Hava Kuvvetleri 'Mahrem İmamları' Davası
FETÖ'nün Hava Kuvvet Kuvvetleri Komutanlığındaki mahrem yapılanmasına ilişkin 76 'mahrem imam' ile 81 askeri personelin yargılanmasına devam edildi.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) Hava Kuvvetleri Komutanlığındaki mahrem yapılanmasına yönelik 76 "mahrem imam" ile 81 askeri personelin yargılanmasına devam edildi.
Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde görülen duruşmaya sanıklar, avukatları ve yakınları ile TBMM, Başbakanlık ve Milli Savunma Bakanlığı avukatları katıldı.
Duruşmada, FETÖ üyeliği suçundan yargılanan tutuksuz sanık Emine Şahbaz’a ByLock kullanımı ve Bank Asya hesabına ilişkin iddialar soruldu.
Sanık Şahbaz, FETÖ’cü olmadığını, hiçbir şekilde ByLock kullanmadığını, akrabalarını aramak maksadıyla bazı zamanlarda eşinin telefonunu kullandığını belirtti.
Kullandığı telefon numarasının sorulması üzerine hatırlayamadığını söyleyen Şahbaz, şöyle devam etti:
“İki riskli gebelik yaşadım. Bir çocuğum altı buçuk aylıkken doğdu. ByLock iddiaları o günlere ait. Biz hastanedeyken ve çocuğum yoğun bakımdayken nasıl ByLock’a bağlanmış olabilirim. İddianamede Bank Asya hesabında 90 bin lira para olduğu belirtiliyor. Hesabımda ancak 23-24 bin lira param vardı. 90 bin lira biriktirebilecek maddi durumum da yok. Sonra bu miktarı geri çekmiştim. Anadolu Üniversitesi Edebiyat Bölümü mezunuyum. Hiç dışarıda çalışmadım. Eşim OSTİM’de çalışırdı. ByLock kullandığım iddialarını kabul etmiyorum.”
Şahbaz’ın avukatı, müvekkilinin beyanına iştirak ettiğini belirterek tahliyesini talep ederken, Şahbaz’ın eşi sanık İsmail Şahbaz, iddianamede geçen telefonu eşiyle ortak kullandıklarını söyledi.
Mahkeme Heyeti Başkanı Sarıdoğan'ın iddianamede geçen telefon numarasına kayıtlı iki adet ID olduğunu ve kayıtlı 943 mail girişi olduğunu belirtmesi üzerine Şahbaz, kendisinin ve eşinin ByLock kullanmadığını, yazışma içeriklerinin de kendilerini ilgilendirmediğini belirterek “Bizden habersiz yüklenmişse yüklenmiştir. Cihazlara istem dışı yüklemiş olabilir. Biz yüklemedik.” şeklinde cevap verdi.
Duruşmada savunması alınan sanık Ahmet Erol, aleyhinde yapılan iddiaları reddettiğini, suç isnad edilen tarihte Ankara’da olmadığını belirtti.
FETÖ yapılanmasının Merve Okulları işletmesinde 2004-2006 yılları arasında öğretmenlik yaptıktan sonra devlet okuluna geçtiğini, daha sonra Selçuk Üniversitesinde okutman olduğunu belirten Erol, silahlı terör örgütü suçlamalarını kabul etmediğini söyledi.
Erol, kendisinin özel ders de verdiğini, birçok öğrenci ve veliyle temasa geçtiğini, iş sebebiyle kendisini arayanların ByLock kullanıp kullanmadığını bilemeyeceğini öne sürerek iddiaları reddetti.
Görev yaptığı devlet okulunun Avrupa Birliği (AB) iş birliğiyle düzenlediği Socrates programı dolayısıyla Hollanda’ya gittiklerini belirten Erol, gezideki öğretmenlerin FETÖ’yle ilişkisinin olup olmadığını bilmediğini ileri sürdü.
Beraatini talep eden Erol, şunları söyledi:
"15 Temmuz’da Ankara’da değil Konya’daydım. Öğrenim ve iş hayatım hep Konya’da geçmiştir. Yüzlerce öğrenciye özel İngilizce dersi vermişimdir. Velileri de kendileri de beni ararlar. Bu örgütle kim bağlantılıdır, kim değildir, ben nereden bilebilirim. Çok farklı kişilerle ders yaptım. Silahlı terör örgütü suçlamasını kesinlikle kabul etmiyorum. FETÖ’yle hiçbir bağım olmamıştır. İddianamedeki deliller somut değildir. Beraatimi, aksi kanaatteyseniz adli kontrolle serbest bırakılmayı talep ediyorum."
Savunma yapan sanık Denizhan Özcan, savunmasını tekrar ettiğini, aleyhindeki beyanları kabul etmediğini belirtti.
Heyetin, sanık Özcan’ın FETÖ yapılanmasında “mahrem imamlık” yaptığına ilişkin beyanları okuması üzerine Özcan, “Böyle birşey yok. Bu kişileri de tanımıyorum.” dedi.
Sesli ve Görüntülü Bilişi Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşma salonuna bağlanan sanık Yusuf Hayri Yıldızhan, kendisi aleyhinde gizli tanık ifadelerine ilişkin önceki savunmalarını tekrar ettiğini belirtti.
FETÖ’ye ilişkin Maltepe Dersanelerinde yöneticilik yaptığı ve bu yapının mahrem imamlarından olduğu iddialarını kabul etmeyen sanık Yıldızhan’a ByLock mesajları okundu.
Mesajlarda, iktidar partisine yönelik “AKP, kan dökerek bitkisel hayatını uzatmaya çalışmaktadır” ifadesinin kullanıldığının hatırlatılması üzerine sanık Yıldızhan, mesajları hatırlamadığını ileri sürdü.
FETÖ davalarından tutuklu sanık Ali Çiftçi’nin, Yıldızhan’ı teşhis ederek aleyhinde verdiği beyanında “FETÖ’nün yaptığı tayinlerden bu kişi sorumludur. Bu şahıs Ankara’da haftalık gizli toplantılar yapardı.” ifadesine ilişkin Yıldızhan, “Soyut iddialar. Kabul etmem mümkün değil.” ifadesini kullandı.
Dil kursu için 2015’in aralık ayı ile 2016’ın nisan ayı arasında Güney Afrika’ya gittiğini belirten Yıldızhan şunları söyledi:
“ByLock mesajları bu süre zarfını gösteriyor. Bana sadece MİT raporu geldi. Eğer ki başka iddialar var ise önce okumak isterim. Güney Afrika’da bulunurken bu hattı kullanmadım. Mesajlarda geçen ifadeler, üniversitedeki odamda yüz yüze yaptığım görüşmelerdeki ifadelerimdir. O ifadeler şimdi önüme ByLock diye geliyor. Odamdaki görüşmelerim dinlemeye takılmış olabilir. ByLock iddialarını kabul etmiyorum.”
SEGBİS aracılığıyla duruşma salonuna bağlanarak sanıklardan Fethi Gençkaya hakkında beyanına başvurulan tanık İbrahim Dündar, bir dernek aracılığıyla Gençkaya’nın rehberliğinde yurt dışına gezi düzenlendiğini belirtti.
Dündar, o süreçte bu yapının FETÖ olarak bilinmediğini ve düzenlenen gezide Türk konsolosluklarının ziyaret edildiğini belirterek, şöyle konuştu:
"Fas gezimiz cemaatin değildi. O zaman cemaat diye de bilinmezdi. Gezimiz 2013’ün başındaydı. FETÖ, 2016’nın mayıs ayında ‘terör örgütü’ olarak lanse edildi. Gezi yapmışsak, Atlas Okyanusu’nun kenarında çay içip, balık yemişsek suç mudur. Konaklama mekanımızı konsolosluk organize etmişti. Türk Ticaret Ataşeliğini de ziyaret etmiştik."
Gençkaya, o tarihte öğretmenlik yaptığını ve Arapça bildiğini, gezi için gelen teklif makul olunca kabul ettiğini, ilçe kaymakamının kendisi için Milli Eğitime yazı yazdığını ve o şekilde izin alarak geziye katıldığını ileri sürerek FETÖ ile iltisaklı olduğu suçlamalarını reddetti.
Savunmaların ve tanıkların beyanlarının ardından Mahkeme Heyeti Başkanı Sarıdoğan, duruşmaya yarın devam edileceğini belirtti.
Kaynak: AA
Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde görülen duruşmaya sanıklar, avukatları ve yakınları ile TBMM, Başbakanlık ve Milli Savunma Bakanlığı avukatları katıldı.
Duruşmada, FETÖ üyeliği suçundan yargılanan tutuksuz sanık Emine Şahbaz’a ByLock kullanımı ve Bank Asya hesabına ilişkin iddialar soruldu.
Sanık Şahbaz, FETÖ’cü olmadığını, hiçbir şekilde ByLock kullanmadığını, akrabalarını aramak maksadıyla bazı zamanlarda eşinin telefonunu kullandığını belirtti.
Kullandığı telefon numarasının sorulması üzerine hatırlayamadığını söyleyen Şahbaz, şöyle devam etti:
“İki riskli gebelik yaşadım. Bir çocuğum altı buçuk aylıkken doğdu. ByLock iddiaları o günlere ait. Biz hastanedeyken ve çocuğum yoğun bakımdayken nasıl ByLock’a bağlanmış olabilirim. İddianamede Bank Asya hesabında 90 bin lira para olduğu belirtiliyor. Hesabımda ancak 23-24 bin lira param vardı. 90 bin lira biriktirebilecek maddi durumum da yok. Sonra bu miktarı geri çekmiştim. Anadolu Üniversitesi Edebiyat Bölümü mezunuyum. Hiç dışarıda çalışmadım. Eşim OSTİM’de çalışırdı. ByLock kullandığım iddialarını kabul etmiyorum.”
Şahbaz’ın avukatı, müvekkilinin beyanına iştirak ettiğini belirterek tahliyesini talep ederken, Şahbaz’ın eşi sanık İsmail Şahbaz, iddianamede geçen telefonu eşiyle ortak kullandıklarını söyledi.
Mahkeme Heyeti Başkanı Sarıdoğan'ın iddianamede geçen telefon numarasına kayıtlı iki adet ID olduğunu ve kayıtlı 943 mail girişi olduğunu belirtmesi üzerine Şahbaz, kendisinin ve eşinin ByLock kullanmadığını, yazışma içeriklerinin de kendilerini ilgilendirmediğini belirterek “Bizden habersiz yüklenmişse yüklenmiştir. Cihazlara istem dışı yüklemiş olabilir. Biz yüklemedik.” şeklinde cevap verdi.
Duruşmada savunması alınan sanık Ahmet Erol, aleyhinde yapılan iddiaları reddettiğini, suç isnad edilen tarihte Ankara’da olmadığını belirtti.
FETÖ yapılanmasının Merve Okulları işletmesinde 2004-2006 yılları arasında öğretmenlik yaptıktan sonra devlet okuluna geçtiğini, daha sonra Selçuk Üniversitesinde okutman olduğunu belirten Erol, silahlı terör örgütü suçlamalarını kabul etmediğini söyledi.
Erol, kendisinin özel ders de verdiğini, birçok öğrenci ve veliyle temasa geçtiğini, iş sebebiyle kendisini arayanların ByLock kullanıp kullanmadığını bilemeyeceğini öne sürerek iddiaları reddetti.
Görev yaptığı devlet okulunun Avrupa Birliği (AB) iş birliğiyle düzenlediği Socrates programı dolayısıyla Hollanda’ya gittiklerini belirten Erol, gezideki öğretmenlerin FETÖ’yle ilişkisinin olup olmadığını bilmediğini ileri sürdü.
Beraatini talep eden Erol, şunları söyledi:
"15 Temmuz’da Ankara’da değil Konya’daydım. Öğrenim ve iş hayatım hep Konya’da geçmiştir. Yüzlerce öğrenciye özel İngilizce dersi vermişimdir. Velileri de kendileri de beni ararlar. Bu örgütle kim bağlantılıdır, kim değildir, ben nereden bilebilirim. Çok farklı kişilerle ders yaptım. Silahlı terör örgütü suçlamasını kesinlikle kabul etmiyorum. FETÖ’yle hiçbir bağım olmamıştır. İddianamedeki deliller somut değildir. Beraatimi, aksi kanaatteyseniz adli kontrolle serbest bırakılmayı talep ediyorum."
Savunma yapan sanık Denizhan Özcan, savunmasını tekrar ettiğini, aleyhindeki beyanları kabul etmediğini belirtti.
Heyetin, sanık Özcan’ın FETÖ yapılanmasında “mahrem imamlık” yaptığına ilişkin beyanları okuması üzerine Özcan, “Böyle birşey yok. Bu kişileri de tanımıyorum.” dedi.
Sesli ve Görüntülü Bilişi Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşma salonuna bağlanan sanık Yusuf Hayri Yıldızhan, kendisi aleyhinde gizli tanık ifadelerine ilişkin önceki savunmalarını tekrar ettiğini belirtti.
FETÖ’ye ilişkin Maltepe Dersanelerinde yöneticilik yaptığı ve bu yapının mahrem imamlarından olduğu iddialarını kabul etmeyen sanık Yıldızhan’a ByLock mesajları okundu.
Mesajlarda, iktidar partisine yönelik “AKP, kan dökerek bitkisel hayatını uzatmaya çalışmaktadır” ifadesinin kullanıldığının hatırlatılması üzerine sanık Yıldızhan, mesajları hatırlamadığını ileri sürdü.
FETÖ davalarından tutuklu sanık Ali Çiftçi’nin, Yıldızhan’ı teşhis ederek aleyhinde verdiği beyanında “FETÖ’nün yaptığı tayinlerden bu kişi sorumludur. Bu şahıs Ankara’da haftalık gizli toplantılar yapardı.” ifadesine ilişkin Yıldızhan, “Soyut iddialar. Kabul etmem mümkün değil.” ifadesini kullandı.
Dil kursu için 2015’in aralık ayı ile 2016’ın nisan ayı arasında Güney Afrika’ya gittiğini belirten Yıldızhan şunları söyledi:
“ByLock mesajları bu süre zarfını gösteriyor. Bana sadece MİT raporu geldi. Eğer ki başka iddialar var ise önce okumak isterim. Güney Afrika’da bulunurken bu hattı kullanmadım. Mesajlarda geçen ifadeler, üniversitedeki odamda yüz yüze yaptığım görüşmelerdeki ifadelerimdir. O ifadeler şimdi önüme ByLock diye geliyor. Odamdaki görüşmelerim dinlemeye takılmış olabilir. ByLock iddialarını kabul etmiyorum.”
SEGBİS aracılığıyla duruşma salonuna bağlanarak sanıklardan Fethi Gençkaya hakkında beyanına başvurulan tanık İbrahim Dündar, bir dernek aracılığıyla Gençkaya’nın rehberliğinde yurt dışına gezi düzenlendiğini belirtti.
Dündar, o süreçte bu yapının FETÖ olarak bilinmediğini ve düzenlenen gezide Türk konsolosluklarının ziyaret edildiğini belirterek, şöyle konuştu:
"Fas gezimiz cemaatin değildi. O zaman cemaat diye de bilinmezdi. Gezimiz 2013’ün başındaydı. FETÖ, 2016’nın mayıs ayında ‘terör örgütü’ olarak lanse edildi. Gezi yapmışsak, Atlas Okyanusu’nun kenarında çay içip, balık yemişsek suç mudur. Konaklama mekanımızı konsolosluk organize etmişti. Türk Ticaret Ataşeliğini de ziyaret etmiştik."
Gençkaya, o tarihte öğretmenlik yaptığını ve Arapça bildiğini, gezi için gelen teklif makul olunca kabul ettiğini, ilçe kaymakamının kendisi için Milli Eğitime yazı yazdığını ve o şekilde izin alarak geziye katıldığını ileri sürerek FETÖ ile iltisaklı olduğu suçlamalarını reddetti.
Savunmaların ve tanıkların beyanlarının ardından Mahkeme Heyeti Başkanı Sarıdoğan, duruşmaya yarın devam edileceğini belirtti.