CHP Grup Başkanvekili Özel 'Tanık' Sıfatıyla Ankara Adliyesinde
Özel, 15 Haziran 2017'de Ankara'dan başlayarak, İstanbul'a kadar süren yürüyüşe katılanların cep telefonlarının casus yazılımla usulsüz şekilde dinlendiği iddiası üzerine açılan soruşturma kapsamında savcılığa 'tanık' olarak ifade verdi.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, 15 Haziran 2017'de Ankara'dan başlayan ve İstanbul'a kadar süren yürüyüşe katılanların cep telefonlarının casus yazılımla usulsüz şekilde dinlendiği iddiası üzerine açılan soruşturma kapsamında savcılığa "tanık" olarak ifade verdi.Özel'in ifadesi, Bilişim Suçları Soruşturma Bürosu'nda görevli Cumhuriyet Savcısı İrfan Nuri Akdeniz tarafından alındı.
İfade işleminin ardından adliye önünde gazetecilere açıklamalarda bulunan Özel, yürüyüşe katılan milletvekillerinin cep telefonlarının dinlendiğine ilişkin şüphe duymaları üzerine daha önce suç duyurusunda bulunduklarını, soruşturma kapsamında ve davet üzerine de bildiklerini savcıya anlattığını belirtti.
Casus yazılımla telefonların dinlendiğine ilişkin iddiadan, Almanya'da çıkan bir gazete haberinin Türkiye'deki gazeteler tarafından kullanılmasıyla haberdar olduklarını anlatan Özel, haberlere göre devletlerin istihbarat örgütleri için casus yazılımlar üreten "Finfisher" adlı sertifikalı firmanın Alman devletinin onayı olmaksızın Türkiye'de bir kişiye casus yazılım sattığını kaydetti.
Özgür Özel, şunları söyledi:
"Haberden, yazılımın Türkiye'de bir internet sitesine konulduğunu, buradan Twitter'a yaygınlaştırılan bir hashtag ile adalet yürüyüşünde yürüyenlerin bu hashtagi kullanması, ona tıklaması, dolayısıyla da telefonlarına casus yazılım yüklenmesini sağladıkları ve adalet yürüyüşçülerini dinlendiklerini öğrenmiştik. Soru şuydu: Bizi kim dinledi? Devlet bunu açığa çıkarmalıdır. Buradaki hayal kırıklığı ve sıkıntı, meseleye İçişleri Bakanlığının, haberleşmeden sorumlu Ulaştırma Bakanlığının ve hükümetin ilgisizliğidir. Eğer dinlenen herhangi bir iktidar mensubu olsa, bir bakan olsa, iktidar partisinin genel başkanı olsa, gerek Almanya düzeyinde gerek Türkiye'de büyük bir operasyon düzenlense bugüne kadar bu iş ortaya çıkarılırdı. Biz kendi davamızın takipçisi olmak durumunda kalıyoruz."
Özel, savcılık makamının yaklaşımından son derece memnun olduklarını, ancak hükümetin kayıtsızlığını anlayamadıklarını vurgulayarak, "Bu konuda Alman devletine bir soru soruldu mu? Bir bilgi istendi mi? Bu konuda bir takibat yapılıyor mu? Bizim adalet yürüşümüzü kim dinledi, niye dinledi? Kaldı ki adalet yürüşüne bir IŞİD saldırısı gerçekleşti, bombalı araç son anda engellendi. Bu bilgiler paylaşıldı. Bunun onunla bir ilgisi var mı?" diye konuştu.
Adaletin tesis edilmesini beklediklerini bildiren Özel, "Bu tesis edilmezse ya da İçişleri Bakanlığı üzerine düşenleri yapmazsa, bütün sorumluluk Hükümet'tedir. Birinci olarak İçişleri Bakanlığında ve Hükümet'in başındaki kişilerdedir." dedi.
Özel, savcının, yürüyüş sırasında kullandığı telefonu kendilerine verip veremeyeceklerini sorduğunu ve belli güvenceleri verdiğine değinerek, incelenmek üzere o günlerde kullandıkları bir telefonu savcılığa teslim edeceklerini de aktardı.
Kaynak: AA
İfade işleminin ardından adliye önünde gazetecilere açıklamalarda bulunan Özel, yürüyüşe katılan milletvekillerinin cep telefonlarının dinlendiğine ilişkin şüphe duymaları üzerine daha önce suç duyurusunda bulunduklarını, soruşturma kapsamında ve davet üzerine de bildiklerini savcıya anlattığını belirtti.
Casus yazılımla telefonların dinlendiğine ilişkin iddiadan, Almanya'da çıkan bir gazete haberinin Türkiye'deki gazeteler tarafından kullanılmasıyla haberdar olduklarını anlatan Özel, haberlere göre devletlerin istihbarat örgütleri için casus yazılımlar üreten "Finfisher" adlı sertifikalı firmanın Alman devletinin onayı olmaksızın Türkiye'de bir kişiye casus yazılım sattığını kaydetti.
Özgür Özel, şunları söyledi:
"Haberden, yazılımın Türkiye'de bir internet sitesine konulduğunu, buradan Twitter'a yaygınlaştırılan bir hashtag ile adalet yürüyüşünde yürüyenlerin bu hashtagi kullanması, ona tıklaması, dolayısıyla da telefonlarına casus yazılım yüklenmesini sağladıkları ve adalet yürüyüşçülerini dinlendiklerini öğrenmiştik. Soru şuydu: Bizi kim dinledi? Devlet bunu açığa çıkarmalıdır. Buradaki hayal kırıklığı ve sıkıntı, meseleye İçişleri Bakanlığının, haberleşmeden sorumlu Ulaştırma Bakanlığının ve hükümetin ilgisizliğidir. Eğer dinlenen herhangi bir iktidar mensubu olsa, bir bakan olsa, iktidar partisinin genel başkanı olsa, gerek Almanya düzeyinde gerek Türkiye'de büyük bir operasyon düzenlense bugüne kadar bu iş ortaya çıkarılırdı. Biz kendi davamızın takipçisi olmak durumunda kalıyoruz."
Özel, savcılık makamının yaklaşımından son derece memnun olduklarını, ancak hükümetin kayıtsızlığını anlayamadıklarını vurgulayarak, "Bu konuda Alman devletine bir soru soruldu mu? Bir bilgi istendi mi? Bu konuda bir takibat yapılıyor mu? Bizim adalet yürüşümüzü kim dinledi, niye dinledi? Kaldı ki adalet yürüşüne bir IŞİD saldırısı gerçekleşti, bombalı araç son anda engellendi. Bu bilgiler paylaşıldı. Bunun onunla bir ilgisi var mı?" diye konuştu.
Adaletin tesis edilmesini beklediklerini bildiren Özel, "Bu tesis edilmezse ya da İçişleri Bakanlığı üzerine düşenleri yapmazsa, bütün sorumluluk Hükümet'tedir. Birinci olarak İçişleri Bakanlığında ve Hükümet'in başındaki kişilerdedir." dedi.
Özel, savcının, yürüyüş sırasında kullandığı telefonu kendilerine verip veremeyeceklerini sorduğunu ve belli güvenceleri verdiğine değinerek, incelenmek üzere o günlerde kullandıkları bir telefonu savcılığa teslim edeceklerini de aktardı.