'Nuh'un Gemisi Ağrı Bölgesinde Aranmalı'
Dünyanın merak ettiği ve efsanelere konu olan Nuh'un Gemisi ile ilgili yazılan 'Nuh'un Gemisi Asrın Keşfi' kitabı, geminin yeriyle ilgili tartışmalara yeni bir boyut getirdi Yazar Kösedağ: 'Bizim görüşümüz, Kuranı Kerim'e göre Nuh Tufanı yerel bir tufan. Dünyanın tamamını etkileyen bir tufan değil' 'Bizim iddiamız gemi kesinlikle Ağrı bölgesindedir. Araştırmaların bu bölgede yapılması gerekir'
Dünyanın merak ettiği Nuh Gemisi'nin bulunduğu yerle ilgili yeni çıkarılan "Nuh'un Gemisi Asrın Keşfi" kitabı, içerisindeki bilgilerle tartışmalara yeni bir boyut kazandıracak.
Türkiye gibi dünyanın da merak ettiği "Nuh'un Gemisi'nin nerede olduğu" sorusu, yıllardır bilim adamlarının çalışmalarına rağmen net olarak belirlenemedi.
Ağrı'nın Doğubayazıt ilçesi Telçeker köyü yakınlarında 1949 yılındaki depremle açığa çıkan ve gemi kalıntısı olduğu ileri sürülen bölge, yıllarca yerli ve yabancı bir çok bilim adamını araştırma yapmak için kalıntıya çekti.
Türkiye'de yeri konusunda Ağrı ile Şırnak illeri arasında da tartışma konusu olan Nuh'un Gemisi, Ağrılı yazar Erkan Kösedağ ve belgesel yapımcısı, yazar Cem Sertesen'in çıkardığı kitapla yeni bir boyut kazandı.
Kitapta Sümer Kitabeleri'nden üç büyük kutsal kitaba kadar birçok bilgiye yer veren yazarlar, kitapta Telçeker köyündeki kalıntının kutsal kitaplardaki ölçülerle birebir uymasına vurgu yapıyor.
- "Nuh'un Gemisi'nin indiği kutsal topraklardayız"
Telçeker köyü bölgesinde yer alan kalıntıya giden yazar Erkan Kösedağ, burada AA muhabirine yaptığı açıklamada, olayın milattan yaklaşık 4 bin yıl önce gerçekleştiğini belirtti.
Gemiyle ilgili bilgilerin kutsal kitapların üçünde de yer aldığını anlatan Kösedağ, şunları söyledi:
"Sümer Kitabeleri'nde de yer alan bir Nuh Tufanı'nın sonrasında Nuh'un Gemisi'nin indiği kutsal topraklardayız. Bilim dünyası sürekli Cudi Dağı, Ağrı Dağı bölgesinde araştırmalar yaptı. Özellikle son yüz yılda arkada gördüğümüz Durupınar olarak adlandırılan bölgede araştırmalarını yoğunlaştırdı. Buradaki gemi kalıntı formu 1949 yılında bir deprem sonrasında ortaya çıktı. Kalıntı, deprem sonrasında yerel halk tarafından bulundu ama bunu dünyaya iki kişi tanıttı, biri Yüzbaşı İlhan Durupınar'dı."
Kösedağ, Durupınar ile araştırma yapmak için bölgeye gelen John Wanderman'ın geminin uç kısmında yaptığı çalışmada bir kütle almak istediğini aktararak, şöyle devam etti:
"Telçeker köyünden 10'a yakın işçiyi kazma ve küreklerle getiriyorlar. Önce kazma kürekle çalışmışlar ancak başarılı olamayınca ve eli boş dönmemek için dinamitle patlatılması isteniyor. Geminin uç kısmında bir dinamit patlatılarak örnekler alınıyor. Laboratuvardaki incelemelerde demire yakın maddeler çıktığına dair Salih Bayraktutan'ın da raporları var. O raporları da bu kitapta işledik."
- "Nuh Tufanı yerel bir tufan"
Bilim insanlarının 1965-1970 yılları arasında buradaki kalıntıda araştırma yaptığını belirten Kösedağ, Erzurum Atatürk Üniversitesinden Dr. Salih Bayraktutan'ın da bu alanda araştırma yaptığını hatırlattı.
Kösedağ, Bayraktutan'ın yaptığı araştırma sonrası bölgenin sit alanı olarak tescil edildiğini dile getirerek, kitaplarında savunulan tezle ilgili şunları kaydetti:
"Kitabımızda Nuh Tufanı'nı bir hikaye gibi okuyacaksınız. Üç kutsal kitap, İslami tefsirler harmanlanarak bu kitapta yer aldı. Bunun yanında Gılgamış Destanı, Sümerlerin Kitabesi'nden faydalandık. Bizim görüşümüz, Kur'an-ı Kerim'e göre Nuh Tufanı yerel bir tufan. Dünyanın tamamını etkileyen bir tufan değil. Kitapta bunu böyle yorumladık."
- "Gemi kesinlikle Ağrı bölgesinde"
Nuh'un Gemisi'nin Cudi Dağı'nda olduğuna dair bazı bilim adamları ve Şırnaklıların iddiaları olduğunu ama kendilerinin farklı iddiaya sahip olduklarını ifade eden Kösedağ, şunları söyledi:
"Bizim iddiamız gemi kesinlikle Ağrı bölgesindedir. Araştırmaların bu bölgede yapılması gerekir. Geçmişte Cudi diye bir yer yok. Şırnaklılar, Hz. Nuh'un tufan sonrasında gemi karaya oturduğu zaman gönderdiği güvercinin ağzındaki zeytin dalından bahsederler. Ağrı Dağı'nın yakınındaki 10 kilometre uzaklıkta bulunan Iğdır var. Iğdır iklim olarak karasal iklime sahip değil. Akdeniz iklimine benzer mikroklima özelliği olan bir il. Dolayısıyla güvercinin oradan gelip gelmediğini de bilemezsiniz. Hatta biz 7 bin 500 yıl öncesinden bahsediyoruz. 7 bin 500 yıl önce bu bölgelerde iklimin nasıl olduğunu kim kestirebilir. Dolayısıyla araştırmaların bu bölgede yapılması gerekir."
Kösedağ, gemi formunun ülke turizmine çok daha iyi şekilde kazandırılması gerektiğini ifade etti.
Kaynak: AA
Türkiye gibi dünyanın da merak ettiği "Nuh'un Gemisi'nin nerede olduğu" sorusu, yıllardır bilim adamlarının çalışmalarına rağmen net olarak belirlenemedi.
Ağrı'nın Doğubayazıt ilçesi Telçeker köyü yakınlarında 1949 yılındaki depremle açığa çıkan ve gemi kalıntısı olduğu ileri sürülen bölge, yıllarca yerli ve yabancı bir çok bilim adamını araştırma yapmak için kalıntıya çekti.
Türkiye'de yeri konusunda Ağrı ile Şırnak illeri arasında da tartışma konusu olan Nuh'un Gemisi, Ağrılı yazar Erkan Kösedağ ve belgesel yapımcısı, yazar Cem Sertesen'in çıkardığı kitapla yeni bir boyut kazandı.
Kitapta Sümer Kitabeleri'nden üç büyük kutsal kitaba kadar birçok bilgiye yer veren yazarlar, kitapta Telçeker köyündeki kalıntının kutsal kitaplardaki ölçülerle birebir uymasına vurgu yapıyor.
- "Nuh'un Gemisi'nin indiği kutsal topraklardayız"
Telçeker köyü bölgesinde yer alan kalıntıya giden yazar Erkan Kösedağ, burada AA muhabirine yaptığı açıklamada, olayın milattan yaklaşık 4 bin yıl önce gerçekleştiğini belirtti.
Gemiyle ilgili bilgilerin kutsal kitapların üçünde de yer aldığını anlatan Kösedağ, şunları söyledi:
"Sümer Kitabeleri'nde de yer alan bir Nuh Tufanı'nın sonrasında Nuh'un Gemisi'nin indiği kutsal topraklardayız. Bilim dünyası sürekli Cudi Dağı, Ağrı Dağı bölgesinde araştırmalar yaptı. Özellikle son yüz yılda arkada gördüğümüz Durupınar olarak adlandırılan bölgede araştırmalarını yoğunlaştırdı. Buradaki gemi kalıntı formu 1949 yılında bir deprem sonrasında ortaya çıktı. Kalıntı, deprem sonrasında yerel halk tarafından bulundu ama bunu dünyaya iki kişi tanıttı, biri Yüzbaşı İlhan Durupınar'dı."
Kösedağ, Durupınar ile araştırma yapmak için bölgeye gelen John Wanderman'ın geminin uç kısmında yaptığı çalışmada bir kütle almak istediğini aktararak, şöyle devam etti:
"Telçeker köyünden 10'a yakın işçiyi kazma ve küreklerle getiriyorlar. Önce kazma kürekle çalışmışlar ancak başarılı olamayınca ve eli boş dönmemek için dinamitle patlatılması isteniyor. Geminin uç kısmında bir dinamit patlatılarak örnekler alınıyor. Laboratuvardaki incelemelerde demire yakın maddeler çıktığına dair Salih Bayraktutan'ın da raporları var. O raporları da bu kitapta işledik."
- "Nuh Tufanı yerel bir tufan"
Bilim insanlarının 1965-1970 yılları arasında buradaki kalıntıda araştırma yaptığını belirten Kösedağ, Erzurum Atatürk Üniversitesinden Dr. Salih Bayraktutan'ın da bu alanda araştırma yaptığını hatırlattı.
Kösedağ, Bayraktutan'ın yaptığı araştırma sonrası bölgenin sit alanı olarak tescil edildiğini dile getirerek, kitaplarında savunulan tezle ilgili şunları kaydetti:
"Kitabımızda Nuh Tufanı'nı bir hikaye gibi okuyacaksınız. Üç kutsal kitap, İslami tefsirler harmanlanarak bu kitapta yer aldı. Bunun yanında Gılgamış Destanı, Sümerlerin Kitabesi'nden faydalandık. Bizim görüşümüz, Kur'an-ı Kerim'e göre Nuh Tufanı yerel bir tufan. Dünyanın tamamını etkileyen bir tufan değil. Kitapta bunu böyle yorumladık."
- "Gemi kesinlikle Ağrı bölgesinde"
Nuh'un Gemisi'nin Cudi Dağı'nda olduğuna dair bazı bilim adamları ve Şırnaklıların iddiaları olduğunu ama kendilerinin farklı iddiaya sahip olduklarını ifade eden Kösedağ, şunları söyledi:
"Bizim iddiamız gemi kesinlikle Ağrı bölgesindedir. Araştırmaların bu bölgede yapılması gerekir. Geçmişte Cudi diye bir yer yok. Şırnaklılar, Hz. Nuh'un tufan sonrasında gemi karaya oturduğu zaman gönderdiği güvercinin ağzındaki zeytin dalından bahsederler. Ağrı Dağı'nın yakınındaki 10 kilometre uzaklıkta bulunan Iğdır var. Iğdır iklim olarak karasal iklime sahip değil. Akdeniz iklimine benzer mikroklima özelliği olan bir il. Dolayısıyla güvercinin oradan gelip gelmediğini de bilemezsiniz. Hatta biz 7 bin 500 yıl öncesinden bahsediyoruz. 7 bin 500 yıl önce bu bölgelerde iklimin nasıl olduğunu kim kestirebilir. Dolayısıyla araştırmaların bu bölgede yapılması gerekir."
Kösedağ, gemi formunun ülke turizmine çok daha iyi şekilde kazandırılması gerektiğini ifade etti.