen evlerin enerjisini üretmek için kullanılabilir. Devlete ve kullanıcılara tasarruf ettirebilir, katma değer sağlar. Tamamen bizi enerji kesintilerinden kurtararak jeneratör görevi de yapabilir. Çünkü akülerinde enerjiyi depolayabiliyoruz.”
“Bu rüzgar tribünlerini yapmak için sanayide çalıştım, 4-5 meslek öğrendim”
Amatör olarak başladığı bu işte KTÜ’deki hocalarından büyük destek gördüğünü vurgulayan Şenol, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Bunu proje haline getirmemde ufkumu açtılar. TÜBİAK’tan bir destek aldık, ardından şirketleştik. Tüm bunları öğrenci olarak yaptık. İdari ve mali konulardaki eksiklerimizi Teknokent ve hocalarımızın desteği ile sağladık. Bu tribünleri yapmak için gittik, sanayide çalıştık. Sadece bunu yaparken 4-5 tane meslek öğrendik. Zorlu bir 1,5 yılın ardından ortaya çıktı bu ürün. Bu ilki çok daha düşük maliyetlerle ürün ortaya çıkartacağız. Bunun Almanya’daki maliyeti 14 bin Euro. Ben bunu Türkiye’de 20 bin TL’ye mal edip satabilirsem ülkeme en büyük hizmeti edeceğime inanıyorum.”
Üniversite öğrencisi İbrahim Hakkı Şenol’a bu çalışmalarında destek veren Trabzon Teknokent Teknoloji Transfer Ofisi Koordinatörü ve Makine Mühendisi Cüneyt Yanar ise yaptığı açıklamada “Ar-Ge, inovasyon ve teknoloji alanında proje hazırlamak isteyen, ülkeye katma değer sağlamak isteyen yeni girişimcileri ve yeni firma sahiplerine kurum kuruluş ve kişilere ofis ve doğal kümelenme ortamları sağlıyoruz. Proje bize TÜBİTAK destekli olarak geldi. Şirketleşme öncesinde danışmanlık ve proje yazma eğitimleri yatırımcılarla buluşma imkanı sunuyoruz. Buna benzer projelerde yatırımcılardan ve sanayicilerden destek bekliyoruz. Ülkemiz için enerji çok önemli. Bu tür projelerin desteklenmesi gerektiğine inanıyoruz” ifadelerini kullandı.
“Fikir ürün haline gelip yatırımcısı ile buluşamazsa bu fikirler de son buluyor”
KTÜ Teknoloji Transfer Ofisi Proje uzmanı Eren Yılmaz ise “Başta öğrencilerimiz olmak üzere girişimcileri sıfırdan başlayarak destekliyoruz. Fikirlerini olgunlaştırdıktan sonra Teknokent ile ortak olarak kuluçkamızı hızlandırıp yatırımcılarla buluşturma aşamasına kadar hizmet veriyoruz. Bu proje de bunlardan biri. Kendisini yatırımcılarla bir araya getirmeye çalışıyoruz, ticarileşmesine destek olmaya gayret ediyoruz. Bu süreçte yaşanan en büyük problem ise herkesin yaşadığı bir problem. Ülke olarak bir ürünün Ar-Ge’sinde çok iyiyiz. Üretiyoruz, geliştiriyoruz, hayata geçiriyoruz. Fikir ürün haline geliyor ancak yatırımcısını bulamadığı zaman bu fikirler son buluyor. Biz bir çok konuda bu köprüyü sağlamaya çalışıyoruz. Bu fikirleri yatırımcısı ile buluşturmaya gayret gösteriyoruz. Burada istihdam ve üretim sağlanıyor. Ülkeye de katkı sağlanıyor. Gerektiğinde ihracatta yapılabilecek. Ülkenin enerji gibi bir sorununa çözüm bulan bir ürün. Yerli ve milli bir ürün ve yurtdışındaki ürünlere göre bir çok avantaj da sağlıyor. Temiz enerji şuan dünyanın konusu. Bu temiz enerjiyi ülkemizde kullandıktan sonra yurtdışına ihraç etme şansımız da var. Bu şirket de şuan bu yolda ilerliyor” dedi.
Projenin Danışmanlığını yürüten Mustafa Yusuf Yazıcı ise “TÜBİTAK’ın istediği yüksek katma değer sağlayan bir ürün ortaya koyduk. Bu süreçte ürünün optimum verimini sağlayacak bir tasarım oluştu. Yerli ve milli bir ürünü dış piyasaya ihraç edecek duruma geldik. Geliştirme ve Ar-Ge süreci devam edecek. Bu burada kalmayacak” açıklamasında bulundu.