Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Önemli Açıklamalar

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TGRT Haber televizyonunda İhlas Medya Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın gündeme ilişkin sorularına cevap verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Önemli Açıklamalar
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TGRT Haber televizyonunda Gündem Özel programında İhlas Medya Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın sorularına cevap verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarını TGRT Haber televizyonu, TGRT EU, TGRT Belgesel, TGRT FM ve İhlas Haber Ajansı abonesi 100 televizyon kanalı canlı olarak aynı anda yayınladı. Seçime 12 gün kala meydanlardaki havaya ilişkin bir değerlendirmede bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün öncelikle Niğde mitingimiz gerçekten 16 yıllık siyasi yaşamımda birçok kez Niğde’ye gittim, fakat bu mitin bir başkaydı. Büyük coşku ve heyecan vardı. Meydan adeta tıklım tıklım dolmuş taşmıştı. Konuşmam boyunca oradaki heyecanı unutmam mümkün değil. Ardından Ömer Halisdemir şehidimizin kabrini ziyaret ettik. Sonra Bursa’ya geçtik. Bursa’da biz mitingimizi eski stadın olduğu yerde yaptık. Biraz gecikmeyle Bursa’ya ulaştım. Bu sıcağa, güneşe rağmen Bursalı kardeşlerimiz bizleri beklediler. Onlarla muhteşem bir miting yaptık. Ardından 10 bini aşkın kişi ile birlikte iftar yaptık, sonra da buraya geldik. Alan iyi görünüyor ve alan gittikçe ısınıyor. Normal yaz sıcaklığı değil, siyasi sıcaklık” dedi.



“SİZLER DÜKKANINIZI BİR ÇIRAĞA TESLİM EDER MİSİNİZ?”

Son anketlere ilişkin soru üzerine Erdoğan, "Benim bir prensibim var, bir defa en büyük kamuoyu araştırması sandığın konulduğu gündür. Milletin orada vereceği karardır. Onun için önceden şu kadar şöyle olur, bunları konuşmayı isabetli bulmuyorum. Ama meydanlarda büyük teveccühün olduğunu görüyorum. Milletimiz işi ikinci tura bırakmadan kararını verecektir. Bir deneyim söz konusu. 11,5 yılını başbakanlıkta, 4 yılını da cumhurbaşkanlığında geçirmiş bir aday var. Diğer tarafta ise bu işlerde uzaktan yakından alakası olmayan adaylar var. Sizler dükkanınızı bir çırağa teslim eder misiniz? Bu iş deneme yanılma metodu ile olmaz" diye konuştu.



“BAY KEMAL ORADA, ALDATMACA OYNUYOR”

Türkiye’nin yeni bir süreç ile artık bir ivme yakalayacağını ifade eden Erdoğan, "İlk çeyrekte Türkiye 7,4’ü yakaladı. Bugün bakıyorum Bay Kemal orada, Malatya’da esnaflara konuşuyor, aldatmaca oynuyor. Bu ‘7,4 sizin cebinize yansıdı mı?’ diyor. Olayı böyle değerlendirdiğiniz zaman adama sorarlar bu ülkede yapılan bütün yatırımlar hangi kaynaktan geliyor? Büyümesi olmayan bir ülke olsak siz böyle bir yatırımları yapabilir misiniz? Bunca fakir fukaraya destekler veriliyor, çiftçiye destekler veriliyor. Bu yatırımları neyle yapacaksınız? Eğer büyüme potansiyeliniz olmazsa bunu yapamazsınız. Hindistan’ın arkasından biz ikinci olduk. OECD ülkeleri arasından birinci olduk. Bu çok önemli. Biz bütün bunlarla birlikte geldiğimiz günden bu yana bunlar üniversitelerin ücretsiz olduğunu dahi bilmiyor" şeklinde konuştu.



“MİTİNGE KATILANLAR CHP’Lİ, HDP’Lİ MİYDİ?”

“Cumhur İttifakı ile ilgili herhangi bir sorun söz konusu mu?” sorusuna cevap veren Erdoğan, “Geçen Pazar ben Diyarbakır’daydım, muhteşem bir miting yaptık. Verilen resmi rakam 35 bindi. Bu gün Bay Muharrem oradaydı. İki soru soracağım; bir, mitinge katılanlar CHP’li, HDP’li miydi? Benim aldığım bilgiler, tamamına yakını HDP’liydi. Rakam, söyledikleri 10 bin. Kiminle cirit atıyorsunuz. İki, o akşam ben kanat önderleri ile 6 bin kişi Diyarbakır’da iftar yaptık. Onda bile saptırmaya gittiler. Yanımda oturan Tayyip Elçi hocamız namaza gitti ve o arada ben promteri kullanamaz hale gelmişim, duraksama vesaire, halbuki alakası yok. Ben Hocaefendinin orada korumam tarafından tekrar masasına dönüşe fırsat verilmediği için kendi koruma müdürümü çağırdım, ‘talimat ver açsınlar orayı’ dedim ve ardından da talimatı verdi, Tayyip Bey benim sandalyeme geldi oturdu. Bu CHP’nin mantığı hep yanalar üzerine, promterin kullanılmaması gibi bir şey söz konusudur. Bizler promteri de babalar gibi kullanırız, promteri kenara koyduğumuzda babalar gibi konuşuruz. Hayatımız bizim böyle geçmiş. O gece kanaat önderlerinden sonra da havaalınana gelirken, tabii şuanda Diyarbakır’ın malum havaalanındaki 65 kilometrelik yol eski havaalanı yolu değil, iki çarpı dört. İstanbul’da bile otobanda bulursun ancak bu yolu. O hale geldi. Neyle? Kayyumlarla. Ama HDP’nin belediye başkanları ile oraların hepsi hendek olmuştu. Bunların hepsi değişti. Bu bir medeni olmanın, modern bir şehir olmanın şuanda uygulamasıdır. Çevre Şehircilik Bakanımızın, kayyumlarımızın, valilerimizin yoğun gayretleri ile şehirler değişiyor. Banları görmek lazım. Bunu siz Bay Muharrem’e sorun bunun da aleyhinde konuşur. Bunlar, ‘marifet iltifata tabidir, hakkı teslim edelim’ demezler. Bunlar terörle ilgili bunların ağzından en ufak bir aleyhte ifade duydunuz mu, Muharrem efendiden bir şey duydunuz mu, Bay Kemal’den bir şey duydunuz mu? Duyamazsınız, niye, ortak çalışıyorlar. Biz de tam aksine terörün üzerine gidiyoruz. Şuanda 4 bin 600’ü aşkın Afrin’de etkisiz hale getirdiğimiz terörist var. Cerablus’ta daha önce 3 bin civarında etkisiz hale getirmiştik. Niye? Halkımızı ne kadar rahatsız eden varsa, son teröriste kadar biz bu işin üzerine gideceğiz. CHP bunu diyemez, diğerleri bunu diyemez. Çünkü danışıklı döğüş yapıyorlar” diye konuştu.



“BU CHP’LİLERİN ORALARDA EN UFAK BİR HİZMETİ YOK”

Kürt seçmenlerle ilgili soruya cevap veren Erdoğan, "Bizim Rabiamız var. Bu Rabiamızda tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet, 81 milyon var. Biz bunları eğer ayırt edersek çok büyük yanlış yaparız. Güneydoğulu kardeşlerimiz, Kürt kardeşlerimiz bizi seviyorsa, oralarda AK Parti önemli bir güç halindeyse sebebi biz oralara hizmet götürdüğümüz içindir. Ama bu CHP’lilerin oralarda en ufak bir hizmeti yok. Ondan dolayı Kürt kardeşlerimizin bunlara bakışı sağlıklı değil" diye konuştu.

Kürt oylarının seçimde belirleyici olacağı yönündeki söylemleri değerlendiren Erdoğan, şunları kaydetti:

"Türkiye’de hangi bölgede ne kadar Türk var, Kürt var bunlar ayrı. Böyle zaten mezhebi yaklaşım içinde olanların da kendilerini pahalıya satma anlayışları vardır. Biz şuna bakalım; Türk milleti ve bu Türk milletinin içinde de tek millet diyoruz. Hep beraber tek millet olacağız. Ama bayrağımız da tek bayrak olacak. Eğer kalkıp da buraya paçavraları sokuşturmak suretiyle bizim bayrağımıza eş bir bayrak koymaya kalkışırlarsa biz üzerlerine F-16, İHA, SİHA oluruz. Her şeyimizle onları yok ederiz. Paralel devletmiş, böyle bir şey söz konusu değil. Biz bu milleti böldürtmeyeceğiz. Onun için Cumhur İttifakını parçalamaya, bölmeye kimsenin gücü yetmez. Biz Cumhur İttifakı’nı özellikle liderler bazında değerlendirmemiz lazım. Aşağıda şu böyle, bu şöyle söylemiş kulak asmayız. Biz liderler olarak Cumhur İttifakı’nı korumakla sorumluyuz."

“ESKİ KOMÜNİSTLERİN TAKTİĞİNİ UYGULUYOR”

Muhalefetin ekonomi ile ilgili eleştirileri hakkındaki soru üzerine Erdoğan, “Siz bu muhalefetin ekonominin iyiye gittiğini söylediğini hiç duydunuz mu? Ekonomi dört dörtlük olduğu günlerde dahi iyiye gittiğini duydunuz mu? Muhalefetin görevi her zaman beyaza siyah demektir. Türkiye’nin muhalefetteki talihsizliği böyle bir yapıya sahip olmasıdır. Onlar hiçbir zaman bu ülkenin kalkınmışlığını asla dile getirmez. Bunlar tamamen yıkım ekibidir. Köprülerden tut da Kanal İstanbul’a kadar hepsi ‘istemezük’ diyor. Eski komünistlerin taktiğini uyguluyor. Rahmetli Özal da öyle diyordu. Satalım diye, şimdi biz özelleştirmede başarıyı nasıl elde ettik. Böyle elde ettik. Bu CHP, SEKA’yı özelleştirmeye dahil etmeyeceğiz diyordu. Ne oldu, yaptık, zaten zarar ediyor. Zarar eden bir yeri biz niye tutalım. Tuttuk Kocaeli Belediyesi bir bölüm işçiyi istihdam etti. Ondan sonra tamamen o SEKA’nın yerini halka açtık. Oraya muhteşem bir fuar gezi alanı oluşturduk. Battık mı, tam aksine zenginleştik. İşçiler memnun ve Kocaeli halkı memnun ama bunlara bunu anlatmak mümkün değil. Biz zarar eden kamu kurumlarını tutamayız” ifadelerini kullandı.

“EMEKLİYE BİZ BAYRAM İKRAMİYESİNİ GETİRDİK, ŞİMDİ ‘ONU BİZ VAAT ETMİŞTİK’ DİYOR”

Muhalefetin vaatlerinin sorulması üzerine Erdoğan, “Bunların hepsi yalan. Bunlar bir şeyin hesabını ölçerek biçerek yapmıyorlar, sadece atıyorlar” dedi.

Emekliye verilen ikramiyelerin hatırlatılması üzerine Erdoğan, “Emekliye biz bayram ikramiyesini getirdik, şimdi ‘onu biz vaat etmiştik’ diyor. Vaat ettiysen yap. Biz şuanda bunu oturduk konuştuk, her iki bayramda biner lira vereceğiz dedik. Şuanda bu para verilmeye başlandı. Ben bugün Bursa’da sordum, herkes ‘aldık’ diyor. Peki, Bay Kemal sen nasıl soracaksın, diyebilecek misin ‘Aldınız mı paranızı?’ ‘Kesinti’ dedikleri şu, bir aileye veriliyor bu para. Bir kişiye değil. Dolayısıyla bu ailenin içinde hepsine” diye konuştu.



“BU İMKANI ÜNİVERSİTELİ GENCİN FARK ETMESİ LAZIM”

Erdoğan, üniversite öğrencileri için hazırladıkları sosyal çalışma programına ilişkin bilgi verdi. Batuhan Yaşar’ın “Üniversite gençleri için sosyal çalışma programının detaylarını paylaşır mısınız?” sorusuna cevap veren Erdoğan, “Yazları istiyoruz ki gençler belli yerlerde çalışma imkanına kavuşsunlar. Onlara asgari ücret üzerinden belli bir bedel ödeyelim. Bu 3-4 ay olabilir. Bu süre içinde oradan elde ettiği imkanı ki, bu adeta onlar için staj imkanı taşıyacaktır. Harçları ile ilgili bir durum söz konusu yok, burs sorunu da yok. Biliyorsunuz her müracaat eden burs veya kredi alır. Geri gönderilmiyor, bunu bile yalan söylüyorlar. Bazıları krediyi beğenmiyor. Ben buradan söylüyorum, beğenmemezlik yapmayın, bu kredinin faizi yok, bu krediyi bir defa işe girdikten sonra ödemeye başlıyorsun. Bu arada o kredi, anapara zayıflamaya başlıyor. Bu imkanı üniversiteli gencin fark etmesi lazım. Burs, o karşılıksız. Bunu muhalefet istismar ediyor. Bizim yaptığımız bu, biz sizin gibi palavra atamayız. Biz dürüst olacağız, halkımızı aldatmayacağız. Bunları bu kadar biliyordunuz, yapıyordunuz da, CHP’nin koalisyon olduğu dönemler, kendisinin iktidar olduğu dönemlerde acaba siz kaç öğrencimize kaç kuruş verdiniz. Gerçekçi olalım. Dürüst olalım. Çiftçiye para ne verdiniz? Biz veriyoruz” diye konuştu.



“İHANET EDENLER DE HALK TARAFINDAN BİLİNİYOR”

Erdoğan, geçmişte AK Parti kadrolarında yer almış küskün isimlerin hatırlatılması üzerine, “Kim küskündür, kim değildir bunu tartışmak gereksiz. Bir siyasi hareketin, hele hele bizimki bir hareketten öte davadır. Bir dönem, iki dönem, üç dönem, hatta hatta dört dönem görev yapan arkadaşlarımız oldu. Bizler bu davaya olan sadakatle işimizi devam ettiririz. Bugün Bursa’daydık, bakıyorum listede olanlar da arazide olmayanlar da arazide. Ben kalan 12 gün içinde aynı ruhu devam ettireceklerine inanıyorum. Bizim davamızın içinde ben olamaz, orada biz var. İhanet edenler de halk tarafından biliniyor. Bu her siyasi hareketin içinde de olur. Milli İttifak ne kadar milliyse o ittifakın içinde yer alanların hali belli” diye konuştu.

Muhalefet adaylarının proje ve yapım aşamasındaki bazı icraatların iptal edileceği yönündeki söylemlerine ilişkin Erdoğan, “Bizim geldiğimizden bu yana yaptıklarımız ortada. Yapacaklarımızı vaat ederken halkım bize inanıyor ama onların böyle bir şeyi yok. Bunlar bu işe ne denli inanarak söylüyorlar. Sağlıksız ifadeler. Yüksek hızlı treni durduracağım, bu Sivas’ta göçü arttırır diyor. Bunun mantıki akli izah olabilir mi, bu Sivas halkını isyan ettirir. Devlet buraya yüksek hızlı treni getirecek sen bunu durduracaksın” açıklamasında bulundu.

“BUNLAR HİÇBİR HAYIRLI İŞE ‘EVET’ DEMEZLER"

Kanal İstanbul projesinin İstanbul’a kazandıracaklarını açıklayan Erdoğan, şunları söyledi:

“Biz yaptırtmayacağız’ diyor. Öbürü ‘Kanal İstanbul’a gerek’ yok diyor. Bugün Süveyş Kanalı’nın 40 milyar dolar geliri var. Burada çok önemli bir adım atıyoruz. Her şeyden önce Kanal İstanbul stratejiktir. Çünkü boğaz her an bir tehdidin altındadır. Bunu bir Romen tankeriyle daha önce Haydarpaşa’da yaşamıştık, aylarca yandı. Bu defa tarihi bir yalıda oldu. Bu tanker de olabilirdi, ağır bir fatura ödeyebilirdik. Burada öyle bir durum olmayacağı gibi Kanal İstanbul’un her iki İstanbul’un rezerv alanları olarak yanını farklı bir mimariyle inşa edeceğiz. İstanbul’daki uygunsuz binaların arzu edenlerini buraya taşıyacağız. İstanbul’un güzelliğine farklı bir güzellik katacak. Bunlar Yavuz Sultan Selim Köprüsü’ne karşı çıktı, Marmaray’a kaşı çıktı. Bunlar hiçbir hayırlı işe evet demezler. Üniversiteler konusunda yine ortaya çıktılar. Bu kafa eski komünist kafası, her atılan adıma bunlar karşı çıkar. TİKA’yı, AFAD’ı kaldıracakmış, sen kimsin de kaldırıyorsun. AFAD’ın yaptığı işten haberin var mı? Sen bunları yok edeceğim diyorsun. Benim milletim bu ifadeleri kullananlara cumhurbaşkanlığını verir mi. Bunlar ise bu kurumlarımızı kapatmaktan bahsediyor.”

“ŞİMDİ CHP BURAYA ADETA ’KUMARHANE’ DİYOR”

Millet Kıraathaneleri’ne ilişkin bir soruya Erdoğan, "Mimar arkadaşlarımız çalışıyorlar. Bu hafta içinde veya bayrama kadar projeler bitecek. Ondan sonra da bu projeleri taktim edeceğim. Bu Millet Kıraathaneleri nereden çıktı, ondan bahsedeyim. Kızım yurt dışında okurken bazen arardı, ’neredesin kızım?’ diye sorduğumda kütüphanedeyim derdi. Kızım saat kaç diye sorduğumda, ’burada en ideal çalışma saati ve huzurlu’ diyordu. ‘Sonra çay, kahve, kek hepsi var ve ücretini de ödemeyiz’ dedi.

Oradan esinlendim. Şimdi CHP buraya adeta ’kumarhane’ diyor. Bir taraftan da geliyor diyor ki ’bu işsizliğin alameti’ diyor. Yani edebi bir kenara bıraksan söyleyeceğim laf ağır olur. Görüyorsunuz herkes çayını içiyor, dersini çalışıyor. Bunların büyük kısmı üniversite adayı. Burada senin sadece burayı taktir etmen gerekir. ’Bizim ülkemizde bu tür yerler var mı?’ demen lazım. O, bunu demiyor, kumarhaneye benzetiyor. Kıraathane, okuma evi, okuma yeri demektir Bay Kemal, Bay Muharrem. Bilhassa bu ismi seçtim. Kıraathane bizde yeni bir şey değil. Şimdi biz o kıraathaneyi, okuma evlerini Millet Kıraathanesi olarak yeniden hayata geçirip gençlerimizi buralarda medeniyetimizin temel taşlarını oluşturan bu yerlerle buluşturmalıyız. Bu kafeler var ya buralardan kurtaralım. Çünkü oralarda çok yanlış şeyler oluyor. Bu internet kafelerde farklı şeyler yapılıyor. Bir nevi uyuşturucu ile mücadelenin önemli yerlerinden bir tanesidir. Türkiye’de şu anda uyuşturucu ile mücadelede en önemli adımları atmamız gereken yerler oralar. Gençliğimizi biz elden kaçırıyoruz. Kaçırmamak için elimizden geleni yapmalıyız" diye konuştu.

Erdoğan, Millet Bahçeleri’ne ilişkin ise şunları kaydetti:

"Burada ilk etapta atacağımız adım, bizim yeni yapmakta olduğumuz stadyumlar var. Bir de eski stadyumlar var. Mesela Bursa’nın eski stadyumunu yıkıyoruz. Çünkü Bursa’ya yeni stadyumu yaptık. Eski stadyumu ise biz Millet Bahçesi’ne dönüştürüyoruz. Öyle zannediyorum ki 60 bin metrekarelik bir alan. İstanbul’da Atatürk Havalimanı’nı biz yeni havalimanıyla değiştiriyoruz. 29 Ekim’de biz yeni havalimanını açacağız. 29 Ekim’e kadar da biz bir taraftan Atatürk Havalimanı’yla ilgili proje çalışmalarına başlayacağız. Oranın alanı yaklaşık 12 milyon metrekare. Orada mevcut ağaçlarımız var, ama burası sökülecek. Sökülme suretiyle de orası ağaçlandırılacak, yeşillendirilecek. Ağırlığı çim olacak. Gelsin anneler, babalar, çocuklarla beraber oralarda yuvarlansınlar. Geçenlerde Yenikapı’daki etkinliğe giderken herkes sahilde etten, dumandan geçilmiyor. Durdurduk arabayı. Şöyle bir hemen vatandaşların yanına gittim, bir anda orası gayet büyük muhabbet sahnesine kavuştu. Şimdi orayı görünce demek ki bizim buralar yeterli değil. Bize daha büyük mekan, alan gerekli. ’Atatürk Havalimanı’nı inşallah Millet Bahçesi’ne çevirelim’ dedim. Malatya’da, Ankara’da, Trabzon’da, bütün Türkiye’de aynı şekilde olacak."

“24 HAZİRAN’DAN SONRA OHAL’E NEŞTER VURABİLİRİZ”

Erdoğan, OHAL’in kaldırılıp kaldırılmayacağına ilişkin, "OHAL’in getirilmesinin en önemli sebebi zaten terör odaklıydı. Tabii bu terör odağında birinci derecede FETÖ vardı, PKK vardı. Bunun yanında DEAŞ vardı. Bütün bunlara karşı biz OHAL’i yaparken, bundan 16 yıl önce geldiğimizde Türkiye’de yine bir OHAL var mıydı, vardı. Biz, o OHAL’i 1 ay içinde kaldırdık. Çünkü o OHAL teröre karşı değildi. Maalesef bölgeseldi. Bizimkiyse tamamen teröre yönelik. O dönemdeki OHAL’de hatırlayın fabrikalar grevlerle karşı karşıyaydı. Bizim dönemimizde fabrikalarda grev söz konusu değil. İki, OHAL’le biz bir defa terörle mücadeleyi rahatlattık. Teröre yönelik çok ciddi mücadele verdik. Ciddi manada bu işi yumuşattığımız için 24 Haziran’dan sonra OHAL’e neşter vurabiliriz. Ama herhangi bir sıkıntı olduğunda OHAL tekrardan getirilebilir" ifadelerini kullandı.

“MHP’YE GÖNÜL VERMİŞ ARKADAŞLARDAN DA İSTİFA EDİLİR”

Kabinede MHP’den isimlerin olup olmayacağının sorulması üzerine Erdoğan, “Cumhurbaşkanlığı noktasında cumhurbaşkanı burada şu zihniyet, bu zihniyetin ayrımına girmesi yanlış olur. Burada aslolan ehliyet, liyakattir. Parlamento sayısı nasıl oluşacak bu önemli. Bu sayı oluştuktan sonra duruma göre değerlendirmesi yapılır. MHP’ye gönül vermiş arkadaşlardan da istifa edilir. Buna göre bir değerlendirme ile ehliyet ve liyakate bakarak güçlü isimlerle güçlü bir kabineyi kurmak gerekir” diye konuştu.

Muhalefetin daha önceden başkanlık sistemini eleştirdiği, şimdi başkanlık sistemi üzerinden kampanya yürüttüğü, Kılıçdaroğlu ve Akşener’in parlamenter sisteme dönüş yapmasının hatırlatılması üzerine Erdoğan, “Şimdi sen bir tarafından yakalamış vaziyettesin. O çoğunluğu bulması lazım. Çoğunluğu bulmadıktan sonra böyle bir şey yapmak mümkün mü? Bunlar hep atıyor. 16 Nisan’da bu ülkede bir anayasa değişikliği oldu, yeni bir süreç başladı.

Bu yeni süreçte de belli oranlar veriliyor. Eğer siz o oranı yakalamadıktan sonra parlamentoda bir anayasa değişikliği yapamazsınız. Millete gitme noktasında size müsaadeyi verecek olan yer yine parlamento. Bunlar ya bu işi bilmiyor veya ‘kafaları karıştıralım diye ne yapabiliriz’, bunun gayreti içindeler. Veya, ‘24 Haziran’da biz yokuz, öyleyse biz şimdiden biz kafaları karıştırmak için ne yapabiliriz.’ Ne yaparlarsa yapsınlar benim milletim kimin ne iş yaptığını çok iyi bildiği için bunlara gereken dersi verecektir” şeklinde konuştu.



“BİRİSİ ‘KÜLLİYEYİ ÜNİVERSİTELERE VERECEĞİM’ DİYOR, TAMAMEN POPÜLİST BİR SÖYLEM”

Erdoğan, “Ordu’ya Millet Bahçesi yapılacak mı?” sorusu üzerine, Ordu’nun stat ihtiyacı olduğunu, mevcut stadın yerine Millet Bahçesi yapılacağını söyledi.

Bakanlık sayılarının azaltılması konusunda ise Erdoğan, “24 Haziran’da bu iş bittikten sonra 10-15 günlük bir vakit oluyor. O sürede bunu çok daha farklı bir şekle dönüştüreceğiz. Bunlar kanun meselesidir. Daha sonra bu cumhurbaşkanlığı kararnamesine dönüşecek. Çünkü bu süreyi çok iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Yeni sistemde kabine olsun, bakanlıklar olsun, bu tür şeylerimizi tamamlamış bulunuyoruz. Cumhurbaşkanlığının yapısı içindeki planlamalar bitmiş vaziyette. Çalışmaları birlikte yürütüyoruz. Başkanlık sayısında en az bir tane, ondan sonrası cumhurbaşkanının tasarrufuna kalmış. Bu 2 de olur, 3 de olur, 4 de olur. Burada bütün mesele yanınıza alacağınız arkadaşlarımızın deneyimli, tecrübeli, çok seri üreten, teorik, pratik buluşmasını çok iyi yapan kişiler olacak. Şu anda isimler üzerinde de çalışmalarımızı yapıyoruz. Bunların hepsi 24 Haziran’dan sonra Rabbim lütfeder, milletim de yürü derse açıklayacak noktaya geliriz” diye konuştu.

Seçimlerden sonra ABD’dekine benzer Başkanlık ofislerinin yapılıp yapılmayacağı sorusu üzerine Erdoğan, şöyle konuştu:

“Türkiye’nin bu konuda sıkıntısı yok. Gerek Cumhurbaşkanlığı külliyesi, gerek Çankaya Köşkü bizim bu noktada ihtiyacımızı giderecek noktada. Türkiye alt yapısıyla güçlü bir ülke. Birisi ‘Külliyeyi üniversitelere vereceğim’ diyor. Tamamen popülist bir söylem. ‘Çankaya’yı zaten kullanmayacağım’ diyor. Bu çok çirkin bir popülizm. Öyle bir şey söyleyin ki millet de makul karşılasın. Bizim yaptığımız yerler kimin için; milletimiz için.”

“BİR GECE ANSIZIN GELEBİLİRİZ, BİR GECE ANSIZIN VURABİLİRİZ”

Kandil operasyonu ile ilgili sorulara ve muhalefetin Kandil operasyonunun seçim argümanı olarak kullanıldığı yönündeki iddialarına cevap veren Erdoğan, “Batuhan sen ne argümanı olarak kullanıyorsun onu anlayamadım yalnız, beni köşeye sıkıştırıyorsun” şeklinde espri yaptı. Erdoğan, “Kandil’de kimse yok’ diyor, ama Kandil’de kimsenin olmadığını neye dayanarak söylüyor. Burada bir şey çıkıyor ortaya, bilgi geliyor kesin. Bugün mitingi beraber yaptıkları kişiler onlara sufle veriyor. ‘Orada kimse yok’, tamam da Türkiye’nin istihbaratı orada ne olup olmadığını bilmiyor mu? 20 uçak ile orada biz ciddi manada koordinatlarını aldığımız hedefleri vurduk. Bunlar sıradan hedefler değil. Kandil’in bir benzeri de Sincar’dır. Aynı durum Sincar için her an geçerli” diye konuştu.

Batuhan Yaşar’ın operasyonunun zamanlamasını sorması üzerine Erdoğan, “Bunlar söylenmez. Bir gece ansızın gelebiliriz, bir gece ansızın vurabiliriz. Söylenerek, davul zurna ile olacak işler değil” şeklinde konuştu.



“SİZ MUHARREM’İN SÖYLEDİKLERİNE BAKMAYIN, ANLAMAZ BU İŞLERDEN”

Tahran ve Bağdat ile temasların devam edip etmediği sorusuna ise Erdoğan, “Tahran ile benim temaslarım devam ediyor, istihbarat aynı şekilde. Oralarla bu temasların yürütülmesi çok önemli. Fırat’ın doğusu ve batısı ile alakalı, benim Dışişleri Bakanım Pompeo ile görüşmelerini yaptı. Türkiye oralarda da münasebetlerini iyi sürdürüyor. Bu arada ben Sayın Putin ile görüşmelerimi sürdürüyorum. Sayın Putin özel temsilcisini bana gönderdi, onlarla görüşüyorum. Benim Rusya ile görüşmeleri yürüten özel temsilcilerim var. Bunlar diplomasi olarak sürüyor. Bu bir defa Türkiye’nin diplomaside ne kadar başarılı olduğunu gösteriyor. Siz Muharrem’in söylediklerine bakmayın, anlamaz bu işlerden. Diyor ki, ‘bunlar ne Irak ne İran, giremeyecekler’ diyor. Ne oldu, girdik. Sen kalkıp ‘Selo Selo Selo’ bağırması altında miting yapıyorsun. Biz öyle bir miting yapmıyoruz, ihtiyacımız da yok. Biz orada bizi kucaklayan, bizi seven Güneydoğulu halkımızla bu mitingleri yapıyoruz” ifadelerini kullandı.

“TÜRKİYE 15 TEMMUZ’DAN ÇOK DAHA GÜÇLÜ"

FETÖ soruşturmaları kapsamında yapılan tutuklamalar hakkında konuşan Erdoğan, bu konuda acımanın olmadığını belirterek, “Bizim istihbarat örgütümüz var. Bizim uluslararası istihbarat örgütleriyle diyaloğumuz var. FETÖ, PKK veya diğerleri ne yaparlarsa yapsınlar Türkiye 15 Temmuz’dan çok daha güçlü. Böyle bir şey olacak olsa biz bunların kökünü kazırız. Bay Kemal ‘diktatör’ diyormuş, varsın desin. Milletim bana ne diyor önemli olan o. Batı bana ‘diktatör’ diyormuş. Umurumda değil. Teröristleri içeri aldık mı, aldık. Almanya 500-600 bin kişiyi devletten ihraç etti. Bunları kimse konuşmuyor. Şu anda devlette 150 bin kişi falan açığa alındı. Neden rahatsız oluyorsunuz. Bu milletin huzuru, refahı her şeyi kaçtı. Bu milleti böldünüz ya. Bizim birçok dostumuzun halini biliyorum ben kusura bakmayın. Eğer acırsak acınacak hale geliriz. Benim felsefem bu. Sadece FETÖ değil hepsi” diye konuştu.



“VERİLEN SÜRE İÇİNDE TERÖRİSTLER MENBİÇ’TEN SÜRÜLÜRSE SAMİMİYETLERİNİ ANLAYACAĞIZ”

Menbiç’in terör örgütü PYD/YPG’den temizlenmesi sürecine ilişkin açıklama yapan Erdoğan, şunları söyledi:

“Burada Türkiye çok ciddi bir diplomasi sürdürmektedir. Batı’da Rusya’yla, İran’la sürdürüyoruz. Fırat’ın doğusunda ise ABD ve Koalisyon Güçleri ile bu diplomasiyi sürdürüyoruz. Menbiç olayı bizim için yeni bir olay değildir. Menbiç olayı Sayın Obama’nın iş başında olduğu dönem olan bir olaydır. O zaman meşhur bir zeytinli olayı vardı. Obama bizi oyaladı. Ve G-20 toplantısında bunları etraflıca konuştuk. Kendisinde bazı mühimmat talebim oldu. Kayıtlarını aldılar, bunların hiçbiri yapılmadı. Zeytinlik Operasyonu’nu yapamayınca, Trump bu arada iş başı yapınca onla da bunları konuştuk. O da olumlu cevaplar verdi. Onunla da sonuç alamadık. Menbiç konusunda 16 Mayıs 2016’da Amerika’da toplantı yaptık. O toplantıda kendisine bunları sorduk. Dedim ki ‘Bizi Menbiç’te siz yanınızda görmek istemiyorsanız bunu bilelim. YPG’yle beraber hareket etmeyi tercih ediyorsunuz. Bunlar bize göre terör örgütüdür ama siz bunları terör örgütü olarak kabul etmiyorsunuz. Bir de uydurma isim koydunuz yanına SDG. Bunları biz yutmuyoruz.’ Heyetler arasını da geçtik bunlar hala aynı yerde. O zaman dedim ki ‘Siz yolunuza, biz yolumuza.’ O dönemde de El Bab, Cerablus yürüyordu. Bu onları ciddi manada ürküttü. Halbuki o dönemde bin 250 tır silah bu adamlara gitti. Bunu kendisine söylediğimde de ‘Olmaz böyle şey’ dedi.

Sürekli olarak bu tırlar geldi gitti, en son 5 bine çıktı. Şimdi Menbiç’le ilgili de biz bunların seri numaralarını biliyoruz. Bu numaralarla PYD’den toplayacağız ve onları da Menbiç’ten çıkaracağız. Ne kadar samimiler bilemiyorum. Dışişleri Bakanım da anlatıyor bu şekilde. Süreler verildi bakacağız şimdi. Bu süreler içinde Fırat’ın doğusuna bunlar sürülürse biz samimiyetlerini anlayacağız.”

“S-400’LERİ ALMAYACAĞIZ DA ABD’NİN ELİNE Mİ BAKACAĞIZ”

Rusya’dan S-400 savunma sistemlerinin satın alınması sürecine ilişkin konuşan Erdoğan, “F-35’de 800 milyon dolar biz ödedik. Anlaşmamızın gereği olan bir ödeme. Biz bu noktada bir yanlış yaparlarsa bu dünyada bir uluslararası hukuk var. Bu hukukun gereğini işletiriz. S-400’lere gelirse, kusura bakmasınlar, biz S-400’leri alıp da ambargo koyacak halimiz yok. Gerektiğinde S-400’leri kullanacağız. Bunlar savunma sistemleridir. Bunları kullanmayacağız da ne yapacağız. Biz Amerika’nın eline mi bakacağız. Biz artık bıktık. Rusya teklifimize gayet cazip bir teklifle karşılık verdi. Biz ortak üretime dahi girebiliriz dedi.

Biz de şu anda bu süreci bu şekliyle işletiyoruz. Yunanistan S-300 kullanıyor, Suriye’de var. Onlar niye rahatsız etmiyor da siz Türkiye’ye verilecek S-400’ler rahatsız ediyor” açıklamasında bulundu.

“EĞER SEN ORADA KALKIP DA BİZİM MABEDLERİMİZİ KAPATIRSAN, BUNUN BİR KARŞILIĞI OLUR”

"Batı ve ABD bizi çok yakından takip ediyor seçimlerle alakalı. Acaba seçimden sonraki süreçte Türkiye’ye karşı tutumlarında nasıl bir değişme olur" şeklindeki soruya Erdoğan, "Seçim inşallah AK Parti’nin zaferiyle sonuçlandığında bunların birçoğunun havası yelkenlere iner. Avusturya’da 7 tane caminin kapatılmasından bahsediliyor. Bu, ahlaksızlığın daniskası. Bu, Haçlı-Hilal savaşının adeta yeniden başlaması anlamına gelir. Biz, bir yere kadar daha sabrederiz. Eğer sen orada kalkıp da bizim mabedlerimizi kapatırsan, bunun bir karşılığı olur. Eğer siz kalkıp da bizim din adamlarımıza karşı tavır takınırsanız, biz de ’çok da iyi yapıyorsunuz’ diyecek halimiz yok. Avrupa Birliği müktesebatı var. Avrupa Birliği müktesebatına Avrupa Birliği üyesi bir ülke olarak nasıl ters bir hareket yapıyorsunuz? Ben onun için bugün konuşmamda Merkel’e çağrıda bulundum. Bu adama bir şöyle destur verin. Onun için şu seçimden sonraki durum, tablo bunların bir çoğuna çok daha farklı müdahale etme fırsatı verecektir" diye konuştu.



"ÖLECEKSEK ADAM GİBİ ÖLÜRÜZ"

"Bu tür olaylara neden sadece Türkiye tepki gösteriyor?" şeklindeki soruya Erdoğan, "Demek ki biz bu konularda çok daha hassasız. Türkiye’de bile. Şimdi, CHP’nin böyle bir hassasiyeti var mı? Diğer partilerin var mı? Yok. Burada bir Cumhur İttifakı’nın bir hassasiyeti söz konusu. Bunun dışında bir hassasiyet yok. Biz, AK Parti olarak bu konularda bir defa bu bizim sinir uçlarımıza dokunuyor. Biz, eğer bunlara karşı tavır ortaya koymazsak Türkiye’nin varlığı tartışılır hale gelir. Biz, Türkiye’nin varlığını tartışılır hale getirmeyiz. Öleceksek adam gibi ölürüz. Ama bu topraklarda bir Türkiye var. Bunu bilmeleri lazım" şeklinde konuştu.



"AVRUPA’DAN İNŞALLAH GÜZEL NETİCELER GELECEK"

Erdoğan, "Şu anda biz oralara (Avrupa’ya) gitmek gibi bir şeylerin içinde olmuyoruz. Şu anda biz oralarda AK Parti davasına gönül veren vatandaşlarımızla beraber yürütüyoruz. Bosna Hersek’te mesela orayı engellemeye çalıştılar. Gittik gümbür gümbür Bosna Hersek’ten 15 bin kişiyle gereken cevabı Avrupa’ya verdik. Oraya gelenler zaten bütün enerjiyi aldılar ve tekrar memleketlerine döndüler. Ben çok umutluyum. Avrupa’dan inşallah güzel neticeler gelecek" ifadelerini kullandı.

Günlük 6 saat uyuduğunu, bunun dışında yoğun tempo ile çalıştığını vurgulayan Erdoğan, "Bunun dışında arkadaşlarımız arazide bayağı iyiler, yoğun çalışmalar var. Kongrelerden de yeni çıktık. Tüm vilayetleri dolaştık. Seçim gününe kadar benim en büyük mitingim İstanbul. Binali Bey’in İzmir’de büyük mitingi olacak. İstanbul’da ayrıca tabi ilçelerde yapacağımız mitinglerim olacak. Mesela bugün Eskişehir’i yapıyoruz. Mitingle birlikte TANAP’ın açılışını yapacağız. Yarın inşallah Trabzon, Trabzon’dan sonra Ovit Tüneli’ni açacağız" dedi.

Dünya Kupası’ndaki favorisinin sorulması üzerine Erdoğan, "Almanya herhalde bu işin yine favorisi olur" ifadesini kullandı. Bulduğu her fırsatta torunlarıyla zaman geçirdiğini anlatan Erdoğan, "En ufağı, Berat Bey’inki önümü çevirdi. Geldi bana ’Dede beş taş oynayalım’ dedi.

Onun gülücükleri ayrı bir heyecan veriyor" diye konuştu.

Yoğun siyasi gündeminin arasında sosyal aktivitelerde de bulunduğunu kaydeden Erdoğan, müzikle arasının iyi olduğunu, müzik dinleyerek kendisini dinlendirdiğini dile getirdi. Seçim nedeniyle jimnastiklerini pek yapamadığını anlatan Erdoğan, haftada iki ya da üç gün aletli jimnastik yaptığını söyledi.

Erdoğan, "İnşallah 24’ünden sonra halkım yürü derse, biz şimdi açık alanda sporumuza yine devam edeceğiz" dedi.



"ÖZGÜRLÜK ANLAYIŞIMIZI DAĞLARDA FALAN ARAMAYALIM"

Erdoğan, konuşmasını şöyle noktaladı:

"Bir olalım, iri olalım, diri olalım, kardeş olalım, hep birlikte Türkiye olalım. Bu kardeşliğimize gölge düşürmeyelim. Bu demokrasi anlayışımızı, özellikle özgürlük anlayışımızı dağlarda falan aramayalım. Dağlarda arayanların nelere neden olduğunu görüyorsunuz. Terörle bir yere varılmaz. Milletçe terörün karşısında durmamız lazım. Kimse de terörü bize savunmasın. Biz, devlet olarak, millet olarak bu mücadeleyi er yada geç başaracağız. Dağları büyük oranda temizledik, temizliyoruz. Ordumuz, polisimiz, güvenlik güçlerimiz gerçekten hep birlikte ortaya çok büyük bir heyecan, öz güven getirdiler. Milletimizin bayramını şimdiden kutluyorum."

Kaynak: İHA