AFAD Deprem Dairesi Başkanından Korkutan Deprem Senaryosu
17 Ağustos 1999 Depremi’nin yıldönümünde düzenlenen İstanbul’un Afetlere Hazırlık Çalıştayı’nda konuşan AFAD Deprem Dairesi Başkanı Murat Nurlu, “Bizim yapmış olduğumuz senaryoya göre İstanbul’da Marmara Denizi’nde Kuzey Anadolu Fayı’nın ortasında meydana gelecek 7,5 büyüklüğündeki bir deprem sonucu İstanbul kent merkezinde yaklaşık 26-30 bin arası vatandaşımızı kaybediyoruz. Yaklaşık 50 bin vatandaşımız ağır yaralı. 44 bin 802 binamız yıkılacak ve açıkta kalan insan sayısı 2 milyon 374 bin. Biz en kötüye göre hazırlıyoruz” diye konuştu.
Marmara’yı vuran 17 Ağustos 1999 Depremi’nin yıldönümü dolayısıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) işbirliği ile İstanbul’un Afetlere Hazırlık Çalıştayı düzenledi.
2 gün sürecek çalıştayda deprem, sel, tsunami gibi doğal afetlere değinildi. Çalıştayda AFAD Başkanı Dr. Mehmet Güllüoğlu, Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, Bölgesel Deprem-Tsunami İzleme Merkezi Müdürü Dr. Doğan Kalafat, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Dr. Hayri Baraçlı, AFAD Deprem Dairesi Başkanı Murat Nurlu ve çok sayıda akademisyen, uzman yer aldı.
"Müdahale konusundaki kapasitemizi 1999’a göre çok ileri seviyeye taşıdık"
Panel öncesi konuşan ve afet yönetiminde birliğe önem verilmesi gerektiğini dile getiren AFAD Başkanı Dr. Mehmet Güllüoğlu, “Tarihi olarak da biliyoruz ki bu coğrafya afetlere açık bir coğrafya. Afet yönetim bir bütçe yönetimidir. Bütçe yönetiminde de ne zaman olacağını kestiremediğimiz bir şeyin bugünden planlamasını gerektiriyor. Afet yönetimi aynı zamanda bir zaman yönetimidir. Doğru zamanda doğru işi yapmazsak sonrasında yapacağımız yatırımın kıymeti azalıyor. Doğru zamanda yapıldığı zaman esas o zaman hayat kurtaran, kıymetli olan bir çalışmaya dönüşüyor. Afet yönetimi birlikte çalışmayı gerektiriyor. Başka alanlarda belki bir kurum, bir belediye tek başına o işi görebilir. Bir bakanlık tek başına o işi görebilir. Ama afet yönetimi istisnasız her bir bireyin katılımından, her bir kurumun katılımından, sivil toplumun katılımından ancak güç buluyor. AFAD olarak biz bu soruya çok muhatap oluyoruz. Türkiye afetlere hazır mı, İstanbul afetlere hazır mı? Bu soru tek başına AFAD’ın cevaplayacağı bir soru değil. Bu soru İstanbul’da yaşayan her bireyden, İstanbul’da bulunan her kurumdan, özel sektörden hep beraber ortak cevaplamamız gereken bir soru. AFAD olarak biz müdahale konusundaki kapasitemizi 1999’a göre çok ileri seviyeye taşıdık. Arama kurtarma birliğimiz, birlikteki çalışanlarımız, ekipmanımız çok iyi bir yere geldik. Ancak afet yönetimi dediğimiz şey sadece arama kurtarmadan ibaret değil. Arama kurtarma bundan 30-40 yıl önceki yapının en çok önem verdiği kavram. O yüzden afet yönetimi birlikte çalışmayı gerektirir. Afet yönetimi aynı zamanda duygu yönetimini gerektiriyor. Buna hazır olup, bundan korkmadan ne kapkara bir tablo olduğunu düşünüp, ne de pespembe bir tablo olduğunu düşünerek yaşamamamız gerekir. Bizim ne yapmamız gerektiğini bilerek, korkmadan, telaşlanmadan ama durumun vahametini de kabul ederek çalışmamız gerekiyor” dedi.
“Deprem, sel afetlerini düşünürken, orman gibi yangın afetlerinin de tedbirlerini almamız lazım”
Deprem, sel gibi afetlerin yanı sıra orman yangınlarından da bahseden İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Dr. Hayri Baraçlı ise yaptığı konuşmada, “Son 30 yılda iklim değişikliğine bağlı olarak doğal afetlerde hızlı bir artış gösteriyor. Biz depremin dışında afetleri de artık göz önünde bulunduruyoruz. Çünkü AKOM bu noktada aktif çalışıyor. Uluslararası risk yönetim raporuna göre dünyada, sadece 2017 yılında en az 330 farklı doğal afet gerçekleşti. Dünya ekonomisine de 353 milyar dolarlık bir kayıp ortaya çıkarttı. Bunun ötesinde İstanbul’un toplam arazisinin yüzde 60-70’ine yakın orman alanı var. Küresel Orman İzleme raporuna göre de dünyamız 2017 yılında her saniyede bir futbol sahası büyüklüğünde ormanı da kaybetmiş. Biz deprem, sel afetlerini düşünürken, orman gibi yangın afetlerinin de hakikaten tedbirlerini almamız lazım” ifadelerini kullandı.
“1999 sonrasında depremle ilgili çalışmaları çok hızlı geliştirdik”
1999 depremi sonrasında imkanlarını geliştirdiklerini dile getiren Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, Bölgesel Deprem-Tsunami İzleme Merkezi Müdürü Dr. Doğan Kalafat, “1999 sonrasında depremle ilgili çalışmaları çok hızlı geliştirdik. 2004 yılında ilk uydu bağlantılı Türkiye’de deprem istasyonunu kurdu. Birçok farklı jeofizik aleti deniz tabanına yerleştirdik ve fayın özelliklerini izlemeye başladık. Bu bizi aslında olacak olası büyük deprem hakkında değerli bilgiler veriyor. Marmara’daki depremlerin oluşturduğu tsunamiler aslında ağırlıklı olarak deniz tabanındaki derin çukurlarda ve onun üzerinde biriken yüksek kalınlıkta olan sedimanların deprem esnasında sarsıntısından dolayı çökmesi ve heyelanların oluşturması sonucunda oluştuğunu biliyoruz. Hiçbir zaman bir Pasifik’te olan büyük tsunamiler gibi düşünmeyin. Ama bu da bizim deprem sonrası acil almamız gereken bir konu ve bu konuda erken uyarı verebilme kapasitemiz var. Eğer olduğunu var sayarsak Bayramdere, Doğu Silivri kıyıları, Kadıköy, Haliç’de yaklaşık 2 metreyi aşan dalgacıkları oluşabileceği, bazı yerlerde hiç oluşmayacağı teorik olarak ortaya kondu” diye konuştu.
AFAD Deprem Dairesi Başkanından korkutan senaryo
Çalıştayda konuşan AFAD Deprem Dairesi Başkanı Murat Nurlu, yaptıkları senaryoya göre İstanbul’da meydana gelebilecek bir depremin oluşturacağı zararı rakamlarla açıkladı.
Nurlu, İstanbul’un önemine değindiği konuşmasında, “Bizim yapmış olduğumuz senaryoya göre İstanbul’da Marmara Denizi’nde Kuzey Anadolu Fayı’nın ortasında meydana gelecek 7,5 büyüklüğündeki bir deprem sonucu İstanbul kent merkezinde yaklaşık 26-30 bin arası vatandaşımızı kaybediyoruz. Yaklaşık 50 bin vatandaşımız ağır yaralı. 44 bin 802 binamız yıkılacak ve açıkta kalan insan sayısı 2 milyon 374 bin. Biz en kötüye göre hazırlıyoruz. Bu İstanbul ili için verdiğim değerler” şeklinde konuştu.
Kaynak: İHA
2 gün sürecek çalıştayda deprem, sel, tsunami gibi doğal afetlere değinildi. Çalıştayda AFAD Başkanı Dr. Mehmet Güllüoğlu, Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, Bölgesel Deprem-Tsunami İzleme Merkezi Müdürü Dr. Doğan Kalafat, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Dr. Hayri Baraçlı, AFAD Deprem Dairesi Başkanı Murat Nurlu ve çok sayıda akademisyen, uzman yer aldı.
"Müdahale konusundaki kapasitemizi 1999’a göre çok ileri seviyeye taşıdık"
Panel öncesi konuşan ve afet yönetiminde birliğe önem verilmesi gerektiğini dile getiren AFAD Başkanı Dr. Mehmet Güllüoğlu, “Tarihi olarak da biliyoruz ki bu coğrafya afetlere açık bir coğrafya. Afet yönetim bir bütçe yönetimidir. Bütçe yönetiminde de ne zaman olacağını kestiremediğimiz bir şeyin bugünden planlamasını gerektiriyor. Afet yönetimi aynı zamanda bir zaman yönetimidir. Doğru zamanda doğru işi yapmazsak sonrasında yapacağımız yatırımın kıymeti azalıyor. Doğru zamanda yapıldığı zaman esas o zaman hayat kurtaran, kıymetli olan bir çalışmaya dönüşüyor. Afet yönetimi birlikte çalışmayı gerektiriyor. Başka alanlarda belki bir kurum, bir belediye tek başına o işi görebilir. Bir bakanlık tek başına o işi görebilir. Ama afet yönetimi istisnasız her bir bireyin katılımından, her bir kurumun katılımından, sivil toplumun katılımından ancak güç buluyor. AFAD olarak biz bu soruya çok muhatap oluyoruz. Türkiye afetlere hazır mı, İstanbul afetlere hazır mı? Bu soru tek başına AFAD’ın cevaplayacağı bir soru değil. Bu soru İstanbul’da yaşayan her bireyden, İstanbul’da bulunan her kurumdan, özel sektörden hep beraber ortak cevaplamamız gereken bir soru. AFAD olarak biz müdahale konusundaki kapasitemizi 1999’a göre çok ileri seviyeye taşıdık. Arama kurtarma birliğimiz, birlikteki çalışanlarımız, ekipmanımız çok iyi bir yere geldik. Ancak afet yönetimi dediğimiz şey sadece arama kurtarmadan ibaret değil. Arama kurtarma bundan 30-40 yıl önceki yapının en çok önem verdiği kavram. O yüzden afet yönetimi birlikte çalışmayı gerektirir. Afet yönetimi aynı zamanda duygu yönetimini gerektiriyor. Buna hazır olup, bundan korkmadan ne kapkara bir tablo olduğunu düşünüp, ne de pespembe bir tablo olduğunu düşünerek yaşamamamız gerekir. Bizim ne yapmamız gerektiğini bilerek, korkmadan, telaşlanmadan ama durumun vahametini de kabul ederek çalışmamız gerekiyor” dedi.
“Deprem, sel afetlerini düşünürken, orman gibi yangın afetlerinin de tedbirlerini almamız lazım”
Deprem, sel gibi afetlerin yanı sıra orman yangınlarından da bahseden İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Dr. Hayri Baraçlı ise yaptığı konuşmada, “Son 30 yılda iklim değişikliğine bağlı olarak doğal afetlerde hızlı bir artış gösteriyor. Biz depremin dışında afetleri de artık göz önünde bulunduruyoruz. Çünkü AKOM bu noktada aktif çalışıyor. Uluslararası risk yönetim raporuna göre dünyada, sadece 2017 yılında en az 330 farklı doğal afet gerçekleşti. Dünya ekonomisine de 353 milyar dolarlık bir kayıp ortaya çıkarttı. Bunun ötesinde İstanbul’un toplam arazisinin yüzde 60-70’ine yakın orman alanı var. Küresel Orman İzleme raporuna göre de dünyamız 2017 yılında her saniyede bir futbol sahası büyüklüğünde ormanı da kaybetmiş. Biz deprem, sel afetlerini düşünürken, orman gibi yangın afetlerinin de hakikaten tedbirlerini almamız lazım” ifadelerini kullandı.
“1999 sonrasında depremle ilgili çalışmaları çok hızlı geliştirdik”
1999 depremi sonrasında imkanlarını geliştirdiklerini dile getiren Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, Bölgesel Deprem-Tsunami İzleme Merkezi Müdürü Dr. Doğan Kalafat, “1999 sonrasında depremle ilgili çalışmaları çok hızlı geliştirdik. 2004 yılında ilk uydu bağlantılı Türkiye’de deprem istasyonunu kurdu. Birçok farklı jeofizik aleti deniz tabanına yerleştirdik ve fayın özelliklerini izlemeye başladık. Bu bizi aslında olacak olası büyük deprem hakkında değerli bilgiler veriyor. Marmara’daki depremlerin oluşturduğu tsunamiler aslında ağırlıklı olarak deniz tabanındaki derin çukurlarda ve onun üzerinde biriken yüksek kalınlıkta olan sedimanların deprem esnasında sarsıntısından dolayı çökmesi ve heyelanların oluşturması sonucunda oluştuğunu biliyoruz. Hiçbir zaman bir Pasifik’te olan büyük tsunamiler gibi düşünmeyin. Ama bu da bizim deprem sonrası acil almamız gereken bir konu ve bu konuda erken uyarı verebilme kapasitemiz var. Eğer olduğunu var sayarsak Bayramdere, Doğu Silivri kıyıları, Kadıköy, Haliç’de yaklaşık 2 metreyi aşan dalgacıkları oluşabileceği, bazı yerlerde hiç oluşmayacağı teorik olarak ortaya kondu” diye konuştu.
AFAD Deprem Dairesi Başkanından korkutan senaryo
Çalıştayda konuşan AFAD Deprem Dairesi Başkanı Murat Nurlu, yaptıkları senaryoya göre İstanbul’da meydana gelebilecek bir depremin oluşturacağı zararı rakamlarla açıkladı.
Nurlu, İstanbul’un önemine değindiği konuşmasında, “Bizim yapmış olduğumuz senaryoya göre İstanbul’da Marmara Denizi’nde Kuzey Anadolu Fayı’nın ortasında meydana gelecek 7,5 büyüklüğündeki bir deprem sonucu İstanbul kent merkezinde yaklaşık 26-30 bin arası vatandaşımızı kaybediyoruz. Yaklaşık 50 bin vatandaşımız ağır yaralı. 44 bin 802 binamız yıkılacak ve açıkta kalan insan sayısı 2 milyon 374 bin. Biz en kötüye göre hazırlıyoruz. Bu İstanbul ili için verdiğim değerler” şeklinde konuştu.