'Çocuklara Küçük Yaşlarda Mahremiyet Sınırlarını Öğretmeli'
Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan: 'Cinsel suç ve taciz konusunda risk grupları kimlerdir diye baktığımızda ilk grup maalesef yüzde 7080 oranında çocuğun tanıdığı kişiler, yakın akrabaları. Bu kişiler sağlıklı kişiler değil. Bu kişilerin erotikpornografik yatkınlıkları çok fazla olan kişiler olduğunu görüyoruz. Bu kişilerin mahremiyete özen göstermediğini görüyoruz' 'Çocuğun yakın çevresinde böyle risk grubunda kişiler varsa çocuğun aynı ortamda kalması engellenmelidir. 'Bu senin ağabeyindir, kuzenindir' tarzındaki bir yaklaşımdan sakınarak daha dikkatli olmaları gerekir. Bir diğer husus ise çocuklara küçük yaşlarda mahremiyet sınırlarını öğretmektir' 'Özellikle gelişmiş toplumlarda, Batı toplumlarında cinsel suçlar çok arttı. Cinsel şiddet arttı. Çocuk tacizleri çok arttı. Çocuğa izinsiz dokunduğunuzda sevmek, dokunmak, onunla oynamanın bir suç olduğuyla ilgili yasa çıkaran ülkeler var. Hemen tutuklanabiliyor kişi. Çocuklar özgürlüğün kurbanı oldu. Türkiye de bunu yapmak zorunda'
Prof. Dr. Tarhan, yaptığı yazılı açıklamada, şiddet ve cinsel istismar olaylarında tehlikenin büyük oranda yakın çevreden geldiğini ifade ederek, çocuğa mahremiyet eğitiminin ailede verilmesi gerektiğini vurguladı.
Gelişmiş ülkelerde sokakta giden birinin tanımadığı bir çocuğu izinsiz sevmesi, ona dokunması halinde cinsel suçtan tutuklanabileceğini aktaran Tarhan, Türkiye'de de benzer yasaların olması gerektiğini dile getirdi.
Çocuklara yönelik şiddet olaylarında en büyük sorumluluğun ailelere düştüğüne dikkati çeken Tarhan, şöyle devam etti:
"Bu konunun görünürlüğünde artış oldu. İnsanlar daha çok farkında ve daha duyarlı. Daha çok konuşuluyor. Sosyal medyanın etkisi var. Daha görünür oldu ama diğer açıdan da baktığımızda istatistiki veriler ve Adalet Bakanlığı verilerine göre, 0-18 yaş arasındaki çocuklara yönelik gerçekleştirilen cinsel şiddet ve çocuğun vücut bütünlüğüne yönelik suçların bütün suçlar içerisindeki oranı yüzde 64 Türkiye'de. ABD'deki istatistiksel verilere göre de çocuğa yönelik şiddet, çocuğun çocuğa uyguladığı şiddet, büyüğün çocuğa şiddeti gibi çocuğa yönelik suçlarda son 10 yılda bir önceki 10 yıla göre yüzde 57 oranında artış var. Bu nedenle bu konu bütün dünyada sosyologlar, çocuk gelişimcileri ve psikologların gündeme aldığı bir konu."
Tarhan, çocuğa yönelik şiddet olaylarının yakınlardan gelme oranının yüksek olduğunu vurguladı. Tarhan, açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Cinsel suç ve taciz konusunda risk grupları kimlerdir diye baktığımızda ilk grup maalesef yüzde 70-80 oranında çocuğun tanıdığı kişiler, yakın akrabaları. Bu kişiler sağlıklı kişiler değil. Bu kişilerin erotik-pornografik yatkınlıkları çok fazla olan kişiler olduğunu görüyoruz. Bu kişilerin mahremiyete özen göstermediğini görüyoruz. Bazıları çok masum ve ahlaklı rolü oynuyorlar fakat çok ikircikli bir kişilikleri var. O nedenle çocukla baş başa kaldıkları zaman, alkol etkisiyle ya da başka nedenlerle rahatlıkla bu suça yönelebiliyorlar. Suç işleyen bu kişiler psikopat ve antisosyal olarak bilinen kişiler. Bu kişilerin diğer özellikleri de özellikle çocuklara yönelik pedofili kişilikler. Pedofili kişiliklerin özelliği disiplinli, iyi çalışan, iyi ahlaklı görünen birey olabilir. Bu kişilerin özelliği erotik pornografik materyallere ilgi göstermeleri. Bu kişiler şiddetli risk grubundadır."
- "Çocuklara küçük yaşlarda mahremiyet sınırlarını öğretmek gerekiyor"
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, çocuğa yönelik şiddet ve cinsel suçların önlenmesinde ailelere önemli görevler düştüğünü belirtti.
Çocuğun yakın çevresinde böyle risk grubunda kişiler varsa çocuğun aynı ortamda kalmasının engellenmesi gerektiğini aktaran Tarhan, şunları kaydetti:
"Bu senin ağabeyindir, kuzenindir tarzındaki bir yaklaşımdan sakınarak daha dikkatli olmaları gerekir. Bir diğer husus ise çocuklara küçük yaşlarda mahremiyet sınırlarını öğretmektir. Mahremiyet sınırları sözle ya da nasihatle öğrenilmiyor. Aile içerisinde plaj kıyafetiyle ya da gece kulübü kıyafetiyle dolaşıyorsa çocuk bu ailede mahremiyet sınırını öğrenemez. Bunu doğal kabul eder ve o da başka ortamlara girdiği zaman sınır koyamayacağı için hayır diyemeyeceği için güvenli davranış geliştiremez. Onun için mahremiyet sınırları ailede öğretilmeli. Tuvalet kapısı ya da banyo kapısı açık, yatak odası açık yaşayan aileler var. Özel sınırları olmayan aileler var. Çocuklar daha çok aday."
Tarhan, cinsel istismar olmadan önce, çocukta 4 tane daha ihmal ve istismar olduğunu, cinsel istismarın bir sonuç olduğunu aktardı.
Bunların, duygusal ihmal ve istismar ile fiziksel ihmal ve istismar olarak sıralanabileceğini ifade eden Tarhan, "Çocuğun duygusal ihtiyaçlarını karşılamamak, onun duyguları ile oynamak onu evde yok saymak, onu aşağılamak, hep eleştirmek, hep azarlamak hep kötü söz söylemek bunlar duygusal istismar oluyor. Duygusal ihmal ise; çocuğun ihtiyacı olan duygusal ihtiyaçları vardır. Yani nasıl ki midenin vücudunun proteine karbonhidrata ihtiyacı varsa çocuğun gelişen ruhunun da sevgiye, saygıya, ilgiye ihtiyacı vardır." değerlendirmesini yaptı.
- "Cinsel şiddet arttı"
Tarhan, güvenli davranışın çocuğa ve aileye öğretilmesi gerektiğini vurgulayarak, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Özellikle gelişmiş toplumlarda, Batı toplumlarında cinsel suçlar çok arttı. Cinsel şiddet arttı. Çocuk tacizleri çok arttı. Çocuğa izinsiz dokunduğunuzda sevmek, dokunmak, onunla oynamanın bir suç olduğuyla ilgili yasa çıkaran ülkeler var. Hemen tutuklanabiliyor kişi. Çocuklar özgürlüğün kurbanı oldu. Türkiye de bunu yapmak zorunda. Geometrik olarak cinsel suç, ihmal, istismar artıyor. Önceden aile içerisinde örtbas ediliyordu. Artık daha çok görülüyor, konuşuluyor. Suçlar iki katına çıktı. Cinsellikle ilgili konular da toplumsal hassasiyetin daha da oluşması gerekiyor. Devletin hassasiyet oluşturması gerekiyor. Bu konuda erkekler ile kadınlar arasında cinsellikle ilgili suç oranı iki taraf için de geçerli. Sadece bu konuda kadınları ya da erkekleri kurban durumuna sokmamak gerekiyor. İki taraf da kurban olabilir. Kız çocukları da erkek çocukları da fark etmiyor."