Şeker Fabrikalarına Şeker İşçileri Talip
Şekerİş Sendikası Genel Başkanı Gök: 'Toplum sağlığı ve milli sanayi açısından ülkemizin en stratejik kurumlarının başında gelen şeker fabrikaları, işçi, üretici ve devletin içinde olduğu bir model tarafından yönetilmelidir. İşçiler olarak bu modelde her türlü sorumluluğa ve özveriye hazırız'
ÖZCAN YILDIRIM - Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök, "Toplum sağlığı ve milli sanayi açısından ülkemizin en stratejik kurumlarının başında gelen şeker fabrikaları, işçi, üretici ve devletin içinde olduğu bir model tarafından yönetilmelidir. İşçiler olarak bu modelde her türlü sorumluluğa ve özveriye hazırız." dedi.
Gök, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'de 25'i kamu, 8'i özel sektöre ait olmak üzere 33 şeker fabrikasının faaliyette bulunduğunu söyledi.
Şeker fabrikalarının varlığını sürdürülmesi noktasında stratejik bir döneme girildiğini belirten Gök, sektörün önündeki en büyük problemin Nişasta Bazlı Şeker (NBŞ) kotalarının yüksekliği olduğunu ifade etti.
Avrupa ülkelerinde nişasta bazlı şeker kotasının ortalama yüzde 1-2 iken, Türkiye'de yüzde 10 olduğunu kaydeden Gök, "Yüksek şeker potansiyeline sahip Türkiye'de şeker pancarı tarımı ve endüstrisinin korunup, desteklenip, geliştirilmesi gerekliliğinden hareketle NBŞ kotası, Avrupa Birliği seviyesinde uygulanmalıdır. Ülke ihtiyacının üstünde belirlenen NBŞ kotaları, makul düzeye indirilerek pancar çiftçisi ile şeker üreticisi işçilerin zarar görmesi engellenmelidir." ifadelerini kullandı.
- "Mazeret yerine marifet üretmek için yarışacağız"
Şeker pancarı ve fabrikalarının cumhuriyetin ilk yıllarındaki stratejik özelliğini koruduğunu dile getiren Gök, küresel güçlerin 2 milyar doların üzerinde katma değer sağlayan şeker sektörünü devletin elinden alıp Türkiye'yi şekerde dışa bağımlı hale getirmek istediğini anlattı.
Gök, şeker fabrikalarının özelleştirilmesinde izlenecek yanlış bir yol ya da atılacak hatalı adımın hem yerli şeker sanayisi hem de şeker tarımını olumsuz etkileyebileceğine dikkati çekerek, şöyle konuştu:
"Toplum sağlığı ve milli sanayi açısından ülkemizin en stratejik kurumlarının başında gelen şeker fabrikaları, işçi, üretici ve devletin içinde olduğu bir model tarafından yönetilmelidir. İşçiler olarak bu modelde her türlü sorumluluğa ve özveriye hazırız. Gerekirse çok daha fazla çalışıp, en iyisini üretmek için çabalayacağız. Mazeret yerine marifet üretmek için birbirimizle yarışacağız. Kısacası çınar tohumundan çınar olacağız. Bu bağlamda, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın yerli üretime verdiği önem ve bu yöndeki açıklamaları bizleri daha da cesaretlendirmiştir. Şeker işçisi ve çiftçisine güvenilmesi halinde ülkemizin birçok alandan gerçekleştirdiği atılımı şeker sektöründe de gerçekleştirileceğine yürekten inanıyoruz."
Kaynak: AA
Gök, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'de 25'i kamu, 8'i özel sektöre ait olmak üzere 33 şeker fabrikasının faaliyette bulunduğunu söyledi.
Şeker fabrikalarının varlığını sürdürülmesi noktasında stratejik bir döneme girildiğini belirten Gök, sektörün önündeki en büyük problemin Nişasta Bazlı Şeker (NBŞ) kotalarının yüksekliği olduğunu ifade etti.
Avrupa ülkelerinde nişasta bazlı şeker kotasının ortalama yüzde 1-2 iken, Türkiye'de yüzde 10 olduğunu kaydeden Gök, "Yüksek şeker potansiyeline sahip Türkiye'de şeker pancarı tarımı ve endüstrisinin korunup, desteklenip, geliştirilmesi gerekliliğinden hareketle NBŞ kotası, Avrupa Birliği seviyesinde uygulanmalıdır. Ülke ihtiyacının üstünde belirlenen NBŞ kotaları, makul düzeye indirilerek pancar çiftçisi ile şeker üreticisi işçilerin zarar görmesi engellenmelidir." ifadelerini kullandı.
- "Mazeret yerine marifet üretmek için yarışacağız"
Şeker pancarı ve fabrikalarının cumhuriyetin ilk yıllarındaki stratejik özelliğini koruduğunu dile getiren Gök, küresel güçlerin 2 milyar doların üzerinde katma değer sağlayan şeker sektörünü devletin elinden alıp Türkiye'yi şekerde dışa bağımlı hale getirmek istediğini anlattı.
Gök, şeker fabrikalarının özelleştirilmesinde izlenecek yanlış bir yol ya da atılacak hatalı adımın hem yerli şeker sanayisi hem de şeker tarımını olumsuz etkileyebileceğine dikkati çekerek, şöyle konuştu:
"Toplum sağlığı ve milli sanayi açısından ülkemizin en stratejik kurumlarının başında gelen şeker fabrikaları, işçi, üretici ve devletin içinde olduğu bir model tarafından yönetilmelidir. İşçiler olarak bu modelde her türlü sorumluluğa ve özveriye hazırız. Gerekirse çok daha fazla çalışıp, en iyisini üretmek için çabalayacağız. Mazeret yerine marifet üretmek için birbirimizle yarışacağız. Kısacası çınar tohumundan çınar olacağız. Bu bağlamda, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın yerli üretime verdiği önem ve bu yöndeki açıklamaları bizleri daha da cesaretlendirmiştir. Şeker işçisi ve çiftçisine güvenilmesi halinde ülkemizin birçok alandan gerçekleştirdiği atılımı şeker sektöründe de gerçekleştirileceğine yürekten inanıyoruz."