'İzzet Yasar Geç Kalmış Bir Kucaklaşmanın Heyecanını Yaşıyordu'
Bir süredir kanser tedavisi gören yazar ve şair İzzet Yasar'ın vefatı edebiyatçı dostlarını da yasa boğdu Yazar Selahattin Yusuf: 'İçinden geldiği 'beyaz' sınıfın çelişkileriyle oynamayı son yıllarında adet edinmişti. Sanırım ihmal ettiğini düşündüğü yeni bir dünyayı anlamanın, onunla geç kalmış bir kucaklaşmanın heyecanını da yaşıyordu aynı zamanda' Turkuvaz Kitap Genel Yayın Yönetmeni Gülenay Börekçi: 'İzzet Bey, dille resmen kedifare oyunları oynayarak ilerleyen, şiirlerin uslu ya da yola gelir olmaktan uzak şairiydi. Kolaycılığa sapanların düşünmeden kaldığı duraklarda kafasının dikine giderek yürüdü. İzzet Bey her zaman nevi şahsına münhasır dedikleri türden özel, ehlileşmeyecek biri oldu'
Yazar Selahattin Yusuf, bugün vefat eden yazar ve şair İzzet Yasar'ın hayatının tamamına yakınını sol edebiyat kanonu içinde geçirdiğini belirterek, "Gezi olayları sırasında tepesi atmıştı. İçinden geldiği 'beyaz' sınıfın çelişkileriyle oynamayı son yıllarında adet edinmişti. Sanırım ihmal ettiğini düşündüğü yeni bir dünyayı anlamanın, onunla geç kalmış bir kucaklaşmanın heyecanını da yaşıyordu aynı zamanda." dedi.
Bir süredir kanser tedavisi gören Yasar'ın vefatı, edebiyat dünyasını yasa boğdu.
Gazeteci yazar Ahmet Kekeç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çok yakın arkadaş olduklarını belirterek, Yasar'ın sayılı şair ve öykücülerden olduğunun altını çizdi.
Çok üzgün olduğunu vurgulayan Kekeç, şunları kaydetti:
"Ne söyleyebilirim bilmiyorum. Dünya görüşlerimiz farklıydı ama birçok ortak hassasiyetlere sahiptik. Ortak hassasiyetlerin de ötesinde edebiyattan geliyor olmanın verdiği bir yakınlıktı bu. Giderek zamanla dostluğa dönüşmüş bir yakınlık. Ülkenin karşı karşıya bulunduğu meselelerle ilgili sorumlu diyebileceğimiz bir tavır sergiledi. Son derece sorumlu ve namuslu bir tavır sergiledi. Politik bir insan değildi ama tavır sahibi bir insandı. Özellikle Gezi'den başlayarak, ülkemizin karşı karşıya bulunduğu problemlerle ilgili sorumlu, sağduyulu, yapıcı mesajlar paylaştı. Çok üzgünüz."
- "Ruhen hür, mizacen zarif ve latif, zekası diğerkam, insan gibi bir insanı kaybettik"
"İzzet abi kadar ölümüyle barışmış birini daha önce tanımadım." diyen yazar Selahattin Yusuf da İzzet Yasar'ın kanser olmasına rağmen karamsarlık ve moral yorgunluğu içinde olmadığını ifade etti.
Yasar'ın muzip, eğlenceli ve iğneli cümlelerini son nefesine kadar sürdürdüğüne dikkati çeken Yusuf, şöyle konuştu:
"Hiç unutmuyorum, bir gece şiir üzerine sabaha kadar tartıştık. Dünya edebiyat çevrelerinin de eski bir konusu olan şu Arthur Rimbaud'nun silah kaçakçılığı işini konuştuk. Sabaha karşı 'İyi bari, peki, tamam.' diye bitirdi. Ben bu kez, onun geri çekilmesinin burukluğunu atamadım üzerimden. Bir yerlerde buluşup çay içmek üzere sözleştik. O arada bana bir öykü tavsiye etti. Hakkı yenmiş bir yazarımızdır demişti: Mehmet Günsür. Öyküsü 'Annemin Hatıvalavında Ben Neden Yokum?' idi. O gün bu gündür arkadaşlarıma anlatırım. Bazı öyküler, bazı şiirler sadece başlıklarıyla var olurlar içimizde. Bu öykü de onlardan biri işte. Demek İzzet abinin de içinde yer etmiş."
Selahattin Yusuf, Ahmet Kekeç ve Gülenay Börekçi ile birlikte Yasar'ı bir gün evinde ziyaret ettiklerini anlatarak, "Hayatının tamamına yakınını sol edebiyat kanonu içinde geçirmiş, Gezi olayları sırasında tepesi atmıştı. İçinden geldiği 'beyaz' sınıfın çelişkileriyle oynamayı son yıllarında adet edinmişti. Gezi, ona göre bu çelişkilerin ayyuka çıktığı manzaralarla doluydu. Sanırım ihmal ettiğini düşündüğü yeni bir dünyayı anlamanın, onunla geç kalmış bir kucaklaşmanın heyecanını da yaşıyordu aynı zamanda." diye konuştu.
Yasar'ın eşi Seçkin Yasar ile bugün telefonda konuştuğunu aktaran Yusuf, "Tam kapatırken 'Sence İzzet, cenazesinde yaka fotoğrafı taşınmasını ister miydi?' diye sordu. Ben de 'Bana Arnavut dedesini anlatırken gözlerine baktığım İzzet abi istemezdi. Ben onu berrak bir manevi yolculuk içindeyken tanıdım' dedim. Allah rahmet eylesin. Ruhen hür, mizacen zarif ve latif, zekası diğerkam, insan gibi bir insanı kaybettik. Başta Seçkin Yasar, -ki kendini İzzet abiye zor günde içtenlikle adamıştı- olmak üzere, bütün sevenlerinin başı sağ olsun. Mekanı cennet olsun." ifadelerini kullandı.
- "Dille kedi-fare oyunları oynayan şair"
Turkuvaz Kitap Genel Yayın Yönetmeni Gülenay Börekçi ise çok sevdiği bir arkadaşını kaybetmenin üzüntüsü içinde olduğu değerlendirmesinde bulundu.
Börekçi, Yasar'ın şair ve hikayeci yönünün önemine değinerek, "İzzet Bey, dille resmen kedi-fare oyunları oynayarak ilerleyen, şiirlerin uslu ya da yola gelir olmaktan uzak şairiydi. 'Kanama'dan başlayarak 'Asla Yazamayacaksın O Şiiri', 'Başka Akıl Peşinde' ve son kitabı 'Şifa ile Taburcu'ya gelene dek sayısız farklı yola saptı. Kolaycılığa sapanların düşünmeden kaldığı duraklarda, kafasının dikine giderek yürüdü. Siyasi görüşlerindeki değişimden bahsedenler yanılıyor, İzzet Bey her zaman nevi şahsına münhasır dedikleri türden özel, ehlileşmeyecek biri oldu. Son kitabını yayınlamaya cesaret edecek bir yayıncı bulamaması hafızalarda edebiyat dünyamızın bir ayıbı olarak kalacak. Kendisi önce internet üzerinde yayınladı 'Şifa ile Taburcu'yu. Sonra da neyse ki son günlerinde 'Dünyadan Çıkış Yayınları' tarafından basıldıklarını görebildi." dedi.
Yasar'ın öykülerinde keskin bir kara mizah olduğuna işaret eden Börekçi, şöyle devam etti:
"İnce bir alaycılıktan beslenen 'Camdan Mezbahalar', 'Özel Sektör İmamı' ve 'Dönüşü Olmayan Hikayeler' benim için unutulmazlar arasında. Bu öykülerde Karl Marx’ın 'Kapital'inin çok satanlar listesine girmesi için düzenlenen kampanyada harıl harıl ter akıtan reklamcı ve yayıncıları okurken çok eğlenebilir, cam binaların içinde inşa edilen mezbahaları okurken öfkelenebilirsiniz ama fantastikle yakın temas halinde ilerleyen ve içinizde can acıtıcı bir gülme arzusu uyandırırken de kalbinizi dağlayan bu öykülerin edebiyatımızda önemli bir yeri olduğunu her durumda kabul edersiniz."
Gülenay Börekçi, Yasar'ın eksikliğinin hep hissedileceğinin altını çizerek, "Senaryoları, sinemayla ilgili eleştirel denemeleri ayrı bahis. Sözgelişi 'Balta/zar', sinema eleştirisi alanında dikkat çeken eserlerden biridir. Bresson hayranlığıyla bilinirdi İzzet Yasar. 'Şiirinde asla yapamayacaksın, Bresson'un filminde yaptığını. Evinden kaçmış bir yük eşeğiyle bir sirk filinin göz göze gelişini asla anlatamayacaksın.' diye yazmıştı bir keresinde, kelimelerin görsel kurguya, duyan, düşünen, sezen, isyan eden imgelere eninde sonunda nasıl yenik düştüğünü anlatırken. Mekanı Cennet olsun." diye konuştu.
Kaynak: AA
Bir süredir kanser tedavisi gören Yasar'ın vefatı, edebiyat dünyasını yasa boğdu.
Gazeteci yazar Ahmet Kekeç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çok yakın arkadaş olduklarını belirterek, Yasar'ın sayılı şair ve öykücülerden olduğunun altını çizdi.
Çok üzgün olduğunu vurgulayan Kekeç, şunları kaydetti:
"Ne söyleyebilirim bilmiyorum. Dünya görüşlerimiz farklıydı ama birçok ortak hassasiyetlere sahiptik. Ortak hassasiyetlerin de ötesinde edebiyattan geliyor olmanın verdiği bir yakınlıktı bu. Giderek zamanla dostluğa dönüşmüş bir yakınlık. Ülkenin karşı karşıya bulunduğu meselelerle ilgili sorumlu diyebileceğimiz bir tavır sergiledi. Son derece sorumlu ve namuslu bir tavır sergiledi. Politik bir insan değildi ama tavır sahibi bir insandı. Özellikle Gezi'den başlayarak, ülkemizin karşı karşıya bulunduğu problemlerle ilgili sorumlu, sağduyulu, yapıcı mesajlar paylaştı. Çok üzgünüz."
- "Ruhen hür, mizacen zarif ve latif, zekası diğerkam, insan gibi bir insanı kaybettik"
"İzzet abi kadar ölümüyle barışmış birini daha önce tanımadım." diyen yazar Selahattin Yusuf da İzzet Yasar'ın kanser olmasına rağmen karamsarlık ve moral yorgunluğu içinde olmadığını ifade etti.
Yasar'ın muzip, eğlenceli ve iğneli cümlelerini son nefesine kadar sürdürdüğüne dikkati çeken Yusuf, şöyle konuştu:
"Hiç unutmuyorum, bir gece şiir üzerine sabaha kadar tartıştık. Dünya edebiyat çevrelerinin de eski bir konusu olan şu Arthur Rimbaud'nun silah kaçakçılığı işini konuştuk. Sabaha karşı 'İyi bari, peki, tamam.' diye bitirdi. Ben bu kez, onun geri çekilmesinin burukluğunu atamadım üzerimden. Bir yerlerde buluşup çay içmek üzere sözleştik. O arada bana bir öykü tavsiye etti. Hakkı yenmiş bir yazarımızdır demişti: Mehmet Günsür. Öyküsü 'Annemin Hatıvalavında Ben Neden Yokum?' idi. O gün bu gündür arkadaşlarıma anlatırım. Bazı öyküler, bazı şiirler sadece başlıklarıyla var olurlar içimizde. Bu öykü de onlardan biri işte. Demek İzzet abinin de içinde yer etmiş."
Selahattin Yusuf, Ahmet Kekeç ve Gülenay Börekçi ile birlikte Yasar'ı bir gün evinde ziyaret ettiklerini anlatarak, "Hayatının tamamına yakınını sol edebiyat kanonu içinde geçirmiş, Gezi olayları sırasında tepesi atmıştı. İçinden geldiği 'beyaz' sınıfın çelişkileriyle oynamayı son yıllarında adet edinmişti. Gezi, ona göre bu çelişkilerin ayyuka çıktığı manzaralarla doluydu. Sanırım ihmal ettiğini düşündüğü yeni bir dünyayı anlamanın, onunla geç kalmış bir kucaklaşmanın heyecanını da yaşıyordu aynı zamanda." diye konuştu.
Yasar'ın eşi Seçkin Yasar ile bugün telefonda konuştuğunu aktaran Yusuf, "Tam kapatırken 'Sence İzzet, cenazesinde yaka fotoğrafı taşınmasını ister miydi?' diye sordu. Ben de 'Bana Arnavut dedesini anlatırken gözlerine baktığım İzzet abi istemezdi. Ben onu berrak bir manevi yolculuk içindeyken tanıdım' dedim. Allah rahmet eylesin. Ruhen hür, mizacen zarif ve latif, zekası diğerkam, insan gibi bir insanı kaybettik. Başta Seçkin Yasar, -ki kendini İzzet abiye zor günde içtenlikle adamıştı- olmak üzere, bütün sevenlerinin başı sağ olsun. Mekanı cennet olsun." ifadelerini kullandı.
- "Dille kedi-fare oyunları oynayan şair"
Turkuvaz Kitap Genel Yayın Yönetmeni Gülenay Börekçi ise çok sevdiği bir arkadaşını kaybetmenin üzüntüsü içinde olduğu değerlendirmesinde bulundu.
Börekçi, Yasar'ın şair ve hikayeci yönünün önemine değinerek, "İzzet Bey, dille resmen kedi-fare oyunları oynayarak ilerleyen, şiirlerin uslu ya da yola gelir olmaktan uzak şairiydi. 'Kanama'dan başlayarak 'Asla Yazamayacaksın O Şiiri', 'Başka Akıl Peşinde' ve son kitabı 'Şifa ile Taburcu'ya gelene dek sayısız farklı yola saptı. Kolaycılığa sapanların düşünmeden kaldığı duraklarda, kafasının dikine giderek yürüdü. Siyasi görüşlerindeki değişimden bahsedenler yanılıyor, İzzet Bey her zaman nevi şahsına münhasır dedikleri türden özel, ehlileşmeyecek biri oldu. Son kitabını yayınlamaya cesaret edecek bir yayıncı bulamaması hafızalarda edebiyat dünyamızın bir ayıbı olarak kalacak. Kendisi önce internet üzerinde yayınladı 'Şifa ile Taburcu'yu. Sonra da neyse ki son günlerinde 'Dünyadan Çıkış Yayınları' tarafından basıldıklarını görebildi." dedi.
Yasar'ın öykülerinde keskin bir kara mizah olduğuna işaret eden Börekçi, şöyle devam etti:
"İnce bir alaycılıktan beslenen 'Camdan Mezbahalar', 'Özel Sektör İmamı' ve 'Dönüşü Olmayan Hikayeler' benim için unutulmazlar arasında. Bu öykülerde Karl Marx’ın 'Kapital'inin çok satanlar listesine girmesi için düzenlenen kampanyada harıl harıl ter akıtan reklamcı ve yayıncıları okurken çok eğlenebilir, cam binaların içinde inşa edilen mezbahaları okurken öfkelenebilirsiniz ama fantastikle yakın temas halinde ilerleyen ve içinizde can acıtıcı bir gülme arzusu uyandırırken de kalbinizi dağlayan bu öykülerin edebiyatımızda önemli bir yeri olduğunu her durumda kabul edersiniz."
Gülenay Börekçi, Yasar'ın eksikliğinin hep hissedileceğinin altını çizerek, "Senaryoları, sinemayla ilgili eleştirel denemeleri ayrı bahis. Sözgelişi 'Balta/zar', sinema eleştirisi alanında dikkat çeken eserlerden biridir. Bresson hayranlığıyla bilinirdi İzzet Yasar. 'Şiirinde asla yapamayacaksın, Bresson'un filminde yaptığını. Evinden kaçmış bir yük eşeğiyle bir sirk filinin göz göze gelişini asla anlatamayacaksın.' diye yazmıştı bir keresinde, kelimelerin görsel kurguya, duyan, düşünen, sezen, isyan eden imgelere eninde sonunda nasıl yenik düştüğünü anlatırken. Mekanı Cennet olsun." diye konuştu.