Kuru incir ihracatı 250 milyon doları aştı
Türkiye’nin üretim ve ihracatında dünya lideri olduğu kuru incirde 11 Ekim 2017 tarihinde başlayan ihraç sezonunda 30 Haziran 2018 tarihine kadar 58 bin ton karşılığı 253 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi.
Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Birol Celep, kuru incir ihracatının, miktar bazında yüzde 2 artış gösterirken, değer bazındaki artışının yüzde 18'e ulaştığını dile getirdi. Kuru incirin ortalama ihraç fiyatı 4 bin dolardan, 4 bin 950 dolara ulaştı.
Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Işık ise; sağlıklı ürün üretimine büyük önem verdiklerinin altını çizerek, “Yemeyeceğimiz bir ürünü üretmeyeceğiz, işletmemizden çıkarmayacağız sloganıyla üretim yapıyoruz” diye konuştu.
Türkiye'nin kuru incir ihracatının yüzde 98'ini gerçekleştiren ve kuru incir ihracatında katma değerli ihracatı arttırmak isteyen Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği, “Kuru İncir Sektör Değerlendirme Toplantısı” düzenledi.
Kuru incir ihracatının sürdürülebilir şekilde arttırılması, kuru incir ihracatında yaşanan sorunlara çözüm bulunması ve kuru meyve sektöründe tüm paydaşla arasında iş birliğinin arttırılması için gerek yurtiçinde gerekse yurtdışında çalışmalar yürüttüklerini belirten Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Birol Celep, sezon sonunda 65 bin ton civarında kuru incir ihracatı hedeflediklerini dile getirdi.
Sağlıklı gıda talebi kuru meyvelere talebi arttırıyor
Dünya genelinde sağlıklı gıda ürünleri tüketmenin bir trend halini aldığına işaret eden Celep, “Tüm dünyada her geçen gün artan, sağlıklı gıdaya yönelik tüketici bilinci dolayısıyla Kuru meyvelere olan ilgi giderek artmakta. Bu paralelde rekabetin daha da zorlaştığı günümüzde, yüz yılı aşkın süredir yapılan kuru meyve ihracatının kurallarını artık değiştirmek ve bu kıymetli ürünlerimizi çok daha profesyonelce pazarlamak durumundayız. Bu çerçevede, ülkemizde üretimi mümkün olan kuru incir dahil kuru ve kabuklu meyvelerin üretim bölgelerindeki plantasyonların artırılması, ürün çeşitliliğinin artırılması, bu alanlardaki işletme yatırımlarına destek verilmesi, bu amaçla, 2B ve verimsiz orman arazilerinin ilgili bölgelerde üreticilere tahsis edilmesi çok önemlidir” diye konuştu.
Kuru incirde aflatoksin oluşumunun önüne geçmek için uzun yıllardır projeler yürüttüklerini hatırlatan Celep, şöyle devam etti: “Diğer taraftan, AB'nin kuru incirde Okratoksin-A limiti belirleme çalışmaları devam etmekte, bu kapsamda gerek FRUCOM gerekse Tarım Bakanlığımız çalışmalarını sürdürmekte. Her iki kurumunda yaptığı maruz kalma çalışmalarına göre bilimsel olarak limit belirlenmesine gerek olmadığı sonuçları AB Komisyonuna iletilmiştir.”
Turquality ve Ur-Ge Projeleri ile katma değerli ihracat arttırılacak
Kuru meyve ihracatçısı firmaların yeni üretim ve pazarlama tekniklerini hayata geçirmesi, rekabet güçlerinin artırılması ve kademe atlamaları için Kuru Meyve Ur-Ge Projesi başlattıkları bilgisini veren Celep, bu proje ile katma değerli ürün ihracatını artırmayı hedeflediklerini ifade etti.
Celep, “Biz artık yeni şeyler söylemek gerektiğini, yeni projeler ve yeni bir bakış açısı ile sektörün yaşadığı sorunlara çözüm bulunması gerektiğine inanıyoruz. Bunun için kısa vadeli ve bireysel fayda getirecek yaklaşımlar yerine, orta-uzun vadeli ve sektörün tamamına fayda sağlayacak bir yaklaşım sergilenmesinin daha güzel sonuçlar doğuracağına inanıyoruz. Birlik olarak, Turquality ve Ur-Ge projelerimizle ürünlerimize yeni pazarlar kazandırmak, markamızla katma değerli ürünler yaratarak sektörümüze ve ülkemize daha fazla gelir sağlamaya devam edeceğiz” diye konuştu.
“Yemeyeceğimiz ürünü üretmeyeceğiz”
Kuru meyve sektöründe pestisit sorunu olduğuna dikkati çeken Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık, bu sorunun çözümü için bir araya geldiklerini yaptıkları çalışmalarla 35 bin üreticiye ulaştıklarını, kuru meyve ihracatçıları olarak ilkelerinin, “Yemeyeceğimiz bir ürünü üretmeyeceğiz, işletmemizden çıkarmayacağız” şeklinde olduğunu kaydetti.
Türk kuru meyvelerinin pestisitlerden ari olduğunu ispat etmek istediklerini anlatan Işık, “Biz üreticilerimizin ihracatçılarımızın sorun yaşamayacağı bir iklim arzu ediyoruz. Bunun için kurutma zamanı yaklaşırken sektörde öncü firmaların, borsaların, üniversitelerin, araştırma enstitülerinin içinde olduğu teknik bir komite oluşturma kararı aldık. Arazi bazında çalışma yaparak kurutma tekniklerini öğreteceğiz. Teknik komite, sahaya inip deneyimlerini paylaşacak, Okratoksin ve aflatoksin oluşumunu önlemek için eylem planı ortaya koyacak” şeklinde konuştu.
Üreticinin emeğinin karşılığını almasının zincirdeki tüm kesimlerin mutlu olmasını sağlayacağına işaret eden Işık, şöyle konuştu: “İşlerimizi bireysel yapmak yerine kolektif hareket etmeliyiz. Arazi bazında yapmak istediğimiz çalışma ürünün en uygun şekilde kurutularak sağlıklı olmasını sağlamak. Depoların sağlıklı olması gerekiyor burada iyileştirmeler olmalı. İncir soğuk hava depolarında saklanabildiği için 12 ay piyasaya arz edilebiliyor, Ürünü doğru stoklayabilirsek 2. Yılda bu ürünü kullanabiliriz
İncir için 2 yıllık politikalar yapmalıyız
“Kuru incir sektöründe sürdürülebilirlik olması lazım” diyen Işık, “Bu ürünü 4950 dolar ortalama ile satabiliyorsak bunun altına düşmememiz lazım. 100 bin ton kuru inciri satabilecek altyapıyı oluşturmalıyız. Lisanslı depolar bize 24 ay ürün bulma olanağı sağlayacak. Biz bu ürünün stoğunu yönetebilirsek fiyatı tutabiliriz. Ortak bilinçle hareket etmeliyiz” diyerek sözlerini noktaladı.
Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği'nin yaklaşık 20 yıldır aflatoksinli incirlerin ihraç edilmemesi ve iç piyasada tüketiminin önüne geçmek için aflatoksinli incirleri toplayıp imha ettiğini hatırlatan Türkiye Kuru Meyve Sektör Kurulu Başkanı Osman Öz ise; kalitesiz incirlerin benzer bir organizasyon ile piyasadan toplanacağı bir model üzerinde çalışılmasını önerdi. Öz, bu sayede kuru incirde kalitenin arttırılabileceğine işaret etti.
Kuru incir ihracatçıları, kuru incir sezonu başlamadan önce tüccarlarında katılacağı bir toplantıda bir araya gelerek sorunların çözüm yollarını konuşma kararı aldı.
Kaynak: İHA
Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Işık ise; sağlıklı ürün üretimine büyük önem verdiklerinin altını çizerek, “Yemeyeceğimiz bir ürünü üretmeyeceğiz, işletmemizden çıkarmayacağız sloganıyla üretim yapıyoruz” diye konuştu.
Türkiye'nin kuru incir ihracatının yüzde 98'ini gerçekleştiren ve kuru incir ihracatında katma değerli ihracatı arttırmak isteyen Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği, “Kuru İncir Sektör Değerlendirme Toplantısı” düzenledi.
Kuru incir ihracatının sürdürülebilir şekilde arttırılması, kuru incir ihracatında yaşanan sorunlara çözüm bulunması ve kuru meyve sektöründe tüm paydaşla arasında iş birliğinin arttırılması için gerek yurtiçinde gerekse yurtdışında çalışmalar yürüttüklerini belirten Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Birol Celep, sezon sonunda 65 bin ton civarında kuru incir ihracatı hedeflediklerini dile getirdi.
Sağlıklı gıda talebi kuru meyvelere talebi arttırıyor
Dünya genelinde sağlıklı gıda ürünleri tüketmenin bir trend halini aldığına işaret eden Celep, “Tüm dünyada her geçen gün artan, sağlıklı gıdaya yönelik tüketici bilinci dolayısıyla Kuru meyvelere olan ilgi giderek artmakta. Bu paralelde rekabetin daha da zorlaştığı günümüzde, yüz yılı aşkın süredir yapılan kuru meyve ihracatının kurallarını artık değiştirmek ve bu kıymetli ürünlerimizi çok daha profesyonelce pazarlamak durumundayız. Bu çerçevede, ülkemizde üretimi mümkün olan kuru incir dahil kuru ve kabuklu meyvelerin üretim bölgelerindeki plantasyonların artırılması, ürün çeşitliliğinin artırılması, bu alanlardaki işletme yatırımlarına destek verilmesi, bu amaçla, 2B ve verimsiz orman arazilerinin ilgili bölgelerde üreticilere tahsis edilmesi çok önemlidir” diye konuştu.
Kuru incirde aflatoksin oluşumunun önüne geçmek için uzun yıllardır projeler yürüttüklerini hatırlatan Celep, şöyle devam etti: “Diğer taraftan, AB'nin kuru incirde Okratoksin-A limiti belirleme çalışmaları devam etmekte, bu kapsamda gerek FRUCOM gerekse Tarım Bakanlığımız çalışmalarını sürdürmekte. Her iki kurumunda yaptığı maruz kalma çalışmalarına göre bilimsel olarak limit belirlenmesine gerek olmadığı sonuçları AB Komisyonuna iletilmiştir.”
Turquality ve Ur-Ge Projeleri ile katma değerli ihracat arttırılacak
Kuru meyve ihracatçısı firmaların yeni üretim ve pazarlama tekniklerini hayata geçirmesi, rekabet güçlerinin artırılması ve kademe atlamaları için Kuru Meyve Ur-Ge Projesi başlattıkları bilgisini veren Celep, bu proje ile katma değerli ürün ihracatını artırmayı hedeflediklerini ifade etti.
Celep, “Biz artık yeni şeyler söylemek gerektiğini, yeni projeler ve yeni bir bakış açısı ile sektörün yaşadığı sorunlara çözüm bulunması gerektiğine inanıyoruz. Bunun için kısa vadeli ve bireysel fayda getirecek yaklaşımlar yerine, orta-uzun vadeli ve sektörün tamamına fayda sağlayacak bir yaklaşım sergilenmesinin daha güzel sonuçlar doğuracağına inanıyoruz. Birlik olarak, Turquality ve Ur-Ge projelerimizle ürünlerimize yeni pazarlar kazandırmak, markamızla katma değerli ürünler yaratarak sektörümüze ve ülkemize daha fazla gelir sağlamaya devam edeceğiz” diye konuştu.
“Yemeyeceğimiz ürünü üretmeyeceğiz”
Kuru meyve sektöründe pestisit sorunu olduğuna dikkati çeken Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık, bu sorunun çözümü için bir araya geldiklerini yaptıkları çalışmalarla 35 bin üreticiye ulaştıklarını, kuru meyve ihracatçıları olarak ilkelerinin, “Yemeyeceğimiz bir ürünü üretmeyeceğiz, işletmemizden çıkarmayacağız” şeklinde olduğunu kaydetti.
Türk kuru meyvelerinin pestisitlerden ari olduğunu ispat etmek istediklerini anlatan Işık, “Biz üreticilerimizin ihracatçılarımızın sorun yaşamayacağı bir iklim arzu ediyoruz. Bunun için kurutma zamanı yaklaşırken sektörde öncü firmaların, borsaların, üniversitelerin, araştırma enstitülerinin içinde olduğu teknik bir komite oluşturma kararı aldık. Arazi bazında çalışma yaparak kurutma tekniklerini öğreteceğiz. Teknik komite, sahaya inip deneyimlerini paylaşacak, Okratoksin ve aflatoksin oluşumunu önlemek için eylem planı ortaya koyacak” şeklinde konuştu.
Üreticinin emeğinin karşılığını almasının zincirdeki tüm kesimlerin mutlu olmasını sağlayacağına işaret eden Işık, şöyle konuştu: “İşlerimizi bireysel yapmak yerine kolektif hareket etmeliyiz. Arazi bazında yapmak istediğimiz çalışma ürünün en uygun şekilde kurutularak sağlıklı olmasını sağlamak. Depoların sağlıklı olması gerekiyor burada iyileştirmeler olmalı. İncir soğuk hava depolarında saklanabildiği için 12 ay piyasaya arz edilebiliyor, Ürünü doğru stoklayabilirsek 2. Yılda bu ürünü kullanabiliriz
İncir için 2 yıllık politikalar yapmalıyız
“Kuru incir sektöründe sürdürülebilirlik olması lazım” diyen Işık, “Bu ürünü 4950 dolar ortalama ile satabiliyorsak bunun altına düşmememiz lazım. 100 bin ton kuru inciri satabilecek altyapıyı oluşturmalıyız. Lisanslı depolar bize 24 ay ürün bulma olanağı sağlayacak. Biz bu ürünün stoğunu yönetebilirsek fiyatı tutabiliriz. Ortak bilinçle hareket etmeliyiz” diyerek sözlerini noktaladı.
Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği'nin yaklaşık 20 yıldır aflatoksinli incirlerin ihraç edilmemesi ve iç piyasada tüketiminin önüne geçmek için aflatoksinli incirleri toplayıp imha ettiğini hatırlatan Türkiye Kuru Meyve Sektör Kurulu Başkanı Osman Öz ise; kalitesiz incirlerin benzer bir organizasyon ile piyasadan toplanacağı bir model üzerinde çalışılmasını önerdi. Öz, bu sayede kuru incirde kalitenin arttırılabileceğine işaret etti.
Kuru incir ihracatçıları, kuru incir sezonu başlamadan önce tüccarlarında katılacağı bir toplantıda bir araya gelerek sorunların çözüm yollarını konuşma kararı aldı.