(Özel) Üzüm Sektöründe İhracatı Katlayacak Proje
Manisa Bağcılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü tarafından hayata geçirilen projeyle Türkiye’de ilk defa kapalı sistem sera içerisinde üzüm bağı yetiştirildi. 2018 yılı içerisinde başlanan proje kapsamında yılda iki defa hasat yapılması hedeflenirken, bu sayede üzüm ihracatında artış yaşanması bekleniyor.
Manisa Bağcılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü tarafından başlatılan proje kapsamında Türkiye’de ilk defa sera içerisinde üzüm yetiştiriciliğine başlandı. Henüz araştırma aşamasında bulunan sistemde üzümler özel bir saksı içerisine yerleştirilen spagetti borularla ve gübre takviyeleriyle ürünlerin besinleri sağlanıyor. Kurulan drenaj sistemiyle de fazla kalan su ve gübre tanklara alınarak dezenfekte ediliyor. Sonrasında ise su ve besin değerleri bilgisayar ortamında dengelendikten sonra yeniden üzüm bitkilerinin köklerine veriliyor. Ayrıca drenaj sistemiyle de hem su kullanımından hem de gübre ve ilaç kullanımından da tasarruf edilmesi sağlanıyor. Öte yandan sera içerisinde yetiştirilen üzümlerden yılda 2 defa ürün hasat edilmesi bekleniyor. Mart-Nisan aylarında yapılacak hasat ile piyasaya erken zamanda üzüm verilerek kar oranlarının arttırılması amaçlanıyor.
Sistem hakkında bilgi veren Manisa Bağcılık Araştırma Enstitüsü Müdürü Akay Ünal, "Birinci sınıf tarım arazisi olmayan, bağın toprakta yetiştiriciliği yapılamayan bölgelerde alternatif olarak tarımının yapılmasını hedefliyoruz. Özellikle bölgemizde ve ülkemizde bir çok yerlerde jeotermal enerji kaynağı gibi kaynaklardan enerji kullanımı dışında tarımda kullanım olanaklarını araştırılması amaçlarımızdan bir tanesiydi. Bir diğeri de ürünün olmadığı zamanlarda, ilkbaharda piyasaya üzüm sunmayı hedefliyoruz. Bu çalışma kapsamında amacımız hem sera içerisinde üzüm yetiştiriciliğinin tepkimesini ve ne derece yapılabilirliğini görmek olacak. Hem de aynı zamanda bir yıl içerisinde iki sefer hasat yaparak, çift hasatla ürün periyodunu ve verimi arttırmayı amaçladık" dedi.
Çift üründe dekara 8-9 ton üzüm alınması bekleniyor
İlk hasadın Mart ve Nisan aylarında yapılmasını planladıklarını söyleyen Ünal, "İlk hasadı Mart sonu Nisan başı gibi planlıyoruz. Diğerini de Kasım aylarında planlıyoruz. Bir yıl içerisinde hem Mart ayında hem de Kasım ayında ürün çeşitlerine göre değişmekle birlikte çünkü bu araştırma kapsamında şu anda bir çok çeşit deniyoruz. Bu çeşitlerin uyumuna bakarak iki sefer hasatla yaklaşık normalde tek üründe bir dekar sera alanında 6 ton civarında ürün hasat etmeyi amaçlıyoruz. Çift üründe ise belki çeşide göre değişmekle birlikte 8-9 tonlara çıkartabilme umuduyla bu çalışmalara başladık" ifadelerini kullandı.
Sofralık üzümde ihracat payının artacak
Hasadın olmadığı dönemde piyasaya üzüm vererek ihracat payının artmasını hedeflediklerini söyleyen Ünal, "Ana amaç aslında burada tüketimi hem yaygınlaştırmak hem de hasadın olmadığı zamanlarda taze yeni hasat edilmiş üzüm elde edebilmek ve bununla beraber de ihracat payımızı sofralık üzüm anlamında arttırabilmek. Burada bu işi yaygınlaştırabilirsek tarımda kullanılamayan arazilerde bizim Manisa ve ülkemizin bağcılık tecrübesini sera içine aktarabilirsek özellikle ürünün yetişmediği dönemlerde elde ettiğimiz ürünle çok daha yüksek üreticimize gelir elde etmeyi amaçlıyoruz" diye konuştu.
Üzümde kalıntı sorununu da ortadan kaldıracak çalışmayla ihracatın artacağını kaydeden Ünal, "Hem birim alandan daha fazla ürün elde etmek istiyoruz. Hem de daha kontrollü besiniyle, gübresiyle, tarımıyla, ilacıyla iyi tarım uygulamalarına uygun, kontrollü bir şekilde yetiştiricilik yaparak kalıntısız direk ihracata ve iç tüketime sunabilecek daha kaliteli bir ürün amaçlarımızdan birisi" dedi.
"Bu sistemle birlikte su ve gübre tasarrufu da gündeme gelecek"
Kapalı sistem bağ yetiştiriciliğinin Türkiye’de ilk olduğunu sözlerine ekleyen Ünal, "Şu anda kapalı sistem sera içerisinde bağ yetiştiriciliği ülkemizde yok. Çift ürün yetiştiriciliği de ülkemizde yok. Domates gibi farklı ürünlerde kapalı sistem kullanılıyor. Kapalı sistemden kastımız aslında her bitkiye yapılan su ve gübre uygulamalarının biz drenaj yoluyla dışarıya atmıyoruz. Bunları tekrar seranın özelliğinden kaynaklanan altyapısı ve yazılımıyla beraber geri tanklarımıza alıyoruz. Burada sterilize ediyoruz. Eksik olan besin elementleri kısmını tamamlayıp tekrar direne olan suyu kullanıyoruz. Aynı zamanda bu sistemle birlikte su ve gübre tasarrufu da gündeme gelecek" şeklinde konuştu.
2019 yılında ilk ürünü hasat edeceklerini vurgulayan Ünal, "Normalde bu çalışmaya 2018 yılının başından itibaren başladık. İlk ürünlerimizi önümüzdeki yıldan itibaren görmeyi arzu ediyoruz. Biz normalde bir bağ tesisi yaptığımız zaman 3-4 yıldan önce verim elde edemiyorduk. Ama bu seranın avantajlarından bir tanesi de 1 yıl gibi bir süreyle kısa bir zamanda verim alabilmek. O yüzden önümüzdeki yıldan itibaren hem üreticilerimiz hem de bağcılıkla ilgilenen tüm misafirlerimize burayı aktarabileceğiz. Hem ürünleri de almaya başlamış olacağız. 2019 yılının başında hatta 2019 yılının verim değerleri de olmak üzere önümüze bir çeşit bazında şablon çıkacaktır" ifadelerini kullandı.
Sistem uzaktan kontrol edilebilecek
Sistemin mobil uygulamalar ile uzaktan kontrol edilebileceğini belirten Proje Lideri Ziraat Yüksek Mühendisi Ebru Toprak Özcan, "Projemiz 2018 yılı itibariyle başladı.
Şu an aktif olarak sistem de kullanıma geçildi. Kapalı sistem uygulamasına göre sera yetiştiriciliği yapıyoruz. Sistemimizde bitkilerimize besin çözeltisini makinemiz dozajlama kısmından ayarladığımız uygun miktarlardaki gübreleri otomasyon sistemine aktarmasıyla bitkilerimize spagetti borular aracılığıyla iletiyoruz. Bitkilerimizden drene olan suyu bir tankta toplayarak bu tanktan UV filtresiyle dezenfeksiyon işlemi yaparak tekrar kullandığımız çözeltiyi geri kazanımını sağlıyoruz. Seramızın altyapısı gereği uzaktan algılamayla kendimiz burada olmadığımız zaman da verdiğimiz komutlarla sistemi yönetebiliyoruz. Uzaktan erişimin olmasıyla birlikte iklimin değişmesine, günün yağmurlu, dolu, rüzgarlı gibi durumlarında yaptığımız erişimle birlikte bitkiye ulaşmayı sağlayabiliyoruz" dedi.
Kaynak: İHA
Sistem hakkında bilgi veren Manisa Bağcılık Araştırma Enstitüsü Müdürü Akay Ünal, "Birinci sınıf tarım arazisi olmayan, bağın toprakta yetiştiriciliği yapılamayan bölgelerde alternatif olarak tarımının yapılmasını hedefliyoruz. Özellikle bölgemizde ve ülkemizde bir çok yerlerde jeotermal enerji kaynağı gibi kaynaklardan enerji kullanımı dışında tarımda kullanım olanaklarını araştırılması amaçlarımızdan bir tanesiydi. Bir diğeri de ürünün olmadığı zamanlarda, ilkbaharda piyasaya üzüm sunmayı hedefliyoruz. Bu çalışma kapsamında amacımız hem sera içerisinde üzüm yetiştiriciliğinin tepkimesini ve ne derece yapılabilirliğini görmek olacak. Hem de aynı zamanda bir yıl içerisinde iki sefer hasat yaparak, çift hasatla ürün periyodunu ve verimi arttırmayı amaçladık" dedi.
Çift üründe dekara 8-9 ton üzüm alınması bekleniyor
İlk hasadın Mart ve Nisan aylarında yapılmasını planladıklarını söyleyen Ünal, "İlk hasadı Mart sonu Nisan başı gibi planlıyoruz. Diğerini de Kasım aylarında planlıyoruz. Bir yıl içerisinde hem Mart ayında hem de Kasım ayında ürün çeşitlerine göre değişmekle birlikte çünkü bu araştırma kapsamında şu anda bir çok çeşit deniyoruz. Bu çeşitlerin uyumuna bakarak iki sefer hasatla yaklaşık normalde tek üründe bir dekar sera alanında 6 ton civarında ürün hasat etmeyi amaçlıyoruz. Çift üründe ise belki çeşide göre değişmekle birlikte 8-9 tonlara çıkartabilme umuduyla bu çalışmalara başladık" ifadelerini kullandı.
Sofralık üzümde ihracat payının artacak
Hasadın olmadığı dönemde piyasaya üzüm vererek ihracat payının artmasını hedeflediklerini söyleyen Ünal, "Ana amaç aslında burada tüketimi hem yaygınlaştırmak hem de hasadın olmadığı zamanlarda taze yeni hasat edilmiş üzüm elde edebilmek ve bununla beraber de ihracat payımızı sofralık üzüm anlamında arttırabilmek. Burada bu işi yaygınlaştırabilirsek tarımda kullanılamayan arazilerde bizim Manisa ve ülkemizin bağcılık tecrübesini sera içine aktarabilirsek özellikle ürünün yetişmediği dönemlerde elde ettiğimiz ürünle çok daha yüksek üreticimize gelir elde etmeyi amaçlıyoruz" diye konuştu.
Üzümde kalıntı sorununu da ortadan kaldıracak çalışmayla ihracatın artacağını kaydeden Ünal, "Hem birim alandan daha fazla ürün elde etmek istiyoruz. Hem de daha kontrollü besiniyle, gübresiyle, tarımıyla, ilacıyla iyi tarım uygulamalarına uygun, kontrollü bir şekilde yetiştiricilik yaparak kalıntısız direk ihracata ve iç tüketime sunabilecek daha kaliteli bir ürün amaçlarımızdan birisi" dedi.
"Bu sistemle birlikte su ve gübre tasarrufu da gündeme gelecek"
Kapalı sistem bağ yetiştiriciliğinin Türkiye’de ilk olduğunu sözlerine ekleyen Ünal, "Şu anda kapalı sistem sera içerisinde bağ yetiştiriciliği ülkemizde yok. Çift ürün yetiştiriciliği de ülkemizde yok. Domates gibi farklı ürünlerde kapalı sistem kullanılıyor. Kapalı sistemden kastımız aslında her bitkiye yapılan su ve gübre uygulamalarının biz drenaj yoluyla dışarıya atmıyoruz. Bunları tekrar seranın özelliğinden kaynaklanan altyapısı ve yazılımıyla beraber geri tanklarımıza alıyoruz. Burada sterilize ediyoruz. Eksik olan besin elementleri kısmını tamamlayıp tekrar direne olan suyu kullanıyoruz. Aynı zamanda bu sistemle birlikte su ve gübre tasarrufu da gündeme gelecek" şeklinde konuştu.
2019 yılında ilk ürünü hasat edeceklerini vurgulayan Ünal, "Normalde bu çalışmaya 2018 yılının başından itibaren başladık. İlk ürünlerimizi önümüzdeki yıldan itibaren görmeyi arzu ediyoruz. Biz normalde bir bağ tesisi yaptığımız zaman 3-4 yıldan önce verim elde edemiyorduk. Ama bu seranın avantajlarından bir tanesi de 1 yıl gibi bir süreyle kısa bir zamanda verim alabilmek. O yüzden önümüzdeki yıldan itibaren hem üreticilerimiz hem de bağcılıkla ilgilenen tüm misafirlerimize burayı aktarabileceğiz. Hem ürünleri de almaya başlamış olacağız. 2019 yılının başında hatta 2019 yılının verim değerleri de olmak üzere önümüze bir çeşit bazında şablon çıkacaktır" ifadelerini kullandı.
Sistem uzaktan kontrol edilebilecek
Sistemin mobil uygulamalar ile uzaktan kontrol edilebileceğini belirten Proje Lideri Ziraat Yüksek Mühendisi Ebru Toprak Özcan, "Projemiz 2018 yılı itibariyle başladı.
Şu an aktif olarak sistem de kullanıma geçildi. Kapalı sistem uygulamasına göre sera yetiştiriciliği yapıyoruz. Sistemimizde bitkilerimize besin çözeltisini makinemiz dozajlama kısmından ayarladığımız uygun miktarlardaki gübreleri otomasyon sistemine aktarmasıyla bitkilerimize spagetti borular aracılığıyla iletiyoruz. Bitkilerimizden drene olan suyu bir tankta toplayarak bu tanktan UV filtresiyle dezenfeksiyon işlemi yaparak tekrar kullandığımız çözeltiyi geri kazanımını sağlıyoruz. Seramızın altyapısı gereği uzaktan algılamayla kendimiz burada olmadığımız zaman da verdiğimiz komutlarla sistemi yönetebiliyoruz. Uzaktan erişimin olmasıyla birlikte iklimin değişmesine, günün yağmurlu, dolu, rüzgarlı gibi durumlarında yaptığımız erişimle birlikte bitkiye ulaşmayı sağlayabiliyoruz" dedi.