FETÖ/PDY 'Çatı Davası'nın Gerekçeli Kararı (2)
Sanıklar Hidayet Karaca, İlhan İşbilen, Alaeddin Kaya ve Kazim Avcı'nın, 'ağırlaştırılmış müebbet' hapis cezasına, 3 sanığın da 10 yıl 6'şar ay hapse mahkum edildiği FETÖ/PDY çatı davasının gerekçeli kararında, sanıkların 'anayasal düzeni ihlal' ve 'silahlı terör örgütüne üyelik' suçlarını işlediklerine dair gerekçelere yer verildi Gerekçeli kararda, sanıkların örgütün ideolojisini ve nihai amacını çok iyi bildikleri, örgütün devleti ele geçirip ve anayasal düzeni değiştirip, elebaşı Gülen'in sözde kainat imamı olduğu zümre egemenliğine dayalı teokratik totaliter bir düzen getirmek istedikleri vurgulandı.
Darbe girişiminden önce açılan 75 sanıklı Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) çatı davasında, Hidayet Karaca, İlhan İşbilen, Alaeddin Kaya ve Kazim Avcı'nın, "ağırlaştırılmış müebbet" hapis cezasına, 3 sanığın da 10 yıl 6'şar ay hapse mahkum edildiği FETÖ/PDY çatı davasının gerekçeli kararı yazıldı.
FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki hain darbe girişiminden bir gün önce açılan dava sonucunda verilen hükmün gerekçesini tamamlayan Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, kararda sanıkların "anayasal düzeni ihlal" ve "silahlı terör örgütüne üyelik" suçlarını işlediklerine ilişkin gerekçelere yer verdi.
Sanık eski milletvekili İlhan İşbilen'in örgütün kurucularından olduğuna, elebaşı firari sanık Fetullah Gülen'e ilk biat eden kurucu çekirdek kadrosunda yer aldığına dikkat çekildi.
İşbilen'in örgütün en üst düzey karar organı sözde "Başyüceler Heyeti"nde yer aldığı, örgüt elebaşından aldığı özel ve gizli görevleri yerine getirdiği ifade edildi.
Örgütün politika ve stratejilerinin belirlenmesinde söz sahibi isimlerinden olduğu ifade edilen İşbilen'in, üst düzey devlet yetkilileri, siyasiler, azınlıkların dini cemaat liderleri, medya sahipleri, yabancı devlet ve din adamları ile ilişkilerin yürütülmesinde de görev aldığı belirtildi.
Sanık İşbilen'in, örgütün şifreli haberleşme programı ByLock'u beş ayrı telefon hattında kullandığı, söz konusu programa 48 bin 800 kez erişim sağladığı kaydedildi.
- "Gülen'in en çok güvendiği adamı"
Sanık Alaeddin Kaya'nın da örgüt elebaşı Gülen'in en çok güvendiği danışmanı ve sözcüsü, bu rolüyle örgütün üst düzey yöneticilerinden olduğu vurgulandı.
Kapatılan Zaman gazetesinin yöneticiliğini yapan Kaya'nın ayrıca ByLock kullanıcısı olduğu bildirildi.
Kaya'nın programa 159 kez giriş yaptığı, 81 mesaj alıp 44 kez mesaj gönderdiği, yazışma grubundaki 21 kişinin sanığı, "Alaeddin abi", "Kaya bey," şeklinde kaydettikleri ifade edildi.
Sanığın Edremit'deki evindeki aramada cüzdanında 1 ABD doları ile sanık Gülen'in kitabının el geçirildiği kaydedildi.
- "Üst düzey bürokratlardan sorumlu"
FETÖ elebaşı Gülen'in akrabası ve örgüt yöneticilerinden Kazim Avcı'nın ise örgütün mahrem hizmetlerinden sayılan eğitim yapılanması sorumlusu olduğu, daha sonra örgütün tayin heyetinde yer aldığı belirtildi.
Avcı'nın son olarak örgütün "irşat" sorumlularından olduğu, örgüte ait Mehmet Akif Kültür Derneğinin Başkanı olarak örgüt içinde muhalif ve küskünleri etrafında toplayarak örgütten kopmaları önlemek için faaliyet yürüttüğü anlatıldı.
Avcı'nın Ankara'daki üst düzey bürokratlara sohbet toplantıları yaptığı, örgütün Türkiye genelinde düzenlediği toplantılara konuşmacı olarak katıldığı aktarıldı.
- "Karaca, örgütün medya imamı"
Sanık eski Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca'nın da bir dönem örgütün İzmir Çankaya bölge sorumluluğu yaptığı, kapatılan Zaman gazetesi İzmir ve Ankara bölge idareciliğinde bulunduğu, daha sonra örgütün yayın organı Samanyolu Medya Grup Başkanlığını yaptığı hatırlatıldı.
Karaca'nın örgütün televizyon, radyo ve internet sitelerinden oluşan medya grubundan sorumlu imamı ve örgüt yöneticisi olduğu vurgulandı.
Karaca'nın doğrudan örgüt elebaşı Gülen'den talimat aldığı hatırlatılan gerekçeli kararda, bu kapsamda Karaca ile Gülen arasında geçen bir telefon görüşmesine yer verildi.
Dijital materyallere ilişkin inceleme raporlarında, Karaca'nın Gülen'in fotoğrafları, video kayıtları, çok sayıda sohbet ve sözde vaazlarına ait video kayıtlarının tespit edildiğine işaret edilen kararda, Karaca'nın mahkeme huzurundaki savunmasında da FETÖ'yü cemaat veya hizmet hareketi olarak adlandırdığı aktarıldı.
FETÖ'nün medya yapılanmasının sistemli ve planlı bir şekilde örgütün emniyet ve adliye yapılanmasıyla hareket ederek örgüt elebaşının talimatları doğrultusunda hareket ettiği vurgulanan kararda, Karaca'nın da bu sürecin aktörlerinden olduğu yer aldı.
- "Üst düzey yönetiminde görev aldılar"
Sanıklar İşbilen, Kaya, Avcı ve Karaca'nın örgüt elebaşı Gülen ile doğrudan irtibatlı oldukları, onunla doğrudan görüşebilen sınırlı sayıdaki örgüt yöneticilerinden oldukları vurgulandı.
Söz konusu isimlerin örgüt elebaşından talimat aldıklarının, örgüt politikalarının belirlenmesinde ve uygulanmasında söz sahibi olduklarının, uzun yıllardır örgüte yöneticilik yaptıklarının altı çizildi.
Bu nedenle örgütün ideolojisini ve nihai amacını çok iyi bildikleri, örgütün devleti ele geçirip anayasal düzeni değiştirip sanık Gülen'in sözde kainat imamı olduğu zümre egemenliğine dayalı teokratik totaliter düzen getirmek istediklerine dikkat çekilen kararda, şu tespite yer verildi:
"Bu amacı gerçekleştirmek için örgüt stratejisi doğrultusunda örgüt faaliyetlerine katıldıkları, çoğunluğu suç teşkil eden örgüt faaliyetlerini örgütün amaçlarının gerçekleştirilmesi için düzenledikleri, uyguladıkları veya onayladıkları, örgüt amaçlarının gerçekleştirilmesi için örgüt politikası haline getirilen ve suç teşkil eden bir çok faaliyetin örgüt tarafından sistematik şekilde uygulandığını bildikleri, örgütün devlette kadrolaşması, mali kaynakları, finans yapısı, yurt dışı faaliyetlerinin finansmanı gibi örgüt faaliyetlerinden haberdar olup örgütün üst düzey yönetimin birimlerinde görev alarak örgütün amacı ve bu amacı gerçekleştirmek için alınan kararlar ve icra edilen faaliyetlerin suç olduğunu bilerek kasten işlenmesine iştirak ettikleri veya onayladıkları veya işlenmesiyle gelir, prestij, bilgi, kadrolaşma gibi imkanlar sağlayan örgüt yararına suçlarda örgüt üyelerini yönlendirip teşvik etmeleri emir talimat vermeleri nedeniyle sorumlu oldukları için örgüt faaliyetleri çerçevesinde işlenen tüm suçlardan cezalandırılmaları gerekmektedir."
Bu kapsamda sanıklara "anayasal düzeni ihlal" ettikleri gerekçesiyle Türk Ceza Kanunu'nun 309. maddesi gereğince birer kez "ağırlaştırılmış müebbet hapis" cezasına çarptırıldığı aktarıldı.
- "Üç sağına üyelikten ceza"
Gerekçeli kararda, haklarında "örgüt yöneticiliğinden" iddianame hazırlanan sanıklar iş adamı Dilaver Azim ile avukatlar Abdülkadir Aksoy ve Ali Çelik'in (1972 doğumlu), örgüt yöneticisi olduklarına dair somut ve kesin bir delil elde edilemediği belirtildi.
Sanıklar Azim, Aksoy ve Çelik'in, örgüt ile organik bağının bulunduğu, örgüt hiyerarşisi içerisinde üye konumunda yer aldıkları, örgüt yöneticileriyle görüşmek, örgüte ait toplantılara katılmak, örgüte ait haberleşme araçları kullanmak, örgüte bağlı vakıf ve derneklerde görev almak, örgüt ideolojisini benimseyip bu doğrultuda faaliyet göstermek gibi eylemlerde bulundukları ifade edilen gerekçeli kararda, sanıkların "silahlı terör örgütü üyesi" oldukları vurgulandı.
Bu suç kapsamında söz konusu isimlerin, 10 yıl 6'şar ay hapisle cezalandırıldıkları anımsatıldı.
(Bitti)
Kaynak: AA
FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki hain darbe girişiminden bir gün önce açılan dava sonucunda verilen hükmün gerekçesini tamamlayan Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, kararda sanıkların "anayasal düzeni ihlal" ve "silahlı terör örgütüne üyelik" suçlarını işlediklerine ilişkin gerekçelere yer verdi.
Sanık eski milletvekili İlhan İşbilen'in örgütün kurucularından olduğuna, elebaşı firari sanık Fetullah Gülen'e ilk biat eden kurucu çekirdek kadrosunda yer aldığına dikkat çekildi.
İşbilen'in örgütün en üst düzey karar organı sözde "Başyüceler Heyeti"nde yer aldığı, örgüt elebaşından aldığı özel ve gizli görevleri yerine getirdiği ifade edildi.
Örgütün politika ve stratejilerinin belirlenmesinde söz sahibi isimlerinden olduğu ifade edilen İşbilen'in, üst düzey devlet yetkilileri, siyasiler, azınlıkların dini cemaat liderleri, medya sahipleri, yabancı devlet ve din adamları ile ilişkilerin yürütülmesinde de görev aldığı belirtildi.
Sanık İşbilen'in, örgütün şifreli haberleşme programı ByLock'u beş ayrı telefon hattında kullandığı, söz konusu programa 48 bin 800 kez erişim sağladığı kaydedildi.
- "Gülen'in en çok güvendiği adamı"
Sanık Alaeddin Kaya'nın da örgüt elebaşı Gülen'in en çok güvendiği danışmanı ve sözcüsü, bu rolüyle örgütün üst düzey yöneticilerinden olduğu vurgulandı.
Kapatılan Zaman gazetesinin yöneticiliğini yapan Kaya'nın ayrıca ByLock kullanıcısı olduğu bildirildi.
Kaya'nın programa 159 kez giriş yaptığı, 81 mesaj alıp 44 kez mesaj gönderdiği, yazışma grubundaki 21 kişinin sanığı, "Alaeddin abi", "Kaya bey," şeklinde kaydettikleri ifade edildi.
Sanığın Edremit'deki evindeki aramada cüzdanında 1 ABD doları ile sanık Gülen'in kitabının el geçirildiği kaydedildi.
- "Üst düzey bürokratlardan sorumlu"
FETÖ elebaşı Gülen'in akrabası ve örgüt yöneticilerinden Kazim Avcı'nın ise örgütün mahrem hizmetlerinden sayılan eğitim yapılanması sorumlusu olduğu, daha sonra örgütün tayin heyetinde yer aldığı belirtildi.
Avcı'nın son olarak örgütün "irşat" sorumlularından olduğu, örgüte ait Mehmet Akif Kültür Derneğinin Başkanı olarak örgüt içinde muhalif ve küskünleri etrafında toplayarak örgütten kopmaları önlemek için faaliyet yürüttüğü anlatıldı.
Avcı'nın Ankara'daki üst düzey bürokratlara sohbet toplantıları yaptığı, örgütün Türkiye genelinde düzenlediği toplantılara konuşmacı olarak katıldığı aktarıldı.
- "Karaca, örgütün medya imamı"
Sanık eski Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca'nın da bir dönem örgütün İzmir Çankaya bölge sorumluluğu yaptığı, kapatılan Zaman gazetesi İzmir ve Ankara bölge idareciliğinde bulunduğu, daha sonra örgütün yayın organı Samanyolu Medya Grup Başkanlığını yaptığı hatırlatıldı.
Karaca'nın örgütün televizyon, radyo ve internet sitelerinden oluşan medya grubundan sorumlu imamı ve örgüt yöneticisi olduğu vurgulandı.
Karaca'nın doğrudan örgüt elebaşı Gülen'den talimat aldığı hatırlatılan gerekçeli kararda, bu kapsamda Karaca ile Gülen arasında geçen bir telefon görüşmesine yer verildi.
Dijital materyallere ilişkin inceleme raporlarında, Karaca'nın Gülen'in fotoğrafları, video kayıtları, çok sayıda sohbet ve sözde vaazlarına ait video kayıtlarının tespit edildiğine işaret edilen kararda, Karaca'nın mahkeme huzurundaki savunmasında da FETÖ'yü cemaat veya hizmet hareketi olarak adlandırdığı aktarıldı.
FETÖ'nün medya yapılanmasının sistemli ve planlı bir şekilde örgütün emniyet ve adliye yapılanmasıyla hareket ederek örgüt elebaşının talimatları doğrultusunda hareket ettiği vurgulanan kararda, Karaca'nın da bu sürecin aktörlerinden olduğu yer aldı.
- "Üst düzey yönetiminde görev aldılar"
Sanıklar İşbilen, Kaya, Avcı ve Karaca'nın örgüt elebaşı Gülen ile doğrudan irtibatlı oldukları, onunla doğrudan görüşebilen sınırlı sayıdaki örgüt yöneticilerinden oldukları vurgulandı.
Söz konusu isimlerin örgüt elebaşından talimat aldıklarının, örgüt politikalarının belirlenmesinde ve uygulanmasında söz sahibi olduklarının, uzun yıllardır örgüte yöneticilik yaptıklarının altı çizildi.
Bu nedenle örgütün ideolojisini ve nihai amacını çok iyi bildikleri, örgütün devleti ele geçirip anayasal düzeni değiştirip sanık Gülen'in sözde kainat imamı olduğu zümre egemenliğine dayalı teokratik totaliter düzen getirmek istediklerine dikkat çekilen kararda, şu tespite yer verildi:
"Bu amacı gerçekleştirmek için örgüt stratejisi doğrultusunda örgüt faaliyetlerine katıldıkları, çoğunluğu suç teşkil eden örgüt faaliyetlerini örgütün amaçlarının gerçekleştirilmesi için düzenledikleri, uyguladıkları veya onayladıkları, örgüt amaçlarının gerçekleştirilmesi için örgüt politikası haline getirilen ve suç teşkil eden bir çok faaliyetin örgüt tarafından sistematik şekilde uygulandığını bildikleri, örgütün devlette kadrolaşması, mali kaynakları, finans yapısı, yurt dışı faaliyetlerinin finansmanı gibi örgüt faaliyetlerinden haberdar olup örgütün üst düzey yönetimin birimlerinde görev alarak örgütün amacı ve bu amacı gerçekleştirmek için alınan kararlar ve icra edilen faaliyetlerin suç olduğunu bilerek kasten işlenmesine iştirak ettikleri veya onayladıkları veya işlenmesiyle gelir, prestij, bilgi, kadrolaşma gibi imkanlar sağlayan örgüt yararına suçlarda örgüt üyelerini yönlendirip teşvik etmeleri emir talimat vermeleri nedeniyle sorumlu oldukları için örgüt faaliyetleri çerçevesinde işlenen tüm suçlardan cezalandırılmaları gerekmektedir."
Bu kapsamda sanıklara "anayasal düzeni ihlal" ettikleri gerekçesiyle Türk Ceza Kanunu'nun 309. maddesi gereğince birer kez "ağırlaştırılmış müebbet hapis" cezasına çarptırıldığı aktarıldı.
- "Üç sağına üyelikten ceza"
Gerekçeli kararda, haklarında "örgüt yöneticiliğinden" iddianame hazırlanan sanıklar iş adamı Dilaver Azim ile avukatlar Abdülkadir Aksoy ve Ali Çelik'in (1972 doğumlu), örgüt yöneticisi olduklarına dair somut ve kesin bir delil elde edilemediği belirtildi.
Sanıklar Azim, Aksoy ve Çelik'in, örgüt ile organik bağının bulunduğu, örgüt hiyerarşisi içerisinde üye konumunda yer aldıkları, örgüt yöneticileriyle görüşmek, örgüte ait toplantılara katılmak, örgüte ait haberleşme araçları kullanmak, örgüte bağlı vakıf ve derneklerde görev almak, örgüt ideolojisini benimseyip bu doğrultuda faaliyet göstermek gibi eylemlerde bulundukları ifade edilen gerekçeli kararda, sanıkların "silahlı terör örgütü üyesi" oldukları vurgulandı.
Bu suç kapsamında söz konusu isimlerin, 10 yıl 6'şar ay hapisle cezalandırıldıkları anımsatıldı.
(Bitti)