Siirt'te Şehit Olan Korucuların Acıları Dinmiyor
Anadolu Güvenlik Korucuları ve Şehit Aileleri Konfederasyonu Genel Başkanı Ziya Sözen, Siirt’in Eruh ilçesi Ormanardı köyünde hain saldırı sonucunda şehit olan 6 güvenlik korucusunun arkalarında bıraktığı acıdan dolayı vicdan azabı çektiğini söyledi.
Dün sabah saatlerinde Siirt’in Eruh ilçesi Ormanardı köyü kırsalında teröristler tarafından düzenlenen hain saldırıda 6 güvenlik korucusu şehit olmuş, 4 asker ile 3 güvenlik korucusu ise yaralanmıştı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile birlikte cenaze törenine katılan Ziya Sözen, şehit korucuların arkada bıraktığı acıdan dolayı büyük bir üzüntü yaşadığını ve vicdanen rahatsız olduğunu söyledi.
Sözen, "Hepimizin bildiği üzere önceki gün Siirt’te PKK terör örgütünün saldırısı sonucu 6 güvenlik korucumuz, 6 dava arkadaşımız şehit olmuştu. Dile kolay tam 6 cenaze, tam 6 gencecik fidan hayatlarının baharında bağımsızlığımız için, özgürlüğümüz için, vatan için, bayrak için kendi hayatlarından ve sevdiklerinden vazgeçtiler. Sadece hayatlarından vazgeçmediler. Geriye gözü yaşlı eşler, anneler, babalar ve 38 boynu bükük yetim çocuk bıraktılar. Evet dile kolay. Tam 38 yetim. Bu sayılar kimileri için hiç bir anlam ifade etmeyebilir. Kimileri için sadece rakamdan ibaret olabilir. Ama bu acıyı yaşamış biri olarak 6 şehidimiz ve geride bıraktıkları benim yüreğimi yaktı, içimi dağladı, ciğerimi parçaladı. Cenaze töreni için gittiğimiz Ekmekçiler köyünde Kürtçe ağıtlar yeri göğü inletiyordu. Evet yanlış duymadınız Kürtçe ağıtlar yeri göğü inletiyordu. Bu acıya dayanmak gerçekten çok zor. Yan yana dizilmiş al bayraklara sarılı tam 6 cenaze. Allah bu acıyı kimseye yaşatmasın. Sadece babasını daha önce teröre kurban veren bir şehit çocuğu olarak değil, korucuları temsil eden bir konfederasyonun başkanı olarak dün vicdanım sızladı. Vicdan azabı çektim. Korucularımızın evlerini, yaşadığı ortamları, eşlerinin, çocuklarının üzerindeki kıyafetlerini, fakir hallerini görünce içim parçalandı, kendimi suçlu hissettim, vicdan azabı çektim. Cenaze töreninden sonra olayın olduğu yere gittik. Nöbet yerlerini, kumanyalarını gördükten sonra bu üzüntüm ve vicdan azabım katbekat arttı. Hayatı vatan sevgisi ile kurşun arasında geçen bu insanlarımız fakirlik çekmemeli, kimseye, kimselere muhtaç olmamalı. Vatan için ölmeye giden birinin acaba evde eşim, çocuklarım neler yiyiyor, ne giyiniyor, nasıl geçiniyor diye düşünmemeli. Hayatını vatana feda etmeye koşarak giden korucularımız asgari ücretle çalışmamalı. Aileleri bu sefaleti çekmemeli. Kimseye muhtaç olmamalı. Başları dik yürümeli. Bunu kimseleri suçlamak için söylemiyorum. Bu sorun sadece bugününün sorunu değil. Hatta şimdi en iyi haldeyiz. Bu fakirlik, bu çaresizlik yıllardan devam edip gelen bir sorun. Bunu söylerken vicdanımın sesini dinliyorum. Bunları bugün dile getirmeyeceksek ne zaman dile getirebiliriz? Ben konfederasyon başkanı olarak kendimi suçlu hissediyorum ve vicdan azabı çekiyorum. Geçmişte milletin verdiği fitrelerle geçinen, milletin ikinci el kıyafetlerini bayramlarda giyen bir şehit çocuğu olarak vicdan azabı çekiyorum. Vatan için canlar veren bu aileler, bu fakirliği çekmemeli, bu mağduriyeti yaşamamalı. Bunu görmemiz için daha kaç can vereceğiz? Devlet büyüklerimden rica ediyorum. Evet vatan savunmanın bir bedeli olamaz, olmamalı. Ama korucularımızın aileleri aç ve açıkta. Yokluk ve sefalet içinde. Artık dayanacak güçleri kalmadı. Hepsi borç batağında, hepsi banka kredileri ile boğuşuyor" dedi.
Sözen Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seslendi
Ziya Sözen, açıklamalarında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seslenerek şunları söyledi:
"Bütün dünya mazlum ve mağdurlarının sesi olan, dünyadaki bütün mazlum ve mağdurlara sahiplik yapan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın bu feryadımızı duymasını ve bize kulak vermesini rica ediyorum. Göreve geldiği günden beri korucular için bir şeyler yapmak için çabalayan, çırpınan İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu’nun korucularımızın bu mağduriyetlerine çare bulmasını rica ediyoruz. Biliyorum ve inanıyorum ki Bakanımızda en az bizim kadar üzülüyor ve en az bizim kadar vicdan azabı çekiyor. Bu satırları yazarken üzüldüm, sıkıldım çünkü bu konularla gündeme gelmekten, bu konuları gündeme getirmekten gerçekten üzülüyor ve utanıyorum. Bu satırlar bizi sevmeyen PKK’lıları ve yandaşlarını da sevindirmiştir. Onu da biliyor ve hissediyorum. Ama dün o ailelerin çaresizliğini, mağduriyetlerini gördükten sonra, şahit olduktan sonra bun dile getirmemenin vicdansızlık olduğunu düşündüm. Ben bu sorunları dile getirmek zorundayım. Çünkü bu insanlar bizi umut olarak, çare olarak görüyorlar. Ben bunları dile getirmezsem dava arkadaşlarıma ihanet etmiş olurum. İnşallah devlet büyüklerimiz sesimizi duyar, bu sorunları çözer ve bizde bir daha bu konularla gündeme gelmeyiz. Bu vesilelerle şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum, yaralılara acil şifalar diliyorum. Bu Ailelerimizin acısını yüreğimde paylaşıyorum. Şehitlerimize kurşun sıkan hain, alçak teröristleri lanetliyorum".
Kaynak: İHA
Sözen, "Hepimizin bildiği üzere önceki gün Siirt’te PKK terör örgütünün saldırısı sonucu 6 güvenlik korucumuz, 6 dava arkadaşımız şehit olmuştu. Dile kolay tam 6 cenaze, tam 6 gencecik fidan hayatlarının baharında bağımsızlığımız için, özgürlüğümüz için, vatan için, bayrak için kendi hayatlarından ve sevdiklerinden vazgeçtiler. Sadece hayatlarından vazgeçmediler. Geriye gözü yaşlı eşler, anneler, babalar ve 38 boynu bükük yetim çocuk bıraktılar. Evet dile kolay. Tam 38 yetim. Bu sayılar kimileri için hiç bir anlam ifade etmeyebilir. Kimileri için sadece rakamdan ibaret olabilir. Ama bu acıyı yaşamış biri olarak 6 şehidimiz ve geride bıraktıkları benim yüreğimi yaktı, içimi dağladı, ciğerimi parçaladı. Cenaze töreni için gittiğimiz Ekmekçiler köyünde Kürtçe ağıtlar yeri göğü inletiyordu. Evet yanlış duymadınız Kürtçe ağıtlar yeri göğü inletiyordu. Bu acıya dayanmak gerçekten çok zor. Yan yana dizilmiş al bayraklara sarılı tam 6 cenaze. Allah bu acıyı kimseye yaşatmasın. Sadece babasını daha önce teröre kurban veren bir şehit çocuğu olarak değil, korucuları temsil eden bir konfederasyonun başkanı olarak dün vicdanım sızladı. Vicdan azabı çektim. Korucularımızın evlerini, yaşadığı ortamları, eşlerinin, çocuklarının üzerindeki kıyafetlerini, fakir hallerini görünce içim parçalandı, kendimi suçlu hissettim, vicdan azabı çektim. Cenaze töreninden sonra olayın olduğu yere gittik. Nöbet yerlerini, kumanyalarını gördükten sonra bu üzüntüm ve vicdan azabım katbekat arttı. Hayatı vatan sevgisi ile kurşun arasında geçen bu insanlarımız fakirlik çekmemeli, kimseye, kimselere muhtaç olmamalı. Vatan için ölmeye giden birinin acaba evde eşim, çocuklarım neler yiyiyor, ne giyiniyor, nasıl geçiniyor diye düşünmemeli. Hayatını vatana feda etmeye koşarak giden korucularımız asgari ücretle çalışmamalı. Aileleri bu sefaleti çekmemeli. Kimseye muhtaç olmamalı. Başları dik yürümeli. Bunu kimseleri suçlamak için söylemiyorum. Bu sorun sadece bugününün sorunu değil. Hatta şimdi en iyi haldeyiz. Bu fakirlik, bu çaresizlik yıllardan devam edip gelen bir sorun. Bunu söylerken vicdanımın sesini dinliyorum. Bunları bugün dile getirmeyeceksek ne zaman dile getirebiliriz? Ben konfederasyon başkanı olarak kendimi suçlu hissediyorum ve vicdan azabı çekiyorum. Geçmişte milletin verdiği fitrelerle geçinen, milletin ikinci el kıyafetlerini bayramlarda giyen bir şehit çocuğu olarak vicdan azabı çekiyorum. Vatan için canlar veren bu aileler, bu fakirliği çekmemeli, bu mağduriyeti yaşamamalı. Bunu görmemiz için daha kaç can vereceğiz? Devlet büyüklerimden rica ediyorum. Evet vatan savunmanın bir bedeli olamaz, olmamalı. Ama korucularımızın aileleri aç ve açıkta. Yokluk ve sefalet içinde. Artık dayanacak güçleri kalmadı. Hepsi borç batağında, hepsi banka kredileri ile boğuşuyor" dedi.
Sözen Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seslendi
Ziya Sözen, açıklamalarında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seslenerek şunları söyledi:
"Bütün dünya mazlum ve mağdurlarının sesi olan, dünyadaki bütün mazlum ve mağdurlara sahiplik yapan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın bu feryadımızı duymasını ve bize kulak vermesini rica ediyorum. Göreve geldiği günden beri korucular için bir şeyler yapmak için çabalayan, çırpınan İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu’nun korucularımızın bu mağduriyetlerine çare bulmasını rica ediyoruz. Biliyorum ve inanıyorum ki Bakanımızda en az bizim kadar üzülüyor ve en az bizim kadar vicdan azabı çekiyor. Bu satırları yazarken üzüldüm, sıkıldım çünkü bu konularla gündeme gelmekten, bu konuları gündeme getirmekten gerçekten üzülüyor ve utanıyorum. Bu satırlar bizi sevmeyen PKK’lıları ve yandaşlarını da sevindirmiştir. Onu da biliyor ve hissediyorum. Ama dün o ailelerin çaresizliğini, mağduriyetlerini gördükten sonra, şahit olduktan sonra bun dile getirmemenin vicdansızlık olduğunu düşündüm. Ben bu sorunları dile getirmek zorundayım. Çünkü bu insanlar bizi umut olarak, çare olarak görüyorlar. Ben bunları dile getirmezsem dava arkadaşlarıma ihanet etmiş olurum. İnşallah devlet büyüklerimiz sesimizi duyar, bu sorunları çözer ve bizde bir daha bu konularla gündeme gelmeyiz. Bu vesilelerle şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum, yaralılara acil şifalar diliyorum. Bu Ailelerimizin acısını yüreğimde paylaşıyorum. Şehitlerimize kurşun sıkan hain, alçak teröristleri lanetliyorum".